ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
autumn1
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 28.Tem.2008 Pzt 22:22:23 |
| fiogf49gjkf0d
Yarıda kalmış aşklarının hesapları içinde Denizlere açıldı içimizden biri Niçin gittiğini söylemeden. Doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri. Yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden. Bulacak sanıyordu yenilikleri. Her an bir yeni su vardı, Her yeni suda bir yeni an. Deniz, dalgalarıyla gösteriyordu dışından Yaşananla düşünülenler arasındaki farkı. Bitmiyordu köpüklerle renkler Bir başka damlada, bir başka ışıkta başlamadan. Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun. Dışında ne varsa yeni, ne varsa gerçek. Yeni manzaralarla gelen yeni duygular Hani, eski kelimelerle olmasa İnsanın ömrünce devam edecek. Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun. Anladı,ölmekle yaşamanın birleştiği noktada Yeni rüzgarlarla esen yeni korkulara Yeniliklerini bağışlamayan kelimelerin Nasıl düşman sığınaklar halinde direndiğini. Anladı, bütün olmuşlarla olanların Ve bütün olacakların O kelimelerin içinde Kendisine varmadan eskidiğini.
Özdemir ASAF
| |
autumn1
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 29.Tem.2008 Sal 23:54:25 |
| fiogf49gjkf0d Ağlamak
Unutmak kadar kolaydır inan
Sevin ağlayabiliyorsan
Sevin ağlıyorsan
Gül ağlayabiliyorum diye
Gül ağlıyorum ağlıyorum diye
Sana birşey yapamam
Ağlayamıyorsan
Özdemir ASAF | |
autumn1
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 30.Tem.2008 Çar 00:04:22 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Derdim Başka
Sanma ki derdim güneşten ötürü;
Ne çıkar bahar geldiyse?
Bademler çiçek açtıysa?
Ucunda ölüm yok ya.
Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
Güneşle gelecek ölümden?
Ben ki her Nisan bir yaş daha genç,
Her bahar biraz daha âşığım;
Korkar mıyım?
Ah, dostum, derdim başka...
Orhan Veli KANIK
| |
autumn1
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 30.Tem.2008 Çar 00:09:41 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Ay Karanlık
Maviye Maviye çalar gözlerin, Yangın mavisine Rüzgarda asi, Körsem, Senden gayrısına yoksam, Bozuksam, Can benim, düş benim, Ellere nesi? Hadi gel, Ay karanlık...
İtten aç, Yılandan çıplak, Vurgun ve bela Gelip durmuşsam kapına Var mı ki doymazlığım? İlle de ille Sevmelerim, Sevmelerim gibisi? Oturmuş yazıcılar Fermanım yazar N olur gel, Ay karanlık...
Dört yanım puşt zulası, Dost yüzlü, Dost gülücüklü Cıgaramdan yanar. Alnım öperler, Suskun, hayın, çıyansı. Dört yanım puşt zulası, Dönerim dönerim çıkmaz. En leylim gecede ölesim tutmuş, Etme gel, Ay karanlık... Ahmet ARİF | |
FrankfurtYakisiklisi
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 30.Tem.2008 Çar 00:18:50 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Bir Elif Miktarı Gülümse
Hiçbir filiz kendi gölgesinden öte bir yerde ölümü tatmamıştır..” Ey gözlerime bahşedilmiş mucize, Ey yüreğime hediye edilmiş Cennet kokusu, Ey nefesime serpiştirilmiş bir yudum taze hayat,
Kan ter içinde susuz dudaklarıyla ve semâya dönen dualarıyla “ bir avuç deryâ’yı “ dileyen bir Haziran Cumartesi vaktinden düşüyorum sen kokan bu satırları.. Vaveylâ eden bir öğle saatinde bulunduğun yerin deli rüzgarlarında düşlüyorum seni.. Deli esen rüzgara inat başını eğmeyen gözlerine baka baka seni sevdiğimi haykırıyorum dua dua.... Kulağımda yankılan Cennet şarkılarıyla yeniden huzuru doldururken seni çekiyorum içime.. Toprak kokan benliğimle deniz kokan türkülerin söylendiği yüreğine akıyorum.. Sen mavi bir deryâ, ben sana kavuşmayı arzulayan - ruhi haliyle- Leylâ.. Sana gelen yollarıma sunulmuş tüm engelleri teker teker aşarak sana koşuyorum. Yüreğimde toprak kokusu, yüreğimde sana bir an evvel kavuşma çoşkusu.. Hadi sevgiliKapılarını, perdelerini sonuna kadar arala.. Mevcudiyetinin ve geleceğinin tek idamesi / gayesi koca yürekli “ umut “ sayfalarına bir “ Elif “ miktarı “gül”ümse olmaya geliyorum.. Heybemde yetiştirirken her nefesine bir “ Elif “ miktarı huzuru kattığım birkaç sevda gülü ve nefesimde Cennet tahayyülü ile sana koşmaktayım.. Yıllarca sana sakladığım yüreğimi benden emin olana “ sana “ katmaya geliyorum.. Yollarım sana, menzilim sana.. Kan ter içinde kalan Haziran ayının aksine ben “ senin gözlerinde “ yaşlanmayı diliyorum. Senin mevcudiyetine idrakim tamamdır artık.. Gayri benliğim senin varlığında sonlansın sevgilim… Çünkü biz bir mucizenin gerçeğe en yakın halinde sevdik birbirimizi.. Biz ki; dallarında bir “ Elif “ miktarı huzur, köklerindeki taze umutları taşıyan gül-i râna’nın sevdaya sunulan bir avuç mutluluğuyuz..
Tedavülü çoktan kalkmış bir ömrün peyderpey yeniden yaşatılması değil bizim sevdamız. Bitkisel hayatta yaşayan bir bedene yeniden ömür biçmek degil yaşadıklarımız.. Ayrı gökyüzüne aynı gözle bakan bir sevdanın en yalın haliyiz.. Tümceleri sevda ile nakış edilmiş cümlenin içinde yüreği Cennet kokan bir özneyle ile bir yüklemiz.. Biz ki toprağın suya hasret kaldığı zaman diliminde gökten düşen - bir “ Elif “ miktarı “gül”ümse’yiz.. Şimdi sevme zamanı.. Şimdi kavuşma zamanı.. Gökten inen nurun toprakla kavuşmasında temaşa edilen mucizenin kelimelere dökülen haliyiz biz.. Sen ve ben bir’iz.. Sen ve ben hep biziz.. Biz ki ;bir “ Elif “ miktarı huzuruz yetim ceylanlara hediye edilen.. Biz ki; taze gülüz nadasa bırakılmış topraklarda yeniden yeşeren.. Ve biz ki, birbirimizin kaderine yazılmış bir ömürlük sevdayız yıllarca kıyıda köşede delice beklenilen…
Nefesindeki hayatla soluklandığım saklı sevdam,
Sevda mucizesinin yeniden tezahür ettiği gözlerine yaşat beni.. Sonra da yeşil Cennetindeki gonca güllerinle sar beni… Hadi sevgili durma öyle.. Mavi bilyelerin cam soğukluğunda üşüyen yüreğimi sıcak şefkatinle kundakla. Üzerinde ütüsüz gömleği bir de yamalı pantolonu ile sana koşan bu adamı ilkokul cağındaki örgülü saçlarıyla siyah- beyaz fotoğraflara bile renk katan yaşı küçük ama yüreği büyük o kahve gözlü kızın yüreğine al.. Gözlerinde her gün tekrarlanan bayram sabahlarının güzelliğine kat beni.. Baktığın her gökyüzünde benim gülen yüzümü görebilecek kadar benimse beni.. Bir an tıkanan hayatın içinde anlamını idrak edemediğimiz ama onsuz mevcudiyetimizi idame ettiremediğimiz nefesinle sev beni.. İçine çek beni.. Taaa ciğerlerine doldur beni. Uzaklığımı unut, nefesime sokul.. Şah damarlarımdan bir an bile ayrılma sevgili.. Yoğunluktan bitap düşen yüreğimi nefesinle tazelendir.. Hadi el gibi sevgili durma yanımda . Ne olursa olsun yaşat beni yaşadığın sevdanın en yalın zamanında.. Kapı zile basan kişinin aşikâr olmasına inat sen hep benden başka her şeyi unutacak kadar sev beni..
Hadi sevgili.. Bu Cumartesi bana memleketinden güneşler topla heybene.. Biraz da deli esen rüzgardan doldur eteklerine.. Bana gelirken toz toprak koksun yüreğin… Ellerin ise huzur… Şimdi seni bekliyorum aynı gökyüzünün altında. Sana kanatlanmak üzereyim.. Hicretim sana.. Yollarım sana… Menzilim sanadır..
Unutmadan sevgili.. Gözlerimi kapattım.. Hani her zaman sana dediğim gibi” bir gün gözlerine bir şey olur da bir göz gerekirse karanlıklarına.. İşte bak yine gözlerimi sana verdim.. Kapattım ışıklarımı.. Annemin tülbentiyle perdeledim güneşi.. Sağım- solum karanlık mı sanıyorsun şimdi.. Tut ellerimi şimdi.. Gözlerin ışığım, adımların adımlarım olsun… Hadi gözlerimi kapattım ve kulağımda Cennet şarkılarıyla çoşarken kulağına fısıldıyorum sevgili…
“ Senden başka her şeyi unutacak kadar seviyorum seni ..."
………
Hep bir “ Elif “ miktarı “gül”ümse ne olur…
Çünkü; gülmek sana yakışıyor.....
Gülümse ne olur…
Gülümsediğin,
Bende yaşadığın,
Beni “ sende “ yaşattığın için
“ Eyvallah sevgili eyvallah….”
Alıntıdır.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Teşekkürler Arkadaşım Hepsi Birbirinden Güzel | |
autumn1
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 30.Tem.2008 Çar 19:09:31 |
| fiogf49gjkf0d Ağlıyorum işte...
Ne çok şey anlatır gözyaşları... Bazen söylenemeyen sözlerin sesi, bazen bir pişmanlığın diyeti , bazen de bir sevda nefesi... Sessizliğin çığlıklarıdır aslında gözyaşları... Anlatılamayanı anlatmak ister karşısındakine...
İnsanoğlu bi garip... Sevinir ağlar, üzülür ağlar,hasret çeker ağlar,kavuşur yine ağlar. Kelimeler kifayetsiz kaldığında, gözyaşları görev başındadır. Aslında ağlayabilmek büyük bir nimet...
Ve ağlamak taş kalpli olmadığımızı gösteriyor. Hala insan olduğumuzu, hissettiğimizi,duygusuz olmadığımızı...
Ama bazen gözpınarlarından aşağı süzülemez gözyaşları... Onlar dışa akıp ziyan etmezler kendilerini... Çünkü çok daha önemli bir görevleri vardır. İçteki bir yangını söndürmek isterler. Göz kapaklarınızın alev alev yandığı, boğazınıza bir şeylerin düğümlendiği, burnunuzun direğinini sızladığı oldu mu hiç? Dikkat ettiniz mi o anlarda gözyaşlarınızın istikameti neresi? En zor olanı bu belki de...
Ağlamak zayıflık mı? Neden ağlamamız gereken anlarda; yumruklarımızı,tırnaklarımız avuçlarımızı kanatıncaya kadar sıkar, boğazımızdaki düğümleri yutkunarak gidermeye çalışırız? Neden kaçırırız buğulanan gözlerimizi başkalarından?
Bakın ağlıyorum işte! Utanmıyorum kimseden... O kadar içime akıttım ki gözyaşlarımı!... Artık zapdedemiyorum içimdeki çağlayanı....
Ağlıyorum dostların vefasızlığı için
Ağlıyorum Yaradana vefasızlığım için
Ağlıyorum özlediklerim için
Ağlıyorum özleyip de kavuşamadıklarım için
Ağlıyorum içimi acıtan kalp kırıklıklarım için
Ağlıyorum istemeden de olsa kalbini kırdıklarım için
Ağlıyorum unutulmaması gerekenleri unuttuğum için
Ağlıyorum yaklaştıkça uzaklaştıklarıma
Ağlıyorum tanıdıkça çirkinleşenlere
Ağlıyorum kıymetini bilemediklerime
Ağlıyorum ziyan olan yıllarıma
Ağlıyorum bir ömür ağlayamadıklarıma | |
autumn1
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 1.Ağu.2008 Cum 20:23:47 |
| fiogf49gjkf0d
Habersiz gideceğim... Nereye gideceğimi, nasıl gideceğimi kimse bilmeyecek.... Bütün sualleri, maziyi bırakıpta gideceğim.... Havayı, suyu, kuşları sizlere bırakıpta gideceğim.... Acılarmı alıp sırtıma uzaklara yol alacağım.... Nerede ve nasıl olduğumu kimse bilmeyecek.... Sırlarımı sırtlayarak gideceğim.... Masumane duygularımı kendimle götüreceğim... Yalansız, riyasız yaşamımı omuzlanıpta gideceğim... Hayallerimi, umutlarımı sizlere bırakıpta gideceğim... Kabuslarımı, takıntılarımı kendimle götüreceğim.... Kandırılmışlığımı, aldatılmışlığımı içime atıpta gideceğim.... Sorularınızı, suallerinizi cevapsız bırakıpta gideceğim.... Buğulu bakan deniz gözlerimi bırakıpta gideceğim.... Yüreğimi zehirleyenleri affetipde gideceğim... Kalp kırıklıklarımı alıpta gideceğim.... Nereye gideceğimi, nasıl gideceğimi kimse bilmeyecek.... Geride bıraktıklarımı üzerek gideceğim.... Gittiğimde yokluğum kor olacak sizi bitirecek, Maziye baktığınızda mavi gözlü biri vardı adı neydi diyeceksiniz, Belki de hiç hatırlayamayacaksınız.... Unutulmuşluğuda size bırakıpta gideceğim.... Bir sabah uyandığınızda ben gitmiş olacağım.... Belki hiç farketmeyeceksiniz.... Belkide yokluğumun farkına bile varmayacaksınız.... Gittiğimde saflığım olmayacak, Hiç gülmeyen yüzüm, Ciddi duruşum, Her istediğiniz zaman yanınızda olan maviş gözlü olmayacak.... Nereye gideceğimi, nasıl gideceğimi kimse bilmeyecek... Rüzgarla, poyrazla, kasırgayla gideceğim, Hortuma kapılıpta gideceğim.... Ruhunuz duymadan, sessiz, sedasız kimseye farkettirmeden gideceğim.... Dünyanızı, yaşamınızı size bırakıpta gideceğim... Yalancılığınızı haykırmadan gideceğim.... Her zamanki gibi suskunluğumu alıpta gideceğim.... Geride bıraktığım şiirlerim, yazılarım,hikayelerim kalacak.... Onlarda zamanla unutulacak... Onlarıda yüreğimle alıp gidiyorum.... Uzaklardan bir rüzgarla belki serinleteceğim sizi, Uzaklardan yüreğinize bir sıcaklık vereceğim ısıtacağım sizi, Uzaklardan tebessüm olup yanaklarınızda gamzeleşeceğim, Uzaklardan serçe olup kanat çırpıp pencerenizde biteceğim, Uzaklardan gözlerinizde gözyaşını silmek için selpak olacağım, Okyanuslardan su olup dalga olarak kıyınıza vuracağım, Bunu yaptığımı dahi bilmeyecek, anlamayacaksınız... Her daim yanınızda olduğumu bilmeyeceksiniz..... Nereye gideceğimi, nasıl gideceğimi kimse bilmeyecek..... Herşeyi size bırakıpta sessiz, sedasız sukunetle gideceğim... Sizleri rahatsız etmeden, sizlere acı vermeden, farkettirmeden gideceğim... Usul usul gideceğim ruhunuz duymayacak.... Mutlulukları size bırakıpta gideceğim, Hüzünleri, gözyaşlarını sırtlanıpta gideceğim.... Dünyayı size bırakıpta gideceğim.... Gittiğimin farkına varmayacaksınız.... Gideceğim.... Gitmeden son kez sarıldığınızı yada hiç sarılmadığınızı bilmeden gideceğim.... Ne zaman gideceğimi bilmeyeceksiniz... Ansızın, bir anda gideceğim.... Sorgusuz, sualsiz gideceğim... Sizi sizinle, sizi yalanlarınızla baş başa bırakıpta gideceğim....
| |
autumn1
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 1.Ağu.2008 Cum 20:36:30 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Ben Ölürsem Akşamüstü Ölürüm
Ben ölürsem aksamüstü ölürüm Sehre simsiyah bir kar yagar Yollar kalbimle örtülür Parmaklarimin arasindan Gecenin geldigini görürüm
Ben ölürsem aksamüstü ölürüm Çocuklar sinemaya gider Yüzümü bir çiçege gömüp Aglamak gibi isterim Derinden bir tren geçer
Ben ölürsem aksamüstü ölürüm Alip basimi gitmek isterim Bir aksam bir kente girerim Kayisi agaçlari arasindan Gidip denize bakarim Bir tiyatro seyrederim
Ben ölürsem aksamüstü ölürüm Uzaktan bir bulut geçer Karanlik bir çocukluk bulutu Gerçeküstücü bir ressam Dünyayi degistirmeye baslar Kus sesleri, haykirislar Denizin ve kirlarin Rengi birbirine karisir
Sana bir siir getiririm Sözler rüyamdan fiskirir Dünya bölümlere ayrilir Birinde bir pazar sabahi Birinde bir gökyüzü Birinde sararmis yapraklar Birinde bir adam Her seye yeniden baslar
Ataol BEHRAMOĞLU
| |
autumn1
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 1.Ağu.2008 Cum 20:38:24 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d kırgınım, saçılmış bir nar gibiyim
sessiz akan bir ırmağım geceden git dersen giderim kal dersen kalırım
git dersen kuşlar da dönmez, güz kuşları yanıma kiraz hevenkleri alırım
ve seninle yaşadığım o iyi günleri, kötü günleri bırakırım.
aynı gökyüzü aynı keder değişen bir şey yok ki gidip yağmurlara durayım.
söylenmemiş sahipsiz bir şarkıyım
belki sararmış eski resimlerde kalırım
belki esmer bir çocuğun dilinde.
bütün derinlikler sığ sözcüklerin hepsi iğreti
değişen bir şey yok hiç ölüm hariç.
aynı gökyüzü aynı keder ...
Elveda Derken... | |
autumn1
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 2.Ağu.2008 Cmt 17:57:45 |
| fiogf49gjkf0d Zaman geçse de bir geçmese de
Öyle bunalmış ki ruhum bende
Adeta bedenimden çıkıp gitmek istercesine
İsyan ediyor kendime...........
Söyleyip de anlatamadıklarımdır gözyaşlarım;
Ağlayıp da akıtamadıklarımdır yazdıklarım...... | |
| |