ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

İnsanları kategorize edip kafasındaki uygun kalıplara sokmak gerçeklerden kaçmanın ve onların düşüncelerini değersiz kılmanın en kolay yolu tabii kendilerine göre

Kömür burada tabiki bir simge, dağıtılanlar sadece kömür değil. Gıda, hediye çeki, nakit para, çeyrek altın dağıtılanlara ilave edilmeli. Tabiki bu sadece AKP ile sınırlı değil maalesef, diğer partiler de yapıyor bunu, ama bu günü birlik uğraşlarla olmuyor, 20-30 senelik bir uğraş bu başarıyı sağlayan, mahalle mahalle, kapı kapı. Anlatabildim mi?

Yinede % 47 nin izahı değil.... Ama bu yöntem asıl büyük oy potansiyeli olan bölümlerde farkı yaratıyor.

Bakın size halkımızın oy potansiyelini özetliyeyim kabaca ve kendimce,

% 05 yardım alanların yardımlarda etkili partiye,

% 20 aile reisinin desteklediği partiye,

% 30 cemaat liderlerinin desteklediği partiye,

% 20 aşiret reislerinin desteklediği partiye,

kalanıda bu etkenlerden bir şekilde kendisini sıyıran yada gerçekten düşünerek oy kullananlar.....

Bak ne güzel demişsin benzin 1 Lira diyen Cem Uzan bile % 07 oy aldı, bu kadar basit..... Bu lafı ettikten sonra tekrar düşünün bakalım 1 çuval kömüre oy satar mı?

Tayyip bana kömür verdi diye oy veren halktan niçin bu kadar korkuyorsunuz anlamıyorum..Asıl korkmanız gereken sorgulamadan eleştirmeden bilinçli bir şekilde ona oy verenler..

Kurtuluş savaşının büyük devrimcileri başta Mustafa Kemal sonra halktı..

Şimdi o yerlere göklere sığrdıramadığımız halkta bu topraklarda yetişti,onlarda bizim içimizden..

O zaman ki eğitim,ekonomi v.s açısından şimdiki kıyaslandığında arada büyük uçurumların olduğu görülecektir..

İyinin güzelin doğru olanın yolu eğitimden geçiyor ise ; o dönemin halkıyla içinde bulunduğumuz bugünün halkı arasında ki fark nedir?

Bu ülkenin zor zamanlarında o halk yine ortaya çıkar, her zaman devletine, ülkesine sahip çıkmıştır! 

Bknz. yakın geçmişimizdeki ekonomik krizler, şirketler ek vergi ödedi, hükümetin çağrısıyla yastık altı bankaya yattı, ekonomi canlansın diye alış-veriş kampanyasına katılındı, herkes elinden geleni yaptı...

Ben sadece normal zamanda nasıl oy verdiğimizi izah ediyorum....

Normal zamandan kastın?

Normal zaman işte, her şey tıkırında!

Çaktım köfteyi

Ha normal zamanımız da var yani herşey tıkırında işliyor madem niçin bu millet oyunu bir çuval kömüre satar sana göre?

Bizim halkımız zor günleri çok iyi bilir, çok yaşamıştır. Büyük çoğunluğu orta halli desekde fakirdir ama yetiştirilmesi, gördüğü ile idare etmesini bilir. Bütün olumsuz görüntülere rağmen (hırsızlık, gasp, terör, cahillik, fakirlik vs.) aç komşusunu doyurmadan yatmaz. Daha kötü bir alışkanlığı vardır önüne sunulanı yer!

Önüne sunulan pembe tablodur, sen inşa et geleceklerdir (alıntı, düşler tarlası)

Bakın şimdi size basitçe anlatayım...

Senin bir şirketin var çalışıyorsun, ciddi mal varlığın var ama o kadar da büyükte finans problemlerin var. Başlıyorsun şirketin dinlenme tesislerini satmaya, sonra misfirhanesini yetmiyor, şirket elemanlarına golf sahası yapmak için sakladığın araziyi satıyorsun, yetmiyor şirket binalarından birkaçını satıyorsun. Bu arada bu satışlardan şirket çalışanları haberdar ama umurlarında değil, çünki o arada tıkır tıkır maaşlarını alıyorlar, bir sıkıntı yok yani.

Bir gün gelir şirketinin satacak mal varlığı kalmaz, şirket çalışanları zam alamaz huzursuz olur. Zaman geçer bırak zam almayı aldığı paranın altında aynı işine devam etmek ister, kimi devam eder kimi edemez. Devam edemeyenler mesela ailede 4 kişi var, alış verişini kısıtlar. Alış verişin kısıtlandığı yer bakkal, market, giyim evi gibi, bu defa buralar zora girer, aynı olaylar o işletmelerde yaşanır ve ben size bunun gibi çok uzun satırlar yazabilirim.

Henüz doğru düzgün elektrik, doğal gaz yakmadık. İnsanlarımız hava şartları ağırlaştıktan sonra önce bir eve çekilsin sonra konuşalım....

1. Kömürün parası Tayyip in cebinden çıksaydı o zaman yukarıdaki ilk cümle anlamsal olarak doğru olurdu.
2. Ben kendi korkumu söyleyeyim; bir çuval kömüre tongaya düşen, buna mecbur bırakılan, fakirleştirilen, koyunlaştırılan halktan korkuyorum.
3. Sorgulamadan eleştirmeden "bilinçli bir şekilde" nasıl oy verildiğini ise anlamış değilim.

   Bir çocuk yetiştiriyorsunuz, tek çocuklusunuz, en güzel şekilde eğitim veriyorsunuz, sokakta nasıl yürümesini, insanlara nasıl davranmasını öğretiyorsunuz. Sokağa çöp atmaması gerektiğini, insanlara kibar davranması gerektiğini, ekmek kuyruğuna girdiğinde insanlara saygısızlık yapmadan öne geçmeye çalışmaması gerektiğini öğretiyorsunuz.. Bu ve buna benzer şeyler.. Sonra adamın biri (ki o adamın biri lerinden çok var..) düşünmeden, eğitmeden, doğru dürüst okutmadan, geleceğini hazırlamadan 10 tane çocuk yapıyor. Sonra o çocuklar büyüyor. Şimdi onların 10 adet oy hakkı oluyor, sizin çocuğunuzun 1 adet oy hakkı. Ve onların istediği gibi yönetiliyor ülke. Matematik bilir misiniz bilmiyorum ama, artık aritmetik ortalamaya göre değil, hormonik ortalamaya göre yapılmalı bence seçim.. Ki bu ülkede, veya dünyanın farklı bi yerinde böyle bir düşünce son derece ütopik. Ama bence doğru olan bu.Haksızmıyım. ?