ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
9 Mayıs 2024, Perşembe 11:39   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler > Önemli Bilgiler
forum sohbet oyun basliklari
   FENARİ İSA CAMİİ
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

WaaLLaaCe

WaaLLaaCe resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  30.Nis.2009 Per 21:42:54      FENARİ İSA CAMİİsohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
fiogf49gjkf0d

FENARİ İSA CAMİİ

 

İstanbul’un eski Bizans kiliselerinde olan Fenari İsa Camii,Fatih ile Capa semtleri arasında ,Yenibahçe vadisinde,Vatan Caddesi kenarında bulunmaktadır.

Geç Roma çağına ait bir mezarlık arazisi üzerinde,İmparator VI.Leon döneminde (886-912),Drungarios (donanma komutanı) Konstantinos Lips (ö.917) tarafından kurulan manastrın kilisesi olarak inşa edilmiştir.Manastır Moni tu Libos olarak adlandrılmış ve imparatorun da katıldığı açılış töreni Haziran 907 ‘de yapılmıştır.Geçen yüzyılda İstanbulun Bizans dönemi eski eserleri üzerinde çalışma yapanlar,bu manastırın Fatih Camii yerinde olan Havariyun Kilisesi’ne yakın olduğunu göz önünde tutarak, Fatih Külliyesi,darüşşifasının mescidinin Libs Manastırı’nın  kiliselerinin kalıntısı olduğunu sanmışlardır.Türk araştırmacılar tarafından da benimsenen bu görüşün doğru olmadığı ve Lips (veya Libos)Manastırı ile Kilisesi’nin Fenari İsa Camii ile aynı olduğu anlaşılmıştır.Kilise Teotokos’a (Meryem) sunulmuştu.Binanın dışında bir silme üzerinde bulunan kitabede, bu dini binanın “Lekesiz” Meryem’e (panakrantos)ithaf edildiği okunduğundan bu defa yine yanlış teşhis yapılarak Panakrantos Kilisesi ve Manastırı’nın burası olduğu sanılmış , fakat bu terimin sadece sıfat olarak kullanıldığı ve gerçek Panakrantos Kilisesi’nin Ahırkapı çevresinde olduğu ispatlanmıştır.

Manastırın tarihi hakkında yeterli bilgi yoktur.Kurulduğu dönemde kilise,bu gün görülen binanın yalnız kuzeyde bulunan kısmından ibaretti.Latinlerin Konstantinopolis’i işgal etmesinin ardından İmparator VIII. Mihail Paleologos’un  (hd 1261-1282) şehri geri alıp, Bizans İmparatorluğu’nu ihya etmesiyle  manastırın yenideb önem kazandığı görülür.VIII. Mihail’in ölümünden sonra eşi İmparatoriçe Teodora,önceki kilisenin güney tarafına bitişik olarak İoannes Prodromos’un adına ikinci bir kilise yaptırarak manastırı da ihya ettirmiştir.Kilise, Paleologos sülalesinin mezarları için tasarlanmıştı.İmparatoriçenin annesi ile 1295’te ölen kızı Eudoksia’başka ,4 Mart 1303’te bizzat Teodora,arkasından oğlu Konstantinos 5 Mayıs 1306’da buraya gömülmüşler,III. Andronikos’un 16 Ağustos 1324’te ölen eşi Eirene ve İmparator II. Andronikos (hd 1282-1328),13 Şubat 1332’de Lips Manastırı Kilisesi’ne defnedilmişlerdir.1417 yazında ise VIII. İoannes Paleologos’un (1425-1448) eşi, Rus asıllı Anna da buraya gömüldü.Kilisenin batı ve güney tarafını “L” biçiminde saran bir ek bina ise 14 yy’ da inşa edilmiş , böylece bina bir defa daha büyütülmüştür.Son Bizans döneminde şehrin önemli dini merkezlerinden olan manastır, Meryem’in doğum günü yortusunda bütün saray erkanının burada toplanmasına sahne oluyordu.İmparatoriçe Teodora’nın manastırın idaresi için bir çeşit vakfiye olan tipikon (yönetmelik) eksik halde olmakla beraber günümüze kadar gelmiştir.Bu belgeden,kadın rahibelerin yaşdıkları manastırın kadrosu hakkında etraflı bilgi edinilir.Makedonya,Silivri,İzmir,İzmit, ve Üsküdar dolaylarında arazileri olan manastırda bir de 15 yataklı küçük bir hastane vardı.Lips Manastırı ve Kilisesi,şehrin fethine kadar kullanımını sürdürmüştür.

Hristiyanların bu dini tesisi ne zaman boşalttıkları kesin olarak bilinemez ise de, II Beyazid döneminde (1481-1512),terk edilmiş Bizans kiliselerinin “şenlendirilmesi”akımı sırasında, erken Osmanlı çağının ünlü ulema ailesinden  Fenarizadelerden Alaeddin Ali Efendi (ö.1498)tafafından 15. yy’ın sonlarında mescide çevirdiği bilinir.Bu sırada manastırda zaviyeye dönüştürülmüştür.927/1521 tarihli vakıfiyesinde,yıllık gelirinin 30.000 akçe  oldugu gösterilir.Bu kayıtta ayrıca odaların bir  kısmının harap durumda oldukları da belirtilmiştir.

İstanbul’un beşte birini yok eden 1633 yangınında mescit yanmış,herhalde mimari bakımdan da zarar görmüş olmalı ki,Sadrazam Bayram Paşa tarafından felaketi takip eden yıllarda önemli ölçüde tamir edilmiş ve minber koydurularak camiye çevrilmiştir.Manastır hücrelerinden kalanlar ve caminin bir kanadı 17. Yy’ın sonlarında tekke olmuştur.Hadika’dan öğrenildiğine göre,mescidinin imamı olan Şeyh İsa el-Mahvi,manastır hücrelerindei Halveti zaviyesi yapılmıştı.Dolayısıyla mabedin adı da Fenari İsa şeklini almıştır.Gerede’nin Sarıkadı Köyü’nden olan Şeyh İsa Efendi,80 yaşlarında hacca giderken Şam’da  1127/1715’te öldüğüne göre zaviyenin Halveti tekkesine dönüşmesi  17.yy’ın sonlarında olmuştur.1196/1782’de Cibali’den başlayarak Marmara kıyısına kadar uzanan yangında Fenari İsa Camii’nin de,yakınında ki yeniçeri kışlası (Yeni Odaklar) yandığına göre kurtulmuş olabileceğine ihtimal verilemez .Hadika’nın bir yazma nüshasına eklenen bir nokta , “hayli vakit harap kalan” mescidin,1247/1831’ de ,Mihrişah Valide  Sultan  vakıf  mülhakatından olduğu için,padişah iradesiylet tamir ve ihya edildiği belirtilir.

İyi ve bakımlı durumda I.Dünya Savaşı yıllarına kadar gelen Fenari İsa Camii,1918’deki büyük Fatih yangınında yeniden felakete uğrayarak bir defa daha yanmış,memleketin içinde bulunduğu sıkıntılı yıllarda tamir edilemediğinden , kırk yıl utanç verici bir harabe halinde kalmıştır.Bu arada 1929’da burada bazı arkeolojik araştırmalar yapılarak,tuşa kakma tekniğinde değerli bir Ayia Eudoksia ikonası (şimdi arkeoloji müzesinde) bulunmuştur.1960’ta yapılan ciddi bir restorasyon sonunda Fenari İsa Camii onarılarak ihya edilmiş ve tekrar ibadete açılmıştır.Fakat bu arada ,1636’da yapılan motifleri üç renkli malakari mihraptan kalan parçalar bütünüyle yok edilmiştir.1942’ de yıktılan minaresi de son yıllarda yeniden inşa olunmuştur.

Fenari İsa Camii olan yapı,aynı dönemlere ait üç bölümden oluşur.En kuzeydeki en eski yapı,bir narteksi (hol) takip eden esas mekanı dört sütunlu “kapalı Yunan haçı” biçiminde  denilen plandadır.1633 yangınından sonra yapılan tamirde bu sütunlar herhalde çatladığından ,kaldırılarak binanın üst yapısını destekleyen kesme taştan ana eksene paralel iki büyük kemer inşa edilmiştir.1918 yangınından sonra bu sütunların kaideleri meydana çıkmıştır.Dışarı taşkın esas apsisin iki yanında yonca biçiminde küçük mekanlar halinde bir çift pastoforion hücresi bulunur.Evvelce narteksin güney tarafında olan ahşap bir merdivenden ,kubbenin dışına çıkılıyordu.Burada hiçbir Bizans kilisesinde rastlanmayan bir özellik olarak, kubbenin dört tarafında , dört küçük şapel vardır.Bunlardan birinde , kilise terk edilirken  bırakılmış Ayia Eudoksia ikonası 1929’da bulunmuştur.Gerek kuzey,gerek güney kiliselerinin kubbeleri eski ölçüleri üzerine,kasnaklarındaki pencerelerin biçimlerinden anlaşıldığına göre ,1831-1832’deki onarımda yapılmışlardır.Yapının kuzeye bakan duvarı da 1960’ta bütünüyl yeniden yapılmıştır.Kuzen kilisesinin apsis çıkıntılarının üstünde dolaşan mermer silmede kilisenin Meryem’e sunulduğunu bildiren Grekçe kitabe görülür.bu bölümde mermer üzerine taş işçiliği bakımından itinalı yapılmış mimari organlar (başlıl,silme,kubbe eteği silmesi gibi) vardır.Yangınlarda büyük kısmı parçalanan bu bezemede çift başlı kartal kabartmaları dikkati çeker.

13.yy’ın sonlarında inşa edilmiş olan güney kilisesinde yine bir dış narteksi takip eden ana mekan,örneklerine ancak  son Bizans döneminde rastlanan “dehlizli tip” denilen sisteme göre yapılmıştır.Kare bir kitle halinde yükselen orta mekanin üstünü,kuzey kilisesindeki gibi 1831-1832’de ki kasnak biçimi değiştirilmiş kubbe örter.Burada da orta mekanı ,”U” biçiminde saran dehlizlerden ayıran sütunlar kaldırılarak ,iki büyük tuğla kemer ile üst yapı desteklenmiştir.Sütunların kaideleri 1929’dan sonra ortaya çıkmıştır.Bu güney kilisesinin dış doğu cephesi,13-14. Yy’lar Bizans sanatında çok sevilen tuğla bezemelerle süslenmiştir.Bu bölümün bir duvarında pek az mozaik kalıntısı da bulunmuştur.

Her iki binayı da batı ve güneyden “L” biçiminde saran ve 14 . yy içinde eklenen parekklesionlar (koridor) ise mimari bakımdan fazla özelliğe sahip değildir.Her iki binanın döşemeleri altına yerleştirilen lahitler gibi,bununda bir kısmında mezarlar vardır.Toplam sayıları 22 tane olan bu mermer lahitler , binanın sahipsiz kaldığı 1930-1960 arasında parçalanmıştır.Bir söylentiye göre binanın altında bir mahzen bulunmaktadır.Şimdiye kadar incelenmediği için bu hususta kesin bir bilgi yoktur.

 

 

CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir