ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
6 Mayıs 2024, Pazartesi 04:48   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Spor > Beşiktaş
forum sohbet oyun basliklari
   BIR SEVDAYSA HAYATI KILAN ODA SIYAH BEYAZ
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

MAAFFAAYY

MAAFFAAYY resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  29.Kas.2006 Çar 17:14:38      BIR SEVDAYSA HAYATI KILAN ODA SIYAH BEYAZsohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
dünler nefesini ensemizde hissettirdikce ; yarınlar korkulu bi bicimde uzaklasıyor..

her yeni gün , her umut tohumu , her hayal kokusu korkuturken..

sevdan , varlıgın , beyazın yasatıyor ..!

umutLarda oldun , hayallere doldun..

dünlerde vardın , yarınlara buLastın..

kimi zaman uzatmaları oynadık beLkide..

bi ömrün 90 dakikaya sıgdıgı oldu seninle..

direndik , haykırdık , ağlagık , Onurluca Durduk ! birLikte..

adının haykırılmadı bi güne dahi günes el sallamadı..

senle atan kaLbin olmadıgı bi sabaha günes Merhaba demedi..

sensiz şafaklar beklenmedi , sensiz yüz gülmedi..

sensiz gözyaşı dökülmedi ..!

bi sevdadır ki ; akıl almaz..

bi AŞK tır ki ; yüreğe sığmaz !

bi kalptir ki ; sensiz atmaz..

bi hayattır ki ; ha siyah , ha beyaz..

sözlüklerde yazan , bize anlatıLan hikayelerde yasanansa AŞK dedikleri..

ya bu AŞK değil yada bizden haberleri yok ..!

umudun en saglam tohumudur seni yasatmak..

en parlagıdır hayalin senle yaşamak..

en karasıdır sevdanın SENİ YAŞAMAK ..!

kalp sensiz atmadı , dün sensiz olmadı , güneş sensiz dogmadı , umutlar sensiz yarınlara kollarını acmadı !

bi umutsa yasam dedikleri.. umudum beyaz !

bi inatsa hayata akan.. gözyaşım siyah !

bi sevdaysa hayatı anlamlı kılan.. SİYAH - BEYAZ ULAN ..!
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

artemissss

artemissss resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  29.Kas.2006 Çar 19:04:09sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

SİZ HİÇ BEŞİKTAŞ LI OLDUNUZ MU?
İstanbul otogarı viyadüklerin çevrelediği bir örümcek ağıdır. Ağlarına
yalnız bahtsızlar takılır. Parası olmayanların kaderleri değişmese de
yerlerinin değiştiği bir başlangıç, yada sondur burası. Hele öğlen kalkan
yada öğlen ulaşan otobüslerin yolcusuysanız bu hayata sarılma direncinizin
ilk test yeri yine bu otogardır.

Öğlen ezanı okunuyordu.Nisandı ama hala kaşkollara sarılmış insanlar,
ciğerlerinden çıkan havayı kaşkolun içine üfleyerek ısınmaya çalışıyorlardı.
Artvin’e gidecek otobüs yolcuları sigaralarından son bir fırt çekip,
otobüsün basamaklarını çıkıyorlardı. Muavin bagaj kapaklarını kapattı, peron
görevlisi içerideki yolcuları sayıp, kafasını arka kapıdan uzatıp bağırdı.
”22 numara, 22 numara...”. 22 numara yoktu. Tam o sırada bir ambulans
yanaştı yan perona. Ambulanstan gözaltına kadar sakallı bir adam indi.
Muavine el kol yapıp otobüsü durdurdu. “Bagaj var mı?” muavin. Adam “yok,
ama cenazem var” dedi. Muavin yıkıldı. Çünkü ağzına kadar dolu bagajı
indirip, tekrara yerleştirmek demekti bu. Peron zili çalıyor ama Artvin
otobüsü hala bagajlarını topluyordu. Tabut orta kısma sürüldü, ambulans
sessizce ayrıldı yan perondan. Yolcular cama dayanmış, efkarlı gözlerle
izliyordu olan biteni. Terden pembeleşmiş yüzüyle muavin adamı buyur etti
içeri, otobüs yola düştü.

22 numara yolcusunu merakla süzdü otobüs. Müsade isteyip yerine oturdu.
Yanındaki yolcu merakını kustu hemen,
“ Allah rahmet eylesin, yakının mıydı?”
Adam düşündü uzun uzun,
“Mehdi” benim neyim oluyor diye. İçini çekip,
“ Kardeşim di” dedi. Otobüs köprü üzerinden geçiyordu. Adam içinden,
“ Mehdi, son kez hisset boğazı” diye geçirdi. Uzun yol başlıyordu.

Adam kitabını açıp okumak istiyordu ama yanındaki yolcu kıpır kıpırdı.
Sürekli içleniyor, vah vah çekiyordu.
“ Kaç yaşındaydı” diye sordu yolcu. Adam,
“Tam olarak bilmiyorum, ama ben yaşlarındaydı”
“Yahu kardeşim diyorsun yaşını bilmiyorsun” diye hayret dolu çıkıştı yolcu.
“Kardeşim dediysem, öyle değil” dedi adam.
“Ya nasıl” dedi yolcu.
Uzun bir sohbet başlıyordu, Otobüs İstanbul sınırlarından çıkarken.

Mehdi’yi ilk kez hapishanede gardiyanlarla dövüşürken gördüm. Alt
koğuşlarda, *** fraksiyonunun koğuşlarında kalıyordu. Orada kavga çıkınca
bizim koğuşa postaladılar. *** fraksiyonu ile bizim koğuşun görüşleri ters
olduğundan kimse yüzüne bakmadı Mehdi’nin. En dipte benim ranzanın sağ
altına yatırdılar onu. Birkaç ay kimseyle konuşmadı. Yemek yaptı, topladı,
çay dağıttı. Havalandırmada yalnız dolaşırdı. Koğuş eğitimlerimize
katılmazdı, anlamam öyle şeylerden der kenara çekilirdi. Anladım ki
fraksiyoncu filan değil. Bir harita metot defterine gazetelerden resimler
kesip yapışırırdı geceleri. Her koğuş baskınında Jandarma o defteri bulur
yırtardı. Bizim zulayı bilmediğinden her seferinde yeni defter bulur, bir
dahaki baskına kadar çalışmasına devam ederdi. Bir sonraki baskın tiyosu
geldiğinde haline acıyıp, defterini bizim zulaya attım. Jandarma döşek
altını açıp defteri bulamayınca Mehdi hayretler içinde kaldı. Ona aldığımı
söylemedim, merak ediyordum çünkü deftere neler yapıştırdığını. Herhalde
karı kız resimleridir, hela için malzeme yapıyordur diye düşünüyordum. Öyle
ya Jandarma bulur bulmaz paramparça ediyordu defteri. Işıklar sönünce
zuladan çıkardım defteri. Gözlerime inanamamıştım. Koğuşta kimsenin okumayıp
bir kenara attığı, ziyaretlerde don, sigara sarılıp getirilen, iaşe
sandıklarının üzerinde gelen ne kadar spor sayfası varsa ayıklanmış,
içlerinden ne kadar Beşiktaş ile ilgili haber varsa kesilip bu deftere
yapıştırılmıştı. Resimlerin kimilerinin üzerinde domates çekirdeği vardı,
kimileri sonradan ütü vurulup düzleştirmiş buruşukluktaydı. Ama her birinin
altında tarihi düşülmüş, önemli yerlerinin altı çizilmişti. İlginç gelmişti
bana Mehdi.

Bir sabah yoklamasında yanında durdum. Pantolonuma soktuğum defteri arkadan
sıkıştırdım eline. Şaşırdı. Çocuk gibi sevindi. Teşekkür etmek istedi,
konuşmadım onunla. Ajan damgası yiyebilirdim koğuşta. Havalandırmada yolumu
kesti.
“Saol” dedi. Sigara tuttum ona. Çömeldik.
“Kimsin, necisin, ne arıyorsun siyasilerin mapushanesinde”dedim.
“Vallahi bende bilmiyorum, neci olduğumu bende bilmiyorum” dedi Mehdi.
“Peki anlat o zaman” dedim.
“Kimseye demek yok ama, söz mü” dedi.
“Söz” dedim.

Eylül 80 yılıydı. Malum stad bir tane. Ülke bir savaş yaşıyor ama bizim
derdimiz kapalıyı kaptırmama savaşı. Akşamdan yığıldık, sabahlıyoruz
kapalının kapısında. Kimimizin koynunda şarap, kiminde emanet, kiminde yarım
somun ekmek. Baskın yemeyelim diye üçer üçer erketeye çıkıyoruz Maçka
tarafına, Dolambahçeye, spor sergiye. Ben gece üç gibi Maçkadayım.
Motorcular geliyordu aşağıdan. Son seferinde karşıdan grup indirmiş, nümayiş
yapacaklarmış dikkat et dediler. Bıçkın delikanlıyız o zamanlar, semtimizde
nümayişe tahammülümüz yok elbet. Bir o sokağa dalıyorum, bir bu sokağa
derken bir baktım, o grup duvara tezahürat yazıyor. Allah dedim, çektim
emaneti üzerlerine yürüdüm. On kişiydiler, dayak yerim ama hiç olmazsa bir
ikisini iyileştiririm dedim ama beni görünce öcü görmüş gibi kaçamaya
başladılar, bende arkalarından. Meğer benim hemen arkamda Polis varmış, ben
onları kovalıyorum, koşuyorum, polis hepimizin arkasından koşuyor. Girdik
bir çıkmaz sokağa, çocuklar durdular, elleri havada, ben hala bana teslim
oldular diye havalardayım, Polis arkadan ışık tutunca uyandım, elimde
emanet, kolum havada, megafondan “at elindeki silahı” diye bağırıyor, ben
kala kaldım. İçimden sıçtık şimdi dedim ama yırtarız. Çocuklar bilmem ne
örgütünden, ben orada saf saf bir adam, polis minibüsünde Gayrettepe’ye
vardık. Nezarete oturduk, geçmiş olsunlaştık. Çocuklar duvara yazı
yazacaklarmış meğer, ben onları ne zannettim, güldüm kendi kendime, bir an
önce salsalarda maça yetişsem diyorum hala. Nezarette çocuklardan ayrılıp
duvara yaslandım, sabah oluyordu, sigara tuttu arkamdan biri. Uzandım aldım,
hırsızmış, basılmış evde salak. Durumu anlattım güldü bana. Rakip takımı
tutuyormuş, iyi beklememişsin maçı nasılsa koyacağız size dedi. Ağırıma gitti
zırtapoz hırsızın lafı, koyum kafayı burnunun üstüne, dağıldı ağzı burnu.
Apar topar çıkardılar dışarı. Tehditler savurdu bana. Hadi lan ikile,
kodumun hırsızı dedim arkasından. Sabah dokuz gibi sorguya aldılar teker,
teker. Sıra bana geldi. Klasik sorgu odası işte. İçim rahat, ifadeyi verip
gideceğim maça. Aaa, bir baktım bizim hırsızı da aldılar odaya, oturdu
karşımda. Burnu tamponlu, sargı içinde. Ne oldu lan yetmedi dedim. Koltuğunun
altındaki silahı görünce yıkıldım. Sivilmiş meğer, nezaretten laf almaya
karışmış, nasıl yedim bu numarayı diye kendi kendime kızdım. Diğer çocukları
salmışlar mahkemeye kadar, ama bizim kırık burun davasından “ memura karşı
koyma ve darptan” kalakaldık. Maç gitti, ama asıl giden benim hayatımdı.
Asker ertesi gün darbe yaptı. Memurun raporuna göre hala ben örgüt üyesi
zanlısıydım. Darbenin ilk günlerinde kurulan mahkemelere çıkartıldım.
Konuşturmadılar bile. Sonrası o koğuş senin, bu koğuş benim. Her koğuş
derdimi anlattıkça bana ajan muamelesi yaptılar. Bende kimseyle konuşmamaya
başladım. Dışarıda hala bizim tribünden avukat çocuklar uğraşıyormuş ama
yakalandığım grup çok sivriymiş, çok vukuatı varmış, yırtamaz demişler.
Bende bir umuttur bekliyorum iki yıldır, ama şu gardiyanlara gıcık oluyorum,
ne olduğumu bildiklerinden ne zaman maç kaybetse Beşiktaş abuk subuk hareket
yapıyorlar, bende dalıyorum, sonrası jandarma dayağı, bıktım, ağzımda diş
kalmadı.


Otobüs otobanı bitirmiş, yola döner dönmez, mola vermişti. Yolcuya kalsa
hikayenin devamını dinlemek için altına işemeye razıydı. İkide bir vah, vah
diyor, yorum yapmak istiyordu. Adam aşağı indi, bir sigara yaktı. Hava
soğumaya başlamıştı. Bagaj sıcak mıdır, diye düşündü. Ölüler üşümezdi oysa.
Çaylarla birlikte üst üste, hızlı, hızlı sigaralar içildi. Anons yapıldı,
otobüs mola yerinden ayrıldı. Meraklı kulaklar dikildi, VCD’ de oynayan filmi
kimse seyretmez olmuştu. Adam devam etti.

Mehdi’nin bir arkadaşı olmuştu artık. Ben. Okumamıştı, ama hayat onu
yetiştirmişti. Bize katıl dedim ona. Anlamam o işlerden, sevmem o işleri
dedi. Olsun vakit başka türlü geçmez, gel otur akşamları sende tartış
bizimle dedim. Koğuş sorumlumuza durumu anlattım. Ajan olabilir dedi. Ben
kefil oldum Mehdi’ye. Oturdu o akşam bizimle. Kısmetsiz Mehdi’nin ilk
gecesi de şanssız başlamıştı aramızda. Okuma yapılacaktı. Zuladan kitaplar
çıktı. Herkes harıl harıl okumaya başladı. Yan gözle Mehdi’yi seyrediyordum,
okumak ne kelime, kitaba bakmıyordu bile, sonra harita metodunu soktu
kitabının arasına, yine kendi dünyasına daldı. Ama onu bekleyen bir sürpriz
vardı ki, okunan kitabın bölümü hakkında tartışma yapılacaktı gece yarısı.
Okuma bitti. Bölüm bölüm herkes koğuş sorumlusunun soruduğu sorulara yanıt
veriyordu. Sıra Mehdi’ye geldi. Ben gözlerimi kapadım, çıkacak cümbüşü ve
Mehdi’nin sorumluluğunun bende olduğunu düşünerek başıma gelecekleri
düşünüyordum. Koğuş sorumlusu sordu “ Mehdi, teoride yenilmek kişi
benliğinde ideolojiyi zedeler mi?” . Ben yer yarılsa da içine girsem diye
düşünürken Mehdi gırtlağını temizledi, konuşmaya başladı, kulaklarımı
tıkadım.
“ Bir harekete taraf olmak, eğer ona aşk ile bağlanmamışsan sana kaçacak çok
fırsat bırakır. İnsanın kendi dünyası bencillik üzerine kuruludur. Benlik,
bencillikten türemiştir. Teori diye tanımlanan hareket, insanın bencilliğini
beslemezse kaybolur gider. İşte insanoğlu harekete saygını yitirmemek için
aşkı doğurmuştur, beyninde aşk olmazsa benlik yada bencillik, teoriyi
zorunluluk haline getirir. Teoride yenik düşmek, eğer teorinin insana
salgıladığı aşk yoksa yenilmektir. Ben sevdalarıma hiç yenilmedim”


Sessizlik oldu. Kulaklarımı diktim sessizliğe. Felsefenin temel ilkeleri,
bir adamın sözleri karşısında yenik düşmüştü. Işıklar söndü, herkes o gece
öğretilen teoriyle aşkını koydu teraziye. Birkaç gece geçti. Koğuş sorumlusu
Mehdi’yi istedi yanına. Ajan olup olmadığını dışarıdan sorgulamıştı. Hiçbir
kayıt yoktu. Direk sorgu yapacaktı. Havalandırma sırasında ben, Mehdi’yi
karşısına oturttu, hikayesini ona da anlattı Mehdi.
“Peki, sen bunca felsefe kitabıyla boğuşup vardığımız yargıları, bir aşka
bağlayıp nasıl sonladın Mehdi “ dedi koğuş sorumlusu.
siz hiç BEŞİKTAŞ’LI oldunuz mu ? diye cevap verdi Mehdi ve devam etti.
“ Yaşadığımız bu hayatı nasıl yaşayacağımızı biz kitaplardan öğrenmedik veya
şu doğrudur diye kimse bize destur vermedi. Hayatı eğrisiyle doğrusuyla
yaşadık dibine kadar. Ve bizim yaşayışlarımızın bize gösterdiği doğrular
oldu, yeri geldi bizim yanlışlarımızı doğru uygulaması için abi olduk. Bir
felsefemiz oldu yalnız yaşanmışlıklardan. Şimdi siz başkalarının hayat
deneyimlerinden türettiği felsefe ile değil kendinizinkini , bir ülkenin
kaderini çizme yarışına giriyorsunuz. Peki kendinizi, yeteneklerinizi ve
harekete olan aşkınızı ne kadar biliyorsunuz. Veya bu coğrafyada yaşayanlar
sizin için ne ifade ediyor” diye konuştu Mehdi.

Ben yanılmıştım. Üniversiteler okumuştum, kitaplar yutmuştum, makalelerim
çıkmıştı dergilerde ama Mehdi’nin Beşiktaşlılık üzerine yaptığı küçük bir
yorum bile felsefemizin ne kadar kitaba ve teoriye bağlı olduğunu bana
göstermişti. İleriki günlerde Mehdi o bize biraz sığ ve argo jargonu ile
Beşiktaşlılığı anlattı. O zamana kadar sporu, hele hele futbolu küçük
burjuva eğlencesi olarak, toplumun afyonu sayan bizler, Beşiktaşlılık
felsefesi içinde fanatik bir taraftar olup çıkmıştık. Şimdi anlayabiliyorduk
Mehdi’yi, bu kadar bir futbol takımını sevip, maçlardan, seyirden,
gazetelerden, radyodan bu kadar uzak kaldığı halde Beşiktaş bu kadar
sevebilmesini. Çünkü sahada oynanan oyun değil, taraf olmanın hazzı
yakıyordu ve bağlıyordu beynini.

82 yılında duruşmalarımız hızlanmıştı. Kararı çıkan kendi memleketine yakın
cezaevine naklini istiyor, orada daha rahat edeceğini düşünüyordu. Mehdi’ye
yapışan örgüt davası çok dallanmış, hakkında ağır kararlar çıkar hale
gelmişti. Çok idam vardı ve Mehdi hala suçsuzluğunu kanıtlayamıyordu. Bu
arada çok uzun yıllardır şampiyon olamayan Beşiktaş şampiyonluğa koşuyordu.
Akşam saat yedide herkes haberlere kulak kesmişken Mehdi bir an önce spor
haberlerinin gelmesini bekliyordu. Yaza doğru karar çıktı, devlet düzenini
değiştirmek amaçlı suç örgütüne üye olmaktan idamı istenmişti Mehdi’nin.
Hakim daha önce işlenmiş suçu olmadığından hafifletici sebeplerle cezasını
müebbete çevirmişti. Bu tam bir yıkımdı. Mehdi’yi sakinleştirmek için yanına
gittim. Zaten sakindi ama hüzünlüydü.
“Şimdi olacak şey mi bu müebbet. Yani ben bir daha hiç Beşiktaş maçı
seyredemeyecek miyim şimdi?” dedi Mehdi ve devam etti.
“Birde benim sevdiğim vardı biliyor musun. O benim sevdiğimin farkımda bile
değildi ama ben onu çok severdim, bir veda bile edemedim.” Mehdi sevdiği
kızı uzun uzun anlattı bana. Yüzünü anlattı, ellerini anlattı, gülüşünü
anlattı, evini önünü anlattı, bakışlarını anlattı. Beynimde zehirli bir
düşünce, o anlatırken, kızın resmini çizmişti gözümün önüne. Söyleyemedim
ama bende aşık olmuştum o kıza, Mehdi’nin kızına.
Karara çıktıktan sonra temyiz istedi ama nafile. Artık buralarda kalmasının
anlamı yoktu. Nakil istedi. Hem de kimselerin tahmin edemediği bir yere,
Eskişehir’e. Ki en kötü şartlardaki cezaeviydi o dönemin. Ama Beşiktaş orada
oynayacaktı, şampiyon olacağı maçı. İdare seve şeye kabul etti, bir ilk yaz
günü elinde bavul, ardında bizleri bırakıp çekip gitti. Giderken sanki
mahpusluğa değil, İstanbul!dan Es-es deplasmanına giden çocuklar gibi bir
tebessüm vardı yüzünde.


Otobüs gece yarısı Samsun otogarına girdi. Uykudan ağırlaşmış gözlerde bir
hüzün vardı. Bütün otobüs bu hikayeyi dinler olmuştu artık. Yemekler yenildi
otogarın lokantasında, adam hürmet görüyordu ve şoförlerin masasındaydı
artık. Biran önce otobüse dönüp Mehdi’yi dinlemek istiyorlardı.Oysa Mehdi
bagajda kendi hikayesinden habersiz, öylesine cansız toprağa doğru seyrine
devam ediyordu.

“Sonra ne oldu, görüşebildiniz mi?”diye sordu şoför.Adam kaldığı yerden
devam etti.

Bizim koğuş az bir ceza ile yırttı bu işten. Üçer beşer yıl yatıp
çıkacaktık. Bu sevince birde Beşiktaş’ın Eskişehir!i 3-0 hükmen yenip
şampiyon oluşuda eklenince, o gece hem Mehdi’yi anmak, hem de şampiyonluğu
kutlamak için eğlence tertip ettik. Bir hafta sonra bende ayrıldım
oradan.Bursa hapishanesin de sevk oldum, iyi bir yerdi. Ama Eskişehir’ den
inanılmaz haberler geliyordu. Kıyım vardı, çok zor haber alabiliyorduk.
Mehdi gelen sevklerle iyi haberlerini gönderiyordu, birde boncukçuluğa merak
sarmış, çakmak kılıfıydı, anahtarlıktı, siyah beyaz hediyeler gönderiyordu
bana. Ara sıra mektupta yazıyordu, ama yarısı yırtık, karalanmış ve silinmiş
şekilde. Silinmeyen yerlerinde o kızdan bahsediyordu yine.Küçük bir isyan
var diye duyduk Eskişehir’de. İçim içimden gitti Mehdi dedim. Bir şey olmamış
ama sürmüşler doğuda bir yere, haber gelmedi sonraları. Ben tahliye oldum.
Mehdi’yi aramaya koyuldum ama nafile. Eskişehir’deki isyanı o başlatmış. O
yüzden gittiği yeri söylemiyorlardı. Avukatlar tuttum, işi kovaladım ama
devir bizim devrimiz değildi. Çaresiz İstanbul’a döndüm. İçim içimi yiyordu.
Mehdi’yi bulamıyordum. Arkadaşlarını buldum, Beşiktaş’ta. Onlarda
kovalıyorlardı işi ama nafile. Birden karşıma o çıktı. O kız. Mehdi’nin
sevdiği kız, Mehdi’yi sordu. Büyülenmiştim. Konuşamadım bir süre. Bir
muhallebicide oturduk, uzun uzun anlattım ona olup bitenleri. Ama içimin
yağları eriyordu ona baktıkça. Sık görüşmeye başladık, bir süre sonra
Mehdi’den çok birbirimiz hakkında konuşmaya başlamıştık.

Adam bunları anlatırken bir homurtu oldu otobüste, yapılır mı bu diyordu bir
kısmı, diğer yandan niye olmasın diyordu arka taraftakiler. Otobüs
Karadeniz’e paralel virajları ala ala, saatler sabaha karşı Vakfıkebir’e
ulaşmışlardı.Adam devam etti,

Onunla evlendim. Beşiktaş’ta ev tuttuk. Mehdi’den haber yoktu. İşsizdim. Zor
geçiniyorduk. Özal zamanına çabuk uymuştu koğuş arkadaşlarım. Reklamcı
oldular, gazetelerde yazar oldular, hepsi yolunu buldu. Mehdi geliyordu
aklıma ve söyledikleri. Hani o benlik bencilliğe dönmesi, aşkı,sevdası.
Nerede kalmıştı o yüce teoriler. Hepsini bir çırpıda silmişti mahpus
dostlarım. Çocuğuz da oldu bu sıkışıklıkta, adını koymakta tereddüt etmedik.
“ Mehdi”

Onun alışkanlıkları bana geçmişti sanki. Tribün tayfası olmuştum, bir iş
buldum sonraları.Kalem katipliği gibi bir şey belediyede. Yıllar geçti,
Mehdi’den haber yoktu. Kimileri gördüğüne yemin ediyordu, yeni açıkta. Ama
ben görmedim. İzini sürmeyi bıraktım.Yıllar geçti aradan. Bu sene bir maçta
yeni açıkta bayrağını siyah beyaza çeviren partililerin arasında görür gibi
oldum sanki . Saçları beyazlamış bir adam peşinden koştum, yetişemedim.O
muydu, değil miydi, çok kuşkulandım. Tekrar aklıma düştü Mehdi. Araştırmaya
koyuldum ve buldum onu. Dosyasını çabuk çabuk okudum. Mardin’de, Antep’te,
Bingöl’de yatmış. Hastalanmış. Yaralanmış. Önceden suç işlediği maddeler
Avrupa Birliği uyum yasalarıyla ortadan kalkmasıyla suçları da ortadan
kalkmış, sonrada Rahşan Hanım affından salıverilmiş. Demek doğruymuş, oymuş.
Sonra muhtarlıkları dolaşıp kaydını aradım. Bulamadım. Ta ki geçen haftaya
kadar.

Uyku çökmüştü otobüse. Artvin gözüküyordu ama viraj, viraj, viraj.
Ulaşılamayan bir kartal yuvasını andırıyordu Artvin. Adam yorgunluktan
kısılan sesi ile bitiriyordu hikayesini.

Geçen hafta iki polis geldi evime. Polis gelince bir korku aldı beni ,
mahpusluktan kalma alışkanlıkla. Bir kağıt tutuşturdular elime. İstinye
Devlet hastanesinden çağırıyorlardı beni. Ne için diye sordum, tesbit
dediler. Ceketimi aldım çıktık. Hastanenin bodrum katına indirdiler beni.
Morg odasına bir sürgü açılmış, beyaz bir çarşafın başında bekliyordu morg
bekçisi beni. Çarşafı kaldırdı, yatan Mehdi’ydi. Öylesine yaşlanmış, saçları
beyaz, mutlu ve ihtiyar ceset yatıyordu sedyede.
“Başınız sağolsun, giriş kaydına sizin isminizi yazmış yakını olarak,
kardeşinizmiş, Allah sabırlar versin”
Morg kadar soğumuştu damarlarımdaki kan. Yıllardır aradığım adam
karşımdaydı, sarıldım ona çaresiz . Evrakları hazırladılar, işlemleri
yaptırdım. Ben ve bir tabut gecenin yarısı baş başa kalmıştık. Doğum yeri
gözüme çarptı Mehdi’nin. Artvin. Ertesi gün onu Artvin’e götürüp gömmeye
karar verdim.

“Peki kimi kimsesi kalmamış mı garibin İstanbul’da” dedi muavin.
“Yok, ölmüş hepsi, eniştesi de devlet memuru olduğundan başım belaya
girmesin diye bulaşmadı cenazeye” diye cevap verdi adam.

Artvin otogarına girdi otobüs. Omuzlar üzerine alındı Mehdi. Yukarı
mahallede bir camiye götürdüler. Otobüs yolcuları cemaat olmuştu. İmam
sordu,
“Nasıl bilirdiniz?”
Hep bir ağızdan “iyi bilirdik” sesi yankılandı.
Yalçın bir kayalık gibi mezarlıkta, kartal yuvasında buluştu toprakla Mehdi.
Ama aşkı hiç ölmedi.

DİŞİ KARTALLAR!

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

EmRe46327

EmRe46327 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  29.Kas.2006 Çar 20:33:15sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
artemıss yuregıne saglık cok guzeldıı paylasımıcın ck tsk...hıc sıkılmadan okudum yalnız sonunu pek beyenmedım sankı yarım kalmıs gbıydı!!!
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

artemissss

artemissss resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  29.Kas.2006 Çar 20:44:23sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

TARAFTAR KARDEŞİM ALINTIDIR!

YAZAN GÜZEL YAZMIŞ!

GERÇEKTEN İNSANIN GÖZLERİ DOLUYOR!

İYİ Kİ BEŞİKTAŞLIYIZ!

DİŞİ KARTALLAR!

 

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

EmRe46327

EmRe46327 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  29.Kas.2006 Çar 20:50:06sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

taraftar ablacım  alıntı oldgnu bılıorm paylasım ıcın tsk ettım aaa  

besıktASK lı olmak bır ayrcalıktır

CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir