ELDİVEN
Aslanların bahçesi önündeki alanda, oynanacak oyunu görmek için şu anda, kral oturuyordu. yanında ülkesinin büyükleri toplanmış, yükselen tribünler üstünde sıralanmış, bir demet çiçek gibi hanımlar duruyordu.
Oyuncular bu kez vahşi hayvanlardı, seyirciler ise kral ve saraylılar. kral her parmağını oynatışta bir şeyler oldu; ilkinde bir aslan çıktı sahneye, gerinerek yürüdü ve çöktü meydanın ortasına. ikincisinde bir kaplan araladı kapıyı, aslanı görür görmez kükreyerek dolaştı etrafında ve tam karşısına oturdu. üçüncüsünde iki kanatlı bir kapıdan iki leopar fırladı arenaya ve kaplanın üzerine atıldılar. ta ki kaplanın pençesiyle oturtuluncaya kadar. hepsi birbirini kinle süzüyordu; “öldürmek ateşiyle yanan korkunç kediler!” işte o an: balkonun kenarına tutunan güzel elden bir mendil düştü yere, tam aslanla kaplanın arasına. o zaman bir matmazel kalkıp alayla şövalyeye şu cümleyi fırlattı: “sevginizi göstermek isterseniz herkese şayet seviyorsanız beni sahiden düşen eldivenimi getirin hemen!”
Şövalye bir an bile tereddüt göstermeden kararlı adımlarla meydana indi ve canavarların içine dalıp çekti mendili. dehşetle, şaşkın şaşkın bakarken ona herkes, hiç aldırış etmeden yürüdü genç dolorges, götürüp vermek için eldiveni bir sözle. bravo sesleriyle gök çınladı o zaman; dilber kunigud ise gülümseyen bir yüzle, saadetler vadeden sevgi dolu bir gözle, karşılıyordu onu süzerek hayran hayran. fakat o eldiveni fırlatarak bu yüze: matmazel, ihtiyacım yok teşekkürünüze! deyip yürüdü gitti, kızı terk etti o an.
Friedrich von Schiller
Bu şiiri okuduktan sonra tüm erkekler adına Şövalyeye "Helal Olsun" demek geliyor içimden :)
|