ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul


16 Mayıs 2024, Perşembe 14:38   

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

En İyiler  Son Eklenenler       
sohbet forum basliklari  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler > Aşk ve Sevgi üstüne
forum sohbet oyun basliklari
   Yaşama yıllar katarken yıllara da yaşam katarsak bir şeyi daha anlarız;
 Mesaj Ekle, sohbet ve oyun icin cagir
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

lllKURTlll

lllKURTlll resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  14.May.2011 Cmt 02:56:25      Yaşama yıllar katarken yıllara da yaşam katarsak bir şeyi daha anlarız;sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
Kitabın önsözünde yazar bakın ne yazmış; “Acı, onu araştıran ve anlayan herkes için muhteşem bir bilgidir. Acı, yaşama ve yaşadıklarımıza verdiğimiz değeri gösterir.

Bir terapi oturumunda ağlayan eşinin gözyaşlarına anlam veremediğini söyleyen ve ‘Ben hiç ağlamadım’ diye övünen birine ‘Sizin için çok üzüldüm’ demiştim. ‘Niye?’ diye sorduğunda ise ‘İnsanın yaşamında ağlayacak kadar değer verdiği hiç bir şeyin olmaması çok acı verici de ondan’ dediğimi hatırlıyorum”

Aşk ve sevgi nedir hocam?

Aradaki farkı tek cümleyle belirtebiliriz; aşk ‘seni seviyorum, çünkü sana ihtiyacım

var’, sevgi ise ‘sana ihtiyacım var, çünkü seni seviyorum’ olarak tanımlanabilir. Aşk ihtiyaçtır, sevgi ise adeta sanattır. Aşk, farkındalık olmaksızın duyulan sevgidir. Sevgide ise her şeyin farkındasınızdır. Aşkta “eğer” ve “çünkü” türleri vardır; “seni seviyorum, eğer ihtiyaçlarımı karşılarsan”, “seni seviyorum, çünkü sen benim için özelsin”... Sevgi ise “rağmen”lere rağmen yaşanandır. Başka bir deyişle ‘çünkü’ ve ‘eğer’ sevgisinde, biri diğerini, kim ve ne olduğu için sever. ‘Rağmen’ sevgisinde ise, biri ötekini, kim ve ne olduğuna rağmen sever. Aşk bencildir, sevgi vericidir. Aşk istemesini bilir, sevgi ise vermesini... Aşk, bir bakışla da ortaya çıkabilir. Oysa sevgi, doğurulan, büyütülen ve ancak şefkatle korunan bir yaşantıdır. Sevgi, kendiliğinden gelişmez. Emek olmadan sevgi olmaz. Bir şeyi sevebilmek için önce ona yatırım yapmak gerek, yatırım yapmadan sevemezsiniz.

“Aşk, görme kusurudur”

 Artık evlilikler fazlaca çatırdıyor. Sevgiyle yaşanan cinsellik, evliliği getirmiyorsa her şey zorlaşıyor değil mi?

Öncelikle şunu söylemekte fayda var; çoğu zaman evlilik öncesi ilişki, aşık olma dönemi ile başlar. Aşkta ödüller fazla, bedeller neredeyse yoktur. Eşler neredeyse birbirleri için yaşıyorlardır. Partnerler evlilik sürecinde de aynı ödülleri bekler. Ancak evlilikte bedeller de ortaya çıkmaya başlar. İş, ekonomik koşullar, evin ve çocukların bakımı, geniş aile

ile ilgili sorunlar doğar. Bedeller ödülleri geçtiğinde problemler başlar. ABD’de yapılan araştırmalar yapılan iki evlilikten birinin boşanmayla sonuçlandığını gösteriyor. Ülkemizde de 1950, 1960 ve 1970’lere ait boşanma oranlarıyla 2000’li yılları karşılaştırırsak bu oranın büyük bir ivmeyle arttığını görürüz. Bu durumda şöyle düşünelim: Başarı şansınızın yarı yarıya olduğu bir iş ortaklığı teklifiyle karşılaşsanız varınızı yoğunuzu o işe yatırır mıydınız? Akıllı iş adamı bu riske girmez. Ama iş evliliğe geldiğinde insanların yüzde 90’ından fazlası yüzde 50 yürüme şansı olan evlilik kurumuna yatırım yapıyor.

Niçin bu riski göze alıyorlar? Çünkü kendilerinin boşanmayan yüzde 50’nin içinde olacağına inanmak istiyor. Kimse boşanmak için evlenmiyor. “Kontrol bende” diye düşünüyor. Ama durum öyle değil. Otoyoldaki sürücü gibi düşünün: Sürücü kontrolün kendisinde olduğunu düşünür; “Hızlı gidiyorsam frene basarım, yavaş gidiyorsam gaza basarım” der.

Evlilik kurumunda ise her şeyden önce bir değil, iki sürücü vardır. Kontrol üzerine kurulu düşünceler çok gerçekçi değil. Çünkü gerçek yaşamda çok az şeyin kontrolü sizin elinizdedir. Yaşama yıllar katarken yıllara da yaşam katarsak bir şeyi daha anlarız; Evet, çok az şeyin kontrolü elimizdedir ama bu kontrolü iyi yaparsak tatminkar ve mutlu bir yaşam sürebiliriz.

sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

lllKURTlll

lllKURTlll resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  15.May.2011 Pzr 01:02:57sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle
.qsevq·

Sen sanırım büyük bi darbe yemişsin, ondan böyle konuşuyorsun, sen bence dünyanı birazcık genişlet zıt düşünmeye calış dünyada iyilerde var kötülerde, iyi sandıkların kötülerde var kötü sandıkların iyide olabilir. Şunu unutma mutlu olanlarıda görmzlikten gelme hayat devam ediyor. bir yuva yıkıldı diye oturup üstünde ağlama yenisini yapmaya calış eskisinden daha sağlam olsun zaten hayat yalnış yapa yapa ve acıları ceke ceke öğretiyor cok ağır konuşmusun az pozitif düşün..
sohbet forum arkadaş cagir

forum arkadaş sohbet linki

qsevq

qsevq resimleri ve sohbet sayfasi forum oyun tavla okey

sohbet icin online durumu
Mesaj Gönder
Forum Mesajları
Forum Başlıkları
 

 oyun sohbet linki, arkadaş tavla okey sayfasi  15.May.2011 Pzr 01:24:52sohbet oyun linki
Bu Mesajdan Alıntı Yaparak Mesaj EkleMesaj Ekle

lllKURTlll :
.qsevq·

Sen sanırım büyük bi darbe yemişsin, ondan böyle konuşuyorsun, sen bence dünyanı birazcık genişlet zıt düşünmeye calış dünyada iyilerde var kötülerde, iyi sandıkların kötülerde var kötü sandıkların iyide olabilir. Şunu unutma mutlu olanlarıda görmzlikten gelme hayat devam ediyor. bir yuva yıkıldı diye oturup üstünde ağlama yenisini yapmaya calış eskisinden daha sağlam olsun zaten hayat yalnış yapa yapa ve acıları ceke ceke öğretiyor cok ağır konuşmusun az pozitif düşün..

 

DARBEEEEE

 

İskemle İhtilali


Küçük bir ülkenin insanları sabahleyin radyo ve televizyonlarını açtıklarında, normal programın kesilerek ard arda marşlar çalındığını duyarak meraka kapılmışlar. Biraz sonra ekrana çıkan bir erkek spiker, ayakta dimdik durmuş vaziyette:

– Büyük milletimiz!... diye konuşmaya başlamış. Sivil bir darbe ile ülke yönetimine el konulmuştur. Bu günden itibaren her türlü iskemle, koltuk ve kanepenin yanısıra yerden yüksek karyolaların kullanılması yasaklanmıştır. Bu yasağı ihlal edenler, acayip şekilde cezalandırılacaktır.

Konuşmayı dinleyenler, bütün ihtilallerde olduğu gibi “kan gövdeyi götürecek” diye endişe ederken, bu tek maddelik bildiri karşısında oldukça ferahlamış ve emirlere her zamanki sessizlikleriyle itaat ederek yasaklanan eşyaları dışarı atmışlar. Fakir fukara da hepsini parçalayıp kışlık odun yapmışlar.

İskemle ve koltukları çıkartanlar, evde ne kadar yatak minder varsa hepsini yere indirerek orada oturmaya; geceleri de aynı yerde yatmaya başlamışlar. Ve önceleri biraz sıkıntı çekmelerine rağmen bu işe alışmışlar. Üstelik, kısa bir süre sonra yemek masalarını da kapı dışarı etmişler. Çünkü iskemle ve kanepeler olmayınca, bu yüksek masaların bir işe yaramadığını görmüşler. Fakir halka tekrar gün doğmuş ve masalar da kışlık odunlar arasına katılmış. İnsanlar, yerdeki sedirlerin arasına yaydıkları bir örtü veya yer masası üzerinde yemek yedikten sonra, ortadaki masayı yuvarlayıp kaldırıyor ve daha önce uzun merasimler gerektiren yemek işini şipşak hallediyorlarmış.

Yer minderlerine iyice alışan insanlar, bir müddet sonra yüksek dolap veya sehpalar üzerindeki televizyonlarını seyrederken boyunlarının tutulduğunu farketmiş ve bu zahmetten kurtulmak için onları yere indirip altındaki eşyaları evden atmışlar. Sehpa ve dolapların çıkartılmasıyla birlikte odalar daha da rahatlamış ve “küçücük” denilen evlerin aslında ne kadar geniş olduğu anlaşılmış. Bu arada sokağa atılan yeni eşyalarla, dar gelirli vatandaşların yakacak ihtiyacı da tamamlanmış.

Bir ay kadar sonra herkes: “Allah bu ihtilali yapanlardan razı olsun” demeye başlamış. Çünkü her geçen gün başka bir kolaylık ortaya çıkıyormuş. Yerde oturulduğu için elbise ve pantolonların ütüsü hemen bozulduğundan, TV ekranlarında boy gösteren modacılar:

– Sayın seyirciler!... diye kırıtıyorlarmış. Daha önceki yıllarda nasıl ki yırtık kot, dizleri ya da poposu aşındırılmış pantolon ve yamalı elbise modası görülmüşse, şimdi de buruşuk elbise rüzgarı esmektedir. Buruşmayan kumaşlar ucuzlayıncaya kadar da bu moda geçerli olacaktır.”

İnsanlar, duydukları karşısında adeta havalara uçmuş ve haberin bitmesini bile beklemeden evlerindeki bütün ütüleri dışarı fırlatmışlar. Bu sefer de hurdacılar bayram yapmış. Ütülerin atılmasıyla birlikte elektrik faturaları hafiflemiş, hanımların pembe dizileri seyrederken prizde unuttukları ütülerden çıkan yangınlar sona ermiş ve tabi ki ütü masalarının da atılmasıyla birlikte odalar iyiden iyiye ferahlamış. Artık 70-80 metre karelik evler rağbet görüyor ve büyük evlerde yaşamış olan hanımlar, sabah kahvelerini yudumlarken: “Bu evin çilesini boşuna çekmişiz kardeş, gençliğimiz gitti vallahi” diyerek hayıflanıyormuş. Evlerin küçülmesiyle birlikte ev işlerine yardımcı olan kadınlara ayrılan paralar çocukların harçlıklarına ilave edilirken, sadece “komşularda var” diye alınan lüks eşyalar için harcanan milyonlar da, yine onların dengeli beslenmelerine ayrılmış. Dolayısıyla ikide birde hastalanan çocukların ilaç paraları, kısa bir süre sonra dörtte bire düşerek geçim derdini önemli ölçüde hafifletmiş.

Küçük ülkenin bahtiyar insanları, boğazlarını sıkarcasına etraflarını kuşatan eşyaları kullanmaya mahkum olmadıklarını ve eski insanların masallarda kalan mutluluklarının sebebini kavrayarak gerçek hürriyetin ne demek olduğunu öğrenmişler. Ve borçsuz yaşamanın verdiği rahatlıktan mı, yoksa yer yatağı sayesinde düzelen omurgalarından dolayı mıdır bilinmez, her yerde dimdik yürümeye başlamışlar.

Aradan sadece bir yıl geçtikten sonra, insanlar yine marş sesleri ile uyanmışlar. Ve karşılarında yine aynı spikeri görmüşler. Ama adam, bu sefer lüks bir koltukta oturuyor ve:

–Büyük milletimiz!... diyormuş. Geçen yılki darbeciler, yeni bir ihtilalle işbaşından uzaklaştırılmıştır. Bu konuda, başta koltuk ve kanepe üreticileri olmak üzere ülkemizin büyük iş adamlarının desteği alınmış durumdadır. Büyük gazetelerimiz de, yarından itibaren her beş kupona bir iskemle hediyesiyle sizleri ihya edecektir. Ayrıntılı haber “Azzzz sonra” verilecektir.

Cüneyd Suavi

 

 

CC sohbet icin buraya
  Mesaj Ekle, arkadaş oyun sohbet icin cagir