fiogf49gjkf0d Yaptığımız dualarla yaşantımız birbirini desteklemeli...
Kul olarak iki özelliğimiz var: Biri sonsuz musibetlere karşı acziyetimiz, diğeri sonsuz ihtiyaçlarımıza karşılık fakirliğimiz. Rabbimiz’e iltica ederek ihtiyaçlarımızı gidermesini istiyoruz; ancak bu sebeplere riayet etmemizi, engellememeli.
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) yaptığı her duada duayı hangi gaye ile okumak gerektiğini bildirmemiştir. Bundan dolayı bütün dualardaki ortak hakikati kavramak çok önemlidir. Küllî bir nazarla bakıldığında dualarda esas olan hususun teveccüh olduğu anlaşılacaktır. Yani Rabbimize yaptığımız dua ve niyazların ortak teması, O’na teveccüh etmek, O’na açılan kapının tokmağına dokunmaktır.
Rabbimize yaptığımız dua ve niyazların bütünü için geçerli olan diğer bir hususiyet ise bu duaların bizim kuvve-i mâneviyemizi takviye etmeleridir. Hâkim-i Mutlak olan Allah, bizimle beraber olduktan, mümin de bunun bilincinde olarak hareket ettikten sonra hiçbir kimsenin veya hâdisenin dua dua yalvaran bir mümine zararının dokunması mümkün değildir. Duaların mümine kazandırdığı sırlardan biri de Allah’a karşı yaptığı niyazların onun için çok yüksek bir moral kaynağı olduğudur.
Meselenin diğer bir yanı da şudur: Allah’a sığınılacak hususlardan korunmak istenilmesi ve bunun hedef alınması, bu hususların hârici şartlarına riayet edilmesini de nazara verir. Meseleyi bir misalle açalım:
Efendimiz’in yaptığı dualardan biri şudur: “Allâhümme innî eûzü bike mine’l-hemmi ve’l-hazeni ve eûzü bike mine’l-aczi ve’l-keseli ve eûzü bike mine’l-cübni ve’l-buhli ve eûzü bike min galabeti’d-deyni ve kahri’r-ricâli - Allahım! Üzüntüden, tasadan, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, borca yenik düşmekten, başkalarının ayağı altında iki büklüm kalıp ezilmekten, insanların galebe ve sataşmasından Sana sığınırım”. (Buhari, Daavat, 36-38)
Efendimiz’in yaptığı bu duada Allah’a sığındığı hususlardan biri “hazen”dir. Hazen, tasa, keder ve işin sarpa sarması gibi manalara gelir. İnsanın içindeki tasa ve keder, bazen hem işlerin sarpa sarmasına hem de düşüncenin mesnetsizliğinden ve çaresizlikten kendini gama salıvermeye sebep olur. Biz dua ederken Allah’a sığınmış oluyoruz. Zira gerçek melce’ ve mence (sığınılacak yer) Allah Teâlâ’dır. Sadece O’na sığınılır ve her şey O’ndan beklenir. Bu husus, teveccühte kulun Rabbisine karşı edebi ve saygısıdır. |