ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
BohemianRhapsody
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 31.May.2008 Cmt 02:17:22 Ruhu yedi kez aşağılamak ... |
| fiogf49gjkf0d
Ruhu Yedi Kez Aşağılamak |
|
|
“ Ruhumu yedi kez aşağıladım : İlki, onu yükseklere ulaşmaktan kaçındığını gördüğüm zamandı; İkincisi onu topalın önünde topallarken gördüğüm zamandı; Üçüncüsü kolayla zor arasında seçim yapması gerekip de kolayı seçtiği zamandı; Dördüncüsü bir yanlış yaptığı ve kendini başkalarının yanlışlarıyla avuttuğu zamandı; Beşincisi güçsüzlüğe sabrettiği ve sabrını güce yorduğu zamandı; Altıncısı bir yüzün çirkinliğini hor gördüğü ve onun aslında kendi maskelerinden biri olduğunu anlamadığı zamandı; Ve yedincisi bir övgü şarkısı söyleyip de bunun bir erdem olduğunu sandığı zamandı. ”
Halil CİBRAN | | |
SezenciSekoya
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 31.May.2008 Cmt 03:00:44 |
| fiogf49gjkf0d Hocam peki siir gibi yönetebiliyormusun hayatını ? Yazılarının cogu böyle de.. | |
OzmmQ
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 31.May.2008 Cmt 21:08:37 |
| fiogf49gjkf0d Ruhu yedi kez aşağılamak güzeldi
Herhalde ruhunu yedinci kez aşağıladığında cehennemin 7. katına gidiyorsun | |
BohemianRhapsody
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 1.Haz.2008 Pzr 00:09:17 |
| fiogf49gjkf0d Düşünceler
Durmaksızın yürüyorum bu kıyılarda, kumla köpüğün arasında. Yükselen deniz ayak izlerimi silecek, rüzgar köpüğü önüne katacak, ama denizle kıyı daima kalacak.
Bugünün acısı, dünün hazzının anısıdır.
Anımsamak bir tür buluşmadır. Unutmak ise bir tür özgürlük.
Yüreğimdeki mühür kalbim kırılmadan çözülebilir mi?
Sevgililer birbirlerinden çok aralarındakini kucaklarlar.
Arkadaşlık her zaman için tatlı bir sorumluluktur, asla bir fırsat değil.
Ancak büyük bir acı veya büyük bir sevinç senin gerçeğini açığa çıkarabilir. İşte böyle bir anda ya güneş altında çıplak danset, ya da çarmıhını taşı.
İnsanlık, sonsuzluğun dışından sonsuzluğa akan bir ışık nehridir.
Şafağa ancak gecenin yolunu izleyerek ulaşılabilir.
Gariptir ki, kimi zevklerin tutkusudur, acılarımızın bir kısmını oluşturan.
Kişinin hayal gücüyle, düşlerinin gerçeklesmesi arasındaki mesafe, yalnızca onun yoğun isteğiyle aşılabilir.
Cennet orada, şu kapının ardında, hemen yandaki odada; ama ben anahtarı kaybettim. Belki de sadece koyduğum yeri unuttum.
Kuş tüyünde uyuyanların düşlerinin, toprak üzerinde uyuyanlarınkinden daha güzel olmadığı gerçeğinde, yaşamın adaletine olan inancımı yitirmem mümkün mü?
Bana kulak ver ki, sana ses verebileyim.
Karşındakinin gerçeği sana açıkladıklarında değil, açıklayamadıklarındadır. Bu yüzden onu anlamak istiyorsan, söylediklerine değil, söylemediklerine kulak ver.
Söylediklerimin yarısı beş para etmez; ama ola ki diğer yarısı sana ulaşabilir diye konuşuyorum.
Yalnızlığım, insanlar geveze hatalarımı övüp, sessiz erdemlerimi eleştirmeye başladığında doğdu.
Bir gerçek her zaman bilinmek, ama ara sıra söylenmek içindir.
İçimizdeki gerçek olan sessiz, edinilmiş olan ise gevezedir.
İçimdeki yaşamın sesi, senin içindeki yaşamın kulağına ulaşamaz. Yine de kendimizi yalnız hissetmemek için konuşalım.
Sözcüklerin dalgası hep üstümüzde olsa da, derinliklerimiz daima dinginliğini korur.
Yaşam kalbini okuyacak bir şarkıcı bulamazsa, aklını konusacak bir filozof yaratır.
Zihnimiz bir süngerdir, yüreğimizse bir nehir. Çoğumuzun akmak yerine, sünger gibi emmeyi seçmesi ne garip!
Eger kış, Baharı yüreğimde saklıyorum deseydi, ona kim inanırdı?
Her tohum bir özlemdir.
Öğretilerin çoğu pencere camı gibidir. Arkasındaki gerçeği görürsün, ama cam seni gerçekten ayırır.
Haydi seninle saklambaç oynayalım. Yüreğime saklanırsan eğer, seni bulmak zor olmaz. Ancak kendi kabuğunun ardına gizlenirsen, seni bulmaya çalışmak bir işe yaramaz.
Neşeli yüreklerle birlikte neşeli şarkılar söyleyen kederli bir kalp ne kadar yücedir.
Yürüyenlerle birlikte yürümeyi yeğlerim, durup yürüyenlerin geçişini seyretmek değil.
Hayır, boşuna yaşamadık biz! Kemiklerimizden kuleler yapmadılar mı?
Özel ve ayrımcı olmayalım. Unutmayalım ki, şairin aklı da, akrebin kuyruğu da gururla aynı yeryüzünden yükselir.
Evim der ki, Beni bırakma, çünkü burada senin geçmişin yaşıyor. Yolum der ki, Gel ve beni izle, çünkü ben senin geleceğinim. Ve ben hem eve, hem de yola derim ki, Benim ne geçmişim, ne de geleceğim var. Eğer kalırsam, kalışımda bir ayrılış vardır; gidersem, ayrılışımda bir kalış.
Yalnızca sevgi ve ölüm her şeyi değiştirebilir.
Daha dün, yaşam küresi içinde uyumsuzca titreşen bir kırıntı olduğumu düşünürdüm. Şimdi biliyorum ki, ben kürenin ta kendisiyim, ve uyumlu kırıntılar halinde tüm yaşam içimde devinmekte.
Adlandıramadığın nimetleri özlediğinde, ve nedenini bilmeden kederlendiğinde, işte o zaman büyüyen her şeyle beraber büyüyecek ve üst benliğine uzanacaksın.
Ağaçlar yeryüzünün gökkubbeye yazdığı şiirlerdir. Ama biz onları devirir ve boşluğumuzu kaydedebilmek için kağıda dönüştürürüz.
Güzelliğin şarkısını söylersen eğer, çölün ortasında tek başına olsan bile bir dinleyicin olacaktır.
Esin daima şarkı söyler; asla açıklamaya çalışmaz.
En büyük sarkıcı, sessizliğimizin şarkısını söyleyendir.
Eğer ağzın yemekle doluysa nasıl şarkı söyleyebilirsin? Ve eğer elin altınla yüklüyse, şükretmek için nasıl kaldırabilirsin?
Sözler zamansızdır. Onları zamansızlıklarını bilerek söylemeli ya da yazmalısın.
Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir. O, kanayan bir yaradan veya gülümseyen bir ağızdan yükselen bir şarkıdır..
HALİL CİBRAN
| |
RumuzKomsusunaAsik
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 3.Haz.2008 Sal 23:42:19 |
| fiogf49gjkf0d bi keresinde bizde ruh çağırmıştık meyersem cin gelmiş sonra kovamadık başımıza bela oldu | |
BohemianRhapsody
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 6.Haz.2008 Cum 01:17:43 |
| fiogf49gjkf0d Ruhum Bana Vaaz Etti
Ruhum bana vaaz etti ve kendine küfredene dostluk gösteren ama halkın nefret ettiği insanı sevmeyi öğretti. Ruhum bana Sevgi‘nin sadece sevende değil, sevilende de kendisiyle gururlandığını gösterdi.
Ruhum bana vaaz etmeden önce Sevgi yüreğimde iki çivi arasına gerilmiş ince bir ipti. Ama şimdi başı sonu, sonu da başı olan bir hale oldu. Bu hale bütün varlıkları çevreler ve bundan sonra var olacakları da kucaklamak üzere yavaş yavaş genişler.
Ruhum bana öğüt verdi ve cildin, biçimin ve rengin altında gizli olan güzelliği görmeyi öğretti. Gerçek çekicilikleri ve hoşlukları görünene kadar çirkin denen insanlar hakkında uzun uzun düşünmem için beni eğitti. Ruhumun öğüdüne kadar Güzelliği iki sis kolonu arasında titreyen bir meşale gibi görürdüm. Şimdi sis kayboldu, alevlerden başka bir şey görmüyorum.
Ruhum bana vaaz etti ve dilin, gırtlağın ve dudakların çıkaramayacağı sesleri dinlemeyi öğretti. Ruhum bana vaazedene kadar gürültü ve feryattan başka bir şey duymazdım. Ama şimdi Sessizliği daha kolay duyuyor, Görünmeyen‘in sırlarını haykıran çağların ilahilerini ve gökkubbenin şarkılarını dinliyorum.
Ruhum bana vaaz etti ve sıkılmamış, hiçbir elin ve dudağın dokunamayacağı kadehlere hiçbir zaman doldurulamayacak şarabı içmeyi öğretti. Ruhum bana vaazedene kadar susuzluğum bir yudum suyun söndürdüğü küller altında gizlenmiş belirsiz bir kıvılcım gibiydi. Ama şimdi arzum kadehim, duygularım şarabım, yalnızlığım sarhoşluğum oldu ; artık bu dindirilemeyen susuzluğumda sonsuz sevincimi yaşıyorum.
Ruhum bana vaaz etti ve insan biçimine girmemiş olana dokunmayı öğretti ; dokunduğumuz her şeyin arzumuzun parçası olduğunu gösterdi. Ama şimdi parmaklarım, evrendeki Görünmeyen le birleşen şeye karışan sise dönüştü.,
Ruhum beni mersinden ya da tütsüden yayılmayan kokuyu solumam için eğitti. Ruhum bana vaaz edene kadar bahçelerdeki, şişelerdeki ya da buhurdanlıklardaki kokulara ihtiyacım vardı. Ama şimdi adaklar ya da kurbanlar için yakılmamış olan tütsülerin de kokusunu alabiliyorum. Ve yüreğime boşluğun neşeli esintileriyle hiçbir zaman sürüklenmeyecek kokuları dolduruyorum.
Ruhum bana vaaz etti ve görünmezlik ya da tehlike çağırdığında, "hazırım" diyebilmeyi öğretti. Ruhum bana vaazedene kadar tanıdıklarım dışında haykıranların sesine ses vermezdim ve kolay ve düz yollar dışındakilerde yürümezdim. Şimdi, Görünmezlik, Görünmezliğe ulaşmak için koşturabileceğim bir at oldu; düzlükler doruğa tırmanacağım merdivene dönüştü.
Ruhum benimle konuştu ve dedi ki, "Zaman‘ı, ‘dün vardı, yarın da olacak diyerek ölçme" Ve ruhum benimle konuşana kadar Geçmiş‘i hiçbir zaman tekrarlanmayacak, Geleceği de asla ulaşılamayacak bir çağ olarak hayal ederdim. Şimdi şu anın bütün anları kapsadığını ve içinde umut edilebilecek, yapılabilecek ve anlaşılabilecek her şeyin bulunduğunu anlıyorum.
Ruhum bana vaaz edip boşluğu, "burası, orası ve şurası" diye sınırlamamam için beni uyardı. Ruhum bana vaaz edene kadar yürüdüğüm yerin boşluğun diğer yerlerinden uzak olduğuna inanırdım. Şimdi bulunduğum yerin her yeri içerdiğini ve yürüdüğüm mesafenin bütün mesafeleri kapsadığını anlıyorum.
Ruhum beni eğitti ve başkaları uyurken uyanık kalmamı öğütledi. Ve başkaları çalışırken uykuya teslim olmamı. Ruhum bana vaaz edene kadar uykumda ne onların düşlerini görürdüm, ne de onlar benim hayallerimi düşlerdi. Şimdi onlar beni seyretmezken asla düş gemimle açılmıyorum, onlar da ben özgürlüklerine katılmadıkça hayallerinde göklere yükselmiyorlar.
Ruhum bana vaaz etti ve dedi ki, "Övgülerle kibirlenme, ayıplamalarla sıkıntıya düşme." Ruhumun öğütlerine kadar işlerimin değerinden kuşku duyardım. Şimdi ağaçların ilkbaharda çiçeklenmesi ve yazın meyve vermesi için övgülere gerek olmadığını biliyorum ; ve ayıplanmaktan korkmadan güzün yapraklarını döküp kışın çıplak kaldıklarını.
Ruhum bana vaaz etti ve ne cücelerden daha büyük ne de devlerden daha küçük olduğumu gösterdi. Ruhum bana vaaz edene kadar insanlığı iki kişi olarak görürdüm ; biri acıdığım güçsüz, diğeri izlediğim ya da direndiğim güçlü. Ama şimdi her ikisi de olduğumu ve ikisinin aynı maddeden yapıldığını biliyorum. Kaynağım, onların kaynağı; bilincim, onların bilinci; kavgam, onların kavgası.
Onlar günahkarsa, ben de günahkarım. Onlar iyiyse bundan ben gurur duyarım. Yükselirlerse onlarla yükselirim. Hareketsiz kalırlarsa tembelliklerinden utanırım.
Ruhum benimle konuştu ve dedi ki, "Taşıdığın fener senin değildir, söylediğin şarkı senin yüreğinde bestelenmedi, ışığı taşısan bile ışık olamazsın, gitarın tellerini titreterek gitar çalamazsın."
Ruhum bana vaaz etti kardeşim ve çok şey öğretti. Çünkü sen ve ben Biriz, benim içimdekileri hemen ortaya dökmem ve senin içindekini bir sır gibi gizlemen dışında, aramızda bir fark yok. Ama senin sır saklaman da bir çeşit erdemdir.
HALİL CİBRAN
| |
BohemianRhapsody
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 6.Haz.2008 Cum 22:36:16 |
| fiogf49gjkf0d
|
|
|
KENDİNİ BİLİŞ
Ve bir adam şöyle dedi: "Bize kendini bilişden bahset."
Ve o cevap verdi:"Kalbiniz gecelerin ve gündüzlerin sırrını sessizce bilir. Ancak kulaklarınız, kalbinizin bilgisini işitmek için deli olur.
Düşüncelerinizde daima bildiğinizi, kelimelerde de bileceksiniz. Rüyalarınızın çıplak bedenine parmaklarınızla dokunabileceksiniz.
Ve böyle de olması gerekir.
Ruhunuzun saklı kaynağı yükselmeli ve çağıldayarak denize doğru koşmalı; Ve o zaman, sonsuz derinliğinizin hazineleri gözlerinizin önüne serilecektir.
Ancak bilinmeyen hazinenizi tartmak için tartı aramayın; Ve bilginizin derinliğini değnekle veya iskandil ipiyle ölçmeye kalkmayın.
Çünkü kişi, ölçüsüz ve sınırsız bir deniz gibidir. Tek doğruyu buldum değil, Bir doğruyu buldum deyin.
Ruha giden yolu buldum değil, Kendi yolumda yürürken ruhu buldum deyin.
Çünkü ruh, her yolda yürür. Ruh ne bir çizgi üzerinde yürür; ne de bir kamış gibi dümdüz büyür. Ruh, sayısız taç yaprakları olan bir lotus çiçeği gibi açılır."
HALİL CİBRAN | | |
BohemianRhapsody
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 6.Ağu.2008 Çar 00:42:08 |
| fiogf49gjkf0d İÇİNDEN GELDİĞİ GİBİ
Durmaksızın yürüyorum bu kıyılarda, kumla köpüğün arasında. yükselen deniz ayak izlerimi silecek, rüzgar köpüğü önüne katacak, ama denizle kıyı daima kalacak
Anımsamak bir tür buluşmadır Unutmak ise bir tür özgürlük
Gerçekte biz kendi kendimizle konuşuruz; ama ara sıra diğerleri de bizi işitebilsin diye sesimizi yükseltiriz
Zihnimiz bir süngerdir yüreğimizse bir nehir. çoğumuzun akmak yerine, sünger gibi emmeyi seçmesi ne garip!
İçimdeki yaşamın sesi, senin içindeki yaşamın kulağına ulaşamaz. yine de kendimizi yalnız hissetmemek için konuşalım
Yaşam kalbini okuyacak bir şarkıcı bulamazsa, aklını konuşacak bir filozof yaratır
Ben hem alev hem de kuru çalıyım ve benim bir yanım diğer yanımı yok etmekte
HALİL CİBRAN
| |
BohemianRhapsody
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 6.Ağu.2008 Çar 13:54:52 |
| fiogf49gjkf0d YENİLGİ
Yenilgi, yenilgim, yalnızlığım ve kimsesizliğim. Binlerce yengiden de bana değerli olan sen! Dünyadaki tüm parlak başarılardan sensin yüreğime yakın olanı!
Yenilgi, yenilgim, baskaldırım ve de benim kendimle tanışmam. Sayendedir ki, hala ben ayağı yere basan ve solmuş defneler peşinde koşmayan biri olduğumun bilincindeyim; ve sende, yalnızlığımı buldum ve de herkesten uzak, ve de gururlu olmayı.
Yenilgi, yenilgim, benim parlak kılıcım ve de kalkanım. Gözlerinde okudum tahtı arayanın kendi kendisinin kuluna dönüştüğünü. Ve, bir kimsenin derinliklerindeki esasını anlayabilmemiz için onun gücünü söndürmemiz gerektiğini. Ve ancak böylesine olgunlaştıktan sonradır ki, bir meyvenin tadına varılabildiğini.
Yenilgi, yenilgim, benim sözünü sakınmaz yol arkadaşım şarkımı, bağrışmalarımı, sessizliklerimi hep duyacaksın. Ve senden baska hiçkimse bana söz etmeyecek kanat çırpınmalarından ve deniz kabarmalarından ve de geceleri yanan dağlardan. Ve sen, tek başına ruhumun sarp ve kayalık yollarından tırmanacaksın.
Yenilgi, yenilgim, benim ölmez cesaretim sen ve ben fırtınada birlikte güleceğiz; ve biz ikimiz, derin mezarlar kazacağız içimizde ölmekte olanlara; ve tutunacağız, tüm gücümüzle, güneşin karşısında; ve de tehlikeli olacağız.
HALİL CİBRAN
| |
BohemianRhapsody
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 16.Ağu.2008 Cmt 14:15:58 |
| fiogf49gjkf0d SEVGİ ÜSTÜNE
Sarp ve kayalıklıdır sevginin yolları, Ama içinize ateş düştü mü izlemekten geri durmayın, Gerçi sözleri düşlerinizi darmadağın edebilir, Ama sizinle konuştuğu zaman yine de ona inanmamazlık etmeyin, Çünkü başınıza tacı oturtacak olan da, Sizi çarmıha gerecek olan da sevgidir,
Tıpkı püsküllerin mısırı sarışları gibi sevgi de sizi kendisine sarar, Soyunmanız ve önünde çıplak kalmanız için sizi zorlar, Bembeyaz kesinceye dek evirir, çevirir,acı verir canınıza, Boyun eğdirinceye dek ezer, yoğurur sizi, Sevgi tüm bunları başarır, yeter ki siz kalbinizin sırlarını oğrenin, ve bu yolla Hayatın yüreğinden bir parça olun,
Ama diyelim ki korkulara kapılmışsınız Ve sevgiden salt bir huzur ve zevk bekliyorsunuz, O zaman bir an önce çıplaklığınızı örtün ve sevginin zorlu düzeninden uzaklaşıp mevsimleri olmayan bir dünyaya sığının daha iyidir, Karşısındakine kendinden başka birşey vermez Sevgi, Ve kendinden başka hiçbirşeyi geri almaz, Çünkü sevgi kendi kendini bütünler ve kendi kendine yeterlidir, Sevginin kendini mutlu etmekten öte hiçbir arzusu yoktur, Ama eğer sevgiye kapılmışsanız ve tutkularınız olsun istiyorsanız, Şunları kendinize seçin; Tutkunuz,sevginin içinde erimek olsun, Tutkunuz,aşırı duygusal davranışların getireceği acıları tanımak olsun, Tutkunuz,kendi Sevgi anlayışınızla kendinizi vurmak olsun, Varsın istekle ve coşkuyla aksın kanınız, Tutkunuz,kanatlanmış bir yürekle sabaha gözlerinizi açıp sevgi dolu bir güne başlayabiliyor oluşa teşekkür etmek olsun, Tutkunuz,gün öğleye eriştiğinde oturup sevginin heyecanını düşünmek olsun, Tutkunuz,gün akşama erdiğinde evinize minnet dolu bir yürekle dönebilmek olsun, Ve yüreğinize gömdüğünüz sevgili için iyi birşeyler dileyip yatın; Dudaklarınızda onu yücelten bir şarkı olsun...
HALİL CİBRAN
| |
| |