ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
TaNBeRk85
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 18.Eyl.2007 Sal 11:00:22 |
| fiogf49gjkf0d | |
TaNBeRk85
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 18.Eyl.2007 Sal 11:01:04 |
| fiogf49gjkf0d | |
TaNBeRk85
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 18.Eyl.2007 Sal 11:03:04 |
| fiogf49gjkf0d | |
TaNBeRk85
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 18.Eyl.2007 Sal 22:20:08 |
| fiogf49gjkf0d | |
yaganyagmurr
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.Eyl.2007 Çar 01:11:26 |
| fiogf49gjkf0d Aşk gider acısı kalır
Aşk için bahar.tehlike her yerdedir...vuruluverirsin hiç ummadığın birine.ama öyle çarpar ki kalbin, duracak gibi aldatır seni.bahardan sonra yaz gelir...hepimiz biliriz, sabun köpüğü gibidir yaz aşkları.bence öyle basit değil.henüz silinmedi hiçbirinin yarası benden.aşk gitti ama acısını bıraktı, iz kaldı.güz aşkları mevsimine dönünce dönence, pencereye sinmiş insanlar gelir gözümün önüne.ve yavaş yavaş görünürler etrafta.kimi yaza girerken terk ettiği aşkını, kimi yaz aşkını düşünür.kimi ayrılık planlar ama hala yüreği yanar.kimi terk edilmişliği sindirmeye çalışır.çok azdır taze aşk yakalayan. Sanki bir doğum öncesi ölüm gibidir.sonra kış gelir.kimi yüzsüzler yazın hiç aldatmamış gibi eski sevgilisine döner;kimi sadıklar kavuşur...kimi yalnızdır, kimi yorgun...o yorgunlar için kış uykusu başlar...belki de taze baharlara, taze aşklara enerji depolarlar...aşk dört mevsimdir herkesin sözlüğünde.ama nedense bana bu anlattıklarımı çağrıştırmaz.saçmaladım belki de bir paragraf boyu.yalan attım.aslında doğru olsalar bile yalanlardı çünkü, hissetmediklerimi yazdım.ezbere konuştum.aşk , kelimesi içimde gebe olduğum bir kelimedir.her duyuşumda doğum sancısı çeker, doğuramam.ama gözlerimin önüne o gelir.sadece bir bakışına karın ağrıları, suyla yatışmalar.bir tebessüme ömür bulmak.itiraf.saatler süren telefon konuşmaları.ilk duygular, çocuksu güzellikler.ve sonra..... Nefessiz kalmacasına ağlamalar.ızdırap çığlıkları...kış..kış..kış..... Azap....ve sonunda doğan gün....hemen her mevsim aşık olmuşumdur birilerine....hatta sonbaharda bile...ama onca ufaklı büyüklü sevda içinde, böylesine derinde var olan,böyle yaktı mı iz bırakan, bu kadar çaresiz bırakan,bu kadar arzu illetine hasta eden, bu kadar dizginsiz, sorgusuz,başına buyruk, acımasız, bu kadar bugünsüz sevda görmedim.ve işte hiç biri böyle koyup, böyle yıkıp gitmedi.ondan önce hiç biri içimden bir şey götürmemişti.ondan sonrası zaten götüremez çünkü, götürülecek bir şey kalmadı..işte o insan, beni aşka karşı böyle kelimesiz böyle hayretli, böyle çaresiz, isteksiz bırakıp gitti..şimdi ben nefretten bile aciz isem bana bir şeyler borçlu.içimden söküp aldığı bir şeyleri.bana beni borçlu.herkesi seven o sersem yüreğimi..benden alıp kaçtığı o masum kızı borçlu.bana bir dün, birde yarın borçlu.benim ne günahım vardı da aşk için üç kelime etmekten aciz kalacaktım.benim ne günahım vardı da her mevsim başka meyve yemek varken iştahsız kalacaktım.yoktu elbet günahım..onunda yoktu ya..öfkem susmama engel...ama ikimizin de suçu yoktu...suçlu yoktu..benim mevsimim sonbaharsa, yaza, kışa, bahara dönmez...benim gibilerin nasibi pencere önüne sinip, mazide yaşamak,kendinle kanlı bıçaklı düellolar yapmak...kendinle savaşmak , hırpalamak...yaptığının farkına varıp ,bir de üstüne onun için cezalandırmaktır.
| |
yaganyagmurr
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.Eyl.2007 Çar 01:12:50 |
| fiogf49gjkf0d Aşkımın tarifi
sana nasıl anlatsam bilmiyorum. Ama bildiğim tek ama tek şey seni delicesine çok sevdiğim. Seninle öyle bütünleştim ki ayrılmak değil kopamıyorum senden. Ne seni bırakabiliyorum; ne de kendimi hiçe sayıyorum. Bunların ikisini de yapamıyorum. Çünkü artık düşünemiyorum. Kafama, benliğime o kadar yerleşmişsin ki; seni oradan çıkartmak olanaksız. Belki kendimi küçük düşürüyorum ama sevgide küçük düşme söz konusu olsa bile seve seve senin için her adımı atarım. Seni o kadar çok sevdim ki artık aşkım senden bile öte. Seni sevdiğimi dağlara, taşlara kısacası her yere; bütün kainata haykırmak istiyorum seni seviyorum!!
Bu kelime topluluklarını defalarca senin için ama yalnız senin için tekrarlayabilirim. Biliyor musun; seni sevdiğimden beri artık çevremdeki her şey gözüme daha güzel daha hoş ve de daha ümit verici gelmeye başladı çünkü onlar bana seni hatırlatıyor...
Dağlar gibi sende içimde çok büyük tutunulması zor bir yerdesin. Tepeler gibi sende içimde ulaşılması zorsun. Zirveye sadece bir kişi çıkar senin yaşamında; işte o da ben olmak istiyorum zirvede tek ben; ben ve sen...
Su gibi berraksın ama içimdekileri de alıp götürüyorsun,yol gibi senin de sonun yok; yani seni sevmenin sonu yok... Bu böyle nereye kadar sürer bilemem tabi. Bunu ben belirleyemem; ama şunu bil ki seninle ölüme bile varım..!
Sensiz geçen bir gün değil bir salise bile düşünemez oldum. Sen benim; benliğim, varlığım, hayatım, geleceğim, çılgınlığım, sevincim, mükemmelim, sevdiceğim kısacası her şeyim her şeyimsin...
Sensiz bir hayatın oksijensiz yaşamdan farkı yoktur. Aldığım nefes içtiğim su yürüdüğüm yol her şeyde sen ve senden izler var.
Seni seviyorum ,seni seviyorum,seni seviyorum,seni seviyorum,seni seviyorum... | |
yaganyagmurr
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.Eyl.2007 Çar 01:16:22 |
| fiogf49gjkf0d Acılar
zamanın birinde bir oduncu, ormanda odun keserken çalı arasında bir yılana raslamis. Elindeki baltayı kaldırıp yılanın başını vurmak üzereyken bir an göz göze gelmiş. Yaradana olan aşkı -yılan bile olsa- yaratılana yansımış ve yılanı vurmaya kıyamamış. Yılan da duygulanmış, dile gelmiş.ey insanoğlu, sen bana kıyamadın, ben de sana bir iyilik edeceğim demiş.bir kör kuyuya dalmış ve kaybolmuş. Biraz sonra ağzında bir altın lira ile dönmüş ve oduncuya uzatmış. "bundan böyle ömür boyu sana her gün bir altın lira vereceğim." oduncu altını bozdurmuş ve evinde o gün şenlik olmuş. Hiç kimseye olan biteni anlatmamış, ailesi dahil.herkes sadece oduncunun çok çalıştığı için durumunun düzeldiğini zannetmiş.yıllar boyu her gün o kör kuyunun başına gitmiş, yılan ile bulusmuş ve altınını almış. Gel zaman git zaman, oduncu ağır hastalanmış. Kuyunun başına gidemez olmuş. Bir kaç gün geçince bolluğa alışmış evinde darlık başlamış. Oduncu oğlunu yanına çağırmış ve yılanın sırrını anlatmış. "git kör kuyunun başına ve oğlum olduğunu söyle, yılan sana altın verecek" demiş. Oğlu inanmamış ama gitmiş, yılan önce saklanmış, sonra ortaya çıkmış. Onun oduncunun oğlu olduğuna iyice kanaat getirince de kuyuya inip bir altın getirmiş. Oğlan önce inanmadığı hikayenin gerçek olduğunu görünce hırsa kapılmış, kimbilir daha ne kadar altın var kuyudan içeride demiş....hırsla yılanı öldürmek için bir hamle yapmış, ıskalamış ama yılanın kuyruğunu koparmış. Yılan da can havliyle dönüp oğlanı sokmuş ve öldürmüş. Akşam yaklaşıp da oğlu gelmeyince oduncu iyice endişelenmiş. Hasta yatağından sürünerek bile olsa kalkmış. Kuyunun başına gitmiş ki oğlu cansız yatıyor. Yılan o arada görünmüş ki, kuyruğu yok ve kanlar içinde.. Oduncu durumu anlamış ve çok üzülmüş. Canının parçası oğlu yerde cansız, yıllardır velinimeti olan yılan yaralı... Hatalı olan oğlum olmalı demiş ve yılandan özür dilemiş. Tekrar dost olalım demiş... Yılan ise acı acı gülümsemiş. Çok isterdim ama...sende bu evlat acısı..bende de bu kuyruk acısı varken biz artık dost olamayız.
| |
gunes1985
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.Eyl.2007 Çar 19:13:51 |
| fiogf49gjkf0d | |
gunes1985
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.Eyl.2007 Çar 19:14:17 |
| fiogf49gjkf0d | |
gunes1985
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.Eyl.2007 Çar 19:15:06 |
| fiogf49gjkf0d | |
| |