ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
5 Mayıs 2024, Pazar 10:43   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler > Kitapkurtları
forum sohbet oyun basliklari
   Edebiyatın Mihenk Taşları
 <<12 >>
Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

RestlessOblivion

RestlessOblivion resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  28.Mar.2008 Cum 23:38:25sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
Alevcim üstad Shakespeare´i ve hepimizin bildiği Robinson Crusoe´nun yazarını tanıttığın için teşekkürler.
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

cratty

cratty resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  29.Mar.2008 Cmt 21:49:05sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
Rica ederim Güraycım, takip ettiğin için asıl ben teşekkür ederim

  
CHARLES DICKENS
 Memur bir babanın oğlu olarak 1812 yılında doğan Dickens, küçük yaşlardan itibaren sefaletle tanıştı. Henüz 11 yaşında iken bir boya fabrikasında çalışmak zorunda kaldı. 15 yaşında bir avukatın yanına giren genç Dickens, öğrenmeye meraklı olduğu için boş zamanlarında stenografi öğrendi. 1835 yılında Morning Chronicle gazetesine stenograf olarak girdi ve 1835’te “Boz” takma adıyla Boz’un Karalamaları
başlığında notlar yayımlamaya başladı.
 1
837’de ise esas onu ünlendirecek olan Bay MAL ın Serüvenleri adlı kitabını yayımladı. Aynı yıl içinde Catherine Hogarth ile evlendi. 1840 yılında ölen baldızı Mary’e ithaf ettiği Antikacı Dükkanı
romanını yayımladı.
 
1840-41’de Amerika’ya gitti ve burada büyük bir coşkuyla karşılandı, ama Genel Okur İçin Amerika Notları
kendisini o kadar içtenlikle ağırlamış olanlarda şiddetli tepkilere yol açtı. 1843 ile 1846 arasında bol bol seyahat eden Dickens, bu seyahatlerde dönemin ünlü yazarlarıyla tanışma fırsatı buldu. Bu dönemde yine Daily News gazetesini ve Household Words dergisini çıkardı.
 
1858 yılında karısından ayrılan Dickens, bu dönemden itibaren yine sık sık seyahate çıktı, konferanslar verdi. Ama çok yoruldu ve Gadshill’deki evinde istirahate çekilmek zorunda kaldı. 1870
’te de şöhretin zirvesindeyken öldü.Mezarı Paristeki Mössie kasabasına gömüldü.
  Oliver Twist
 
Charles Dickens ın ikinci romanıdır.
 
Oliver Twist bir yoksullar evinde, oraya yürüyerek gelen genç bir kadının oğlu olarak dünyaya gelir  Annesi doğar doğmaz ölür ve bebek hayata yapayalnız başlar. Dokuz yaşına kadar türlü yetimhanelerde taş yürekli büyüklerin kötü muamelelerine maruz kalarak acılar içinde büyüdükten sonra bir cenaze levazımatçısının yanına çırak verilir. Buradaki kötü koşullara dayanamayıp yürüyerek Londra ya kaçar. Yolda karşılaştığı ve ona sözde iyi davranan bir çocuk (Jack Dawkins) onu çok kibar ve yardımsever bir bey diye tanıttığı, aslında kapkaççı çocuk çetesinin lideri bir ahlaksızın teki olan yaşlı Fagin e götürür. Ve Oliver hırsızlık öğrenmek zorunda kalır. Bu hayat ona göre değildir, tüm yaşadıklarına, acılı geçmişine rağmen ahlâksızlık, çalıp çırpmak, kötülük onun mayasında yoktur. Kader kurbanı arkadaşı Nancy gibi, hırsız arkadaşlarının bir yankesiciliği üstüne kalınca tanıştığı Bay Brownlow gibi iyi insanlar sayesinde hayatta kalır, kötülükten uzaklaşır. Romanda haksızlığın kurbanı olan Nancy gibi talihsiz karakterler de vardır ama genel yapısıyla kötüler cezalarını iyiler de mutluluğu bulur.
  Antikacı Dükkanı
 Antikacı Dükkanı (Barnaby Rudge ile birlikte) Charles Dickens tarafından çıkartılan, kısa ömürlü haftalık "Master Humphrey s Clock" isimli dergide 1840-1841 yılları arasında yayımlanmıştır. Antikacı Dükkanı, 1841 yılında kitap olarak da basılmıştır.
 Küçük Nell ve büyükbabasının borç yüzünden Londra dan kaçıp taşrada bir yerden bir yere sürüklenmelerini anlatır. Charles Dickens, diğer tüm romanlarında anlattığı insanlık trajedisine burada da değinmiş ve sanayileşme dönemi İngiltere sinin sefaletini Nell in gözünden dile getirmiştir.
 Kitap ilk yazıldığında (Dickens in diğer romanları gibi) büyük başarı kazandı ve popüler hale geldi. Günümüzde Antikacı Dükkanı nın, Viktorya Dönemi duygusallığını aşırı bir şekilde yansıttığı düşünülmektedir. Gerçekten de, Oscar Wilde "Küçük Nell in ölümünü gülmeden okumak için kişinin taştan bir kalbi olması lazım" demiştir.
 Hikaye boyunca süregelen tesadüfler ve aşırı duygusallık romanın gerçekçiliğine gölge düşürse ve roman biraz dağınık olsa da Charles Dickens ın her zamanki gibi son derece renkli olan karakterleri yazarı affettirmektedir. Romanın asıl zenginliği, edebiyat tarihinin belki de en kötü karakteri sayılabilecek Quilp ve Bay Swiveller karakterleridir. Kitap, aynı zamanda, Viktorya Dönemi İngiltere sini çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir.

  David Copperfield
 Charles Dickens’in en ünlü eseridir. Dickens, eserlerinde  insan karakterleri çizmekte çok üstün bir başarı gösterir. Dünya şaheserlerinden bu romanın konusu şöyledir:
 
David Copperfield daha doğmadan babası ölmüştür. Çocuk, annesi ve emektar hizmetçi kız Peggotty ile birlikte yaşamaktadır. Annesi bir müddet sonra Mr. Murdstone ile kız kardeşi Ms. Murdstone, David’e karşı çok sert davranırlar.David’in zayıf iradeli bir kadın olan annesi,kocasının ve görümcesinin çocuğa eziyet etmelerine dayanamayarak onun, Londra civarındaki bir yatılı okula verilmesine razı olur. Burası, çocukların dayanamayacağı kadar sert disiplinli bir okuldur. David Copperfield annesinin ölüm haberini alınca, okuldan ayrılarak eve döner. Üvey babası Murdstone, onun Londra’da bir şaraphanede işe koyar. Peggotty de evlenerek köyüne gider. Dünyada kimsesiz kalan David, bir zaman sonra, babasını halası Ms.Betsy Trotwood’u aramaya karar verir, onun yanına, Dover’e gider,Halası tarafından iyi karşılanır. Halası onu,Canterbury’de bir okula ve avukat Mr.Vickfield’in evine yerleştirir. Dul ve içki düşkünü bir adam olan Mr. Vickfield, David ile yaşıt olan kızı Agnes ile yalnız başına yaşamaktadır. David, öğrenimini bitirince Londra’ya gider; iş öğrenmek için avukat Spenlow’un yanında çalışmaya başlar. Mr. Spenlow’un kızı Dora’yı sever; onunla evlenir. Birbirlerini çok sevmelerine rağmen mesut olamazlar Dora ölür. David Copperfield yine eski dostlarıyla münasebetlerine devam eder. Avukat Mr. Vickfield içki düşkünlüğü yüzünden hafızasını kaybetmiştir. İş ortağı Uriah Heep, onun bu halinden faydalanarak, türlü şekillerde para çekmekte,hatta çalmakta ve adamın tek mirasçısı olan Ms. Agnes ile de, parası için evlenmek istemektedir. David, uzun bir seyahate çıktıktan sonra tekrar Dover’e döner Ms. Agnes hala evlenmemiştir. İki genç, birbirlerini hakikaten sevdiklerini anlar ve evlenirler.
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

cratty

cratty resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  30.Mar.2008 Pzr 23:47:15sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

  MICHEL DE MONTAIGNE
 Yaşamı: 
 1533-Michel de Montaigne doğuyor ve Papessus köyünde bir sütnineye gönderiliyor.
 1535-Michel, Fransızca bilmeyen Horstanus adlı bir Alman
eğitmenine veriliyor. Bu eğitmen Michet’in babasının İtalyada gördüğü yeni bir yöntemle çocuğu hep Latince konuşarak yetiştiriyor.
 1539-Michel, altı yaşında; Fransa’nın en iyi kolejlerinden birine, Guyenne Kolejine giriyor. Burada yedi yıl okuyor. Latin şiirinin tadına varıyor ve biraz da Yunanca öğreniyor.
 1546-Bordeaux da; Edebiyat Fakültesinde felsefe okuyor.
 1548-Bordeaux da isyan: Michel, Toulouse da hukuk okuluna gidiyor.
 1554-Montaigne in babası Bordeaux Belediye Başkanı oluyor.
 1555-Montaigne babasıyla Paris’e gidip geliyor.
 1557-Bordeaux Belediye Meclisine giriyor.
 1558-Montaigne’le La Boetie arasındaki büyük dostluk başlıyor.
 1559-Bordeaux da mezhep kavgaları. Bir tüccar diri diri yakılıyor:
Amyot, Plutarkhos’un Hayatlar’ını Fransızcaya çeviriyor.
Montaigne’in en çok seveceği, okuyacağı kitap bu olacak.
 1561-Bordeaux Belediye Medisi Montaigne’i önemli bir görevle
saraya gönderiyor. La Boetie siyasal hayata giriyor:
 1562-Protestanlara karşı şiddet hareketleri başlıyor. Montaigne,
Rouen şehrini Protestanlardan almaya giden kral ordusuna katılıyor:
 1563-Montaigne, Bordeaux’ya dönüyor: La Boetie ölüyor.
 1565-9. Charles, Bordeaux’ya gelip bir süre kalıyor. Montaigne,
Françoise de la Chassagne’la evleniyor.
 1568-Babası ölüyor. Miras beş erkek, üç kız kardeş arasında
bölünüyor. Michel, Montaigne çiftliğinin sahibi oluyor.
 1569-Montaigne; babasının isteğiyle yaptığı Raimond Sebond’un
thelogia üzerine bir eserinin çevirisini bastırıyor.
 1570-Montaigne, Bordeaux Belediye Meclisindeki görevinden istifa
ederek Paris’e gidiyor. La Boetie nin Latince şiirleriyle çevirilerini
bastırıyor. Montaigne’in ilk kızı doğup iki ay sonra ölüyor.
 1571-Montaigne, çiftliğine çekiliyor ve kütüphanesine şu Latince
kitabeyi yazıyor:
 1571 yılı: Michel de Montaigne, otuz sekiz yaşında. Doğum
yıldönümünden bir gün önce; meclisteki kulluğundan ve
memuriyetinden bıkmış; fakat sapasağlam olarak kitapları arasına
dönüyor ve geri kalan günlerini orada, sessizlik içinde geçirmeye
karar veriyor.>
 1572-Saint-Barthelemy kırımı. Montaigne Denemeleri’ni yazmaya
başlıyor. Plutarkhos’un Ahlaki Eserleri’nin çevirisi çıkıyor ve
Montaigne in elinden düşmüyor:
 1573-İç savaş. Montaigne kralın ordusuna katılıyor; görevle
Bordeaux’ya gönderiliyor.
 1574-Montaigne’in dördüncü kızı doğup üç ay sonra ölüyor.
 1575-Montaigne Paris’e gidiyor.
 1576-Montaigne, Pyrrhon felsefesiyle yakından ilgileniyor: Raimond
Sebond üstüne babasına söz verdiği eseri yazmaya başlıyor.
 1577-Montaigne’in beşinci kızı doğup bir ay sonra ölüyor. Henri de
Navarre, Montaigne’e yüksek bir rütbe veriyor. Montaigne ilk kez
kum sancılarına tutuluyor. Denemeler’ine devam ediyor.
 1578-Montaigne küçük bir orman satın alıyor.
 1579-Montaigne kendini en çok anlattığı Denemelerini yazıyor.
 1580-Denemeler ilk kez, iki cilt halinde basılıyor. Montaigne
İsviçre’ye, İtalya’ya gidiyor. Paris’e dönüp kitabını krala sunuyor.
Kral beğeniyor.
 1581-Montaigne evine dönüyor.
 1582-Montaigne, Bordeaux Belediye Başkanı oluyor, Denemeler’i
birçok eklemelerle yeniden bastırıyor…
 1583-Montaigne in altıncı kızı doğuyor ve birkaç gün yaşıyor.
 1584-Navarre Kralı (Sonraki V. Henri) Montaigne’in çiftliğine gelip
iki gün kalıyor.
 1585-Montaigne Mareşal Matignon’la mektuplaşıyor. İç savaşta
önemli roller oynuyor. Bordeaux’da veba çıkıyor. Montaigne görevi
başına gelemiyor. Başkanlığı bitinceye kadar yakın bir kasabada
kaldıktan sonra, ailesini alıp veba bölgesi dışına çıkıyor.
 1586-Montaigne tarihçileri okuyor.
 1587 Henri de Navarre tekrar Montaigne’in çiftliğine geliyor.
 1588-Montaigne, Denemeler’in dördüncü baskısı için Paris’e gidiyor:
Yolda Ligciler tarafından soyuluyor. Paris’te, Denemeler’in
hayranlarından Mademoiselle de Gournay’le tanışıyor. İç savaş
şiddetleniyor; Montaigne Kralla birlikte Rouen’e gidiyor. Tekrar
Paris’e dönüşünde bir gün için Bastille’e atılıyor.
 1589-Montaigne evine çekilip kitap okuyor. Denemeler’in yeni bir
baskısını hazırlıyor: Birçok eklemeler yapıyor. Kitap en olgun şeklini
buluyor.
 1590-Montaigne’in kızı evleniyor: Yeni kral 4. Henri, Montaigne’e
mektup yazıyor, yanına çağırıyor. Montaigne gidemiyor.
 1591-Montaigne’in kızının bir kızı doğuyor.
 1592-Montaigne ölüyor.
  Denemeler
 Montaigne dünya edebiyatına deneme türünün ilk örneklerini kazandırmış, denemelerini de bu kitapta toplamıştır. Denemelerinde Fransızcayı yabancı öğelerden kurtararak, konuşma dilini yazı dili haline getirmeye çalışmıştır.
 Kitaptan bir kesit;

 Başkaları insanoğlunu yetiştiredursun ben onu anlatıyorum ve
kendimde, pek kötü yetişmiş bir örneğine gösteriyorum. Bu örneği
yeniden biçim vermek elimde olsaydı onu elbet olduğundan çok başka
türlü yapardım. Bir kez yapılmış artık. Şunu söyleyeyim ki, kendimi
anlatırken söylediklerim değişik ve değişken olmakla beraber hiç
gerçeğe aykırı değildir. Dünya durmayan bir salıncaktır: Orada her şey
toprak, Kafkas ın kayalıkları, Mısır ın piramitleri, hem çevresiyle
birlikte, hem de kendi kendine sallanır. Durmanın kendisi bile daha
ağır bir sallantıdan başka bir şey değildir. Konumu (kendimi) hep aynı
halde bulundurmak elimde değil. Doğal bir sarhoşlukla, salına serpile
yürüyüp gidiyor. Onu belli bir noktada, canımın istediği bir andaki
haliyle alıyorum. Duruşu değil, geçişi anlatıyorum: Fakat yaştan yaşa,
yahut halkın dediği gibi «yedi yıldan yedi yıla» geçişi değil, günden
güne, dakikadan dakikaya geçişi. Hikayemi saati saatine yazmam
gerekiyor. Az sonra değişebilirim. Yalnız halim değil, amacım da
değişebilir. Benim yaptığım, değişen ve birbirine benzemeyen olaylar,
kararsız ve bazen çelişmeli düşünceleri yazıya dökmektir. Acaba
benliğim mi değişiyor, yoksa aynı konulan ayrı koşullara ve ayrı
bakımlara göre mi ele alıyorum? Her ne hal ise, kendi kendimden
ayrıldığım oluyor. Fakat Demades in dediği gibi, doğrudan hiç
ayrılmıyorum. Ruhum bir yerde durabilseydi, kendimi denemekle
kalmaz, bir karara varırdım: Ruhum sürekli bir arayış ve oluş içinde.
Anlattığım hayat basit ve gösterişsiz; zararı yok. Bütün ahlak felsefesi
sıradan ve kendi halinde bir hayata da girebilir, daha zengin, gösterişli
bir hayata da: Her insanda, insanlığın bütün halleri vardır.

(Kitap 3, bölüm 2)


sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

cratty

cratty resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  31.Mar.2008 Pzt 22:31:04sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
   PIERRE CORNEILLE
 Pierre Corneille (6 Haziran 1606 - 1 Ekim 1684), Molière ve Racine le birlikte 17. yy ın en büyük üç Fransız tiyatrocularından
biridir. Corneille, “Fransız trajedisinin kurucusu” olarak tanınmış ve kırk yıla yakın bir süre boyunca yapımcılık yapmıştır.
 
Corneille, Rouen, Fransa da, Marthe le Pesant ve Pierre Corneille in (rütbesiz bir memur) çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Zorlayıcı bir Cizvit eğitimi aldıktan sonra on sekiz yaşında hukuk eğitimi almaya başladı. Bu eğitimden sonraki uygulamaları genellikle başarısız oldu. Corneille’in babası, oğlu için Rouen Orman ve Nehir Bakanlığı nda iki tane önemli mevkide ona yer ayarladı. Bakanlık ta çalışırken ilk oyununu yazdı. Oyunu, bir komedi olan Mélite yi ne zaman yazdığı kesin değildir, ancak ilk defa 1629 da bir gezici tiyatro kumpanyasına sunduğunda ortaya çıktı. Kumpanya oyunu kabul etti ve repertoarlarının bir parçası yaptılar. Oyun Paris te iyi karşılandı ve Corneille, düzenli olarak oyunlar yazmaya başladı. Aynı yıl Paris e taşındı ve kısa zamanda Fransız tiyatrosunun önemli isimlerinden biri haline geldi. Mélite yle başlayan ilk oyunları, Fransız ortaoyunu geleneğinden uzaklaşarak, revaçta olan asil Paris dilini ve hareketlerini yansıtıyordu. Corneille, zamanındaki komedilerini "une peinture de la conversation des honnêtes gens" ("soylu sınıfının konuşmalarının bir tablosu") olarak nitelendirmiştir. İlk gerçek trajedisi
, 1635 yılında sahneye konan Médée dir.
  Le Cid
 Corneille nin
Richelieu yle anlaşmazlığından sonra yaptığı ilk oyun, genellikle en iyi oyunu sayılan Le Cid dirOyun, Huillem de Castro nun Mocedades del Cid (1621) oyununun üzerine kuruludur. Günümüzde Fransız tiyatro tarihinin en önemli oyunu sayılan Le Cid ilk sahnelendiğinde büyük ilgi topladı. 
 
Corneille in bu oyununda, «Le Cid», yani soylu kişi, beyzade diye anılan Rodrigue, zayıflıklarım yenmeğe, ruhsal acılarının üstesinden gelmeğe çalışan son derece iyi bir insandır. Bir yandan Chimene e duyduğu sevgi, öte yandan onu sevgilisinin babasını öldürmeğe zorlayan onuru, arasında seçim yapmak zorundadır. Duygularıyla görevi arasında bocalayan insanın bu güç durumu, Corneille in eserlerinde sık sık işlediği konulardan biridir.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

cratty

cratty resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  1.Nis.2008 Sal 21:57:46sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d
   MOLIERE
  Moliere, 1622 yılında zengin bir ailenin çocuğu olarak Paris’te doğdu. Babası sarayın mobilya ve döşeme işlerini yapmaktaydı. Küçük yaştan itibaren iyi bir eğitim gördü. İlk öğrenimini tamamladıktan sonra Cizvit papazlarının yönetiminde olan Clermont Koleji’ne girdi. Burada klasik eğitim gördü. Yunanca ve Latince’yi öğrenerek eski Roma kültürü hakkında önemli bir birikime sahip oldu. Descartes’ın muhalifi olan Grassendi’den de felsefe derslerini aldı. Aldığı eğitim ve soylu sınıfının ahlak anlayışına uymayıp, oyunculuğu ve eleştirmenliğiyle kendini kabul ettirmeğe çalışarak, tiyatroyla ilgilenmeye başladı.
 Moliere, Hukuk Fakültesine girdiyse de bu alana fazla ilgi duymadığından eğitimini tamamlamadan okuldan ayrıldı. Bir oyuncular topluluğu oluşturarak bu topluluğun yöneticiliğini üstlendi (1643). Sahnede asıl ismi yerine Moliere müstear ismini kullandı. Ancak, başarılı olamadı. Paris’e yerleşen gurup burada tutunamadı. Tiyatrosu kapanıp iflas edince borcu yüzünden hapse girdi.
 Paris’te topluluğuyla tutunamayan ve borcu yüzünden bir süre hapis yatan Moliere, iki yıl aradan sonra tiyatro gurubuyla Fransa turuna çıktı. On iki yıl boyunca taşrada dolaştığı bölgelerde hem yazıp, hem oynadı. Bu kez başarılı da oldu. Çünkü, sadece belli bir sosyokültere sahip kesime hitap etmekten öte, daha geniş kitlelere hitap etmeyi, sokaktaki insanı canlandırmayı tercih etti. Her zaman karşılaşılabilir tiplemeler ve kolay anlaşılır mesajlar içeren oyunlara yer verdi. Uzun bir aradan sonra Paris’e geri döndü (1658).
 Paris’e topluluğu ile birlikte yerleşen ve “Kralın Kardeşleri Topluluğu” adıyla çalışmalarını devam ettiren Moliere, saraya girme fırsatını elde etti. Dönemin Fransa kralı olan XV. Louis’nin takdirini kazandıktan sonra himayesinde çalışmayı sürdürdü. Çok geçmeden Paris’in ünlü tiyatrocuları arasında yer aldı. Ardı ardına yazıp sahnelediği ve çoğu zaman ilkleri teşkil eden oyunlarıyla alanında rakipsiz olduğunu gösterdi ve şöhretinin zirvesine ulaştı.
 Moliere, kısa aralıklarla “Gülünç Kibarlar”, “İnsandan Kaçan”, “Kibarlık Budalası”, “Bilgiç Kadınlar”, “Hastalık Hastası”nın aralarında bulunduğu otuz iki oyun yazdı. Eserlerini yazarken konu seçiminde İtalyan mizah anlayışına ağırlık verdi. Bu çerçevede sahnelediği Gülünç Kibarlar adlı oyunu büyük bir ilgi gördü. Tiyatro yazarlığı, yönetmenlik ve oyunculuğu bir arada götürmek suretiyle önemli başarılara imza attı. Önceleri yazarlığında hayali figürlere yer verirken daha sonra müşahedelerine de dayanarak doğrudan doğruya hayatın içinden seçtiği karakterlerle komedilerini süsledi.
 Moliere, soylulara sataşmaktan korkmadı. Oyunlarında belirli kesim ve karakterleri sahneleyerek bunların gülünç ve düşündürücü yönlerini ortaya koymaya çalıştı. Hal ve hareketlerinde, sözlerinde, düşüncelerinde yapmacılığa ve kibarlığa yönelen çevre kadınlarını, kralın huzurunda sahnelediği Kocalar Okulu ve Kadınlar Okulu adlı oyunlarıyla hicvetti. Dolayısıyla belli çevrelerin sert eleştirilerine hedef oldu. Oyunlarında sınıf atlama çabasında olan, kendi sosyal gurubundan çok yabancı ve üst bir sınıfı taklit etmeye çalışan, bu arada komik duruma düşen kişilikleri işledi.
 Moliere, yazdığı ve sahnelediği oyunlarıyla muhtelif kesimlerin eleştirilerine uğradı. Buna rağmen eleştirilerinden vazgeçmediği gibi tarzını devam ettirdi. 1664 yılında yazdığı ve iki yüzlü bir papazı ele aldığı “Tartuffe” adlı eseriyle kilisenin çok sert tepkisiyle karşılaştı. Eseri üzerinde beş yıl boyunca tartışmalar cereyan etti. Eser ancak, beş yıl sonra sahnelenebildi. Yıllarca süren tartışmalardan sonra 1669 yılında sahnelenen oyun büyük bir ilgi gördüğü gibi üst üste kırk dört kez sahnelendi. Kilisenin çok sert muhalefetine rağmen oyunun icra edilmesinde kralın himayesinin çok büyük etkisi oldu.
 Kralın ilgi ve himayesini gören Moliere de buna karşılık olarak onun hoşuna gidecek eserler sergiledi. Oyunlarında raks, eğlence ve esprilere yer verdi. Şahane Aşıklar ve Kibarlık Budalası adlı eserlerini bu amaçla kaleme aldı.
 Moliere, son komedi eseri olan Hastalık Hastası’nı 1673 yılında kaleme aldı. Oyunun dördünce kez gerçekleşen temsilinde oynarken kalp krizi geçirdi. Birkaç saat sonra da öldü (1673). Hayatta iken tartışmalara sebep olduğu gibi ölümü de tartışmalara sebep oldu. Oyunlarında işlediği karakterden dolayı Kilise ile arası açıldığından cenazesi ortada kaldı. Kralın müdahalesiyle ancak dört gün sonra kaldırılabildi. Tören yapılmadan gömüldü.
 Moliere’in eserlerinde göze çarpan ve öne çıkan özellik; insanların değişmeyen yönlerini, anormal hareketlerini, davranışlarını, zihniyetlerini, kimi zaman komik ve kimi zaman hüzünlü durumlara dönüşen yönlerini canlı ve bariz bir şekilde tasvir etmesidir. Komedileriyle günlük hayatın işleyişine dikkat çekerek, sorunlara daha duyarlı ve etkin bir şekilde eğilmeye katkıda bulundu.
 
Gülünç Kibarlar
 1622-1673 yıllarında yaşamış olan Molière, tiyatro kariyerinin ilk iki yılını Paris teki tiyatro kurma girişimleriyle, sonraki on iki yılını da taşrada yaptığı turnelerle geçirmiştir. Bu dönemde başarılı bir tragedya oyuncusu olma arzusuyla yanıp tutuşan Molière, seyirciden görmek istediği ilgiyi sergilediği tragedyalarda değil, bazı gösterimlerden önce sergilediği komedilerde yakalamış, bunun üzerine biraz isteksizce de olsa komediler yazmaya girişmiştir. Gülünç Kibarlar (1659), yazarın Paris e dönüp saray himayesinde tiyatro yapmaya başladığı dönemde sergilediği ilk komedilerinden biridir. Oyun, sahnelendiği dönemde büyük ilgi görmüş, böylelikle Molière in ilk ciddi çıkışını yapmasını sağlamıştır. Molière in Parisli kibar hanımların özentili ve şaşaalı dünyasını yerden yere vurması, özellikle locaları dolduran izleyicilerin alınganlığına, giderek de şiddetli tepkilerine yol açmış, bunun üzerine yazar oyunun iki ana karakteri olan gülünç kibarları taşradan şehre yeni gelmiş sonradan görmeler haline getirmiştir. Ancak genel olarak bakıldığında, bu değişikliğin oyunun temel dramaturjisini pek değiştirmediğini belirtmek gerekiyor. Bu değişikliğe rağmen, oyunda her türlü kibarlık özentisinin, yapmacıklığın ve elitizmin (ki buna sanatsal elitizm de dahil) alabildiğine keskin bir eleştirisinin sunulduğunu görmek mümkün. Ayrıca metnin, sadece iki gülünç kibarı değil, onlara kumpas kuran beyefendileri ve bu kumpası hayata geçiren Mascarille ve Jodelet yi de yerden yere vurduğunu, en azından böyle bir yorumu olanaklı kıldığını söylemek mümkün. 
  
Hastalık Hastası
  
Molière kahramanlarında onların doğal dengelerini bozan, mantıklı davranmalarını engelleyen, karşı koyamadıkları eğilimlerin akıntısında gülünç duruma düşüren takıntılar, kusurlar bulunur. Hemen hepsi, başlangıçta “doğal”, “mantıklı” düşünen insanlarken, nasıl olmuşsa olmuş, kanser tümörü gibi dejenerasyona uğramış, giderek ruhu ve aklı kötürümleştiren kötü bir ruha dönüşmüş bir gücün denetimi altına girerler. Onun kahramanları, 17. yüzyıl Fransız burjuvazisinin monarşi ile ittifak yapmış kesimi ile ticarete, manifaktüre yönelmiş (kentçi) kesimi dışında kalan; geçim derdi olmayan, takıntıları ve kaygıları ile sürüklenen birer “toplumdışıdırlar”. Molière, hastalık hastası Argan aracılığıyla, dönemin hekimliğine, insanı tedavi etmek şöyle dursun, Kral XIV. Louis örneğinde olduğu gibi, adım adım ölüme götüren “tıbbi” yöntemlerine cepheden bir eleştiri getirir.
 
Cimri
 
Ünlü Fransız komedi yazarı Moliere’nin en önemli oyunlarından biri olan “Cimri” bir karakter komedisidir. Oyunun baş kahramanı Harpagon tarihin unutulmaz tiplerindendir. Bencilliğin, kibirin, insanı ne gülünç hallere düşürdüğü ince ama sivri bir mizah gücüyle göstermiştir. Eser tez-antitez halinde yazılmıştır.
CC sohbet icin buraya
 <<12 >>
Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir