ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
| | |
|
derya1983d
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Şub.2006 Çar 12:06:15 aşk ve sevgi üzerine hikayeler mi; işte buyrun... |
| Bu kadarmiydi diyor genc kiz Bu kadarmiydi sevgin? Delikanli alayli bir tavirla.. Ya ne sandin seni sevdigimimi? Genc kiz yikilmisti telefon basinda Birsey söyleyemedi agliyordu sessizce.. Bir ara delikanli kizin agladigini duydu.. Ne o yine konusmuyorsun agliyorsun demek.... Üzulme canim o da gecer.. Yoksa ben biraktim diyemi agliyorsun.. Olsun senin biraktigini söyleriz Kiz hickiriklar icinde cikan boguk sesiyle... Bardagi tasiran bu son söze dayanamadi... Anlamadin ki sersem Sen veya baskasi ne farkeder.. Ayriligimiza agliyorum Sana ve senin acinacak haline agliyorum Genc kiz oysa bunlari söylerkende seiyordu.. Daha öncede sevmisti, sevecekti Ama yapilacak birsey yoktu Bu sözler karsisindadirenen gururu vardi Bir tarafta gurur bir tarafta sevgi.. Ve sonunda sevgi agir basti Telefonu kapatirken delikanli.. Soguk bir tavirla "ELVEDA"dedi.. Kiz ise gururunu ayaklar altina alarak.. Hickirik sesiyle "SENI SEVIYORUM"dedi Telefonu kapatirken delikanli düsündü.. Niye yapmisti oysa oda seviyordu Ve sevdigini itiraf etmek icin tekrar aradi.. AMa gec kalmisti.. Telefon cevap vermeyince hemen kizin evine kostu.. Kalabalikti evin önü sasirdi ve.. Ardindan aci bir siren sesiyle irkildi.. Iceriden agzinin kenarinda kan bulunan soguk bir ceset cikti. Delikanli yikildi ve gözyaslarini tutamadi.. ëlveda demedïm!!!uyan!!!dediysede uyanmadi genc kiz
Bir ara elindeki burusmus kagit parcasi ilisti gözü Bugulamis gözlerini silerek okudu.. | |
derya1983d
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Şub.2006 Çar 12:09:05 |
| İhanetin adı göçmen bir kuşa verilmiş, Sadakatin adı ise; bir serçeye
Göçmen kuş bütün bahar ve yaz boyunca Küçük köyün üstünde uçmuş serçeyle beraber
Küçük sinekleri, kurtları yemişler, Kış yağmurlarıyla şaha kalkmış, derelerden su içmişler.
Masmavi gökyüzünde dans etmişler, Çiçek açan ağaçlara konup, papatya tarlalarında gezmişler...
Birbirlerine söz vermiş kuşlar; Ayrılmayacağız diye.
Ama kış gelmiş, Göçmen kuş adına yakışanı yapmaya kararlıymış,
Serçe ise her zamanki gibi sadık Ama sevgi de yabana atılmaz bir gerçek.
Ayrılık acı, ihanet kötüymüş serçe için Yaşamaksa önemli imiş göçmen için.
O, baharların tatlı eğlencesiymiş sadece Gel demiş serçeye benle beraber...
Başka bir bahara uçalım. Serçe ise burda bekleyelim demiş yeni baharı
Ama kış acımasızdır. demiş göçmen, Yaşayamayız burda, aç kalır üşürüz
Serçe hayır demiş korunuruz kötülüklerinden kışın beraber Göçmen inanmamış serçeye hayır demiş gidelim.
Serçe için gitmek nasıl bir ihanetse yaşadığı yere Kalmakta aynı şekilde ihanetmiş sevgiliye
Ve karar vermiş sevgiyi seçmiş Uçacakmış yeni bir bahara...
Göçmen ve serçe çıkmışlar yola, Ama serçe zayıfmış, onun kanatları uzun uçuşlar için değil.
Dayanamayacakmış bu yola Oysa göçmenin kanatları güçlüymüş
Çünkü o hep kaçarmış kışlardan Hep gidermiş zorluklarından kışın yeni baharlara
Bir fırtına yaklaşıyormuş. Göçmen hızlı gidiyormuş fırtınadan, yakalanmayacakmış
Ama serçe iyice zayıf kalmış, yavaşlamaya başlamış Göçmene duralım demiş artık.
Biraz dinlenelim Göçmen itiraz etmiş, fırtına demiş, ölürüz.
Serçe çok fırtına görmüş, kurtuluruz demiş. Ama göçmen yürü demiş serçeye birazdan okyanuslara varacağız
Serçe sevgisine uymuş ve peşinden son bir gayretle gitmiş göçmenin Birazdan varmışlar okyanusa
Kurtuluşuymuş bu büyük deniz Göçmen için çok iyi bilirmiş buraları
Ama serçe ilk kez görüyormuş ve sanki Gökyüzünden daha büyükmüş bu yeni mavi
Serçe artık dayanamıyormuş, Son bir sevgi sesiyle seslenmiş göçmene
Artık gidemiyorum.... Göçmen serçeye bakmış, Bakmış ve devam etmiş........
Okyanus çok büyükmüş, serçe ise çok küçük Serçenin sevgisi de çok büyükmüş ama göçmen çok küçük...
Mavi sularında okyanusun bir minik SADAKAT ... Yeni bir baharın koynunda koca bir İHANET... | |
derya1983d
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Şub.2006 Çar 12:12:04 |
| Akşamdan kalma adam, büyük bir başağrısı ile sabah uyanmış.Zorlukla gözlerini açıp, yerinden doğrularak, şöyle bir etrafına bakınmış. Komodinin üstünde bir bardak su ve iki aspirin duruyor. Yatağın ayakucundaki sandalyede elbiseleri temiz ve ütülenmiş. Aspirinleri içerken, komodindeki not dikkatini çekmiş; "Sevgilim, günaydın. Kahvaltın mutfakta. Ben alışverişe çıkıyorum, erken dönerim. Seni seviyorum". Kalkıp, giyinmiş ve kahvaltı için mutfağa gitmiş. Bakmış oğlu oturmuş, kahvaltı ediyor. Masada da kendi servisi ve gazeteleri duruyor. Oturmuş, kahvaltısına başlamış ve oğluna sormuş; Evlat, dün gece ne oldu, biliyor musun? Evet, dün gece saat 3 ü geçiyordu, sarhoş olarak eve geldiğinde.Önce koridordaki sandalyeyi devirdin, ardından kustun, daha sonra da odanın kapısına kafanı çarptın, bir gözün morardı. Adam, şaşırmış vaziyette: Anlayamadım. O zaman niye herşey temiz, kahvaltı hazır ve gazetem alınmış? Onu mu soruyorsun. Annem seni sürükleyerek yatak odasına götürüp, pantalonunu çıkarmaya çalıştığında, "Bayan, beni yalnız bırakın, ben evli bir adamım" dedin. | |
derya1983d
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Şub.2006 Çar 12:12:54 |
| Mahkeme salonunda, 80 yaşlarındaki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı. Adam inatçı bakışlarla, suskun ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözlerini ve bıkkın bakışlarını süzüyordu. Hakim tok sesiyle kadına "anlat teyze" dedi; -Neden boşanmak istiyorsun? Yaşlı kadın, derin bir nefes çektikten sonra, kısık sesiyle konuşmaya başladı. "Bu herif yetti gayri, 50 yıldır bezdirdi beni hayattan..." Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu. Çok sayıda gazeteci izliyordu bu ilginç davayı. Yaşlı kadının gözleri doldu, devam etti: - Bizim bir sedef çiçeğimiz vardı çok sevdiğim. O bilmez! 50 yıl önceydi. O çiçeği, bana verdiği çiçekler arasından kapordığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı onlara yavrum bildim. bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım. "Her gece güneş doğmadan önce, bir tas suyla sulayacağım onu" diye... "İyi gelir" dediler. 50 yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp "bir kere de bu çiçeği ben sulayayım" demedi. Taa ki geçen geceye kadar! O gece takatim kesilmiş uyuya kalmışım. Ve sözlerini şöyle bağladı yorgun yorgun; - Ben, böyle bir adamla 50 yıl geçirdim. Hayatımı, umudumu, herşeyimi verdim. ndan hiçbir şey görmedim. Bir kerecik olsun, benim bildigim görevlerden birini yapmasını bekledim. Onsus daha iyiyim, yemin ederim. Hakim bu kez yaşlı adama dönüp "diyeceğin bir şey varmı, baba?" dedi. Yaşlı adam o ana kadar suçlanmışlığın verdiği utangaçlıkla tane tane konuştu; - Askerliğimi Reisicumhur Köşkü nde bahçıvan olarak yaptım. O bahçenin, görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim. Fadime mi de orada tanıdım. Sedef çiçeklerini de... Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim. İlk evlendiğimiz günlerin birinde, boyun ağrısı nedeniyle, onu hekime götürdüm. Hekim "Çok uzun süre uyanmadan yatarsa; boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir" dedi. Her gece uykusunu bölüp uyanarak, gezinmesini istedi. Hekimi pek dinlemedi bizim hatun. Lafın geçmedi. O günlerde, tesadüf, bu çiçek kurumaya yüz uttu. Ben de ona "gece çiçek sularsan geçer" dedim. Adak dilettim. her gece onu uyandırdım ve onu seyrettim. O sevdiğim kadını, yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece, o çiçek ben oldum sanki... O yaştaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle "Her gece, o yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef çiçeği, gece sulanmayı sevmez, hakim bey. Geçen gece de, yaşlılık işte. ben de uyanamadım, uyandıramadım. Çiçek susuz kalırdı ama kadınımın boynu yine azabilirdi. Suçlandım, sesimi çıkartamadım. O anda gazeteciler dahil, mahkeme salonunda herkez ağlıyordu. İŞTE SEVGİ, AŞK BU. YA SİZCE? | |
| | |
| |