Acılar, acılar, acılar… Bir türlü ağarmayan günleri taşıyan kalbim aşk’ına gebe Bitmeyen, Bitmeyecek ah o derin sancılar…
Kalbimde, bir şimşeğin çakışına yine bir tasa…
İçimdeki çırpınışlara karışıyor yağan yağmur
Günahların hükmünü düşünüp tenha yerler (im)e
kaçıyorum
Yağmur yağıyor sen ağlıyorsun!
Ağlama ne olur… Gözyaşlarına sığınamam…
Bulutlar gidip oturmuş gözlerine Rüzgârlar bir garip esiyor
Ve yağmur yağıyor sen ağlıyorsun
Çocukları ölmüş anne gibiYaralı gecelerine ancak bu yakışırEşyadan mahrum odanda;Gözlerini tavana asıp, Mahrem sayfalarını yeniden, yeniden yorumlaKandan umutları sal, sal gökyüzüne…
“ Ey gök! Suyunu indir “ denildiği zaman Coşan seli durdurabilir misin?
Hak etmişse bu zillet,O çetin azabı!
Belki yakındır, hayatı yok eden tufan Hep kaybediyor, yeniliyor bu insanoğlu Geri dönmeye vakti var mı ki o günde
Parmaklarını ısırdıkça kabaran cehennemdeÖlüp ölüp dirilme bağışlanacak!Gözlere ateşten perde asılacak…
Öyleyse ey gerilerek zulmün dağlarını delen yürek Türkülerini gözyaşlarınla yoğur,
O geri dönülemeyecek günde pişmanlıkların olmasınEllerini göğe kaldır aczini dost bilerek
Ölümü kuşanarak
işte hayat de…
Tüm ağıtların resmini çizip asıyorum Kıblesiz kentlerin soğuk duvarlarına
Ben bu yanda Daralan vaktin damarlarında kıvranıyorum.
Sen o yanda Ağlıyorsun….
Yağmur yağıyor sen ağlıyorsun…. |