ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


sohbet, okey, tavla, chat
16 Mayıs 2024, Perşembe 17:14   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Mühim Mevzular > Felsefe, Din, İçsel meseleler
forum sohbet oyun basliklari
   (KADER) madem Allah ezeli ilmiyle benim ne yapacağımı biliyor öyleyse benim ne suçum var?
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

IDIO

IDIO resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  10.Ara.2009 Per 14:19:33      (KADER) madem Allah ezeli ilmiyle benim ne yapacağımı biliyor öyleyse benim ne suçum var?sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle

Bu soruyu soranlardan bazıları hem samimi değil hem de Türkçe bilmiyor Bu iki hususu açıkladıktan sonra sorunun cevabına geçmek istiyorum

Soru sahibi niçin samimi değil? Önce onu açıklayayım: her insan vicdanen bilir ki kendisinde iki ayrı hareket iki ayrı fiil söz konusu Bir kısmı ihtiyari yani kendi isteğiyle iradesiyle ortaya çıkıyor Diğer kısmı ise ızdırari; yani tamamen onun arzusu iradesi dışında cereyan ediyor

Mesela; konuşması susması oturması kalkması birinci gruba; kalbinin çarpması boyunun uzaması saçının ağarması da ikinci gruba giren fiillerden O birinci grup işlerde istemek bizden yaratmak ise Allahtan Yani biz cüzi irademizle neyi tercih ediyor neye karar veriyorsak Cenab-ı hak mutlak iradesiyle onu yaratıyor İkinci tip fiillerde ise bizim irademizin söz hakkı yok Dileyen de yaratan da Cenab-ı Hak Biz bu ikinci gruba giren işlerden sorumlu değiliz Yani ahirette boyumuzdan rengimizden ırkımızdan cinsiyetimizden yahut dünyaya geldiğimiz asırdan sorguya çekilmeyeceğiz

İşte soru sahibi bu iki fiili bir sayma gafleti içinde Gelelim asıl büyük hataya: Adam yaptığı bütün müspet işlere sahip çıkıyor “ben yaptım ben kazandım” diye göğsünü gere gere anlatıyor bunları Ama sıra işlediği günahlara yaptığı hatalara ettiği zulümlere gelince kadere yapışıyor: Kaderimde bu varmış diye işin içinden çıkmaya çalışıyor Evine giren hırsızı mahkemeye verirken kaderi unutuyor

“Bu adam” diyor “Benim evime girdi şuyumu çaldı buyumu gasp etti” Hırsızın: “Ben masumum Benim kaderimde soymak bu zatın kaderinde de soyulmak varmış” şeklindeki müdafaasına kızıyor köpürüyor çıldıracak hâle geliyor! Ama sıra kendi işlediği günahlara gelince utanmadan ve sıkılmadan o hırsızın müdafaasına sarılabiliyor!

Böyle birisiyle kader konusunu ciddi manada konuşmak mümkün mü? Gerçek şu: Biz her türlü işimizde fiilimizde kaderin mahkumu değiliz İhtiyari fiillerde yani kendi irademizle yaptığımız işlerde serbest bırakılmışız Bunu vicdanen biliyoruz Bu fiillerde isteyen biziz yaratan ise Cenab-ı hak...

Zaten dünyaya imtihan için gönderilmiş olmamız da bunu gerektirmiyor mu? İmtihana giren bir aday dilediği salonda imtihan olamaz İmtihanı istediği saatte başlatamaz ve sona erdiremez Soruların puanlamasını kendi tayin edemez Bütün bunlar onu imtihan eden kimsenin tayini ve tespiti iledir Fakat imtihan başladıktan sonra cevapları dilediği gibi verir İmtihan süresince kendisine müdahale edilmez Aksi halde buna imtihan denmez

Şimdi şu sorunun cevabını arayalım: İnsanlar bu dünyada kendi amel defterlerini diledikleri gibi doldurmuyorlar mı? İlahi emir ve yasaklara uyup uymama konusunda serbest değiller mi? O halde bu adamlar neyin davasını görüyorlar? Bir yandan işledikleri günahların sorumluluğundan kurtulmak için iradelerini inkara kalkışıyor; diğer yandan mesela pencerelerini taşlayan ve Allahın sorumlu bile tutmadığı küçük bir çocuğu dövmekten de geri durmuyorlar Bu sahne onları sorumlu kılmaya ve utandırmaya yetmiyor mu?

Bu soruyu soranlardan bazılarının Türkçe bilmediğinden söz etmiştik Geliniz bu soruyu dilbilgisi yönünden inceleyelim: “Madem Cenab-ı Hak ezeli (Öncesiz başlangıçsız) ilmiyle benim ne yapacağımı biliyor öyleyse benim kabahatim ne?”

Bu cümlede iki tane fiil geçiyor: biri “yapmak” diğeri “bilmek” Yapmak fiilinin öznesi: ben Bilmek fiilinin öznesi: Cenab-ı Hak. Yani soru sahibi “Ben yapıyorum Allah da biliyor” diyor Ve sonra bize soruyor: Benim kabahatim ne? Ona nazikane şu cevabı veriyoruz: “Senin kabahatin o işi yapmak”

Bu konuda Nur Risalelerinden Sözler adlı eserde şu tespit yapılır: “Kader ilim nevindendir İlim, maluma tabidir Yani nasıl olacak öyle taalluk ediyor Yoksa malum, ilme tabi değil” İlim “bilmek” ya da “bilgi” manasına geliyor Malum “bilinen” alim ise “bilen” yahut “bilgin” Bu kaideyi bir misal ile açıklamaya çalışalım Mesela ben bir gencin fen fakültesinde okuduğunu bilmiş olayım Bu bilgim ilimdir Malum ise o gencin o fakültede öğrenci olduğu İşte, benim ilmim bu maluma tâbidir Yani o genç fen fakültesinde okuduğu için ben de onu öylece bilirim

Misaller çoğaltılabilir

“Madem Cenab-ı Hak benim ne yapacağımı biliyor” denilmekle Allahın alim olduğu soru sahibinin ise o fiili yapacağı peşinen kabul edilmiştir İşte o adamın söz konusu fiili işlemesi malum Allahın bunu ezeli (Öncesiz başlangıçsız) ilmiyle bilmesi ise ilimdir Ve bu ilim maluma tabidir

Yukarıda Sözlerden naklettiğimiz cümlelerin devamında da şöyle buyurulur:

“Yani ilim desatiri; malumu harici vücut noktasında idare etmek için esas değil Çünkü malumun zatı ve vücudu haricisi iradeye bakar ve kudrete istinat eder”


Bilindiği gibi bir şeyi bir hadiseyi yahut bir fiili bilmek onun faili olmak için yeterli değildir Bir misal: Konuşmayı herkes bilir Ama bir insan bu işe teşebbüs etmedikçe ve konuşma fiilini işlemedikçe onun konuştuğundan söz edebilir miyiz?

Bir başka misal: Allah Resulü (s.a.v) İSLANBULUN fethini müjdelemiştir Ama “fetih” fiilini sultan Mehmet işlediği için “fatih” unvanını o padişaha veririz İstanbulu peygamber Efendimizin(s.a.v) fethettiği gibi BİR iddiada bulunmayız

Demek ki fail olmak için fiili bilmek yetmiyor Onu irade etmek bizzat teşebbüs etmek ve işlemek gerekiyor İşte Allah insanın bütün amellerini bütün fiillerini bilir Ama iradesini ve kuvvetini sarf ederek o işi yapan insandır ve her türlü sorumluluk da ona aittir

Daha önce de belirttiğimiz gibi; kul kendi cüzi iradesini hayır olsun şer olsun hangi işe sarf ederse Cenab-ı Hak onu yaratır İstemek kuldan yaratmak Allahtandır Fakat bütün fiilleri Allahın yaratması insanı sorumluluktan kurtarmaz İnsana kuvvet ihsan eden her türlü imkanı bağışlayan Allahtır Kul bu imkanı bu kuvveti onun rızasına aykırı olarak kullanırsa elbette sorumlu olur suçlu olur

Şöyle bir düşünelim: Bir emniyet mensubu yetkisini ve SİLAHINI kötüye kullanarak birisini haksız yere vursa devlete mi katil denilecektir yoksa o görevliye mi? Şüphesiz katil o görevlidir! Şimdi bu görevli “Ben o suçu devletin imkânlarıyla işledim Ne kendi silahımı kullandım ne de kendi mermimi” şeklinde bir özür beyan edebilir mi? EDEMEZ...

                                                                                                                 sorularlaislamiyet

CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir