ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
27 Nisan 2024, Cumartesi 01:25   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Geyik Muhabbet > Öylesine muhabbet
forum sohbet oyun basliklari
   KRİSTAL ŞEKERLİKTEKİ BAYRAMLAR
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Nefertiti585

Nefertiti585 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  6.Ara.2008 Cmt 23:25:42      KRİSTAL ŞEKERLİKTEKİ BAYRAMLARsohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Çocukluğumda yaşanan en güzel günler bayram sabahlarıydı. Önceden alınan ayakkabılarımız, canım anneciğimin diktiği elbiselerimizle, nasıl bir heyecan yaşardık. İllâ hepimizin elbiseleri aynı kumaştan olurdu. Kavga çıkmasın, kimse kimseye hava atmasın diye sanırım öyle uygun görülürdü. Kimse de sesini çıkartmazdı. Siyah üzerine kırmızı puanlı elbiselerimizi hiç unutmuyorum. Uğur böcekleri gibiydik. Belden kuşaklı çift cepli robadan ya da belden kesimli elbiselerimizle on-onüç yaşındaki bir çocuğun, bayramda en güzel olacağız heyecanını nasıl unutabilirim! Erkek kardeşlerimin de aynı renk pantolonla aynı kareli gömlekleriyle dolaşmaları o kadar komik, bir o kadar da güzeldi. Ne marka vardı, ne hazır giyim. Annemizin diktikleriyle mutlu olmak zorundaydık. Fazlasını da bilmiyorduk ki zaten. Şimdiki çocuklar gibi tüketim çılgınlığımız yoktu. Doyumsuzluk nedir bilmiyorduk. Azla yetinebiliyorduk. Onun için mutluyduk.

O akşam yataklarımızın başucunda yeni ayakkabılarımızla yeni elbiselerimiz uykuya yatardık. Bayram öncesi evde bir takım hazırlıklar yapılırdı. Adeta evde olağanüstü hal ilan edilirdi. Temizlik yapılır, camlar silinir, çamaşırlar yıkanırdı. Sanki gelenler kirli çamaşır var mı diye bakacak. Mutlaka çarşıya gidilip, tel kadayıflık, şeker, çikolata alınırdı. Kadayıfı akşamdan sobanın üzerinde pişirirdi annem. Pişirmeden önce işlemlerden geçerdi bizim kadayıf. Tel tel ayrılır, yağlanır, yuvarlak bir tepsiye yerleştirilir. Sonra arasına arzuya göre ceviz ya da fıstık içi konulur ve sobanın üzerinde sabırla tepsiyi çevire çevire pişirirdi. Kadayıf kızardıkça ortalığı hoş bir koku kaplardı. Bir türlü de pişmezdi ki, işimiz bitsin de gidip yatalım uyuyalım. Sinir olurdum kadayıfa. Pişip de şurubunu da hazırlayıp, üzerine dökünce odadaki koku dayanılmaz olurdu. Tatlı ile kızartma kokusunun karışımı odaya yayılır, içimizi bayıltırdı. Tatmak için sabahın olmasını dört gözle beklerdik.

Sabahın ilk ışıklarıyla beraber yataklarımızdan fırlar, hazırlanmaya başlardık. Ortalık ne kadar dağılır, karışırdı. Üstümüzden çıkanlar, yeni giyeceklerimiz, çoraplarımız, ayakkabılarımızla odanın altını üstüne getirir, annemizden de tatlı bir azar işitirdik. Çünkü bizleri hazırlamaktan, kendi kırmızı rujunu sürmeye vakit bulamazdı. Yine de bunlar tatlı telaşlar olduğu için, kimse üstünde durmazdı böyle ayrıntıların. Herkes giyinip süslenme telaşındaydı sadece. Kim önce hazırlanırsa, büyüklerin elini öpmeye başlardı. Evdeki büyükler anneannem, annem ve babamdı. Onlar da bizi öper, ‘nice bayramlara’ derlerdi.

Daha kahvaltımızı yapmadan kapının zili çalmaya başlardı. Tanrım! Bu çocuklar uyumamışlar mıydı yaa! Erkenden şeker ve harçlık toplamaya çıkmışlardı. Tanı tanıma kapı kapı gezen çocuklar. Ellerinde torba, belli ki şeker toplanacak içine. Verilen paralarla da bakkaldan çata-pat, mantar tabancası alınacak. Birinci grubu yollarken, ikinci, üçüncü gruplar gelirdi. Onları gönderirken bu defa da davulcu büyük bir gümbürtüyle gelir, şeker ve para isterdi. Biz de giderdik ama, tanıdığımız bildiğimiz evlere giderdik. Akraba, ahbap evlerine. Onlar da para ve şeker verirdi bize. Biz de kimin daha çok parası oldu diye sayardık. Sonra bakkala gider harcardık. Bunlar bayramın şanına yakışan hoş güzel anılar tabii.

Daha sonra bayramlaşmaya çıkardık evden ailece. Eski, Austin marka otomobilimize doluşur, eş-dost-akraba ziyaretlerine giderdik. Tabii o zamanlar turizm bu kadar gelişmediği için, insanlar bayram tatilini fırsat bilip, evden kaçmayı öğrenememişlerdi. Onun için bayram ziyaretleri çok önemliydi. Mutlaka babamın iş arkadaşlarına, özellikle önce müdürlerine gidilirdi bir kutu çikolatayla. Bu biraz resmi bir ziyaret olurdu ve kısa sürerdi. Şimdi ne amirine ne de diğer arkadaşlarına gidemezsin. Çünkü evde kimseyi bulamazsın Bu işten sadece babam hoşlanmazdı. Çünkü ev gezmelerini sevmezdi. Formalitelerden hoşlanmazdı ve yolda giderken ‘inşallah bulamayız da bir kartvizit bırakıveririz’ derdi, annemin de canı sıkılırdı. Ama hep babamın dediği olur, çoğunlukla gittiğimiz evlerden geri dönerdik. Annem de; ‘Evde böyle oyalanırsanız kimseyi bulamayız’ diye söylenirdi.

Öğleden sonraları de iade-i ziyaretler başlardı. Bu defa da bize gelirlerdi. Biz de akşamdan pişen kadayıfı ikram ederdik. Zorunluymuş gibi, önceden doldurulup hazırlanan kolonyalar gelenlerin ellerine dökülürdü. Bir de bayramlarda ve annemin kabul günlerinde boy gösteren kristal şekerlik ortaya çıkar, içi karışık şekerler çikolatalarla doldurulur, ikram edilirdi. Misafirler de çaktırmadan göz ucuyla içini kontrol eder en güzel hangisiyse, badem nerde, çikolata nerde, bakar ve gözüyle seçtiğini alır yerdi. Onlara ya likör verilirdi ya da sadece kahve ikram edilirdi. Bu işler bana düşerdi evin en büyük genç kızı olarak.

Akşamüzeri dayımlara teyzemlere giderdik. Onlar da bize harçlık verirdi, ama biraz cimri oldukları için az para verirlerdi. Biz de aramızda ‘yine aynı der gülüşürdük. Böylece bayramın birinci gününü bitirir akşamı beklerdik.

Akşam babam bizi lunaparka götürürdü. Acaba lunaparka hâlâ gidiyor mu çocuklar? Lunaparkların çok ayrı bir yeri vardır bende. Çocukluğumun en güzel yerlerinden biriydi. Lunaparklar bana hüzün verir. Şimdi bile aynı duyguları duyarım bir lunapark gördüğümde. Palyaçolar hüzünlendirirdi beni. İnsanları güldürürken, acaba kendileri hangi duygular içerisindedir? Eminim ki mutsuzlardır. Orada çalışanlara acırım. Keşke hep insanlar gelse de para kazansalar derim içimden. Onca emek vardır orda. O renk cümbüşüyle bambaşkadır bu parklar. Bayram yerlerinin vazgeçilmezidirler. O meydanlarında başka zaman görmeye alışık olmadığımız satıcılar çıkar ortaya, macuncular, horoz şekerciler, baloncular lunaparkın renklerine karışır gider.

Aslında bayramlar hep aynı bayramlardır. Kime sorsanız eski bayramlar nasıldı diye. Sadece çocukluklarındaki bayramları anlatırlar. Kimse şimdiki bayramları anlatmaz. Neden biliyor musunuz? Çünkü bayramlar sadece çocukları sevindirir, mutlu eder. Büyüklerinse, diğer alışılagelmiş günlerden pek bir farkı olmadan geçip gider bayramları.

Hiç çocukluğumuzda alınan bir ayakkabıya sevindiğimiz kadar, şimdi aldığımız bir ayakkabıya sevinebiliyor muyuz? Şarkıda da dendiği gibi; “Bayramlar mı eskidi, bizler mi yaşlandık” Evet bayramlar aynı bayramlar... Değişen bizleriz.
Sevgiyle sağlıkla kalın.

 

Alıntıdır.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

Lost20

Lost20 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  9.Ara.2008 Sal 16:44:33sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

Gazze de kurban!
Yüz binlerce insan...
Çoluk çocuk, bir ablukada sıkışmış.
Bir yanı kapı duvar Mısır.
Bir yanı kalbi duvar İsrail.
1.5 milyon tutsak. 1.5 milyon rehine. 1.5 milyon insanlık. 1.5 milyon insanlık ayıbı.
Kaçı aç, kaçı bi ilaç.
Kalbi aç.
Bu bayram şöyle düşünün.
Zengin, mütevazı ya da yoksul hanenizde...
Tüm pencereler kapatılmış, tüm kapılar kilitli, tüm çıkışlar yasak, tüm bakışlar karanlık.
Bir nefes alın, alabiliyorsanız...
Ya da...
Gazze vicdanınıza düşmüşse, devletseniz, hükümetseniz, insansanız...
Bir nefes verin, verebiliyorsanız!


UMUR TALU - SABAH

CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir