ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
Compeira
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 1.Mar.2006 Çar 20:47:37 Bence okumaya değer.. |
| Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı...Hayatın ve getirilerinin kıymetini anlamak için tavsiye edilen bir metod vardı içinde.. Deniyordu ki; "arada bir, çok bunaldığınızda,hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün"... Cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım... Ben girişin akabinde pozitif bir gelişme ve tavsiye bekliyordum...
Ama " kendi ölümümüzü ve cenazemizi " düşünmemiz tavsiye ediliyordu... Tüylerim diken diken oldu ve yazarın saçmaladığını düşündüm o an... Ama önyargı düşmanı biri olarak okumaya devam ettim... Diyordu ki; " bunları düşündüğünüzde dünyadaki yerinizi, dünyayı terkettiğinizde oluşacak boşluğu, sevdikleriniz ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız ... O andan geriye dönme şansınız olmadığını, hayat denen kredinizin bittiğini ve onlara yanıt verme şansınız olmadığını düşünün... Tekrar sarılma, bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin... Dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç çaresizliğini yaşayın... Bırakın canınız yansın, bırakın alevler içinde kavrulsun tüm ruhunuz... Orada, o musalla taşında düşünün kendinizi... Seyredin şu an çevrenizde olanların yüz ifadelerini... Akıllarından ve yüreklerinden geçen cümleleri hayal edin... Kitaba devam etmeden bıraktım kenara ve gözlerimi kapatıp aynen düşünmeye başladım... Eşimi, oğlumu, annemi, babamı, kardeşlerimi ve diğer tüm çevremi oturttum tek tek kendi cenaze törenimdeki yerlerine... Birer birer yerleştirdim tabutumun çevresine hepsini... Hayatımda çok nadir bu kadar canım yanmıştı... Görüyordum işte "babaaaa..." diye ağlayan biricik oğlumu... Eşim kucağında "ağlayan emanetimle" ayakta durmaya çalışıyordu per perişan... Koca çınar babacığım, belli belirsiz dualar okuyordu, o gözümden hala gitmeyen vakur duruşuyla... Annem, ciğerinden bir parça canlı canlı koparılmış gibi hem içine hem dışına akıtıyordu gözyaşlarını... Kardeşlerim, akrabalarım çok erken gitti, doyamadı oğluna.." diyordu acıyan ses tonlarıyla... Ve dostlarım... Onlar da şaşkındı... Bazısı "daha dün birlikteydik, nasıl olur.." diyordu... Bunları seyredip onlara "hayır ölmedim, burdayım.." demek istedim hayal olduğunu unutup... Sonra anladım yazarın ne demek istediğini daha devamını okumadan kitabın... Farkındalık önemli bir kavramdır psikolojide... Belki de hiç aklımıza gelmeyen ve gelmeyecek bir farkındalığı göstermek istemişti yazar... Kitabı okumaya ne gücüm kalmıştı, ne de isteğim... Almam gereken dersi ve mesajı almıştım... Şimdi ne kitabın adını ne de yazarı hatırlamıyorum... Şu an bunları yazarken bile çok kötü oldum... Bu olayda tek farkındalık da yok üstelik... Biraz kendime geldikten sonra devam ettim hayatımın en zor hayaline... Sırada çevremdekilerin ölümümün akabinde neler söyleyecekleri vardı..Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında... Onlarda bıraktığım izleri, yaşananları ve yaşanamayanları elden geçirerek ben konuşturacaktım hayalimde... İçlerini okuyacaktım, senaryo bana ait olarak... Yaşarken neler yazmıştım, ölümümle neler okuyacaktım... Gerçek duygularıydı ulaşmaya çalıştığım, ölüm acısının etkisiyle girilen duygusal mod değildi, deşifre etmem gereken metin... Canım oğlumun söyleyecek çok şeyi yoktu...Özleyecekti, yokluğumu hissedecekti.. Ağlayacaktı aklına geldikçe... Belki ölümün ne anlama geldiğini hissedecek yaşa gelinceye kadar sıradan bir üzüntünün ötesine geçmeyecekti duyguları... Ama hayal bu ya, 18-20 yaşına getirdim 2 saniyede oğlumu... "hayal - meyal hatırlıyorum be baba seni... Keşke şimdi yaşıyor olsaydın da erkek erkeğe sohbet etseydik seninle... Bak mezuniyet törenimde de babasızdım... Askere giderken kimin elini öpeceğim senin yerine... Diyecek canı yanarak bir köşede... Sevgili eşim... Benim muhteşem hatunum... Nasıl dayanır bensizliğe?... O ki, benim için her şeyini feda edip koşmuştu bana... Hayatının tek adamı şimdi toprak olacaktı... Bir daha " Seni seviyorum " diyemeyecekti... Bir daha hevesle açamayacaktı çalan kapıyı... Ve her gelen gece bensizliğini haykıracaktı yüzüne... Her sabah da bensiz başlayacaktı koca gün... Tek cümlesi takıldı o an içime;
" Oyunbozanlık yaptın be böceğim, hani beraber ölecektik ?..." Babam-annem,o bugüne kadar evlat olarak mutlu edecek hiçbir şey yapamamanın acısıyla kahrolduğum güzel insanlar... Helaldi şüphesiz hakları... Bilerek hiç kırmamıştım onları...
Üzerine titredikleri evlatları onlardan önce göçmüştü işte önlerinde ve dualarına muhtaçtım..... Kaç anne ve babanın çekebileceği bir acıydı ki evladının cenazesinde bulunmak.....
Herhalde insanın uzun yaşadığına üzüldüğü nadir anlardan olsa gerek... Diğerlerine geçmiyorum... Bu yazıyı şu an yazıp sizlerle paylaştığıma göre "diğerlerine" artık sizler de dahilsiniz... Düşünün, bir gün bir mail ulaşıyor mail-boxınıza "ölmüş“ diye... Sizler kimbilir neler düşünür ve yazardınız... Eşim şu an yanımda ağlıyor, sanki gerçekmiş gibi... Oysa ki yazarın amacı "Yaşamanın ve hala nefes alıyor almanın kıymetini" göstermekti... Benim de öyle... Lafı çok uzattım farkındayım... Ama dediğimiz çözümü zor süreç 2 satırla özetlenemeyecek kadar girintili çıkıntılı... Ben o gün kurduğum o hayalle, canımın tüm yanmasına rağmen YENİDEN DOĞDUM... Bilgisayar diliyle "format attım hayatıma"... Sahip olduklarımın farkına vardım ve hala nefes alıyor olduğum için şükrettim... Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmiş, oyun perde demişti... Peki ya hayal değil de, gerçek olsaydı ve perde bir daha açılmamak üzere kapansaydı... İşte bu final bu yazıyı buraya kadar okumanıza değmiş olmalı... Belki gerildiniz, kötü oldunuz ama devamını getirirseniz buna değer bence... Ben bu akşam melankoliğim ve biraz abartmış olabilirim... Hani sanatçı ve şairiz ya ondandır belki... Bence bu yazıyı sadece okuyarak bırakmayın... LÜTFEN ARADA BİR, BURADAN ALDIKLARINIZI TARTIN, DÜŞÜNÜN VE HAYATINIZI GÖZDEN GEÇİRİN... Ölümün kime ve ne zaman geleceğini Yüce Allah tan başka bilen yok... İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın, ertelemeyin... Bilerek - bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin... Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın... Ve en önemlisi; VERDİĞİ-VERMEDİĞİ, ALDIĞI-ALMADIĞI HERŞEY İÇİN, TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN A
Can Dündar
PS : Özellıkle bu yazıyı okurken fondan romantik bi şarkı ile desteklerseniz cıdden etkılı bi şekılde ağlamanıza sebeb olacaktır.. Dıleyenlere bu yazıyı bir slayt gösterısı olarak iletebılırım. Ama bu sekılde izleyebılmek ıcın PowerPoint gerekmektedir... | |
Caterpie
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 1.Mar.2006 Çar 20:56:08 |
| Tek kelimeyle muhteşem | |
Quarezmax
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 1.Mar.2006 Çar 21:14:06 |
| Kanka sen ne ettin, yedin bitirdin beni.. Yüreğine sağlık | |
ReFractoryhell
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 1.Mar.2006 Çar 21:17:46 |
| Yazıyı OkudukTan Sonra İnSan İstemedende OLsa Yazarın söyLediğini Yapıyor. Bir an Kendimi Ceneze Törenimde Görür Gibi OLduM :)
EmeğiNe Ve YüreĞine SağLık Com ((: | |
S_E_F
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 1.Mar.2006 Çar 21:30:24 |
| harika bir yazı compi tebrik ederim..
umarım bundan bizler bir ders çıkartabilirsek ne mutlu bizler : )
ve bende şu şiiri eklemek isterim : )
gerçi şiirler bölümünde mevcut ama olsun
SU GIBI
Simdi sen su olduğunu düşün. Su kadar özel, su kadar faydalı ve su kadar çok... Tükenmez...
İnanıyorum ki, gerçekten de öylesin. Ama ister çesmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak, dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın. Yani; seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın...
Unutma! Daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin... Gürültünün parçası olursun sadece.
Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir. Çünkü; su nasılsa burada, lüzum yok ki suyu kana kana içmeye diye düşünürler ... Aynen, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi!
Ormandaki hiç bir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden su içmeye çalışmadı şimdiye kadar. Hepsi, hep sabahın en sakin anini bekledi suyun durgun yerlerini bulabilmek için, gittiler ve sakin sakin ihtiyaçlarını giderdiler. Onlar için en uygun olan ve kendi istedikleri zamanda...
Sen, hep bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez...
Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi yaşatıcı ol, su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil!..
Sen bir su ol... Ama rahmet ol, afet değil! Su isen tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma, ocaklarını söndürme, sana felaket denmesin!
Su isen bir bardağa sığabil ki; damarlara giresin!..
Su yüce Allah’ın insanlar için yarattığı en büyük nimetlerden biri... Suya benzediğini unutma ! Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi faydalı, su gibi lüzumlu ve su gibi bitmez, tükenmez olduğunu da unutma.
Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de kıyametler koparıcı olabileceğini unutma...
Unutma; senin işin rahmet olmak, afet değil !
Vadiler varken önünde ve ovalar varken, yayılabileceğin küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, hayat verirsin çevrene.
Ve yasayabilirsin dünya dönmesine devam ettiği müddetçe...
Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen, korkulan ve kaçılan olursun; seller, afetler gibi...
Tercih elindeydi hep ve hep de senin ellerinde olacak...
Ya tutmayı öğreneceksin dilini veya hiç durmadan konuştuğun için, sadece bomboş ve anlamsız sesler çıkartan birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara!
Ama yapman gereken şu, değil mi? Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini. Düşüneceksin kimin dinleyip dinlemediğini, kimin anlayıp anlamadığını. Düşüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini...
Hatta anlayanların anladıklarının da senin anlattiklarinin ne kadari oldugunu düsüneceksin...
Ve konusmak için en uygun zamani bekleyecek, en az ama en uygun kelimeleri seçmeye çalisacaksin...
Ahmak olmayan yolcularin, önceden aldiklari biletleri ceplerinde oldugu halde, saatlerini kontrol ederek, vakit yaklastiginda, vapurun kalkacagi iskelede hazir olmalari gibi, sen de fikrini bildirecegin kisinin kiyiya yanasmasini bekleyeceksin!..
Demeyeceksinki , ben canim isteyince giderim iskeleye, vapur da o saniyede gelmek zorunda!..
Demeyeceksin ki, aklima geleni aklima geldigi biçimde söylerim. Karsimdaki de degil duymak, degil dinlemek, anlattigimdan bile fazlasini anlamak zorunda!..
Keske öyle olsaydi. Keske hakli olsaydin, ama maalesef degil...
Agzini açip selaleden dökülen suyu içmeye çalisan bir tavsan gördün mü hiç ?..
Veya önüne çiikan agaçlari dahi sürükleyen bir selden susuzluk gidermeye ugrasan bir ceylan gördün mü ?
Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasini bekler, beyni olan her yaratik gibi!
Hadi... Sen simdi su oldugunu düsün, ve kendini su gibi hisset...
Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararli...
Su gibi hayat kaynagi ve su gibi bitmez, tükenmez oldugunu hatirla...
Ama yine su gibi bir küçük bardagin içine sigdir ki kendini; girebilmeyi ögren insanlarin damarlarina.
Hayat ver... Vazgeçilmez ol !!.. | |
tilda25
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 1.Mar.2006 Çar 23:50:03 |
| Ellerine sağlık semihcim çok güzel olmuş..cenazemi düşündüm de.. pek bir keyifli olacak sanırım...devamını bekleriz yazılarının.. | |
posiongirLn
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 2.Mar.2006 Per 06:32:36 |
| klawyene sağlık gercekten okumaya değermiş. harika bir yazı. tebrikler dewamını isteriz mükemmellll..... | |
rasqutin
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 2.Mar.2006 Per 12:22:28 |
| semih senle bide özgürle ölmeden görüşelimartık en ufak şeylere bile değer veriyorumda | |
Cc31
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 2.Mar.2006 Per 12:25:42 |
| Comp sen ne ettin kardeş.yüregimizi parçaladın.En taş kalpli bile dayanamaz bu yazıyı okuduktan sonra(misal:ben) Eline yüreğine sağlık. ühühühü dayanamıyorum ben bi elimi yüzümü yıkayıp geliom | |
FOOTNOTE
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 2.Mar.2006 Per 20:50:51 |
|
Caterpie :
Tek kelimeyle muhteşem |
|
|
| |
| |