VE... BİR VİRGÜL KOY HAYATIN TAM ORTASINA....
Bana bir masal anlat,
içinde sen ol, ben olayım, gökkuşağı olsun,
ateşin etrafını çeviren şölenler olsun, gece olsun;
mavi karanlık, serin, taburcu edilmiş aşıklar olsun,
sahilden karşı kıyıyı izleyip ütopyalar kuran,
sesin olsun engin mavi göğe yükselip kaybolan,
rengi mor olsun bulutların,
düşman karabulut gibi çöksün tepemize,
elini elimin üzerine koy, ayağımızı sürüyelim,
kaçalım varamadığımız geleceğimize,
küçük çapta bir deprem olsun şehirde,
birbirimizin enkazı altında kalalım.
Bana bir şarkı söyle,
tebessüm etmeyi öğreneyim,
baktığın her yer ateş olsun, çıra gibi tutuşayım,
apartman balkonları göz kırpsın uzaktan,
o şehirden sonsuza dek başka şehirlere kaçalım,
kör bir dilencinin pasaklı avuçlarında kaybolalım,
bir çöp varilinin dibine çöküp bütün geceyi köpek öldüren şarap ve kuru ekmekle geçirelim,
ılık bir yaz sabahı uyandığımda gitmiş olma,
yattığın yer hep vücut ısısında olsun ve gözlerin mahmur olsun,
bana baktığında dünyalar benim olsun,
sonra tebessüm et,
dünyanın en büyük çılgınlığını yapalım yine,
aşık olalım, yanalım..
Bana bir şiir yaz,
cümlelerin hep devrik bir imparator gibi yarım kalsın,
bozkırda arpa boyu yol alamayalım,
sözcüklerin alışılagelmiş ve yağmalanmış sıkıcılığından koparabildiğin kadar uçuk bir kaç cümle serpiştir hayallerime, o kentin arka sokaklarında adın kadar kuytu, adın kadar karanlık, adın kadar sarhoş ve yağma bir şiir yaz,
mercan mavisine çalalım,
ölebildiğimiz kadar ölelim..
Birşey söyle bana,
geçmişe ya da geleceğe dair, bir iki önemsiz kelam,
ya da dünyanın en anlamlı cümlesini kur,
hayatın anlamını üfle kulaklarıma,
ne kadar aptal olduğumu,
benim yanlış insan olduğumu söyle,
önemsizliğimi hatırlat,
bir masal kadar gerçekaltı, bir şarkı kadar detone,
bir şiir kadar ütopik olduğumu söyle,
Ve bir virgül koy cümlemin ortasına bir yere,
asla geri kalanı yazılmamak üzere...