Bir profesör konferans vermek üzere salona girmiş. Ama bakmış ki salon, ön sırada oturan seyis dışında boşmuş. Konuşup konuşmama konusunda tereddüde düşen Profesör sonunda seyise sormuş: - Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mıyım..., yoksa konuşmamalı mıyım? Seyis cevap vermiş: - Hocam ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim. Bu sözlere hak veren Profesör konferansa başlamış. İki saatin üzerinde konuşmuş durmuş, konferanstan sonra da kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de konferansın çok iyi olduğunu onaylanmasını isteyerek sormuş: - Konuşmamı nasıl buldun? Seyis cevap vermiş: - Hocam sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Gene de eğer ahıra gelir, biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim, ama elimdeki tüm yemi ona verip de hayvanı çatlatmazdım..))
"Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşıdakinin anladığı kadardır."
Alıntı
|
SIRALAMAYI DOĞRU YAPMAK
Bir profesör elinde aynı meteryallerden oluşan iki torba ile sınıfa girer. Torbanın birini açar. İçerisinden dört adet küçük siyah poşet ile bir şişe çıkarır. Öğrencilere seslenir: "Çocuklar beni dikkatlice izleyin ve sorduğum sorulara sadece cevap verin. Ben sizlere unutamayacağınız bir ders vermek, bir dersi anlatmak için bu kadar zahmete katlandım. Deney sonunda soru soracağım, bilenleri mükafatlandıracağım. Şimdi gördüğünüz gibi şişe boş, siyah poşetin birini açıyorum, içindeki büyük taşları şişenin ağzına kadar dolduruyorum. Gençler! Bakın şişe dolu mu boşmu?"
Şişenin taşla dolu olduğunu gören öğrenciler, hep bir ağızdan "dolu" diye bağırırlar. Hoca bu sefer ikinci siyah poşeti açar. İçinde bulunan çakıl taşlarını, büyük taşların arasına döker. Ağzına kadar bu şekilde doldurur. Yine öğrencilere dolu mu boş mu diye sorar. Öğrenciler hep bir ağızdan "Bu sefer dolu hocam." diye hep bir ağızdan bağırırlar. Hoca daha sonra üçüncü siyah poşeti açar. Onda bulunan ince kumu çakıl taşlarının arasına döker, yine aynı soruyu sorar. Öğrenciler "Tamam hocam bu defa dolu." diye bağırırlar. Hoca bu arada dördüncü siyah poşeti açıp, içerisinden bir şişe su çıkarır ve kumun üzerinden suyu şişeye boşaltır. Aynı soruyu yine sorar. Bu defa öğrenciler, seslerini çıkarmazlar. Bunun üzerine hoca, "Şimdi doldu." der. Dolu olan şişeyi kenara koyduktan sonra, diğer torbayı açar. Dört küçük siyah poşeti ve boş şişeyi çıkarır. Şişeye ilk önce kumu döker, sonra çakıl taşlarını döker, sonra büyük taşları dökmeye başlar, fakat büyük taşların yarısı dışarıda kalır. Sonra suyu döker. Eline büyük taşlardan birkaçını alarak, "Bundan çıkardığınız dersi söyleyin." der.
Her öğrenci kendine göre yorum yapar. Hoca en son noktayı koyar: "Gençler! Hayat denen şişeye ilk önce asıl yapmanız gereken görevlerinizi koymalısınız... Bunları en sona koymayı düşünürseniz, bu düşünceniz hayat boyu devam eder çünkü hayat şişenizde yer bulamazsınız. Hayatınızda sıralamayı doğru yapın. Başta olması gerekenler, en sonda bulunursa bir mirasyedi gibi sonunuz hüsran olur."
Alıntı |
"Gençler! Hayat denen şişeye ilk önce asıl yapmanız gereken görevlerinizi koymalısınız... Bunları en sona koymayı düşünürseniz, bu düşünceniz hayat boyu devam eder çünkü hayat şişenizde yer bulamazsınız. Hayatınızda sıralamayı doğru yapın. Başta olması gerekenler, en sonda bulunursa bir mirasyedi gibi sonunuz hüsran olur."
Teşekkürler , çok güzeldi... |