Nicedir kaçıyordu çocuk.. Hayli çetin olmuştu bu kovalamaca ama artık atlattığını düşünüyordu peşinden gelenleri. Ama yine de korkuyordu durmaktan, zira bu kadar koşmuşken, kovalayanları arkasında bırakmışken yakalanmak istemiyordu arkasındakilere.
Köşeyi döndüğünde gördü kızı, çarpıştılar şiddetli bir şekilde. Hayır, bu o bilindik çarpışma sahneleri gibi olmadı. Ne kızın elindeki kitaplar yere düştü, ne çocuk onları toplamak için eğildi. Sadece şiddetli bir çarpışmaydı bu ve çocuğun tek kaygısı başkasının canını yakmış olmaktı. Nedense çok korkuyordu başkasının canının yanmasından, oysa ki daha kendi yaraları kapanmamıştı..
Kız çok sağlam durmuştu, belli ki güçlüydü. Çocuk da güçsüz sayılmazdı ama kız çocuğun gözünde çok güçlüydü artık. Bir şeyleri olup olmadığını sordular karşılıklı, özür dilediler birbirlerinden aynı anda, "yahu ne güzel" dedi çocuk kendi kendine "aynı şeyleri aynı anda düşünüyoruz sanki." Ortak payda aramadan konuşmaya başladılar, konu konuyu açtı, konuşmak ikisine de iyi gelmişti. Çocuk hayran kalmıştı, nicedir kimseyle "konuşmuyordu" çünkü.. "Konuşmak ne güzelmiş" dedi çocuk önce kendine sonra kıza.. Gülümsedi kız, "evet" dedi, "biliyorum". Sevindi çocuk, bilmesine kızın..
Böylece çocuğun geldiği yöne doğru yürüdüler, yürüdüler.. Çocuk, kaçtığı yöne doğru yürüdüğünün farkında değildi, ta ki kaçtıklarıyla karşılaşana dek.. Geriye baktı bir an, ama çok geçti artık, sonra yanındaki kıza baktı, "Tanrım bu nasıl bir güzellik" diye geçirdi içinden, sonra kaçtıklarına baktı, "Aşk" ve "Kendisi" artık kollarına girmişti, bunca yıl koşmasının kaçmasının anlamı kalmamıştı bu ikiliden. Yanındaki kıza tekrar baktı, tekrar iç geçirdi, gözleri doldu ama boşalmadı, "Yıllar değil, ömür heba etsem değer senin için" dedi kıza,içinden.. Artık dönüşü olmayan yola girmişti, kalbini yıllar sonra kelepçeletmişti.. |