SIDIKA DAN Bİ ÖYKÜ
– Hii aman Allahım... Ben de kim bu, kapının ziline tecavüz eden diyodum... Şetaret Hala... Ay gözlerime inanamıyorum, gel bi öpiim kız... Sen buraların yolunu bilir miydin, tee Sinoplar’dan...
– Gız çabık, durmayalım gapının önüde, takip edilya olabilirin, geç içeri...
– Peki peki... Nooldu kız hala, uranyum kaçakçılığı işine filan mı karıştın, niye takip ediyolar seni... İhihi... Şuna bak sapsarı...
– Enişdemgilden gaçdım... Gudurdu... Evde uşak devşek herkeşi dövyoduu... Atladım otobüse gaçdım... Belki peşimden gelmişdü...
– Aman iyi etmişin, hep biz mi sana kaçıcaz... Evin adamları kudurmasa kaçıp birbirimizi görebileceğimiz yok... Annemgille ben de, ne zamandır babam bize girişse de, bunalım geçirip Sinop’a kaçsak diyoduk... Malum senin abin de pek hırlı bir insan diil...
– İşte mi abimgil?
– Hıı... Babam işte, annem de halk ekmek almaya çıktıydı... Kuyruktadır, birazdan gelir... Eee hala, otur şööle bi sobanın kenarına, yağmur yemiş kedi yavrusu gibi tir tir titriyosun...
– Enik deme halaya...
– Lafın gelişi canım... Hadi korkma, geç otur şööle, bulamaz eniştem burayı... En son geldiğinde zil zurna, teyyare gibiydi... Aklında tutamamıştır... Eğer bulup da evi kuşatırsa, ikimiz birlikte Çankırı’daki Zehra Teyzemlere kaçarız...
– Nereye gidyan Zeerra Deezene... O Çankırı’da diilkine... Bizdeydi, Sinop’ta... Gayınbubası odunlan üstüne yürümüş, gaçıp yanıma geldiydi... Can gorkusuna oncaaza da haber veremeden gaçdım...
– Aaa... Manyak mı o Zehra Teyzemin kayınbabası da... 73 yaşında herif, hâlâ gelinine odun sallama peşinde... Can çıkar huy çıkmaz işte... Karısı da “Hacca gidiyorum” diye çıkıp evden kaçtıydı... Kız, vallahi başka çaresi yok.. Bizim sülalenin bütün karıları hep beraber Pasifik’te bi adaya kaçıcaz... Amazonlar gibi yaşarız orda...
– Amazon deme halaya...
– Hihihi... Diyim kız... Amazon Şetaret... Maço erkeklerin korkulu rüyası... Hala, hadi gül biraz be... Eniştem en geç bir ay içinde sakinleşir, barışırsınız... Yok olmadı, hakkaten gideriz Pasifiğe... Hem sıcaktır oralar şimdi... Bi düşünsene; karışan yok, görüşen yok... Annem, Zehra Teyzem, sen adayı tığ işi dantele boğarsınız... Ben de balık felan avlarım... Kız hala, sen ağlıyosun...
– Hüüü... Açtu şimdi... Gaanını doyurmayı beceremez o... Yımırta gırmayı bile bilmez...
– Kim... Kim o kabiliyetsiz?
– Enişdengil... Çarşıdaki lokantalaada yimek yir belki... Biyol da rakı içee oralaada... Zarhoş olup gabının önüne düşü düşü verüü... Galdıran eden bulunmaz... Hasda oluu hep... Böhür böhür öksüyodu zaaten... Hüüü...
– Aaa, ağlama ama hala... Sen de bi tuhaf kadınsın haa... Hem adamın elinden canını kurtarıp zor kaçmışsın buralara, hem de onun için salya sümük ağlıyosun... Bırak Allahını seversen özlesin, biraz burnu sürtülsün sarhoş herifin...
– Zarhoş deme enişdeye! Hüüü... Hırf...
– İyi iyi... Ağlama sen... Melaike eniştem benim...
– Melaike tabiy hüüü... Hüüü... Gırkiki yıllık adamım o benim... Bunları ne anlıycan sen, bacak kadar bk...
– Çok zarifsin hala... Tee Sinop’tan kalkıp, bana “bk” demek için gelmen çok ince bir davranış... Bravo yani... Ne diyim sana bilmem ki...
– Bişey deme halaya... Sana mı galdı bana bişey demek... Velet! Elime doğdun sen benim... Çişli bezlerini yıkadım... Hüüü...
– Ay vallahi özür dilerim, bilerek şeetmemişimdir... Tutamıyodum heralde, malum, bebeklik hali...
– Hırf... Gidecin ben... Gaçta gız Sinop’a ilk otobüs, bindürvee beni...
– Tamam anlaşıldı... Sen Sinop’a ben Pasifiğe... Dur üstüme bişey giyiyim...