ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
xDeniZzx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 8.Haz.2007 Cum 13:56:41 |
| fiogf49gjkf0d
Nazım Hikmet Kronolojisi
1902 : 15 Ocak ta Selânik te dünyaya gelir. 1913 : "Feryad-ı Vatan" başlığını taşıyan ilk şiirini yazar. Galatasaray Sultanisi nde ortaokula başlar. 1914 : Ekonomik nedenlerle Nişantaşı Sultanisi ne geçer. 1917 : Bahriye Mektebine girer. 1918 : İlk kez bir şiiri yayınlanır. Yeni Mecmua da yayınlanan bu ilk şiiri "Hâlâ Servilerde Ağlıyorlar mı" başlığını taşır. 1920 : Bahriye yi bitirmesine birkaç ay kala sağlık nedeniyle ayrılmak zoruna kalır. İstanbul işgal altındadır. Arkadaşı Vâ-lâ Nurettin ile birlikte gizlice Anadolu ya geçer. Ankara Hükümeti tarafından Bolu ya öğretmen olarak atanır. 1921 : Azerbaycan üzerinden Moskova ya gider. Devrimin ilk yıllarına tanık olur. Ekonomi politik öğrenim görür. Sanat çalışmalarına katılır. 1924 : Moskova da yayınlanan ilk şiir kitabı "28 Kânunisani" sahnelenir. 12 Mart günü Pravda da bu gösteri övgüyle yer alır. Türkiye ye döner ve Aydınlık Dergisi nde çalışmaya başlar. 1925 : Ankara İstiklâl Mahkemesi nde gizli örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle yokluğunda yargılanarak "on beş yıl küreğe konulma cezası" verilir. Bu durum onun ülkeden ayrılmasına yol açar. Moskova ya gider. 1926 : Viyana ya geçerek ileride suçlanmasına konu olarak "parti" toplantısına katılır. Türk Ceza Kanunu nun yürürlüğe girmesiyle, "küreğe konulma" cezası ortadan kalkar. 1927 : Katılmış olduğu "Viyana Konferansı" nedeniyle İstanbul Ceza Mahkemesi nde yokluğunda yargılanır. Üç ay hapis cezası verilir. 1928 : Yurda dönmek üzere Moskova daki Büyükelçiliğe başvurur. Pasaport almak istemektedir. Ancak kendisine yanıt verilmez bunun üzerine gizlice sınırı geçerse de Hopa da yakalanır. İstanbul üzerinden Ankara ya götürülür. Ankara Ağır Ceza Mahkemesi nde, daha önce yokluğunda yapılan yargılamalar yinelenir. Üç ay hapis cezası verilir. Cezaevinde geçirdiği süre gözönüne alınarak serbest bırakılır. 1929 : Resimli Ay Dergisi nde çalışır. İlk şiir kitabı "835 Satır" yayınlanır. Bunu diğerleri izler. 1930 : "Sesini Kaybeden Şehir" başlıklı şiir için dava açılır. Yargıtayca aklanır. 1931 : "1+1=1", "835 Satır", "Jokond ile Si-Ya-U" ile bir kez daha "Sesini Kaybeden Şehir" ve "Varan 2" adlı kitapları hakkında dava açılır. Hepsinden aklanır. 1932 : "Kafatası" oyunu İstanbul Şehir Tiyatrosu nda sahneye konur. 1933 : "Gece Gelen Telgraf" şiirinden dolayı yargılanır. Altı ay üç gün hapis cezası verilir. Babası bir kaza sonrası ölür. Onun ölümü üzerine "Hiciv Vadisinde Bir Tecrübei Kalemiye" başlıklı şiiri yazar. Şiirde babasının patronu Süreyya Paşa ya hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılır. Bir yıl hapis, 200 lira para cezasına çarptırılır. Bu sıralarda "gizli örgüt" kurduğu savıyla Bursa Ağır Ceza Mahkemesi nde açılan ayrı bir davada idamı istenir. Dört yıl ağır hapisle cezalandırılır. 1934 : Cumhuriyetin 10. Yılı nedeniyle çıkarılan af yasasından yararlanır. Serbest bırakılır. 1936 : Gizli örgüt kurmak ve yönetmek savıyla yargılanır ve aklanır. 1937 : "Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı" yayınlanır. 1938 : Askeri öğrencileri isyana teşvik suçlamasıyla da "Donanma" davaları açılır. Toplam 28 yıl 4 ay ağır hapisle cezalandırılır. 1941 : Bursa da "Memleketimde İnsan Manzaraları" nı yazmaya başlar. 1943 : Cezaevi arkadaşı Orhan Kemal tahliye olur. Balaban ın resim çalışmalarına yardımcı olur, yetişmesini sağlar. 1944 : Karaciğer ve kalp rahatsızlıkları başlar. 1949 : Basında haksız mahkumiyetine ilişkin yazılar artmaya başlar. Ahmet Emin Yalman, Vatan Gazetesi nde "Tevfik Fikret ve Nâzım Hikmet" başlığını taşıyan bir yazı yayımlayarak dikkatleri Nâzım ın haksız mahkumiyeti çeker. 1950 : Yurt içinde ve dışında çeşitli kuruluşlarca "Nazım a Özgürlük Kampanyaları" açılır. Meclis in gündeminde bulunan Af Kanunu nu çıkarmadan tatile girmesi üzerine, Nazım, 8 Nisan da açlık grevine başlar. Aynı gün, Bursa dan İstanbul a Paşakapısı Cezaevi ne götürülür. 23 Nisan da grevini avukatlarının isteği üzerine geçici olarak durdurur. Ağır hastadır, doktorlar üç ay bir hastanede tedavi görmesi gerektiğini belirtirler. Ancak durumunda hiçbir değişiklik olmayınca 2 Mayıs ta yeniden greve başlar. Açlık grevi kamuoyunda büyük yankı uyandırır. İmza kampanyaları başlatılır. "Nâzım Hikmet adlı bir dergi çıkarılır 9 Mayıs ta annesi Celile Hanım 10 Mayıs ta şair Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rıfat açlık grevine başlarlar. 14 Mayıs seçimleri sonucunda ortaya çıkan yeni durum üzerine, 19 Mayıs ta greve ara verir. Çıkarılan Genel Af Kanunu yla serbest bırakılır. 22 Kasım da Dünya Barış Konseyi tarafından Pablo Picasso, Paul Robeson, Wanda Jakubowska ve Pablo Neruda yla birlikte "Uluslararası Barış Ödülü"nü almaya hak kazandığı açıklanır. Kendisinin katılamadığı törende ödülünü Neruda alacaktır. 1951 : Oğlu Memed dünyaya gelir. Askere çağrılır, 49 yaşındadır ve hastadır. Üstelik askeri okulda öğrenci olarak geçirdiği sürelerin yasa gereği askerliğe sayılması gerekmektedir. Yaşamına yönelik tehditler üzerine ülkeden ayrılır. 15 Ağustos günü resmi gazetede, Bakanlar Kurulu kararıyla "yurttaşlıktan çıkarıldığı" duyurulur. Dünya Barış Konseyi nin bir yıl önce kendisine verdiği "Uluslararası Barış Ödülünü" Prag da düzenlenen bir törenle alır. 1952 : Çine e gider. Ancak hastalanınca gezisini yarım bırakmak zorunda kalır. Enfaktüs geçirmiştir. Dört ay yatar. Bundan sonraki yaşamı artık doktor gözetiminde geçecektir. 1953 : Uluslar arası toplantılara katılmayı sürdürür. "Bir Aşk Masalı" oyunu Moskova da sahnelenir. Bunu diğer oyunlarının sahnelenmesi izler. 1958 : Paris e gider. Aralarında Aragon ve Picasso nun da bulunduğu çok sayıda yazar ve sanatçıyla görüşür. 1962 : Sovyet Yazarlar Birliği tarafından 60. yaş günü kutlanır. Yazarlar Evi nde düzenlenen gecenin ertesinde Politeknik Müzesi nde, okuyucuları için ikinci bir toplantı gerçekleştirilir. Gecenin yöneticiliğini İlya Ehrenburg yapar. 1963 : Afrika ya, Tanganika ya gider. "Cenaze Merasimim" başlıklı şiirini kaleme alır. (Nisan) 3 Haziran sabahı Moskova da evinde ölür. | |
xDeniZzx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 8.Haz.2007 Cum 14:05:04 |
| fiogf49gjkf0d KIZ ÇOCUĞU
Kapıları çalan benim kapıları birer birer. Gözünüze görünemem göze görünmez ölüler.
Hiroşima da öleli oluyor bir on yıl kadar. Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu. Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için hiçbir şey istediğim yok. Şeker bile yiyemez ki kâat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı, teyze, amca, bir imza ver. Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler.
(1956)
| |
alesta83
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 8.Haz.2007 Cum 23:57:50 |
| fiogf49gjkf0d
ESERLERİ |
ŞİİR: 835 Satır (1929), Jokond ile Si-Ya-U (1929), Varan 3 (1930), 1+1=1 (1930-Nail V. ile), Sesini Kaybeden Şehir (1931), Benerci Kendini Niçin Öldürdü (1932), Gece Gelen Telgraf (1932), Taranta Babu ya Mektuplar (1935), Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı (1936), Kurtuluş Savaşı Destanı (1965), Saat 21-22 Şiirleri (1965-Bas. Haz. M.Fuat), Memleketimden İnsan Manzaraları (1966-1967-Bas. Haz. M.Fuat, 5 Cilt), Rubailer (1966-Bas. Haz. M. Fuat), Dört Hapishaneden (1966-Bas. Haz. M.Fuat), Yeni Şiirler (1966-Bas. Haz. Dost Yayınevi), Son Şiirleri (Bas. Haz. Habora Kitabevi), Tüm Eserleri (1980-Bas. Haz. A. Bezirci, 8 Cilt).
OYUN: Kafatası (1943), Bir Ölü Evi Yahut Merhumun Hanesi (1932), Unutulan Adam (1935), İnek (1965), Ferhat ile Şirin (1965), Enayi (1965), Sabahat (1966), Yusuf ile Menofis (1967), İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu (1985).
ROMAN: Kan Konuşmaz (1965), Yeşil Elmalar (1965), Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim (1966).
YAZILAR: İt Ürür Kervan Yürür (1936-Orhan Selim takma adıyla), Alman Faşizmi ve Irkçılığı (1936), Milli Gurur (1936), Sovyet Demokrasisi (1936).
MEKTUPLAR: Kemal Tahir e Hapishaneden Mektuplar (1968), Cezaevinden Memet Fuat a Mektuplar (1968), Bursa Cezaevinden Vâ-Nû lara Mektuplar (1970), Nâzım ın Bilinmeyen Mektupları (1986-Adalet Cimcoz la Mektuplar, Haz. Ş. Kurdakul), Piraye ye Mektuplar (1988).
MASAL: La Fontaine den Masallar (1949-Ahmet Oğuz Saruhan adıyla), Sevdalı Bulut (1967). |
|
|
Arhaveli İsmail in Hikayesi
Ateşi ve ihaneti gördük.
Düşman ordusu yine başladı yürümeğe. Akhisar, Karacabey, Bursa ve Bursa nın doğusunda Aksu, çarpışarak çekildik... 920 nin 29 Ağustos u: Uşak düştü. Yaralı ve dehşetli kızgın fakat toprağımızdan emin, Dumlupınar sırtlarındayız. Nazilli düştü.
Ateşi ve ihaneti gördük. Dayandık dayanmaktayız.
1920 Şubat, Nisan, Mayıs, Bolu, Düzce, Geyve, Adapazarı: İçimizde Hilâfet Ordusu, Anzavur isyanları. Ve aynı sıradan, 3 Ekim Konya. Sabah. 500 asker kaçağı ve yeşil bayrağıyla Delibaş girdi şehre. Alaeddin tepesinde üç gün üç gece hüküm sürdüler. Ve Manavgat istikametlerinde kaçıp ölümlerine giderken terkilerinde kesilmiş kafalar götürdüler.
Ve 29 Aralık Kütahya: 4 top ve 1800 atlı bir ihanet yani Çerkez Ethem, bir gece vakti kilim ve halı yüklü katırları, koyun ve sığır sürülerini önüne katıp düşmana geçti. Yürekleri karanlık, kemerleri ve kamçıları gümüşlüydü, atları ve kendileri semizdiler...
Ateşi ve ihaneti gördük. Ruhumuz fırtınalı, etimiz mütehammil. Sevgisiz ve ihtirassız çıplak devler değil, inanılmaz zaafları, korkunç kuvvetleriyle, silâhları ve beygirleriyle insanlardı dayanan. Beygirler çirkindiler, bakımsızdılar, hasta bir fundalıktan yüksek değillerdi. Fakat bozkırda kişneyip köpürmeden sabırlı ve doludizgin koşmasını biliyorlardı. İnsanlar uzun asker kaputluydu, yalnayaktı insanlar. İnsanların başında kalpak, yüreklerinde keder, yüreklerinde müthiş bir ümit vardı. İnsanlar devrilmişti, kedersiz ve ümitsizdiler. İnsanlar, etlerinde kurşun yaralarıyla köy odalarında unutulmuştular. Ve orda sargı, deri ve asker postalları halinde yan yana, sırtüstü yatıyorlardı. Koparılmış gibiydi parmakları saplandığı yerden eğrilip bükülmüştü ve avuçlarında toprak ve kan vardı.
|
|
Nazım Hikmet Ran |
Ben Senden Önce Ölmek İsterim...
Ben senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mi zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. İyisi mi, beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin Fedakârlığımı anlıyorsun: vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan | |
posiongirLn
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 8.Haz.2007 Cum 23:59:55 |
| fiogf49gjkf0d | |
Evangeline
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 10.Haz.2007 Pzr 02:21:29 |
| fiogf49gjkf0d Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanımelleri / Nazım Hikmet
O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Kadının hayali minnacık bir evdi, bahçesinde ebruliii hanımeli açan bir ev. Bir dev gibi seviyordu dev. Ve elleri öyle büyük işler için hazırlanmıştı ki devin, yapamazdı yapısını, çalamazdı kapısını bahçesinde ebruliiii hanımeli açan evin.
O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Mini minnacıktı kadın. Rahata acıktı kadın yoruldu devin büyük yolunda. Ve elveda! deyip mavi gözlü deve, girdi zengin bir cücenin kolunda bahçesinde ebruliiii hanımeli açan eve.
Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev, dev gibi sevgilere mezar bile olamaz: bahçesinde ebruliiiii hanımeli açan ev..
| |
perseusneptunus
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 10.Haz.2007 Pzr 03:22:03 |
| fiogf49gjkf0d dağ doruğu deler gider bulutu
dağ dibinde ak evler kutu kutu
yokmu koklamak isteyen
dağ doruğundan getirdiğim otu
nazım hikmet | |
Evangeline
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 27.Haz.2007 Çar 22:18:41 |
| fiogf49gjkf0d BİR FOTOĞRAFA / Nazım Hikmet
Karşımdasın işte... Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni. Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim. Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim. Tıkandığım o an, Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte, Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim. Ellerim boşlukta, ben darda kaldım. Ellerim buz gibi, ben harda kaldım. Bir senfoni vardı kulağımda çalınan, bitti artık hepsi...
Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme. Bakış açım belli oldu yine. Geride kalan, ardından bakar gidenlerin. Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim. Dağlara çarptım her esişimde. Yollara küfrettim her gidişinde.
Demiştim sana hatırlarsan: “Önemli olan ‘zamana bırakmak’ değil, ‘zamanla bırakmamak’tir..” Şimdi bana, geçen o zamanın Unutulmaz sancısı kalır
Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim? Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim... | |
dmnyk
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 21.Tem.2007 Cmt 00:23:32 |
| fiogf49gjkf0d nazım hikmet tek geçerim
süper adam ya | |
waterinlady19
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 21.Tem.2007 Cmt 00:45:29 |
| fiogf49gjkf0d
BİR AYRILIŞ HİKAYESİ
-Erkek kadına dedi ki: Seni seviyorum, ama nasıl? avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya, çıldırasıya... Erkek kadına dedi ki: -Seni seviyorum, ama nasıl? kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz, yüzde yüz, yüzde bin beşyüz yüzde hudutsuz kere yüz... Kadın erkeğe dedi ki: - Baktım dudağımla, yüreğimle, kafamla; severek, korkarak, eğilerek, dudağına, yüreğine, kafana. Şimdi ne söylüyorsam karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana... Ve artık biliyorum: Toprağın Yüzü güneşli bir ana gibi En son, en güzel çocuğunu emzirdiğini...
Fakat neyleyim saçlarım dolanmış ölmekte olanın parmaklarına başımı kurtarmam kâbil değil! Sen yürümelisin, yeni doğan çocuğun gözlerine bakarak...
Sen yürümelisin, beni bırakarak...
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere... Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR...
Nazım Hikmet
| |
| |