ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
| | |
|
B1RYAK1S1KL1
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 11.May.2009 Pzt 19:09:22 Neden ßen ? |
| fiogf49gjkf0d
Efsane wimbledon un ilk zenci şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS den ölüm döşeğindeydi...
Hayranlarından biri sordu....
Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti ?
Arthur Ashe cevap verdi..
Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir , 500 bini profesyonel tenisçi olur , 50 bini yarışmalara girer , 5 bini büyük turnuvalara erişir , 50 si Wimbledon a kadar gelir , 4 ü yarı finale , 2 si finale kalır . Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrıya Neden ben? diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken , Tanrı ya nasıl Neden ben? derim?
Mutluluk insanı tatlı yapar .
Başarı ışıltılı..
Zorluklar güçlü..
Hüzün insanı insan yapar , yenilgi mütevazı...
(Tanrı ya asla Neden ben diye sormayın.)
| |
xJULIETx
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 11.May.2009 Pzt 21:15:57 |
| fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d
B1RYAK1S1KL1 :
Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrıya Neden ben? diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken , Tanrı ya nasıl Neden ben? derim?
Mutluluk insanı tatlı yapar .
Başarı ışıltılı..
Zorluklar güçlü..
Hüzün insanı insan yapar , yenilgi mütevazı...
(Tanrı ya asla Neden ben diye sormayın.)
|
|
|
Çok anlamlı ve insanlık için ibret alınacak bir paylaşım, çok teşekkürler...
Allah a her durumda güvenin, inanın ve şükretmeyi sürdürün..
Mutluyken, bunu mutsuz olduğunuz zamanlar için, size verilen bir ödül olarak düşünün.
Zorluklarla mücadele ederken; size güçlü olma fırsatını tanıdığı için,
Hüzünlüyken, sevincin ne demek olduğunu daha iyi anlayabileceğiniz ve bu şansı elde ettiğinizde artık daha fazla sahip çıkabileceğiniz için şükredin..
Yenildiğinizde; size eksiklerinizi görebilme şansını sunduğu için anın onu..
Başarılı olduğunuzda; bunun emeğinizin ve gayretinizin ödülünü alabilmenize müsaade ettiği için olduğunu anımsayın ve şükredin ona..
Ve her zaman geçtiğiniz yolları katederken, attığınız her adımda ona sizinle beraber yürüdüğü için açın avuçlarınızı ve yüreğinizdeki bu şükran hissini daima muhafaza edin..
Sevgiler..
| |
raikimi
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 12.May.2009 Sal 00:38:44 |
| fiogf49gjkf0d
·xJULIETx· :
B1RYAK1S1KL1 :
Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrıya Neden ben? diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken , Tanrı ya nasıl Neden ben? derim?
Mutluluk insanı tatlı yapar .
Başarı ışıltılı..
Zorluklar güçlü..
Hüzün insanı insan yapar , yenilgi mütevazı...
(Tanrı ya asla Neden ben diye sormayın.)
|
|
|
Çok anlamlı ve insanlık için ibret alınacak bir paylaşım, çok teşekkürler...
Allah a her durumda güvenin, inanın ve şükretmeyi sürdürün..
Mutluyken, bunu mutsuz olduğunuz zamanlar için, size verilen bir ödül olarak düşünün.
Zorluklarla mücadele ederken; size güçlü olma fırsatını tanıdığı için,
Hüzünlüyken, sevincin ne demek olduğunu daha iyi anlayabileceğiniz ve bu şansı elde ettiğinizde artık daha fazla sahip çıkabileceğiniz için şükredin..
Yenildiğinizde; size eksiklerinizi görebilme şansını sunduğu için anın onu..
Başarılı olduğunuzda; bunun emeğinizin ve gayretinizin ödülünü alabilmenize müsaade ettiği için olduğunu anımsayın ve şükredin ona..
Ve her zaman geçtiğiniz yolları katederken, attığınız her adımda ona sizinle beraber yürüdüğü için açın avuçlarınızı ve yüreğinizdeki bu şükran hissini daima muhafaza edin..
Sevgiler..
|
|
|
Yüreğinize, ruhunuza sağlık. | |
B1RYAK1S1KL1
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 20.May.2009 Çar 17:43:57 |
| fiogf49gjkf0d Rahmetli babaannem pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi, aramaya başladı. Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyordu . Çocukluk iste, -Aman babaanne dedim. - Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya, yorulmaya değer mi? Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı, öfkeyle doğruldu. -Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun, dedi. - Hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar.
Bir pirinç tanesinde kaç insanin göz nuru, alın teri, emeği, çilesi var biliyor musun? Utancımdan kıpkırmızı olmuştum.
Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim. Alain in proposlarini okuyorum. Birden irkildim. Babaannemi hatırladım. Alain, bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa, bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu. İlave ediyordu. Bir iğnenin üretiminde binlerce insanin alın teri, göz nuru, el emeği vardır diyordu. On dokuz yıl evveldi. Stockholm e gitmiştim. Bir otele indim. Geceydi. Sabahleyin, traş olmak i çin lavaboya gittiğimde, aynanın yanında ilginç bir not gördüm. Lütfen traştan sonra jiletinizi çöpe atmayın, yanda bir kutu var oraya bırakın, bir tek jiletle dahi olsa, İsveç çelik sanayisine yardımcı olun diyordu. Doğrusu hayretler içinde kaldım. Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir. Birçok eşya üzerinde İsveç çeliğinden yapılmıştır diye yazardı. İste o ülke, kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor, ona sahip çıkıyor, gelen turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu.
İsviçre de zaman zaman, belli periyotlarda radyolar, televizyonlar bir haberi duyurur. Şu tarihte, su saatte, adamlarımız gelecek. Siz lütfen hazırlığınızı yapın. Okumadığınız, ilgilenmediğiniz, kullanmadığınız ne kadar kitap, dergi, gazete varsa, kâğıt, ambalaj, kutu varsa, velev ki, bir ilaç prospektüsü dahi olsa, kapının önüne koyun. İsviçre nin kalkınmasına yardımcı olun. Fazla ağaç ziyanına engel olun. Japonlar son derece sade, basit, yalın mütevazı yasayan insanlardır. Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar Japonlara göre ruhen tekamül edememiş, hayatın manasını anlayamamış, zavallı kimselerdir.. Böyleleriyle; evini mezat salonuna çevirmiş zavallı, diye eğlenirler. Bir insanin gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır. Vaktiyle Japon ekonomisi darboğazdan geçiyor. İç borçlar, dış borçlar gırtlağı aşıyor. Zamanın başbakanı meclisi toplar. Kürsüye çıkar. Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve; -Şu andan itibaren der, -Tanrı şahidim olsun ki, Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden,
pirinçten başka bir şey yemeyeceğim. -Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim. Dediklerini yapar, en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır. Japonya bütün borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini, tek istisna olmadan kapsadığını söylemeye gerek yok. Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını gördüm. Yarabbim, ne kadar sade, ne kadar mütevazı, ne kadar gösterişten uzak...
*Gerekmediği halde elektriği yakmakla, suyu kapamadan bos yere akıtmakta,
gece çamurlu ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla, yemek yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz de zalimler sınıfına geçmiyor muyuz?
*Hayat çok ince, akil almaz incelikte ipliklerle örülmüştür.
Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki, İlk okul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım. Bir mıh bir nalı kurtarır. Bir nal bir atı, bir at bir komutanı, Bir komutan bir orduyu, Bir ordu bir ülkeyi kurtarır diyordu..
Maddi durumumuz ne olursa olsun, ister zengin olalım ister fakir, hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız. Burada parayı da, maddiyatı da aşan büyük bir edep ve incelik vardır. | |
WaaLLaaCe
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 20.May.2009 Çar 18:25:01 |
| fiogf49gjkf0d Ders cıkarılması gereken guzel ornekler
Paylasım ıcın Tesekkurler.. | |
MissJoker
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 20.May.2009 Çar 20:13:31 |
| fiogf49gjkf0d Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu.. Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Branda nin gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu.
Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah a dua edebilirdi yalnızca.. Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı:
"Allah ım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardim et." Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri "Aranızda lens kaybeden var mi?" diye bağırdı. Brenda nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmişti.
Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa şunları yazacaktı:
"Allah ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım..."
"Bu yükü niye taşıyorum?" demeyin... | |
JoeBIack
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 21.May.2009 Per 11:24:30 |
| fiogf49gjkf0d Hepsini tüyLerim diken diken oLarak okudum
AnLamasını ßiLene ßir çift söz yeter...
JoeßLack | |
dimetileter
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 16.Haz.2009 Sal 13:19:28 |
| fiogf49gjkf0d metanet ve tevekkül ne teorik ne karmaşık ne izafik kavramlardır bunlar bunlar bana göre şeyler değildir vaktiyle en el hak diyen alimlerin asıldığı bir dünyada yaşıyoruz arkadaşlar maksimum 80 yıllık ömrümüzde nasıl daha fazla tasarruf yaparımı öğreneceğinize nasıl daha fazla üretim yaparımı öğrenseniz hem vatanınıza hem milletinize hemde bunlara binayen kendinize daha faydalı bireyler olabileceğinizi düşünüyorum yeryüzünde hiç bir ülke yokturki tasarrufla kendini düzlüğe çıkarsın bizler artık emperyalist bir düzenin birer piyonlarıyız ferrarisini satıp dilenciliği seçen adamı kaç yıldır ulu önder büyük üstad gibi bize lanse eden zihniyete sesleniyorum bu saplantılı tevekkül fikrleriyle gencecik neferlerin genç nufusu yüksek ülkelerin önü kapatılmaya çalışılıyor bırakın metaneti ne kadar üretim ne kadar insan gücü o kadar kalkınma benim fikrim bu yönde katılanlar olur katılmayanlar olur hepinize saygılar | |
| | |
| |