ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


16 Mayıs 2024, Perşembe 03:28   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Geyik Muhabbet > Öylesine muhabbet
forum sohbet oyun basliklari
   17 Ağustos depreminin en trajik olayı
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

manolya41

manolya41 resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  31.Oca.2011 Pzt 23:37:05      17 Ağustos depreminin en trajik olayısohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
17 Ağustos depreminin en trajik olayı
Prof. Osman ÖZSOY

17 Ağustos depreminin ardından afet bölgesinde kapsamlı bir saha çalışmamız oldu.
Enkaz altından günler sonra kurtulan çok sayıda depremzede ile tek tek görüştüm.
Bir bölümünü ‘Depremde Mucizevi Kurtuluşlar’ adıyla kitaplaştırdığımız çalışmamız
sırasında beni en çok etkileyen deprem anında yaşananlardan daha çok,
deprem sonrası yaşanan trajik bir olay oldu.
Tüm dünyada ciddi bir doğal afete uğramış olanların ortak bir davranış biçimi vardır.
Gelecek günler için kendilerini yeterince güvende hissetmediklerinden,
temin edebildikleri her türlü işe yaraması muhtemel nesneyi elleri altında
bulundurmak isterler. Çünkü yaşama tutunmak için temel bazı ihtiyaçlarını
karşılamak zorundadırlar. Bunlar arasında yeme-içme, barınma
ve ısınma en başta gelir.

Yalova Çitflikköy’de oturan, depremde canlarını kurtarmalarına rağmen
ev barklarını kaybeden ve sokakta kalan bir ailenin yaşadığı trajik olay
gerçekten yürek sızlatıcıdır.
Depremde hasar görmeyen küçük kamyonetinin arkasına 3 çocuğunu bindiren
bir baba, yol kenarında gördüğü eski bir araç lastiğini giderek soğuk geçen
Ağustos akşamlarında gerektiğinde yakarak etrafında çoluk çocuk oturmak
için kamyonetin arkasına attığında, az sonra yaşanacak trajik olaydan
elbette habersizdir.
Lastiği aracın arkasına çocukların yanına koyduktan sonra yoluna devam
eden baba, yolda çocukların giderek yükselen sesini duysa da, yavaş gittiğinden
ve seyahat engeli oluşturan bir risk görmediğinden yoluna devam eder.
Gidecekleri yere vardıklarında ve çocuklarını araçtan indirmek için yanlarına
gittiğinde, çocukların araç kasasında yere uzandıklarını görür.
Daha ne olduğunu anlamadan kasanın bir köşesinde bir yılan dikkatini çeker.
Çocukların yılan tarafından zehirlendiğini anlayıp hastaneye koştursa da artık
çok geçtir. Aracın arkasına attığı lastiğin içine kıvrılarak saklanan bir yılanın
çocukları sokarak zehirlediği anlaşılır.

Bu trajik olayı dinlediğimde uzun zaman etkisinden kurtulamamıştım.
Öylece gömüldüler...

Hangi birini anlatalım.
Abdülrezzak Kürani ve Halime Kürani birbirini çok seven karı kocadır.
Deprem tüm şiddeti ile evlerini sarsmaya başladığında birbirlerine sımsıkı sarılarak
son nefeslerini verdikleri ancak enkaz altındaki cesetlerine ulaşılınca anlaşılabildi.
Birbirlerine öylesine sarılmışlardı ki, ölülerini kimse ayıramadı. Kolları birbirine iyice
kenetlenmişti. Ayırmak için koparmak gerekiyordu. Baktılar ki olmayacak,
ayrı ayrı tabuta da koyamayacaklar karı kocayı, Abdülrezzak ve Halime Kürani`yi
birlikte verdiler toprağa...

Ölmeden önceki son saniyelerini nasıl geçirdikleri, o dehşet anında neler yaşadıkları,
neler çektiklerini bilemiyoruz. Bilinen birşey varsa, onların ölümden sonra bile
birbirinden ayrılmadığı...

Deprem anında yaşananlara ilişkin dinlediklerim arasında,
“o sırada evli olduğum,
çoluk çocuğum bile aklıma gelmedi, kendimi evden dışarı attım”
diyen çok sayıda
insanla karşılaşınca, Kürani Ailesi’nin birbirlerine sımsıkı sarılmış olarak son nefesini
vermiş olmaları daha bir anlam kazanmaktadır.
O gece hakikaten dehşet gecesiydi. 17 Ağustos depreminde Değirmendere’nin bir
kısmı deniz dibine çöktü. Dalgıçlar yıllar sonra daldığında su altındaki otel, arabalar,
enkazlar ve çınar ağacının olduğu gibi durduğu görüldü.

Yazımızı konuyla bağlantılı farklı bir anekdot aktarak sonlandıralım.
Ne isterseniz veririm...

26 Aralık 2004’te meydana gelen, merkez üssü Endonezya’ya ait Sumatra adası
olan 9 Richter ölçeğindeki deprem, geçtiğimiz yüzyılda yaşanmış en büyük tsunami
felaketini ortaya çıkardı. Güney Asya`yı vuran deprem ve tsunami felaketiyle ilgili
haberler arasında en çok ilgimi ne çekti biliyor musunuz? Deprem sonrası oluşan
dev dalgalar,
İtalya`nın Milan takımında oynayan ünlü futbolcu İnzaghi`nin,

Maldiv adalarının Sri Lanka`ya en yakını olan Kihaadhuffaru Adası`nda kaldığı
otele ulaşınca, ortalık birden ana baba gününe döner. Giderek yükselen sulardan
korunmak için en yakınındaki palmiye ağacına tırmanmayı düşünen İnzaghi,
--`Ne olur, bana bir merdiven bulun, ne isterseniz veririm`
diye bağırır.
Ama nafile. Herkes kendi can derdindedir ve İnzaghi`nin bir merdiven karşılığında
vaat ettiği servet o an hiçbir anlam ifade etmemektedir.
O gün orada yaşananlara tanık olan Kuşadalı
Abdulgaffar Akay
, bir başka İtalyan
vatandaşının, en pahalısı
20 bin dolar etmeyen bir tekne için 100 bin dolar

vermeyi vaat ettiğini anlatır. Ama o da talebine karşılık bulamaz.
Sahip olduğumuz dünyevi şeylerin bir hiç hükmünde olduğu kimi zaman
son nefeste ancak anlayabiliyor.
Bununla birlikte uzun yaşam arzusunun insanın doğasında olduğu da bir vakıa...
Büyükler bu konuda,
‘vermek istemeseydi, isteme arzusunu da vermezdi’
diyerek,
ölüm sonrası hayatın varlığına ve Allah’ın bu talepleri boşa çıkarmayacağına
işaret ederler.
Vakti saati gelince kimileri kısa, kimileri daha uzun yaşayarak terk ediyor bu alemi.
Önemli olan, verimli bir yaşam sürdürebilmek ve yaşanılan ömrün hakkını verebilmektir.
Ama gelin görün ki, deprem anında yaşanan travma büyük olsa da,
17 Ağustos depreminden sonra
“acaba ne olacak”
telaşı ile başlangıçta haberlere
olan ilgi artarken, iki hafta sonra tekrar
Televole
türü magazin programları reyting
raporlarında ilk sıraya oturur.
Akıldan yoksun tavukların bile deprem
stresi ile uzun zaman yumurtlama
verimlerinde ciddi düşüş olduğunun gözlendiği bir dünyada, insanoğlunun
afetlerin ardından eski vurdumduymazlıklarına hızlı geri dönüşü de
doğrusu merak konusudur.

Nasrettin Hoca’nın dediği gibi herkesin ölümü kendisinin kıyameti olsa da,
pek bir hoyratça yaşanıyor gibi bu hayatlar... Ne dersiniz... Hazır mıyız?
Prof. Dr. Osman ÖZSOY – Haber7

CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir