fiogf49gjkf0d Deniz Baykal’ın Sosyalist Enternasyonal’in Başkan Yardımcısı olmasına rağmen Atina’daki toplantıya katılamaması ya da katılmak istememesi ilginç değil mi? Söylenene göre bazı sosyal demokrat partilerin sözcüleri CHP’yi eleştirecek ve üyeliğinin askıya alınmasını isteyeceklermiş. Olabilir. O zaman yapılacak olan nedir? Gidersiniz ve haklı olduğunuza inanıyorsanız, bu eleştirilere gereken cevabı verirsiniz. Bu köklü örgütün çoğunluğuna güvendiğinizi gösterirsiniz. Baykal bunu neden yapmadı dersiniz? Bence Baykal ve arkadaşları, CHP’nin şu anda izlediği çizginin Sosyalist Enternasyonal ilkeleri açısından pek de savunulacak bir yanı olduğuna inanmıyorlar. İnansalar, gider savunurlardı. Onlar ne yapıyorlar? Gazetelerin yazdığı doğruysa Sosyalist Enternasyonal’in başkanı Yorgo Papandreu’dan aleyhte yapılması düşünülen konuşmaların önlenmesi konusunda garanti almak istiyorlar. Bu bir güvensizlik işareti sayılmaz mı? *** CHP, aslında hiçbir zaman gerçek bir sosyal demokrat parti olmadı. Halka en yakın olduğu, halkçı bir çizgi izlediği zaman bile sosyal demokrat sayılması zordu. 12 Eylül döneminde birlikte aynı cezaevinde kalırken Bülent Ecevit’le bu konuyu konuşma olanağımız olmuştu. Avrupa’daki sosyal demokrat partilerin Marksist bir kökten geldiğini biliyoruz. İkinci Enternasyonal’in kurucuları arasında Marks ve Engels de bulunuyordu. Ecevit, CHP’nin hiç Marksist olmadığını vurgulardı. Bu partinin anti-Marksist olduğunu bile söyleyebiliriz. Öyleyse CHP neden dünyadaki sosyal demokrat harekete katılmıştı? Türkiye’de sosyalist hareket 1960’ların ortasında siyaset sahnesine çıkmıştı. Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, Sadun Aren önderliğindeki Türkiye İşçi Partisi 1965 seçimlerinde 15 milletvekili ile Meclis’e girmeyi başarmıştı. Bu sol dalga CHP’yi de etkiledi, partinin efsanevi lideri İsmet İnönü, çevresindeki genç ekibin de etkisiyle ‘ortanın solu’ çizgisinde olduklarını söyledi. Bu CHP’nin tarihinde ilk kez solla ilişkisini ifade ettiği an sayılabilir. 12 Mart 1971 askeri darbesinin ardından partinin genel sekreteri Bülent Ecevit, ‘halkçı’ bir söylemle ortaya çıkmış ve İsmet İnönü’yü yenerek partinin liderliğini ele geçirmişti. Bülent Ecevit, ‘ortanın solu’ sloganının içini doldurmuş ve ‘Bu düzen değişmelidir’, ‘Toprak işleyenin su kullananındır’ türünden bir siyasi çizginin savunucusu olduğu gibi, CHP’yi askeri müdahaleye karşı sivil bir çizgiye doğru yöneltmiştir. Seçmen, yeni gelişmeyi hemen değerlendirmiş ve Bülent Ecevit önderliğindeki ‘halkçı’ ve ‘anti-militarist’ eğilimi önce 1973 seçimlerinde yüzde 30’ların üzerinde bir oyla desteklemiş, bu desteğini 1977 seçimlerinde yüzde 42’ye yükseltmişti. Baykal da o zaman bu çizgiyi savunanlar arasındaydı. *** 12 Eylül 1980 askeri darbesi ve sonrası gelişmeler CHP’yi geriletti, eski çizgi gitti, yerini geleneksel ‘devletçi’, ‘milliyetçi’ siyasetler aldı. Bu gerileme Baykal önderliğinde daha da hız kazandı. Öyle ki 12 Eylül darbesinin başlangıcında karşı çıkılan 1982 Anayasası, YÖK, Milli Güvenlik Kurulu’nun yapısı, Seçim Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu, Ceza Kanunu’nun düşünceyi hedef alan maddeleri gibi konulara yaklaşım değişti, giderek bu 12 Eylülcü kurumlar ve kanunlar desteklenmeye başlandı. *** Şu gerçeği kabul edelim, bugünkü CHP önderliğinin evrensel sol değerlerle bir ilişkisi kalmamıştır. Geçmişte ne kadar vardı diye sorarsanız, bunun da çok tartışma götürür olduğunu söyleyebiliriz. Tek fark geçmişte, sivil, demokratik söylemlere daha yakın bir yerde duruluyordu, şimdi otoriter anlayışlar tamamen egemen olmuş durumda. Tabii biz solcular bütün suçu CHP’nin ve Baykal’ın üzerine yıkarak sorumluluktan kaçamayız. Ülkemizdeki sosyal demokrat hareket de, sosyalist hareket de bir krizden geçiyor. Değişen dünyaya uyum sağlamakta, değişimi anlamakta zorluk çeken sol hareket geçmişin anlayışlarına sıkışıp kalmış durumda. Sol, dünyadaki yeni özgürlük ve demokrasi talepleriyle bir ilişki kuramıyor. Bu nedenle tutuculaşıyor, muhafazakârlaşıyor... İçe kapalı milliyetçiliğin esiri haline geliyor... Baykal’ın geldiği noktaya bakarken MHP gibi düşünen solcuların bunda hiç sorumluluğu yok mu diye sormadan edemiyorum. Bir özeleştiri zamanı gelmedi mi?
Oral Çalışlar, 1 Temmuz 2008
Bir solcunun gözünden CHP portresi... Faydalı olacağını düşündüm. |