ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
29 Nisan 2024, Pazartesi 10:28   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Geyik Muhabbet > Öylesine muhabbet
forum sohbet oyun basliklari
   Atış Serbest..
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

-as-

-as- resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  28.Eki.2007 Pzr 11:13:51      Atış Serbest..sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

“Yalan” nedir? Bilir misiniz? “Palavra” nedir? Yalanla aynı anlamda mıdır?

  Hayır.

Yalan ile palavrayı karıştırmamak lazım.

            Yalan; gerçeğe aykırı olup, aldatmak amacıyla söylenen sözdür.

 Yalan, çok iyi dostlukları bozabilir. Cinayete sebep olabilir.kısacası yalan;şeytanın kardeşidir.Her çeşit kötülük yalanın meyvesidir. Yalan meyvesinden yiyen de, yediren de iflah olmaz.

Ne demişler:”Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.”

Yalan ile gizlenen gerçekler, birgün mutlaka açığa çıkar. O gün geldiğinde de dananın kuyruğu kopar.

Gelelim, “Palavraya”.

Palavra; inanılması güç, yüksekten atarak söylenen abartılı sözlerdir.

Palavra atmakla, kimse ölmez. Sadece gülünç olur. Yalan atanın ölme ihtimali her zaman vardır. Palavra atan attığı ile kalır.

           Bu  iki  kelimenin anlamlarını iyi irdelemek lazım.

          Yalan söyleyenler sevilmez. Palavra atanlar sevilir. Palavra atanlar  gülmek, eğlenmek için aranır bir çok yerde…

İyi “palavra” atana çay, kahve ve yemek bile söylenir.

Bizim köylerimizde iyi palavra atanlar bulunur. Bu palavracılar köylerin en büyük komedyenleri durumundadır. Ciddi olunacak konularda da dört dörtlük ciddi olurlar. Yalan dolanla işleri yoktur.

Yalan ve palavrayı kısacık anlattıktan sonra, gelelim esas konumuza:

 Dünya kurulurken, gökten yeryüzüne bir milyon yalan inmiş. Bu bir milyon yalanın yarısını avukatlar dahil bütün meslek sahipleri almış. Geriye kalan yarısını ise; “avcılar”,”palavraya” çevirip aralarında paylaşmışlar.

Bu nedenle avcılar arasında,”atış serbesttir”  ve de ”müdahale yoktur.”

Palavradan kimse ölmeyeceğine göre, bir iki palavrada biz atalım.

İşte size birkaç avcı palavrası(fıkrası):

**                     **                        **

 

AYI BU

Bir avcı evine gelen misafirlere yerdeki koca postu gösterir.

-“Bu ayıyı Afrika’da vurmuştum..”diye konuşur.

Misafirlerden biri dayanamaz.

-”Nasıl olur? ... Afrika’da ayı bulunmaz ki…”diyecek olur.

Avcı gülümseyerek bakar:

-“Ayı bu. Oranın Afrika olduğunu nereden bilecekti?”

**              **                   **

 

POST

Avdan, elinde bir tilki postuyla döndüğünü gören arkadaşları avcının etrafını sarıp sorarlar.

-“Bu tilkinin derisini ne zaman yüzdün?

Avcı omuz silker:

-“Ben tilkinin derisini filan yüzmedim…” der.

“Attığım kurşun, tilkiyi kuyruğundan kayaya çaktı. Tilki can havliyle çırpındı kaçtı, postu orada kaldı!”

 

**                     **                    **

YALAN

Avcının biri yakınların dert yanıyormuş.

-“Avcıların yalan söylerler diye adı çıkmış. Bunun için bugün avda başımdan geçenleri size anlatmaktan çekiniyorum…”

Yakınları önce teselli edip, anlat demişler.

-“Kekliğin konduğu yeri görmüştüm. Usulca yanaştım. Fakat keklik uçtu. Tüfeğimi çevirip ateş edecektim. Karşıdan bir tavşan çıktı. Kekliğin yanına birde garabakkal yaklaştı. Üçünü bir hizaya getirip bastım tetiğe. Üçünü de bir atışta vurdum...”

Dinleyenlerden biri:

-İlahi  yahu,  bunun neresi yalan olur kardeşim…” demekten kendini alamaz.

 

**                       **                            **

KIRK YILLIK AVCI

Yaşlı bir avcı her sohbeti sırasında sık sık tekrarlardı.

-“Ben kırk yıllık avcıyım…”

Birgün biri dayanamayıp sordu.

-“Kırk yıl avdan ne anladın? ...”

Avcı acı acı gülümsedi:

-“Kırk yıl evden karnım tok çıktım, birgün bile karnı tok dönmedim…”

 

**                      **                        **

Av fıkraları(palavraları) güzel de…

Elimizde sadece şu ibret verici cümle kaldı:

“Avcının biri ava gitmiş,hiçbir şey vuramadan geri dönmüş..”

Bir de:

 “Kırk gün taban eti,bir gün av eti.” derlermiş.

Artık günümüzde:

“Kırk gün değil, üçtüzaltmışbeş gün taban eti…”yiyecek avcılar.

Vura vura dağlarda , ovalarda canlı kalmadı.Bütün canlıların neslini kuruttuk.

 

 

1970’li yıllarda Yenice’nin hangi köyüne giderseniz gidin. Sabahları “keklik” sesi ile uyanırdınız. Tavşanlar tarlaların başında “oyun” oynardı. Tilkiler, çakallar ve kurtlar çobanları terbiye ederdi. Derelerde onlarca çeşit “balık” bulunurdu. Kartalların, akbabaların atmacaların ve şahinlerin gökyüzünde asaleti vardı. Kerkenezler bile yok oldu. Şimdi hepsi anılarda kaldı. Bilinçsiz avlanma ile yok olup gittiler. Son kuşlar da vurulmak üzere dağlarda…Yöremizde berrak suyu olan derelerde az miktarda kalan “GÖKKUŞAĞI ALABALIKLARI”, gece avlananlar tarafından birkaç yıl içinde belki de yok olacaklar.Marketlerde alabildiğine “et” satılırken;geyik,ceylan,keklik avlamak,av hayvanlarının “neslini tüketmek” bana anlamlı gelmiyor. Ya size?

Kekliklerin ve diğer av hayvanlarının yaşam alanlarını daralttık. Tavşanları yavrularına kadar avladık. Tilkiyi bir tavuktan değerli görmedik. Zevk için akbaba kartal, baykuş avladık. Balıkları kireçle dinamitle katlettik. Derelere çaylara ahır sularını, gübrelerini akıttık. Çevreyi kirletmek için yarış içindeyiz.

Kirlettik, yok ettik. Bilinçsiz avlandık. Tükettik.

Artık, “belgesellere” bakıp avunuyoruz.

“Her canlının dünyaya bir geliş nedeni var.”

Bize çirkin gelen sevmediğimiz,”domuzlar” olmasa ormanlarda ekim yapan bulunmaz.

Bize soğuk gelen, “yılanlar” olmasa farelerin istilası ile karşı karşıya kalırız.

Kırlangıç türü “kuşlar ve de kurbağalar” olmasa, sinekler ve böcekler insanları yiyip tüketir.

“Arılar” olmasa, ağaçlar meyve vermez.

“Uğur Böceği “ ve buna benzer yararlı böcekler olmasa sebzeler olmaz.

 Bu örnekleri çoğaltabiliriz.

 “Küresel Isınma”,”Çevre Kirliliği”,bazı hayvan ve bitki türlerinin yok olması; insanlığın sonunu hazırlamıyor mu?

 Yavaş yavaş yok oluyoruz da haberimiz yok.

  Benim yaşadığım zaman içinde “dünyaya” bir şey olmaz. diyorsanız.

  Ben yaşasam yaşasam birkaç on yıl daha yaşarım, “bana ne” diyorsanız.

 Size benim diyeceğim bir şey yok.

 **                 **                  **

Çocuklarımıza bırakacağımız “gelecek” ne olacak?

Çocuklarımıza yalan mı söyleyeceğiz? Yoksa palavra mı atacağız? Bahanemiz ne olacak?

 

Biz insanlar:

“Ava giderken avlanıyoruz.” gibi geliyor bana.

Ne dersiniz?

CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir