ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
3 Mayıs 2024, Cuma 08:32   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler > Şiir sevenler
forum sohbet oyun basliklari
   İstanbul Yoktu Sen Olmasaydın
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

prangaxxx

prangaxxx resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey
ozel karakter ile sohbete katil
sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  12.Eyl.2009 Cmt 22:31:52      İstanbul Yoktu Sen Olmasaydınsohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
 
Ben nice İstanbul’lular gördüm sana gelinceye kadar
Kirli paçavralara benzerdi insanları
Dostluktan, vefadan yoksun.
Bölünmüş, dağılmış, parçalanmış
Ve herbiri kendi ağırlığıyla ezilmiş, yorgun.
Yüzümde dolaşan birer iğrenç böcekti gözleri
Bir tutsam
Yapışır kalırdı ellerime en çirkin yerleri
Evlerinde bulduğum yalnızlık
Sokaklarında bulduğum upuzun bir kahırdı.
Günler boyunca
Bir başka karanlık gelirdi
Karanlığın biri kaybolunca
Güneşler doğardı görmezdim.
Bir ses durmadan ölüme çağırırdı beni
Bilmezdim bu şehirde senin yaşadığını.
Bilmezdim...
 
Zindandı bütün meyhaneler
Duvarlar karaydı
Köhne bir bizans eskisiydi İstanbul sensiz.
Semt semt bir ağır yorgunluktu
Sürekli bir aldanıştı sokak sokak
Benden en uzak sevgilerde yaşadım yıllarca
O büyük yalanlarda yaşadım.
Senden habersiz bir ölü gibi
Senden uzak zamanlarda yaşadım.
 
 
Mabetler yıkıldı içimde
Umutlar hayaller yıkıldı
Bir gün bütün İstanbul yıkıldı.
Sokaklar kaydı ayaklarımın altında
Gün oldu kalabalık meydanlarında inançlarım yıkıldı
Gün oldu
Gözlerime çiviler çakıldı merhametsiz.
Toz toz oldum, duman duman oldum
Aldığını geri vermedi yıllar
Yitirdim kendimi bu rezil şehirde
Seni buluncaya kadar.
 
Eskiden bir lale hatırlardım
Yada mavi mavi bir deniz İstanbul denince
Serin rüzgarlar okşardı saçlarımı
Rıhtımlar balık balık kokardı.
Ne zaman
Yumsam gözlerimi bir gemi kalkardı.
Vapur düdükleri durmadan öterdi.
Eskiden bir İstanbul vardı bilmediğim
Bana yeterdi.
 
 
Sonra kaç yıl yaralı bir hayvan gibi
Gezdim sokaklarında
Sonra kaç yıl bir sevgi aradım
İstanbul’u aradım.
Belki de seni aradım bilmeden
Ayaklarımın dibinde denizler can çekişti
Şehirler parçalandı
Bir çağ öldü gözlerimin önünde
Benim en güzel çağım öldü.
Bizi topraktan yarattılar
Gel gör ki...
Bu şehirde
Benim toprağım öldü.
 
Seni aradım bu şehirde yıllarca
Yana yakıla seni..
Sen kimdin, sen neredeydin kimbilir.
Hep böyle sensizmiydi bu şehir.
Bu şehir İstanbul’muydu ?
Öyleyse sensiz yaşanmazdı bu şehirde
Gemiler demir almazdı
Trenler işlemezdi
Sen olmasaydın
Bir ömür bitip
Yepyeni bir ömür başlamazdı içimde
Bahar gelmezdi
Ağaçlar çiçek açmazdı
Seni bulmasaydım
Ve ben yoktum
İstanbul yoktu
Sen olmasaydın.
 
Ümit Yaşar Oğuzcan
 
cok onceleri bu forumda bu siiri paylasmistim ama insanlar degissede bu siirin ZAMANI GECMEZ diyerek yeniden paylasiyorum
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

HurremSuItaan

HurremSuItaan resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  12.Eyl.2009 Cmt 23:19:12sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle

Bir adam hatırlıyorum arkadan vuran loş neon ışıklarında
Elinde kalan birkaç nefeslik sigarasıyla,
Ve bir kadeh rakı, sade peynir tadıyla
Yüzünde çocukluktan kalan muzip bir gülüş, belli belirsiz
Bir adam hatırlıyorum, kıvrılan saçlarında dost hasreti.
Uzaklardan, öylesine bir adam...
Yüzünde bir bilgenin dinginliği,
Sigarasından sararmış parmaklarını hayal ettiğim...
Bir adam hatırlıyorum... Öfkesiyle pişirip,
Azar azar tattıran sevgisini,
İstanbul kadar yakın, İstanbul kadar uzak duran
Bir adam hatırlıyorum, nasır tuttukça yüreği dost olan...
Uzaklardan, öylesine bir adam.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

MaTiLdAs81

MaTiLdAs81 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  12.Eyl.2009 Cmt 23:23:36sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
İSTANBUL RÜYÂLARIMIN /
EFSUNKÂR ŞEHRİYDİ
a-

Yıl bin dokuz yüz yetmiş altı; eylülün on ikisiydi takvim
On yediydi yaşım, henüz bıyıklarım terlememişti
Şehr-i İstanbul’un / ıtır kokan kapısından girmiştim
Ayaklarım usul usul değmişti, Arnavut kaldırımlarına
Sarmıştı yüreğimi, acı denizlerin yosun kokusu
Gökler ağlamaya durmuştu, damlalar kan-kısrak düşerken
Dağılmıştı martılar / som beyaz / ürkek ürkek tedirgin
Marmara’nın üstünden dumanlar ağmıştı / sular mı yanmıştı /

Gökyüzü bahçelerinden çavlan çavlan sular inmişti
Doğumuna ermişti gök-sular / vâveylâlar sinmişti
Son demindeydi yağmur, suların hüznü tükenmişti
Şebnemliydi ağaçlar, hercai çiçekler, hâki çimenler
Eleğim sağma mı? Yarım ay / İstanbul’un üstündeydi
Işıl ışıldı her taraf; gök mavi, yeryüzü maviydi
Görmüştüm İstanbul’u / İstanbul güzellikler behriydi
İstanbul / İstanbul; rüyâlarımın efsunkâr şehriydi

Uçsuz hayâllerle gelmiştim, pür telaş heyecanlarla
Delitay düşüncelerim / rüyâlarım sığmamıştı kabına
Sevinçliydim, neşeliydim, vuslata eren âşıklar gibi
İşte kucak kucağaydım, İstanbul’la / dibâce-i aşkımla /
Baş başaydım nihâyet, aşkından vurgunlar yediğim
Nârına, hârına düştüğüm onulmayan sevdamla

Aydınlık ufukların perçeminden tutmaktı işim
Uğurlarken babam:yol vaktinde; “oku oğul” demişti
Okumak, adam olmaktı; pencereler açmaktı uzaklara
Iraklardan, gün aşırı yollardan buralara gelişim
Oysa gelişimin ilk gününde düşmüştüm bir anafora
Çevrilip, İstiklâl Caddesinde çekilmiştim sorguya
İki yakamda iki el; “Kimsin / nesin? ” soruları içinde
Daha ilk günde bulaşmıştım, katranlar karası bir yaraya

Paylaşılmayan, bölüşülmeyen neydi yurdun üstünde
Hepimiz bu ülkenin çocukları değil miydik öz /
Bu telaş neydi; bu hışım, bu kin, bu heyecan
Vermemiş miydik yoksa, yaratana elest bezminde söz
Kılıçları kim çıkartmıştı kınından / kanlara bulanan /
Kimler biletmişti bıçakları, İsmailleri kesmeye
Kimler düşürmüştü anaların bağrına lime lime köz
Ve ne içindi izbe sokaklarda kara kara kurşunlar
/ Kardeşliğe sıkılan /
b-

/ İstanbul eski İstanbul değildi / Dinlediğim...
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

MaTiLdAs81

MaTiLdAs81 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  12.Eyl.2009 Cmt 23:25:17sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
Çağ açılıp Fatih’le, çağ kapanan zamandan
Bugünlere ne geldi, neler geçti sayılmaz
Yıkılsa da konaklar, bozulsa da kasırlar
İstanbul’un seyrine, gözler ile doyulmaz
Yedi tepe üstünden, baksa insan kuş seyri
Esrik olur bir güzel, kolay kolay ayılmaz
Lâkin acı, boğazda, Frenk ritmi çalınır
Dünde kalan mûsîki, tambur sesi duyulmaz
Çağ açılıp Fatih’le, çağ kapanan zamandan

Durur hâlâ kıyılar, eski püskü kasırlar
Üç-beş kasır kalmışsa, ataşlara atılır
Unutulur tarihi, inci nakış emeği
Mezatlığa çekilir, haraç mezat satılır
Dünde kalır hâtıra, sandal keyfi yok olur
Sandalların sefâsı, şuh yatlara katılır
Ama çıkar yine de, kadre kıymet verenler
Tarih kokan değerler, el üstünde tutulur
Durur hâlâ kıyılar, eski püskü kasırlar

Üsküdar’da yağmur var, beyaz setre gömlek yok
Eski günler berceste, vefâ yitmiş derilmez
Direklerin arası, yeksan olmuş yerinden
Orta direk oyunlar, Dümbüllüler görülmez
Baş köşede yetmeler, hem makamsız, usulsüz
Hafız Burhan, Areller; Yavaşçalar sorulmaz
Şiir yorgun, aşk ölü; makam kayıp nerdeyse
Merhem gerek yaraya, yara büyük sarılmaz
Üsküdar’da yağmur var, beyaz setre gömlek yok

Pike yapan martılar, Marmara’ya değerken
Koç sürüsü dalgalar, birbiriyle çarpışır
Kum saati zamanda, kıyı süsü fenerler
Denizciye göz eder, gözlerini kırpışır
Mavna, sandal, takalar, mazilerde kalsa da
Heybeli’ye, Göksu’ya; eski günler yakışır
Şuh limanlar doğarken, “marinası” içinde
Cam kırığı kumcuklar, yara bere takışır
Pike yapan martılar, Marmara’ya değerken

İstanbul! Ey İstanbul! Yüreğimin gül şehri
Mehlikâmsın yürekte, Dilrubamsın sen benim
Âşığınım en kavi, en kasvetli dönemden
Vazgeçemem sevdamsın, içim dışım sen benim
Hasretine düşsem de, çoğu zaman ırakta
Dayansam da elliye, gençlik yaşım sen benim
İşte yazdım sevdana, beyazından dilekçe
Yiğitiyim aşkının, dikçe başım sen benim
İstanbul! Ey İstanbul! Yüreğimin gül şehri


CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir