fiogf49gjkf0d
Bir şey var bu kent ile aramda çözemediğimGecenin buz gibi keskin soğuğu değerken tenime dikenli çığlıklar bölüyor uykularımı önceGözlerime doluyor duvarda cansız ışıkların titreyen gölgeleriperdeleri aralıyorum sonra sabaha daha çok varKendi yalnızlığında gece gibi sessiz gölgeler üşürken duvarda mavi gözlerinde bir hüzünlü bakışve dudaklarının kenarına asılı yarım tebessümlebir fotoğrafa takılır gözlerim Bir şey var bu kent ile aramda çözemediğimHer gece aynı karanlık ve aynı zindan yalnızlığıiçimde eksik sevdaların cam kırıklıklarıdudak uçlarımda yeşermeden sararan sözcüklerellerimde yazılmamış şiirlerin mürekkepleri kururken Son zamanlarda daha çok batar oldu bıçak ucuna benzer ağrıların olur olmaz zamanlarda saplanması yüreğime
Bir şey var bu kent ile aramda çözemediğimKöpük köpük dalgalar içinde uyanıyorken yalnızlığımönce uzak iklim rüzgarlarıyla mevsimsiz sonbahar yağıyor odayarüzgarın içine sıkışan yürek dağlayıcı bir ses gidip de dönmeyenleresonra yitirdiğim düşlerim geliyor aklıma sevdaya dair
Pamuk ipliğine bağlı yaşam ile ölüm arasında bir yerlerde bunca bekleyişin ardından sıkı sıkıya tutunmak sevdaya ‘Ölüm aşkın kapısına uymayan anahtar’ Uzakta oluşunun dayanılmazlığında ellerimdeki gökkuşağının renklerini soldurmaktan korkar gibi perdeleri aralıyorum sisler içinde kent aydınlanıyor şimdi sabah... |