ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
20 Mayıs 2024, Pazartesi 21:51   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Haber > !!! Son Dakika !!!
forum sohbet oyun basliklari
   Tümgeneral Yılmaz diyen gazeteci kim?
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

wooy

wooy resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  11.Kas.2007 Pzr 11:07:35      Tümgeneral Yılmaz diyen gazeteci kim?sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

 

      Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, gazete temsilcileri ile yaptığı toplantıda Dağlıca baskını sürerken meydana gelen bir olay üzerine gazetecilere sitemlerine de iletti.
      Orgeneral Büyükanıt, terörle mücadelede basının çok önemli bir işlevi olduğunu vurguladı. Basının, acılı şehit aileleri, şehit çocukları ve yakınlarıyla ilgili görüntüleri 15-20 kez vererek, olayın dram yönünü öne çıkarmalarının toplumu olumsuz etkilediğini söyledi.
      Org. Büyükanıt, bazı gazetecilerin etik olmayan yollardan haber almaya çalışmalarını da eleştirdi ve şu örneği verdi:
      "Dağlıca’da çatışma sürüyor. Saat 15.10... Subayın birini bir gazeteci arıyor. Kendisini paşa olarak tanıtıyor, bilgi almaya çalışıyor Kendisini tümgeneral olarak tanıtmış: Tümgeneral Yılmaz... Oğlum demiş kaç kişiydiniz orada. Bilgiler almış. Şimdi bu etik bir davranış mı? Biz sahteciliği nasıl anladık? Bölgedeki PKK haberleşmesini, telsizlerini dinliyoruz. Arayan numaranın gazete santralı olduğunu anladık. Ben yöneticilerini aradım, onlar da çok üzüldüler."

Yazıklar olsun...

 

wooy  ®

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

perfectman70

perfectman70 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  11.Kas.2007 Pzr 14:27:50sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
yıllardır akredite ettikleri gazate ve gazatecileri sorgulasınlar !! en güvendiği gazeteler ve gazeteciler belli nasıl olsa
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

perfectman70

perfectman70 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  14.Kas.2007 Çar 15:33:00sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
Tümgeneral Yılmaz Vatan dan çıktı
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ın açıklamalarıyla Basın Dünyasını hareketlendiren Tümgeneral Yılmaz sonunda bulundu.

Tümgeneral Yılmaz diye Dağlıca daki bir Albayı arayıp terör olayı hakkında bilgi alan gazeteci bulundu ve işinden atıldı. Bu olayı bizzat Vatan Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Tayfun Devecioğlu kamuoyuna açıkladı.

Muhabirin “haber kaynağını zarflamak” diye bir yöntem kullandığını söyleyen Devecioğlu hem muhabiri hem de gazetesini savundu. Ayrıca yazısında Bu tip zarflama örnekleri veren Tayfun Devecioğlu Tümgeneral Yılmaz diye arayan muhabirin işinden olduğunu açıkladı.
İşte Vatan Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Tayfun Devecioğlu nun yazısının tamamı:

“Tümgeneral Yılmaz” olayı ve gazetecinin haber için “zarf atması”


Muhabir arkadaşlar benimle dalga geçecekler ama 20 yıldır gazetecilik yapıyorum, “haber kaynağını zarflamak” diye bir yöntem olduğunu ilk kez geçen yıl duydum.


Şöyle yapılıyormuş: Diyelim ki, Boğaz’da bir gemi kazası oldu. Olay büyük ama konuyla ilgilenen gazeteci, yazıişlerinin veya müdürünün istediği bilgilere normal yollardan ulaşamıyor. Tüm detaylara hakim olan Kıyı Kurtarma’ya başvurup “Ben falan gazeteden arıyorum” dediğinde telefon suratına kapanıyor.

İşte o anda “bilgi vermeyen kişi ya da kurumu zarflama” yöntemi devreye giriyor. Aynı yer başka bir kimlikle aranıyor. Örneğin “Ben İstanbul Emniyet’ten komiser falan” deniyor. “Kazaya karışan gemilerden biri kaçakçılıkla ilgili takibimizdeydi” gibi bir senaryo uyduruluyor. Ya kaza raporunun fakslanması isteniyor, ya da gereken tüm bilgiler telefonda alınıyor. Haber tüm unsurlarıyla yazılıp, yazıişlerine teslim ediliyor. Gazete okuru ertesi sabah olayla ilgili tüm bilgileri nal gibi “özel haber” damgası altında okuyor. Üstüne de “Helal olsun falan gazeteye, diğerlerinde bu bilgiler yok” diyor.

Gazetecinin görevi kamuoyuna doğru ve en detaylı bilgiyi vermek. Bu pencereden bakıldığında, eğer “zarflanan kişi veya kurum” ile gazetecinin “mensubu kılığına büründüğü kişi veya kurum” zarar görmemişse ortada bir sorun yokmuş gibi görünüyor. Öyle ya gazeteci görevini yaptı, bilgileri aldı, kendine saklamayıp kamuoyuyla paylaştı.

Peki tarafların zarar görmemesi halinde bile yapılan doğru mu? İnanın emin değilim, tartışılması gereken bir mesele bu.

Maalesef bizden...
Peki neden bunları yazıyorum? Çünkü son günlerde medyayı haklı olarak meşgul eden “zarflama” olayının faili maalesef bizden biri çıktı.

Meseleyi bilmeyenler için hatırlatayım: Türkiye’yi acı ve öfkeye boğan Dağlıca saldırısının ardından, kendisini “Tümgeneral Yılmaz” diye tanıtan biri, Dağlıca’da görevli albayı arayıp bilgi alıyor. Albay da, arayan komutanına bazı bilgiler veriyor. Anladığım kadarıyla daha sonra şüphelenip, durumu Genelkurmay’a aktarıyor.

Genelkurmay Dağlıca’daki birliği arayan numaraları kontrol edip “Tümgeneral Yılmaz’ın” bizim santralden çıkışlı arama yaptığını belirliyor.

“Zarfçının bizden olduğunu” Genelkurmay’dan üst düzey bir subay beni arayıp bilgi verdiğinde öğrendim. Kendi telefon kayıtlarımızı araştırıp arayan numarayı ve arayan kişiyi tespit ettik. Muhabir arkadaşımız savunmasında “Tamamen gazetecilik dürtüleriyle hareket ettiğini ve üzgün olduğunu” söyledi. Özür dilemesine rağmen, bu olayı tasvip edemeyeceğimizi söyleyip iş akdini feshettik.

Bana göre bu olayda, zarflanan kişi (Dağlıca’daki albay) ile “mensubu kılığına girilen kurum” (TSK) zarar gördü. Terörle mücadele eden, vatan toprağını savunan bir kurumun ast-üst disiplini kötüye kullanıldı. O kurumun, bizlerin güvenliği için kamuoyuyla bir süre veya hiçbir zaman paylaşmayabileceği bilgiler sahte bir kimlikle alınmaya çalışıldı.

Alınan bilgilerin büyük bölümünün gazetede kullanılmaması kusurumuzu örtmeye yetmez. VATAN yazıişlerinin bilgisi dışında gerçekleşen bu davranış nedeniyle, başta yanıltılan subay olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri’nden özür dileriz.

Bu olayda zarar gören üçüncü kişiler de oldu... Haksız yere zan altında kalan gazeteci arkadaşlarımız. Onlardan da samimiyetle özür dileriz.

Farklı örnekler...
Şimdi gelelim, taraflar zarar görmese de zarflamanın doğru olup olmadığına. Dediğim gibi bu konuda pek emin değilim.

Yazı için uğraşırken Can Ataklı uğradı. Ona sordum “Ne diyorsun bu işe” diye. “Günaydın’da muhabirken çok yapardık” dedi. “Bir keresinde kendimizi polis diye tanıtıp, olay yerine girmiş, haberi patlatmıştık” diye bir-iki anısını da anlattı.

O anlattıkça, benim de aklıma “Ne müthiş gazetecilik yapmışlar” dediğimiz yabancı örnekler geldi. İngiliz tabloidlerinden biri, muhabirini Arap şeyhi kılığına sokup, milli takım teknik direktörü Eriksson’la transfer pazarlığı yapmıştı. Dünya Kupası finalleri öncesi bu olay çok konuşulmuştu.

Bir başkası muhabirini Saray’a uşak olarak sokmaya çalışırken son anda yakalanmıştı.

Batı basınında çantasına silah yerleştirip uçağa binen muhabirlerin havaalanlarının güvenliğini sorgulayan haberleri hepimiz hatırlarız.

Veya Türkiye’de hasta gibi başvurulup, hastanelerin, acil servislerin ipliğini pazara çıkartan haberleri. Geçenlerde tesettüre bürünüp, tesettür oteli izlenimi yazan iki gazeteci arkadaşımızın haberini beğeniyle okumuştuk.

Bu örneklerin bir kısmını “halktan yana”, bazılarını “özel hayata müdahale”, Eriksson örneğini “final öncesi milli takıma zarar verme” diyerek kategorize edebilirsiniz.

Örnekleri tartışmaya zemin yaratsın diye verdim. Tartışalım ki bu mesele “zarflanan TSK gibi güç odağı bir kurum” olunca, “Eee zarfçı da baltayı taşa vurmuş” diye eski tas eski hamam gitmesin.

Erdoğan’ın sözleri
Konu medyadan açıldı, son bir notum daha var: Başbakan dün AKP Grubu’nda CHP’nin gündeme getirdiği bir iddaya yer veren gazeteleri yine o bildik üslubuyla eleştirdi. CHP “Erdoğan’ın damadının genel müdürlüğünü yaptığı Çalık Holding K.Irak’ta Talabani’nin karargahını inşa ediyor” iddiasını ortaya atmıştı. Bazı gazeteler bu iddiaya geniş yer verdi. Bizim küçük görmemiz doğrusu hataydı.

Başbakan bu iddialara yer veren medya kuruluşları için “CHP’nin zabıt katipleri” ifadesini kullandı.

Doğrusu çok yadırgadım. Gazeteler, ana muhalefet yöneticilerinin demecini yazmayacak da ne yazacak?

Anlaşılan Başbakan tüm medyanın kendi zabıt katibi olmasını arzuluyor. Bu rolü eksiksiz yerine getiren yeterince medya kurumu olmasına rağmen, Sabah-atv ihalesi öncesindeki bu tutumu şaşırtmasa da, canımı sıktı doğrusu.
CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir