fiogf49gjkf0d
Evlilik fıkraları
Annelerin Evde İşe Başladıkları Gün...
Dört yaşındaki Barış, bir süredir kafasını kurcalayan soruyu sonunda babasına sordu. "Evlilik ne demektir, babacığım?" dedi. "Evli olmak nasıl birşeydir?"
Babası albümü getirdi ve düğün fotoğraflarını tek tek gösterip, oğlunun anlayabileceği biçimde açıklamalar yaptı:
"Bu fotoğrafta annen ve ben, nikah salonundan içeri giriyoruz... Bu fotoğrafta nikah masasında oturuyoruz, yanımızdaki kişiler ise tanıklarımız ve nikah memuru... Bu fotoğraflarda annen ve ben nikah defterini imzalıyoruz... Bu fotoğrafta kutlamaları kabul ediyoruz... Bu fotoğrafta ise anneni elinden tutup, evimize getiriyoruz... Böylece de evliliğimiz başlamış oluyor. Anladın mı şimdi?"
Barış, anladığını belirten bir biçimde başını salladıktan sonra babasını yanıtladı:
"Anladım babacığım" dedi. "Yani annemin bizim evde çalışmaya başladığı ilk gün, sizin de evliliğiniz başlamış oluyor..."
Bir hatırlasam!..
Ahmet Bey 97´sinde. Hüseyin Bey ise 92´sine erişmiş. Yıllardır dostlukları devam etmekte. Bir gün Ahmet Bey Hüseyin Bey´in evinde yemeğe davet edilmiş. Dikkatini çekmiş, Hüseyin Bey karısına hitap ederken "gülüm", "hayatim", "balım", "tatlım´, "şekerim", "sevgilim", "rûhum", gibi laflar kullanıyor. Bir ara karısı mutfaktayken yine, "bir tanem, nerelerdesin, yemeğin soğuyacak" demiş. Ahmet Bey dayanamamış: -Yahu dikkat ediyorum, karına ne iltifatlı laflar ediyorsun... ballar, şekerler... Bunca seneden sonra olacak şey değil, bravo sana, demiş. Hüseyin Bey şöyle bir arkasını dönüp karısının hâlâ mutfakta olduğundan emin olduktan sonra: -Sorma birader demiş. Ne balı şekeri, 10 yıl oluyor bizim hâtunun adını unuttum. Bir türlü çıkaramıyorum.
Hayrola...
Akşamdan kalma adam, büyük bir baş ağrısı ile sabah uyanmış. Zorlukla gözlerini açıp, yerinden doğrularak, şöyle bir etrafına bakınmış. Komodinin üstünde bir bardak su ve iki aspirin duruyor. Yatağın ayakucundaki sandalyede elbiseleri temiz ve ütülenmiş. Aspirinleri içerken, komodindeki not dikkatini çekmiş: "Sevgilim, günaydın. Kahvaltın mutfakta. Ben alışverişe çıkıyorum, erken dönerim. Seni seviyorum". Kalkıp, giyinmiş ve kahvaltı için mutfağa gitmiş. Bakmış oğlu oturmuş, kahvaltı ediyor. Masada da kendi servisi ve gazeteleri duruyor. Oturmuş, kahvaltısına başlamış ve oğluna sormuş; - Evlat, dün gece neler oldu, sen biliyor musun? - Evet, dün gece saat 3´ü geçiyordu, eve geldiğinde zilzurnaydın. Önce koridordaki sandalyeyi devirdin, ardından kustun, daha sonra da odanın kapısına kafanı çarptın, bir gözün morardı. Adam, şaşkın sormuş: "Anlayamadım. O zaman nasıl oluyor da her şey tertemiz, kahvaltı hazır ve hatta gazetem alınmış?"
"Haa, onu mu soruyorsun?" demiş oğlu "Annem seni sürükleyerek yatak odasına götürüp, pantolonunu çıkarmaya çalıştığında, ´Bayan, beni rahat bırakın, ben evli bir adamım!´ dedin..."
Ev işlerine karım bakıyor...
Vurdumduymaz bir adamın evi yanmış. Komşusu koşarak yanına gelmiş. "Koş efendi, evin yanıyor." Adam sakince cevap vermiş: "Ev işlerine karım bakıyor."
Uyiyyy kocaciğim...
İstanbul´a gurbete giden Erzurum´lu, dönüşte karısına İstanbul´lu hanımların, akşam eve dönen kocalarını, kapıda nasıl karşıladıklarını "Hoş geldin kocacığım, üşümüşsün, yorulmuşsun!" gibi kibar, nazik laflar ettiklerini anlatmış. Belli ki o da karısının kendisini öyle karşılamasını istiyor. Akşam eve gelmiş, kar, tipi, soğuk, karısı kapıyı açmış: -Uyiyy kocacığım, it gibi titriyirsin...
postacı iyi adamdı
Adam bakmış, küçük oğlu dua ediyor. - "Allahım anneme, babama, büyük babama uzun ömür ver. Güle güle anneanne..." Bir anlam verememiş bu duaya... Ancak ertesi gün acı haber gelmiş. Anneanne sizlere ömür... Ertesi hafta adam bakmış çocuk yine duada: - "Allahım anneme babama uzun ömür ver. Güle güle büyükbaba..." Ertesi gün büyük baba da ölmüş... Bir hafta sonra adam bakmış küçük çocuk yine duada: - "Allahım anneme uzun ömür ver. Güle güle baba..." Adam ertesi sabah bir hastaneye gitmiş yatmış. Tetkikler, tahliller, kalp elektrosu, röntgen çekimleri... Sapasağlam. Bakmış karısı iki gözü iki çeşme ağlıyor. - "Ne oldu hanım?" - "Bizim postacı", demiş hanım. "Ne iyi adamdı. Bugün haber aldım. Ölmüş!"
|