fiogf49gjkf0d “Siz, tüm dünyaya,
yenilgiyi asla kabul
etmediğinizi,
aksine, ona karşı
direnebildiğinizi
gösterdiniz...”
Onbir yaşındayken amansız bir hastalığa karşı savaşım vermek yaşamı çekilmez duruma getirebilir. Ya bir de kemoterapi nedeniyle tüm saçlarının döküleceğini ve arkadaşlarının karşısına saçsız çıkmak zorunda kalacak bir çocuğun yerine koyunuz kendinizi... O yaşta birdenbire ne denli büyük bir değişime uğrayacağınızı düşünebiliyor musunuz?
Ian O’Gorman bu yazgıyı hiç yaşamayacak denli şanslıydı.
Onun öyküsü 1994 yılında bağırsaklarında ameliyatla çıkartılması gereken kötü bir tümör bulunmasıyla başladı.
Daha sonra doktorlar bu tümörün lenf kanserine dönüştüğünü ve kemoterapi yapılması gerektiğini söylediler.
Hastaneden söz ederken "Ameliyatım bir yana, ayrıca burnuma dek her yerime, tüpler takılıydı" dedi Ian.
Ama onun en büyük kuşkusu, kemoterapinin yapılacağı haftanın gelmesi ve artık "kel" olacağı düşüncesiydi.
Sonunda okul arkadaşı Scott Sebelius bu duruma harika bir çözüm buldu.
"Eğer sınıfta herkes kafasını kazıtırsa, kimse kimin ne nedenle saçsız olduğunu anlayamaz" dedi. "Yani içimizden hangimizin kanser hastası olduğunu hiç kimse anlayamaz."
Böylece Lake Hazırlık Okulu’nun beşinci sınıfındaki tüm öğrenciler, başta sınıf öğretmenleri olmak üzere, bir günde saçlarını kazıtmışlar, sınıf bir anda, kafaları pırıl pırıl parlayan öğrenciler ve onların öğretmenleriyle apayrı bir görünüme bürünmüştü.
Öğrencilerinin bu dayanışması, öğretmen Alter’i çok etkilemişti:
"İnsanlar genellikle çocukların kolaylıkla yenilgiyi kabullendiklerini düşünürler" dedi öğrencilerine. "Oysa siz, tüm dünyaya, yenilgiyi asla kabul etmediğinizi, aksine, ona karşı direnebildiği- nizi gösterdiniz..."
Ian´ın sınıf arkadaşlarından on yaşındaki Kyle Hanslick ise, bu davranışlarının nedenini şöyle açıkladı:
"Ian’ın yaşamda en son isteyebileceği şey, kendisiyle dalga geçilmesiydi" dedi. "Biz de bu davranışımızla, onun kendisini böylesi bir duyguya kaptırmasını önledik..."
Ian’un öyküsü gerçekten örnek alınası bir öykü:
Bu oniki "kel" çocuk, okulda bir araya geldiklerinde, özellikle büyükleri tarafından olağanüstü bir ilgi ve takdirde karşılandılar.
Saçlarını kazıtmakla onlar, arkadaşlarını korumakla kalmıyor lar, doktorlara da önemli bir ders veriyorlardı.
Çocukların doktorlara verdiği önemli, iki dersin birincisi, "hasta bir kişinin dışlanmasının hiç de sağlıklı olmadığı", ikincisi ise "hasta bir kişiye ilgi gösterilmesinin son derece sağlıklı olduğu" idi.
Ian’un babası ise, oğlunun öğretmeni ve sınıf arkadaşlarının böylesi bir dayanışma göstermeleri karşısında duygularını, "Çocuk sandığımız bu kişiler, meğer ne büyük insanlarmış" diyerek özetledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tüm umutlarımızın kesildiğini sandığımız bir anda, hiç ummadığımız bir yerde ve hiç ummadığımız bir biçimde, yepyeni umutların ışığıyla kamaşıyor gözlerimiz..."
|