Yaşamak, Seni sevmek gibi ciddi bir iştir...
Bırak şimdi yumurtayı tavuğu. Al sana yüzyılın sorusu ; Kalp mi aşktan çıktı / aşk mı kalpten sevgili ?...
Sevgili Günlük... Ne kadar doğru Değil mi ? Şimdilerde sevgili sadece 1 Günlük...
Her rengin bi kişiliği vardır. Her kişiliğinde bir rengi. Ben senin rengini buldum. rengi !...
Ekmeğime sürüp sürüp yedim ben seni. Tokluk hissi vermen gerekirken daha da açlıktan kıvrandırdın midemi. Sen buydun işte...
Aşkımı cin çarptı! Sevgilim! Kalbime ruhsat ver ömrünü! Ömrünü emanet et ömrüme
Kendinden nefret edip ayna parçalamak kolay.. Sorun ; sonrasında ortaya saçılan binlerce ` `;SENİ`` kim temizleyecek...
O çocuklarla sabahlarken terkedilmiş bir senaryonun kötü adam karakterlerinde herkes seçtiği rolün repliğiyle boğuşurken kostümler bol gelirken dar gelirken bedenlere kim "kamera!" dedi kim "stop!" dedi bilinmezken binlerce bobin kutusu içinde ararken kendi karakutumuzu hepimizin bir asistanı var sonunda vurduğumuz aşk ile çekememezlik arasında hep ihtiyaç duyduğumuz!
Doğumla ölümün arası , topu topu bir savaş parçası... Sahi, kaç kilometreydi yaşantım? Kaç litre hava çektim ciğerlerime ve kaç litre yaş döktüm? Yüzölçümü neydi yüzümün? Para birimi duygularımın ve bayrağı düşüncelerimin? Yüreğimin dini neydi? Nasıl bir yönetim şekliydi bedenim?
Hiç durmadan parantez aç , ben kapatırım.. Sen ünlemlerle takıl, ben soru işareti olup aklında saltanatlar kurarım.. Sen eksilerden artılara geç, çarpıları ben atarım... Sen virgüllerle uğraşırken, ben çoktan noktayı koyup kayıplara karışırım ve Sana öyle bir eşittir bırakırım ki, Eşitleyecek hiçbir şey bulamazsın!
Benimle oynadın, bir tur yükseldin; aferin! Şimdi git onla oyna. Ama yanarsan yine benden başlama..
Damdan dama atlarken düşen bir kedinin gözlerii var şimdi kana batan yüzümdee. Yüzümü ellerinin arasına all Hani tutarmış gibi bir sincap, cevizinii..
Aşktan bana her mevsim çığ düşüyorr Aşkın mı? Böyle bir şarkı dinlemiştim. Ne kimse söylüyordu ne de ben eşlik ediyordum.
"..bazı aşklar bitmesi için yaşanır. Bazı doğum günleri kötü geçer. Bazı romeolar julietleri iplemez... Boşver ... Kim aşktan Ölmüş ki !"
"sen bir defa olsun “seni seviyorum” yalanını at ; melekler günahını bana yazsın olur mu ? "
”senden sonra kaç lekeli aşk yaşadım bilmiyorum. lekeli diyorum çünkü senin anılarınla kirlettim hepsini…”
senin bu gömlek senin bu pantolon artık yalnızca eşyaların artık yalnızca eşyalarını sevebilirim artık yalnızca eşyalarınla ağlıyoruz en fazla seni özlüyoruz
Tesadüf bu ya aynı kol saatinde durmuşuz. Sen sabaha karşı kalkan bir uçaksın. Ben bir kadeh daha içsem iyi olacak limited şirketi..."
Sen küfürsün... Ben bu küfrü etmeyi reddediyorum. Seni sana ediyorum. Seni sana bir hançer gibi tam da adresinde, o dolaylarda saplarken parmakizim kalsın istiyorum. yüzünde parmak izim kalsın... İster bir gözyaşı olarak taşı onu, ister müstehzi bir ifade diye.. Kalsın. Yüzünde parmak izim kalsın...!
Bizim senle hukukumuz var. Avukatımız var. Suçumuz var. Bizim senle bir ömrü paylaşmaya andımız, bu andı çiğneyip içyüzümüzü ifşa eden ihanetlerimiz, birbirimizi kolayca harcamanın lüksü, bu lükse sığan baş önde boş boş oturuşlarımız var. Konuşamayışlarımız, kaçıp gitmeyi erdem sayışlarımız var. hiçbir şeyi açıklayamayışlarımız
|