ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
Roen
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.Mar.2006 Çar 02:47:34 Şiir |
| fiogf49gjkf0d VUR BİTSİN
Orada masanın üstünde bir resim, İkimiz denize karşı durmuşuz Üsküdar’da Saçlarımızın üzerinde martılar, Gözlerimizde acemi bir aşk Ve tuhaf ve çocuksu bir mutluluk, Senin sırtında sarı yağmurluğun Kadıköy’de ucuzluktan almışız Bende o siyah kazak, hani bir kedi gibi sokulduğun Şubat ve yağmur yağıyormuş meğerse, Islatan her tarafımızı Orada masanın üstünde bir resim, Yak bitsin.
Orada kapının arkasında bir yazı, Seviyoruz yazmışız birlikte, Harfler nasıl titremiş meğer ellerimizde, Bir pazartesi akşamı ben eve dönünce Tutup öyle yazmışız nereden estiyse, Hep gülüşün, hep sıcaklığın sinmiş harflere, Ne yaptığın çorbanın, ne pilavın tadı Sobayı yakmayı unutmuşuz ne gam, Senin çiğdemler açmış yüzünde sıcaklığın Orada kapının arkasında bir yazı Sil bitsin.
Orada sehpanın üzerinde iki bardak, Senin demlediğin çayı içmişiz birlikte Nasılda dalgamızı geçmişiz dünyanın bütün dertleriyle, Bir masalmış, bir yalanmış gibi korkmuşuz, Sıkı sıkıya yaslanmışız bahtımızın kara yıldızına Ben tek, sen üç şeker atmışın filiz çayımıza Sonra açıp perdeyi gökyüzünden bir dilek tutmuşuz, Mehtap gülümsemiş deli yürek çocukluğumuza Orada sehpanın üzerinde iki bardak, Kır bitsin.
Orada odaya saçılmış küçük hatıralar, Ne yana dönsem bir parça bir şey senden Belki minik kızgınlığın, belki bir gülüşün orda, Böreğin altını yakışın, düğmeyi dikerken iğneyi eline batırışın, Ve saçların, hep o kan gülleri taktığın saçların, beni mahpus bıraktığın saçların. Ne yana dönsem bir parça bir şey senden Hep o kanepede oturmuşluğun, şu senin küçük yastığın, şu eşarbın, İşte şu bir haziran akşamı gitmek için ayaklanışın Ne yana dönsem bir parça bir şey senden Orada odaya saçılmış küçük hatıralar, Git bitsin.
Orada ayaklarının dibinde bir adam, Adam bütün adamlığını dökmüş önüne, Böyle kaç gün yada kaç gece, ayaklarının dibinde, Öyle kolay mı öyle kolay gitmek, Her şeyi, bu İstanbul’u, o sevdiğin adaların kokusunu Mısır çarşısını, Eminönü’nün balık ekmeğini Beyoğlu’nun sinema salonlarını, birlikte beklediğimiz 28 numarayı, Unutmak öyle kolay mı, öyle kolay, Orada ayaklarının dibinde bir adam, Kov bitsin.
Orada çekmecede yedi otuzbeş bir silah, Babadan kalma, Hani bir bayramda saydırmışız havaya, Sen biraz ürkek sokulmuşun omzuma, Kuşlar havalanmış, bütün kuşları İstanbul’un, Giderken galiba bir beni, bir de bunu unutmuşun Orada çekmecede yedi otuzbeş bir silah, Ve burada zaten öldürdüğün bir yürek, Vur bitsin...
ADAM GİBİ
Ben seni hiç sevmedim ki Yorgun akşamlarda söylediğimiz şarkıları sevdim Bir çiçeği sevmeni , bir güle benzemeni sevdim Bir de yıldızları sevdim Eylül akşamlarında gelip gözlerinde durdular ..
Ben seni hiç sevmedim ki Beni yola koduğunda ayrılmayı sevdim Kurşunları sevdim beni vurduğunda Ağlamayı sevdim unuttuğunda Yalnız olduğumu anladığım da Ayakta kalmamı sevdim Yıkılmamı sevdim seni her hatırladığımda Ekmeği sever gibi sevdim sensizliği Su gibi özledim temmuz güneşinde sesini İkindide yağmur gibi Geceleyin rüzgar gibi sevdim seni sevdiğimi ..
Ben seni hiç sevmedim ki Kuşlara şarkılar öğretmeni sevdim Menekşeyle konuşmanı Nisanı hatırlatmanı Baharın bir adının da yalnızlık olmadığını Düştüğüm zaman kanayan yanlarımı Ve tuhaflığımı üşüdüğüm zaman Sakız satan çocukları Yeni çıkan şarkıları Her kaybettiğinde kazanan yanlarını sevdim Denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe Ben yangını sevdim Yandığım zaman böyle işte ..
Ben seni hiç sevmedim ki Bir gece bir ceylan indi dağdan kalbine Bir gece bir şiir kibrit alevinde Alemin ortasında kimsesizliğin sesinde Buğusunda sabahın Acımasızlığında bir ahın Ağlayan yüzünde İsa nın Ferahlatan gücüyle duanın Korkutan yanıyla narın İncirin , zeytinin ve kalbin üstüne Gülün üstüne , Tutunduğum umudun üstüne , Korkunun üstüne , Senin üstüne , Hepsinin üstüne ..
Ben seni hiç sevmedim ki Gittiğin zaman Gitmeni sevdim Evreni sevdim geldiğin zaman Kalmanı sevmedim Ürküyordum sana alışmaktan Yine de sevdim gülümsemeyi Mendilimi sallarken seni götüren trenin arkasından Kırlara ilk kar düştüğü zaman Ölümün ne güzel olduğunu sevdim Seni içimde öldürdüğüm zaman Her kaybettiğinde kazanan yanlarını sevdim Denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe Ben yangını sevdim , Yandığım zaman böyle işte .. Ben seni hiç sevmedim ki Ben sevdim mi Adam gibi severim ...
| |
xCadiKisKedix
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.Mar.2006 Çar 02:56:12 |
| fiogf49gjkf0d ikiside birbirinden gusel=((( ama en cok ikincisini sefdim.. odaha da duygusal.. bana birini hatirlatti | |
Roen
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.Mar.2006 Çar 02:59:24 |
| İSTANBUL A KAR YAĞIYORDU
Yetmişdokuzun kışıydı Sertti, soğuktu İstanbul a kar yağıyordu Kömür yanıyordu sobalarda Geceleri polisler, bekçiler oluyordu Bir de biz oluyorduk Ölümüne üşüyorduk ha, Yalan yok, polisler de üşüyordu Onaltı yaşındaydım Herşeyi bükecek bileğim vardı Onaltı yaşındaydım Aslan gibi ortadaydım Gündüzleri, okulda coğrafya defterimin arkasına Senin için şiirler Geceleri duvarlara ülkemi kurtarmak için Kahrolsun yazacak kadar adamdım Onaltı yaşındaydım Ne senin haberin oluyordu şiirlerimden Ne de birileri kahroluyordu Mahalle duvarlarına çiziktirdiğim harflerimden Onaltı yaşındaydım Yalan yok Ben yazmaya böyle başladım Coğrafya defterim bir eskiciye kurban gitti Duvarlarına yüreğimi bağırdığım o evler birer birer Yıkıldı gitti Şimdi güzel kağıtlara yazıyorum Kocaman laflar ediyorum Marşlar biliyordum Kitaplar okuyordum Koşarak ve ıslanmadan geçiyordum sulardan İstanbul u seviyordum Seni seviyordum Dualar öğreniyordum Meydanlarda toplanıp bağırıyordum Herkes gibiydim Herkes kadar cesur Herkes kadar korkak Herkes kadar filinta delikanlı Ve herkes kadar buralı Yetmişdokuzun kışıydı Sertti soğuktu İstanbul a kar yağıyordu Ağzımızdan dumanlar çıkıyordu konuşurken Haliç in arkasında toplanıyorduk Gece adamı içine çekiyordu Biz geceyi içimize çekiyorduk En güzel ben yazıyordum duvarlara yazıları Herkes beni seviyordu En güzel şiirleri de ben yazıyordum oysa Coğrafya defterimin arkasına Bunu kimse bilmiyordu Sizin evin duvarına "kahrolsun" diye yazıyordum Ve hızla kaçıyordum Sizin evin duvarına birkez olsun "Seni seviyorum" diye yazamadım O zaman duvarlara öyle şeyler yazılmıyordu Dedim ya Yetmişdokuzun kışıydı Sertti soğuktu İstanbul a kar yağıyordu...
| |
xCadiKisKedix
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.Mar.2006 Çar 03:12:54 |
| harika ya.. inan gozlerim doldu .. defamini bekliorum enijtem.. seninde $iir zevkin cok guselmi$.. | |
Roen
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.Mar.2006 Çar 03:20:05 |
| YALAN
hadi gidiyorsun yürekten kan gidiyor,sen gidiyorsun herşey gidiyor gökte bulut,dağda kar,düzde kervan gidiyor solgun bir gül oluyor insan bir demet kır çiçeyi ölüyor sen gidiyorsun ne ucuz yaşıyorsun,ne kolay bir kristal gibi ellerimden düşüyorsun bakma öyle ben kanıyorum sen üşüyorsun
kolaydeyil bir yalan bu yaralayan kanayan koca bir yalan yalan işte sevdiyim yalan şarkılardan arta kalan ve sabah buğusu ve tarla faresi ve ekmek derdindeki işçi kalbi gibi yumuşak sıcak bir yalan ıslak gözlerimle geçiyorum yaralı bir ceylanın kalbinden ceplerimde kül var bir yangından arta kalan
sorduğum adreslerde kimse olmuyor ve kimse olmuyor ben sorduğum zaman herşey bir yalan gibi yandığı zaman yalnız olduğunu anlıyor insan anladım ve geçtim yaralı bir ceylanın kalbinden
aynamı kırdım fotoğraflarımı yaktım nasılda acımasızdım tafralarıma karşı nasılda umarsız
su gördüm düşümde karanlıktı ve gürültüyle çağlıyordu ceplerimde kül vardı ve yanıyordu sonra sabah oluror ve bir celan kalbinde alem ağlıyordu
hayır diyordu bir dağ köylüsü hiçbirşey için geç giyil vegeç diyil birşey için hiçbirşey bişey vardı öyleyse bişey beni çeken gecenin dadasından uzağa kocaman çayırlara çeken bişey gümrah ırmaklara sonra sıcağa sonra acıya sonra yaralarımamerhem olmaya kapıma dayanan bişey
tutsana beni,bırakmasana olsun yaralasana olsun,ağrısa da yalanda olsa,kalsana
dağ köylüsü aşkın olduğu yerde ben varım sen olmasanda ben varım yağmur yağar saçlarım filizlenir bir yıldız düşer omuzlarıma ıslık çalar ıslanır şarkılarımı söyler geçerim kapından camların buğusundan ve yağmurun kokusundan tanırlar beni bilirler en iyi yalanlarını ben alırım onların adresler sorarım kimseler oturmaz orda ve kimseler olmaz ben sordukça
dağköylüsü şimdi gidersen şimdi git kalırsan şimdi ...
| |
Roen
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.Mar.2006 Çar 03:22:59 |
| Demek Şimdi Gidiyorsun
Demek şimdi gidiyorsun; Yazdığımız son şiir öyle yarım kalacak! Demek şimdi gidiyorsun;Kuşlarımız acıkacak,saksılarımız artık sulanmayacak! Demek öykümüzü bir ruj lekesi gibi yapıştırıp aynanın sahtekâr yüzüne -Oy benim yaralım- Demek şimdi gidiyorsun; Beni böyle toz gibi dağıtıp merdivenlerin dibine!
Her şey tamam diyorsun,git... Beni viran bir şehir gibi terket... Haydi git! Dışarısı ispiyon...Dışarısı ihanet... Seni bir gören olmasın,dikkat et!..
Dostlukmuş...ölüme yürümekmiş... Üstüne titremekmiş...vefaymış!.. Aşk dediğin,zavallı bir kapıyı duvara çarpıp Çıkıncaya kadarmış!.. Bana komaz deyip Sancını bir kilo rakıya gömsen de gece yarıları, -Oy benim yaralım- Asıl sancı,uyandığında Bütün odaları boş görünce koyarmış!.
Gitmek istiyorsun,git... Bir savaşçı asla vedalaşmaz! Durma git! Dışarısı dinamit...dışarısı enkaz! Şunu cbine koy,ne olur ne olmaz..
Eylül mağdurlarıydık,kimsemiz yoktu, Yaralarımız aman vermiyordu canımıza.. Kimseye kıymamıştık oysa,masumduk.. Rahatsız ediyordu bizi bu yalancı tarih! Yırtılan bir pankart gibi Şehirlerin ortasına çığ düşürdüyse öfkemiz; -Oy benim yaralım- En az bir karıncanın yüreği kadar Namuslu ve çalışkandı ellerimiz!
Artık bitti diyorsun,git.. Kırılsın kapı-çerçeve,kırılsın bu cam.. Sorma git! Dışarısı panik..dışarısı izdiham! Biliyorum,seni vuracaklar bu akşam...
Ne çok fire verdik üstüste.. Ne çok arkadaş yitirdik bu tozlu yolculukta.. Kimliği tespit edilmemiş, Ne çok ceset vurdu zeytin güzeli akşamlarımıza! Büyük ütopyalar ve büyük dağlar gibi İçerden çürümüşüz meğerse... -Oy benim yaralım- Her gelen ölüm yazmış, Her giden ayrılık işlemiş bu talihsiz gergefimize...
Kendini arıyorsun,git.. Aptal bir hayat kur,içinde beni barındırmayan Kalma git.. Dışarısı barut..dışarısı gardiyan! Yine bir tek ben olurum sana parçalanan..
Demek şimdi gidiyorsun; Sonunda bizi de çökertiyor bu kancık zelzele! Demek şimdi gidiyorsun; Yıkılan bir duvar gibi;ömrüme devrile devrile.. Demek mecburi istikametlerin, Ayrılığı gösteren o adaletsiz kavşağında -Oy benim yaralım-maralım Demek şimdi gidiyorsun, Ve bana bir tek secenek kalıyor:güle güle!
Beni öldürüyorsun,git.. Kalmasın sende kahrım,kalmasın derdim Bakma git Kafamı yumruklayıp ardınsıra ağlarsam namerdim...
| |
xCadiKisKedix
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.Mar.2006 Çar 03:30:15 |
| Kim sana değer verdi şimdi anlamam ki.. Kim seni düşünür böyle delicesine Git dedin.. Gidiyorum artık rahat ol! Çünkü ben senin dikenindim.. Kalmamlıydım yanında
kimbilir belki sevdin ama sonradan sevemedin .. sonra... sonra git diyemedin bir türlü Oyunumuz başlamıştı artık hem istiyor hem istemiyorduk ikimizde ben elindeki bir oyuncaktım.. İstediğin zaman senle .. istemediğin zaman sensiz olmam gerekirdi.. Düzeleceğine inanıyorum herşeyin "derken sen Ümit etmiştim seninle bir ömrü..
Ne delilik benimkisi .. Böylesine sevmeyen ,kandıran birisinin elinde olup oyuncak olmayı istemek. Kim okşar seni geceleri masumane artık.. Kim masumane öpücük kondurur elmacıklarına Herşey basit bir "demir para" da saklıymış meğersem.. Ben yuvamızı, sevgimizi düşünürken ,hayal ederken.., Herşeyin çabalarımızla olacağını anlatırken sen beni oyalıyormuşsun meğersem.. Dedim ya ne bileyim her şey "demir para" da gizliymiş...
Bilemezdim beni onunla beraber isteyeceğini .. Her şey demir parada gizliymiş meğersem .. Sen küçük bir çocuk ayakları üzerinde duramayan, sen güveni olmayan adama..
Biliyorum..bir gün seveceksin..taparcasına Tıpkı bana dediğin gibi "Sensin o beklediğim .. Bıktım artık yaşadıklarımdan" diyeceksin.. "Mutlu bir yuvamız neden olmasın bir divanla" diyeceksin..
divan hayali bizimdi oysa .. Evleneceksin sonra mutlu bir yuvan olacak tıpkı diğerleri gibi .. Sen de benim gibi olacaksın... Zaman geçsede gerçek sevilmenin farkında olmayacaksın.. Mutlu olursun umarım Beni üzdüğün kadar.. Demir para sevdalısı küçük adamKim sana değer verdi şimdi anlamam ki.. Kim seni düşünür böyle delicesine Git dedin.. Gidiyorum artık rahat ol! Çünkü ben senin dikenindim.. Kalmamlıydım yanında
kimbilir belki sevdin ama sonradan sevemedin .. sonra... sonra git diyemedin bir türlü Oyunumuz başlamıştı artık hem istiyor hem istemiyorduk ikimizde ben elindeki bir oyuncaktım.. İstediğin zaman senle .. istemediğin zaman sensiz olmam gerekirdi.. Düzeleceğine inanıyorum herşeyin "derken sen Ümit etmiştim seninle bir ömrü..
Ne delilik benimkisi .. Böylesine sevmeyen ,kandıran birisinin elinde olup oyuncak olmayı istemek. Kim okşar seni geceleri masumane artık.. Kim masumane öpücük kondurur elmacıklarına Herşey basit bir "demir para" da saklıymış meğersem.. Ben yuvamızı, sevgimizi düşünürken ,hayal ederken.., Herşeyin çabalarımızla olacağını anlatırken sen beni oyalıyormuşsun meğersem.. Dedim ya ne bileyim her şey "demir para" da gizliymiş...
Bilemezdim beni onunla beraber isteyeceğini .. Her şey demir parada gizliymiş meğersem .. Sen küçük bir çocuk ayakları üzerinde duramayan, sen güveni olmayan adama..
Biliyorum..bir gün seveceksin..taparcasına Tıpkı bana dediğin gibi "Sensin o beklediğim .. Bıktım artık yaşadıklarımdan" diyeceksin.. "Mutlu bir yuvamız neden olmasın bir divanla" diyeceksin..
divan hayali bizimdi oysa .. Evleneceksin sonra mutlu bir yuvan olacak tıpkı diğerleri gibi .. Sen de benim gibi olacaksın... Zaman geçsede gerçek sevilmenin farkında olmayacaksın.. Mutlu olursun umarım Beni üzdüğün kadar.. Demir para sevdalısı küçük adam | |
Roen
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.Mar.2006 Çar 03:32:33 |
| Neylersin
Birgün bu mahsun sevdadan geriye Kalırsa sadece o hüzün kalır Sende anladım ki yapayalnızız Buluşmamız yasak, görüşmemiz uzak Devrilmiş kadehler gibi dönüyor başımız Neylersin
Ah güzelim, incinmiş bir sesi vardır yağmurun Yanaklarına vurduğunuda hissedersin Ve bir veda sözcüğü Saçlarına titreyen bir öpücükle dokunduğunda Bu an ı dondurmaya yetmez nefesin Bir film sahnesi gibi akar gider ayrılık Neylersin
Biz zaten hiçbir romanda Kendi hayatımıza rastlamadık Bütün şarkılar bizi yanlış anlatmıştı Ve bütün bulmacalar yarım bırakılmıştı Tenha sokaklarda üşüyüp durdu sırtımız Oysa tuttuğumuz balıkları bile Yeniden denize bağışlamıştık Biz hayata dair hiçbir yanlış yapmamıştık Neylersin
Biz bu sonucu haketmedik Hayır, etmedik Ömrümüz bu talana lâyık değildi Bazen acı vurdu bazen de yağmur Hiç gülmedi yüzümüz Hiç büyümedi gülümüz Bizi yalnızca akşamlar kucakladı biliyorsun Sabaha çıkmayan bir yoldu yürüdüğümüz
Bazen acı dinmez, Bazen de yağmur Sevgilim gülümse herşey unutulur Suskunuz bu akşamüstü Hasrete yanmışız Neylersin...
Birgün bu öykünün sonuna gelince Ansızın desem ki hoşçakal canım Unutursun, mecburen unutursun Yıldızlar söner, bu aşk da biter Bazı gün hatırlayınca sessizce ağlarız Neylersin..
Ah bebeğim, ah.. Kekremsi bir tadı vardır gözyaşının Dudaklarına sızınca farkedersin İçindeki vurgun aşklar mezarlığında Ayrılık, ölümden üste yazılınca Gideni durdurmaya yetişmez sesin Bir inme gibi dolaşır bedeninde pimanlıklar Neylersin...
Biz zaten hiçbir sinemaya tam vaktinde yetişemedik Bütün vapurlar bizden önce kalkmıştı Ve bütün biletler biz gelmeden satılmıştı Boşuna telaşlarda yorduk günlerimizi Oysa Nuh un Gemisi nde bile, bize yer kalmamıştı Ve hiçbir mutluluğa adımız kaydolmamıştı Neylersin
Biz bu aşkı sürdüremezdik, inan sürdüremezdik Kalbimiz bu heyecana müsait değildi Bize hep acılar kaldı Bize hep yağmur Unutmasan bile artık unutur gibi yapacaksın Ve buruşturup buruşturup attığım kağıtlarda Hiç bitiremediğim bir şiir olarak kalacaksın | |
Roen
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 15.Mar.2006 Çar 21:29:40 |
|
Kuş Hatıraları
Benim çocukluğumda soframıza kuşlar konar rüyalarımıza melekler uğrardı. Kapımızdan yoğurtçu bahçemizden ishakkuşu kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi.
Kışın bir sobamız olurdu sobanın yanında kedimiz kedinin önünde yün yumağı bir Hayat Bilgisi fotoğrafı gibiydik.
Yerli malı kullanan yurdun üç tarafı denizlerle çevrili kuru üzüm incir fındık tütün çay narenciye kavun-karpuz yetiştiren kuru üzüm ve inciri satan karşılığında çamaşır makinesi radyo ve otomobil alan bir toprağın fertleri... Biraz yoksul biraz mütevekkil biraz mahçup biraz kırılgan biraz naif ama hep umutlu...
Özlerdik. Memleketteki halamızı ince doğranmış bir dilim pastırmayı yurttan sesler korosunu akşam komşuluklarını radyo tiyatrolarını sabah ezanını kalaycıyı bozacıyı münir nureddin şarkılarını orhan boran yarışmalarını kandil gecelerini duvar sarmaşıklarını bakkalımızın utana sıkıla veresiye hatırlatmalarını okul önü koz helvalarını akşam oturmalarını ve hayatı...
Top oynardık ip atlar kedi kovalar taşlarla birbirimizin başını yarar mahalle savaşları çıkarır gece olunca da tutar babalarımızın elinden yazlık sinemalara gider Sadri Alışık Vahi Öz Belgin Doruk Cüneyt Arkın seyreder Olimpos gazozları içer güler eğlenir bağırır çağırır dönerken yıldızları sayardık. Biz sıkı çocuklardık.
Hepimizin birer yıldızı vardı onlara isim takardık onlar da bize isim takardı pus ve dumandan önce bu şehrin geceleri gözkırpan ve isimleri takılan yıldızları vardı.
Benim yıldızıma Mehlika adını vermiştik biz kimseden yana değildik.
Kimsenin de kendinden yana olmasını istediği birileri olmazdı Bir değirmendeydik öğütülen öğütülürken türküler söyleyen buğday başaklarına benziyorduk. Ben çorbalardan tarhanayı yemeklerden kurufasulyayı sigaralardan Harmanı belki bunun için çok sevdim.
Yollar bozuk musluklar bozuk ziller bozuk paralar bozuk ama adamlar sağlam idi.
Bu şehrin yıldızları vardı. Saçlarına kurdelalar takan çivitle yıkanmaktan aşınmış beyaz çoraplarına leke bulaşmasın diye su birikintilerinden sakınan gözleri önünde yürekleri ve beslenme çantaları ellerinde küçük çocukları vardı bu şehrin bu şehrin yıldızları vardı.
Ben Fenerbahçeyi amcam Vefayı tutardı. Konya tahıl ambarı Mersin muz cennetiydi. Taksimden Fatihe troleybüs kalkar Şişhanede mutlak raydan çıkardı. Vallahi hayat zor ve fakat çok matraktı.
Muammer Karacan’nın adına bir tiyatro binası yoktu bizzat kendisi vardı.
Başımız ağrırdı komşumuz vardı gönlümüz daralırdı komşumuz vardı Çorbamızı umutlarımızı memleket kadar kalbimizi paylaştığımız komşularımız vardı.
Geceleri bekçimiz gündüzleri sütçümüz bizim kadar zayıf da olsa nohuta ve makarnaya alışmış da olsa Sarman adında bir kedimiz ceplerimizde kırık misketlerimiz çamur bulaşığı ellerimiz ve gülümseyen bir yüzümüz kimseye göstermekten utanmayacağımız bir içimiz bir araya gelerek çektirebileceğimiz bir aile fotoğrafımız vardı.
Bir sabah bütün iyi şeylerin Ayvansaray iskelesinden hayal ülkesine doğru demir alan bir şirket-i hayriyye vapuru gibi aramızdan ayrıldığını gördük Sonra Ayvansaray’ın sularının çekildiğini yazdı gazeteler. Süheyla hanımın Raci beyin Melahat mehveş ablanın Niko’nun Ercüment efendinin çekildiğini ise yazmadılar nedense. Ama yok ama yoklar.
Ne Harman sigarası kaldı geriye ne Olimpus gazozu ne Sadri Alışık.
Kalan bir tortuydu belki.
Belki kırık bir rüya denizi belki suya düşürdüğümüz suretimizin cep aynamıza nüktedan bir yansımaydı herşey. Herşey Maltepe sigarasının hep arandığında her bakkalda bulunabilmesi ile büyüsünü kaybetmişti belki de . belki de biz bir rüya mı görmüştük?
Hadi hepsi yalandı. Hadi hepsi hayaldi. Hadi hepsini ben uydurmuştum. Ama rüyalarımızın melekleri ve soframızın daim konukları kuşlar? Ya onlar? Onları siz de görmediniz mi? Sizin de sofranıza konup rüyalarınıza uğramadılar mı? Onlar da mı yalandı?
| |
Roen
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 25.Mar.2006 Cmt 01:58:08 |
| İkimizde acami birer aşıktık o zamanlar Sen, yollarda eski bir aşka ağlıyordun Bense kendimi usta sanıyordum bu işlerde Ve yağmur gibi akıp giden yıllardan, geriye ne kaldığını bilmiyordum Seni tanıyana kadar Ama farkındaydım yinede Ne zaman seninle olsam Tanıdık bir kuş cıvıltısıyla uyanırdım her sabah Şimdi ise kırılgan mektuplar yazıyorum Hangi adrese göndereceğimi bile bilmeden Malumun olsun ben sende ülkemi sevdim Hüzün dolu yağmurlarla taşan boynu bükük nehirleri Ben sende yolları sevdim Dallarına hiçbir kuşun konmaya bile yanaşmadığı ağaçlarla kaplı yolları İkimizde acami birer aşıktık aslında Ve çoğu defa ne yapacağımızı bilmeden Serseri dolaşırdık sokaklarda
Nurettin Rençber in şarkısıdır. ... Ne yeminler bozdum, Geceler büyürken sensiz Ne yeminler bozdum Yıllar gecerken sitemsiz Ne yeminler bozdum Tarifi bile imkansız Senin için karagül ...
| |
| |