|
NiHALATSIZ
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 19.Oca.2015 Pzt 10:01:54 |
|
YUĞ TÖRENİ ÜZERİNE İSKİT VE YUNAN DİYALOĞU:
II. yy. da Yunan filozof Lukianos Samosatos`un bir diyaloğunda İskit`lerin Aş (Yuğ) Töreni adetleri konu edilmektedir. Bu diyalog`da İskit`li Toksaris ile Yunan Mnisippos arasında şöyle muhavere cereyan ediyor :
Minisippos - Siz İskit`ler Orest ile Pilad`in ölülerine kurban sunuyor ve onları Tanrı sanıyorsunuz. Toksaris, sen buna ne diyorsun?
Toksaris - Kurban sunuyoruz, Minisippos, sunuyoruz. Fakat onları Tanrı değil, ancak iyi insanlar sayarız.
Minisippos - Demek ki siz iyi insanlara ölümlerinden sonra, Tanrılarınıza yaptığınız gibi kurbanlar sunuyorsunuz.
Toksaris - Yalnız bu değil, biz onların şerefine bayramlar ve muhteşem toplantılar yaparız.
Minisippos - Siz ölülerden ne istiyorsunuz? Madem ki bunlar ölülerdir, muhakkak ki teveccüh ve iltifatlarını kazanmak için kurban sunmuyorsunuz?
Toksaris - Ölülerin bize teveccühleri olsaydı, hiç de fena olmazdı. Fakat biz, iyi adamları hatırlamanın yaşıyanlar için faydalı olduğunu tahmin ediyoruz. Bundan dolayıdır ki ölüleri sayarız. Biz şöyle düşünüyoruz: Ölüleri anarsak bir çoklarımız onlar gibi olmaya çalışacaklardır...
|
|
NiHALATSIZ
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 21.Oca.2015 Çar 10:24:02 |
|
TÜRKLERDE CANLI BEBEĞİN ÖLEN ANNESİYLE BERABER DEFNİ ÜZERİNE İNCELEME:
Orman kavmi olan Türklerin defin törenlerine dair bir Beltir rivayeti dikkat çekmektedir. Bu rivayete göre ormanlarda yaşayan Türk boyları süt çocuğu bulunan kadın ölüleri, adetleri üzerine, tabuta koyup dört direk üzerine yerleştirirler ve çocuğunu da yanına bırakırlardı. XVIII. yy. da Albot adlı bir Beltir aşağı Tom ırmağında balık avlarken direkler üzerinde bırakılan bir kadın tabutu yanında bir erkek çocuk bulmuş, onu evlatlık edinerek Öksüzek adını vermiştir.
Orman kavimlerinde süt çocuğunu anasıyla beraber gömme adetinin Tayga ormanlarında neolitik devirde yaşayanlarda da bulunduğu son yıllarda Angara ırmağı boylarında yapılan kazılarla meydana çıkarılan bir mezarda müşahede edilmiştir. Bu mezarda bir erkek ve bir kadınla çocuk iskeletleri bulunmuştur. Kadın ile çocuğun okla öldürüldükleri tespit edilmiştir. Kadının kocasıyla beraber diğer aleme yolculuk etmek üzere öldürülmüş olduğunu anlamak mümkündür. Çünkü bu adet eski uygarlıkların çoğunda görülmüştür. Anasıyla beraber çocuğun da öldürülmesini kazılara iştirak eden doktor Hrdliçka Kuzey Amerika yerlilerinin bir adetiyle izah etmiştir.Bunların adetine göre ölünün süt çocuğunu besleyecek teyzesi bulunmazsa anasıyla beraber gömerlermiş. Bu adeti izah etmek için Kuzey Amerika`ya kadar gitmeye lüzum olmadığını yukarıdaki Beltir rivayetinden anlaşılmaktadır. Beltir rivayetinde denildiğine göre, kuzey orman kavimlerinin süt çocuklarını analarının ölüsüyle beraber tabut yanına bırakmaları süt verecek inekleri bulunmadığı içinmiş.
Beltir rivayetinden anlaşıldığına göre, ölüleri tabutlara koyup ağaçlara asmak yahut dört direk üzerine bırakmak adeti Kuzey Altaylar`da ve Tayga ormanlarında yaşıyan bazı oymaklarda XVIII. yy. sonlarına kadar devam etmiştir.Yakut Türklerinde bu şekilde defin için "arangas" terimi kullanılmaktadır.
Not: Beltirler Sagay Türklerinin bir koludur. Hakas Türkçesinin bir lehçesini konuşmaktadırlar.
|
|
NiHALATSIZ
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Oca.2015 Per 14:02:29 |
|
KAM`IN (ŞAMAN) DEFİN TÖRENİ ÜZERİNE İNCELEME:
Sagaylar Kam`ın ölüsünü evde ancak bir gün bırakırlar. Kamın akrabası ve komşuları yemekler, rakılar hazırlarlar. Bütün gün yeme, içme devam eder. Aynı zamanda çam ağacından tabut (komdu) yaparlar. Eski zamanlarda kamları yere gömmezler, tabutu kalınca dört direk üzerine koyup bırakırlardı (Önceki Paylaşımlarımızda Belirttiğimi Göğe Defin Şekli). Sagaylar son yıllara kadar büyük ve tanınmış adamlarını böyle defin ederlerdi.
Kam`ın ölüsünü bir tahta üzerine koyup bırakırlar. Sonra tahtayı kapının önündeki ateşte yakarlar. Ölüyü tabuta koyduktan sonra baş tarafıyla kapıdan çıkarır ve mezara götürürler (Sıradan birinin ölüsü ilk olarak ayakları kapıdan çıkarılacak şekilde taşınır). Kam`ın davulunu, davul tokmağını kırarlar ve "ölüm geldi, o öldü" derler. Kırılmış davulu kam`ın mezarının başındaki bir ağaca yahut sırığa asarlar. Kam`ın defin törenine Sagay kadınları iştirak etmezler. Kam olmayanların defin törenine ise kadınlar da iştirak eder ve mezara kadar gelirler. Ölü hristiyanlığı kabul etmişse başını doğuya doğru, atalarının inancına mensup ise batıya doğru koyarlar. Umumiyetle ölüler elbiseleri, yemekler, rakı, atının eğer takımı ile beraber gömülür. Ölen kişiyle beraber atını da öldürme adeti Sagaylar`da unutulmak üzeredir. Ölünün atını başka birine hediye ederler.
Ölüyü defin ettikten sonra mezarın sağ tarafına ateş yakıp ölü aşı için kesilen hayvanların kemiklerini yakarlar. Ateşe rakı serperler ve yemek atarlar. "Ateş Tanrısı`nın" bu rakı ve yemekleri ölüye ulaştıracağına inanırlar. Ölü aşına iştirak edenler ölünün mezarına üç defa dolaşırlar ve üç defa "sen gerçek dünyaya git! biz de Tanrılara dönüyoruz!" derler.
Eve döndükten sonra yine yeme içme olur. Yemeğe başlamadan önce Tanrıça Umay`a, evin hamisi olan ruhlara saçı saçılır. |
|
NiHALATSIZ
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 23.Oca.2015 Cum 14:49:28 |
|
Urenha - Tuba`lar, biri ölürse derhal çadıra çıkarıp keçe veya deri ile örterler. Eve bir koyun getirip bağlarlar. Bu koyun meleyene kadar beklerler; meledikten sonra keserler. Kam, koyunun en iyi et parçalarını ateşe atıp ayini yapar; ölüye hitaben : "Bu yeri bırakıp gidenlerin birincisi sen değilsin! düşünme, üzülme et ye, rakı iç! darı ye, çay iç! " der. Törende bulunanlar ateşe tütün atarlar bununla evdeki tören tamam olur.Sonra çadırın bir tarafını söküp ölüyü oradan dışarı çıkarırlar. Urenha`lar ölüyü yere gömmezler , uzaklara , kırlara atarlar. Başucuna bir sırık dikip bunun yanına ağaçtan yahut balçıktan küçük bir ev yapıp bırakırlar.
|
|
NiHALATSIZ
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 26.Oca.2015 Pzt 10:06:37 |
|
TÜRKLERDE ETİN KEMİKTEN KILIÇLA SIYRILMASI SURETİYLE DEFNEDİLMESİ ÜZERİNE İNCELEME:
Türkler`in defin törenlerine ait birçok adet ve gelenekler destanlarında derin izler bırakmıştır. Atalarının inancını terkederek müslümanlığa geçen Türklerin destanlarında gerçek inanç sistemlerinin unsurlarını en çok muhafaza eden "Manas" destanında üç yerde defin töreninden bahsedilmektedir. Bunlardan biri Han Köketey`in defin törenine ait rivayettir ki Çokan Velihanov tarafından 1858 de tespit edilmiştir.Bu rivayete göre, ölüm yatağında yatan Han Köketey, halkına vasiyetlerini şöyle anlatıyor:
"Halkım, İlim! Gözlerim yumulduğu zaman vücudumu kımızla yıkayınız, etimi keskin kılıçla sıyırınız, zırhımı giydiriniz, deriye sarıp beyaz kefenimi başımın altına koyunuz.Başımı doğuya yöneltiniz! Kızıl buğralara kızıl çuha, kara buğalara kara kadifeler yükletiniz. Kırk buğra (erkek deve)den kurulmuş bir kervan ile benim çatma haneme (kütüklerden yapılan evime) böyle geliniz! Küme küme kadınlar gelir ; onlara kumaşları dağıtınız. Kervanbaşı kara sart seksen keçinin yağıyla karıştırıp tuğla hazırlasın. Büyük ve küçük yolların kavşaklarında aya benzer ak saray, göğe benzer gök saray yapınız... İlim, halkım ! Bana hizmette kusur etmeyiniz."
Han Köketey`in vasiyetindeki "etimi keskin kılıçla sıyırınız" sözleri W. Barthold`un dikkatini çekmiş ve bu konu üzerinde bir makale neşretmiştir.
Barthold destandaki bu sözlerle Tabari (c.II,s. 16) ve Nerşehi (Schefer neşri 60) tarafından Buhar - Hudat`ın ölümüne dair verilen haberler arasında münasebet bulunmaktadır. Tabari`nin verdiği habere göre "121 (miladi 739) yılında Tuğ-Şad öldürüldükten sonra etini [keskin bir şeyle] kemikten ayırdılar ve kemiklerini Buhara`ya götürdüler". Nerşehi`ye göre "Buhar-Hudat son vasiyetlerini söyledi ve bir saat sonra öldü. Uşakları girdiler , etini kemiklerinden ayırdılar ve kemiklerini buhara`ya götürdüler.
Ölünün etlerini kemiklerinden ayırmak Orta Asya`daki Zerdüşti`lerin adetlerindendi. Horosan ve Maveraünnehir`e Türk Hakanları tarafından tayin edilen Şad ve Yabgu`lar yerli din olan mazdeizmi kabul etmişlerdi. Türk Hakanları namına Buhara`yı idare eden Tuğ-Şad ve anası Hatun da herhalde yerli adete riayet etmiş olacaklardır.
Erken dönemde cesetlerin etlerden temizlenmesi ve kemiklerinin bir kaba konması âdeti bu İranî kavimlerde sıklıkla görülür. Bu konuda B. Ögel şöyle diyor: “…bir insan ölünce, ölünün etleri kemiklerinden sıyrılır ve kemikler ayrı bir kaba konarak gömülürdü. İlim dilinde bu kaba ossuarium denir. Türk hakanlarının Horasan ve Batı Türkistan’a tayin edilen Göktürk şadları ve yabgularının Zerdüşt [Ahura-Mazda] dinini kabul ederek bu an’aneleri bizzat kendilerinde de tatbik etmiş olmaları çok muhtemeldi.”
|
|
NiHALATSIZ
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 27.Oca.2015 Sal 10:37:56 |
|
TÜRKLERDE GÖĞE DEFİN (Ağaç Üzerinde Oluşturulan Tahta Zemin Üzerine Ölü Bedenin Bırakılması) ÜZERİNE İNCELEME:
Orta Asya`da, Hunlar`ın ve Göktürklerin egemenliği devirlerinde, daha iptidai basamaklarda bulunan boylardan bazıları ölülerini tabutlara koyup ağaçlara asarlardı. Aynı adet Moğollar`dan Hıtay (Kidan) lar, Şveyler, Tuva Türklerinde mevcuttu. Bu adet Yakut`larda XVIII. yy. a kadar devam etmiştir. Kırgızlarda`da bu adet mevcuttu fakat atalarının inanç sistemini terkedip müslümanlığa geçtikten sonra bu defin şekli terkedilmiştir. Bununla beraber Kırgızlar`da bu adetin hatırası olarak defin törenine "süyük kötörü" derler ki harfiyen "kemik kaldırma" demektir.
|
|
NiHALATSIZ
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 28.Oca.2015 Çar 10:23:14 |
|
Destanlar sözlü kültürün içinde önemli bir yer almaktadır. Yazılı bir formata geçirildikten sonra da bu önemleri sürdüğü tahmin edilebilir. İşte bu bağlamda tek tanrıcı İslamiyet öncesi inançsal kültürü veya bu kültüre ait izleri belki de en çok yansıtan ve “Türk destanları arasında en fazla ÇOK TANRILI olan” destan Saltıkname’den söz edilebilir…
Prof.Dr. İrene Melikoff, 1962
Eserlerinden Bazıları: Umur Paşa Destanı, Melik Danişmend, Uyur İdik Uyardılar, Efsaneden Gerçeğe Hacı Bektaş, Türk Sufiliği ve Destandan Efsaneye ve Kırklar Sofrası
|
|
NiHALATSIZ
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 29.Oca.2015 Per 10:22:49 |
|
"Kutsal hayvanlarımızdan pars ve kartal ile av`a çıkan Kağan ve Katun" Heykelleri. TUVA
Heykeltraş : Dashi Namdakov`s. Fotoğraf : Kimy Dongak
|
|
NiHALATSIZ
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 30.Oca.2015 Cum 10:21:49 |
|
Doğa Kanunu... İzlemek için TIKLAYINIZ |
|
NiHALATSIZ
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 2.Şub.2015 Pzt 10:26:50 |
|
İddiaların aksine Avrupa ve Rusya temelli kaynakların Şamanlık üzerine verdiği bilgiler çok eksik ve yüzeyseldir. Avrupalı ve Müslüman kaynaklar Türklerin Sema/Gök anlamına gelen Tengrisini yanlışlıkla Tanrı veya Allah olarak aktarmıştır…
Buryat Bilim Adamı Dr. Dorji Banzarov, 1846
|
|