|
Harwest
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 4.Ağu.2007 Cmt 10:36:20 |
|
fiogf49gjkf0d Günün birinde üç adam ormanda yürürlerken karşılarına büyük ve vahşi bir nehir çıktı. Ama nehrin karşı kıyısına mutlaka geçmeleri gerekiyordu. Peki bunu nasıl başaracaklardı? Birinci adam, dizlerinin üstüne çöktü ve Tanrıya dua etti: "Tanrım, lütfen nehrin karşı kıyısına geçebilmem için bana güç ver!" Tanrı ona uzun kollar ve güçlü bacaklar verdi. Böylece nehrin karşı kıyısına geçebildi. Ancak bunun için 2 saat boyunca dalgalarla boğuştu ve neredeyse 3-4 kez boğulma tehlikesi geçirdi. Ama, basarmıştı!!!! Bunu gören ikinci adam da Tanrıya dua etti:
"Tanrım lütfen nehrin karsı kıyısına geçebilmem için bana güç ve gerekli aracı ver!" Tanrı ona bir tekne verdi ve o da nehrin karşı kıyısına geçmeyi başardı, ancak birkaç kez teknenin alabora olma tehlikesiyle karşılaştı... Tüm bu olan bitenleri izleyen üçüncü adam, dizlerinin üstüne çöktü ve Tanrıya yalvardı:
"Tanrım, lütfen nehrin karşı kıyısına geçebilmem için bana güç, araç ve zekayı ver!" Tanrı adamı bir kadına dönüştürdü... Kadın haritaya baktı.... Nehrin biraz yukarısına dogru yürüdü ve köprüden karşıya geçti.... |
|
Harwest
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 4.Ağu.2007 Cmt 10:37:18 |
|
fiogf49gjkf0d Aşağıdaki fıkra 3 Mart 2006 tarihli Milliyet Gazetesinin Açık Pencere Köşesinde, “Karadeniz Fıkrası” adı altında yayınlanmış:
Maliye Bakanı Unakıtan, Akçaabat merkez ilçe kongresine destek için Tayyip Erdoğan tarafından görevlendirilir. Temel, Akçaabat ta bisikletini meydana bırakarak bir kahveye girer. 5 dakika sonra içeri giren bir polis memuru bağırır: “Kardeşim! Asfalttaki bisikletin sahibi kimse alsın, Maliye Bakanı Unakıtan gelecek.” Temel karşıdan aynı ses tonuyla cevap verir: “Haçan kilitledim oni... Bi şey olmaz...” |
|
Harwest
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 4.Ağu.2007 Cmt 10:39:23 |
|
fiogf49gjkf0d Bir KÖyÜn Camisinde Imam Cemaate Vaaz Vermektedir. Ansizin Iceri Dalan Bir KÖylÜ KÖyÜ Sel Basmakta Oldugunu Haber Verir. Butun Cemaat Hemen Kendilerini Disari Atip, Kacar. Sadece Imam Butun Israrlara Ragmen KÖyÜterketmeyi Reddeder Ve Tanri nin Kendisini Koruyacagini Soyleyerek, Camide Kalir.
Kisa Bir Sure Sonra Sular Camiye Ulasir, Imam Caresiz Minareye Cikar. Sular Minarenin Ilk Katina Yukselirken Bir Tekne Imami Kurtarmaya Gelir.ancak Dinibutun Imam, Tanri nin Kendisini Koruyacagini Soyleyerek Tekneye Binmez. Sular Yukselir, Imam Ikinci Kata Cikmak Zorunda Kalir.
Bir Tekne Daha Gelir, Ancak Imam Yine Tanri nin Kendisini Koruyacagina Inancinin Tam Oldugunu Soyleyerek Tekneye Binmez. Sular Iyice Yukselir. Imam Artik Minarenin En Tepesindedir. Bir Helikopter Yaklasir. Icindekiler Durumun Kotu Oldugunu Anlatarak Imama Helikoptere Gelmesi Konusunda Israr Eder. Imam Helikoptere Binmeyi De Reddeder. Bir Sure Sonra Sular Iyice Yukselir Ve Imam Bogularak Olur. Kendisini Cennetin Kapisinda Melekler Karsilar
-melek: Hosgeldiniz. Cennette KÖskÜnÜz Hazirlandi.buyrun. -imam: Cennete Girmek Istedigimden Emin Degilim. -melek: Neden? -imam: Tanri ya Biraz Kirginim. -melek: Ne Oldu Ki? -imam: Ben Hayatimi Ibadet Ederek Gecirdim. Insanlara Hep Iyilik Yaptim, Gunahtan Uzak Durdum. Yasadigim Koyu Sel Basti, Herkes Kacti Ama Tanri nin Beni Kurtaracagina Inandigimdan Kaldim. Goruyorsunuzki Simdi Burdayim...
Tam Bu Sirada Yukaridan Tanri nin Sesi Duyulur: -salaga Iki Tekne Bir Helikopter Gonderdik!!!!!!!!!!!!! |
|
Harwest
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 11.Ağu.2007 Cmt 23:59:47 |
|
fiogf49gjkf0d Cojano
Ne olduğunu bilmediğiniz yemeklerden uzak durun!..
İspanya da tatilini geçiren turist, restoranda tipik bir İspanyol yemeği yemek istemişti. Listeyi uzun uzun inceledi. Cojano adı dikkatini çekti. Ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Parmağını basıp, garsona işaret etti.
Garson bir tabak içerisinde yemeğini getirdi. Nefis bir şeydi ama içindekinin ne olduğunu çıkaramadı. Bir çeşit etti ama ne?... Garsonu çağırdı ve sordu... Garson anlattı : -Bugün boğa güreşlerine gittiniz mi bayım? -Evet... -İşte bu yediğiniz yemek bugün arenada öldürülen boğanın yumurtalıklarından yapıldı.
Adam ertesi gün gene aynı restorana gitti. Tadı damağında kalan yemeği Cojano yu bir kez daha istedi. Lezzetle yedi. Artık ahbap oldukları garson hatır sormaya geldi : -Nasıl memnun kaldınız mı bayım? -Kaldım kalmasına ama bir şey dikkatimi çekti. Dün yediğim Cojano biraz daha büyüktü gibi geldi bana. Garson başını iki yana salladı: -Her zaman boğa kaybetmez bayım...
|
|
Harwest
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 12.Ağu.2007 Pzr 00:06:07 |
|
fiogf49gjkf0d ÖLEN HIRSIZ IN ÖLÜSÜ
Ölenin hırsız olduğu gerekçesiyle adamın cenazesine kimse gelmemişti. Mecburen iki oğul babalarını cenazesini tek başlarına kaldırırlar. Mezarlık yolu biraz yokuştur. Büyük ve uzun boylu olan oğul yokuşu çıkarken tabutu önde taşıyor. Küçük ve çelimsiz oğulda arkada... Büyük oğul; -Görürsen mi ay gardaş lelem nece yüngüldü , irehmetliğin heç günahı yoğdu , sanki kuş kimi uçer.. Yokuşun alt tarafında bulunan, tabutun arkasındaki küçük ve çelimsiz oğlan, abisinin bu sözüne karşılık bir iç çekerek; -Harda uçer! Günahı belimi gırdı, sen ne danişirsen...
|
|
Harwest
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 12.Ağu.2007 Pzr 00:13:22 |
|
fiogf49gjkf0d Trabzon da bir grup Laz çok ağaç kesebilmek için Amerika dan motorlu testere getirtmeye karar vermişler. Gerekli bağlantılar kurulduktan sonra para ödenmiş ve birkaç tane elektrikli testere alınmış. Garanti kağıdında da günde enez 500 tane ağaç keseceği belirtiliyormuş.Her neyse, bizimkiler koyulmuşlar ise. Aksam olduğunda en fazla ağaç kesen Temel mis ve sadece 50 tane ağaç kesmiş. Doğal olarak herkes şaşırmış. Bir sonraki gün , Temel zorlayarak sayıyı 100 e çıkarmış. Daha sonraki gün aksam Temel yerinden kalkamaz hale gelmiş ama sadece 150 tane ağaç kesebilmiş. Artık bizimkiler Amerika dan bir yetkili çağırmaya karar vermişler. Yetkili gelmiş ve birlikte ormana gitmişler. Amerikalı motorun ipini çekip çalıştırmış ve çıkan ses üzerine bizimkiler hep bir ağızdan: - Uyy o ne daa biz motoru çalıştırmadan 150 tane kesmiştik... |
|
alesta83
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 12.Ağu.2007 Pzr 18:41:16 |
|
fiogf49gjkf0d Bir gemici geç vakit otele gelmiş.Yer olup olmadığını sormuş: -İki kişilik bir odada tek yatağım var, demiş resepsiyondaki adam.Ancak pek tavsiye etmem.Çünkü öteki yatakta fena halde horlayan bir delikanlı yatıyor. -Önemli değil, demiş gemici, verin bana o yatağı... Ertesi sabah gemici hesabı ödemeye indiğinde otelci sormuş: -Nasıl uyuyabildiniz mi? -Çok güzel uyudum , demiş gemici... -Yanınızdaki müşteri hiç horlamadı mı? -Hiç horlamadı... -Ama nasıl olur? -Odaya girince yanağından "Merhaba güzel çocuk" diye bir makas aldım. Sabaha kadar gözlerini kırpmadan yatakta oturdu... |
|
Harwest
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 5.Eyl.2007 Çar 12:57:44 |
|
fiogf49gjkf0d Genç ve güzel sekreter son günlerde iyice açık saçık giyinmeye baslamış.
Özellikle yürüdügü zaman ortaya çıkan görüntü genç patronun aklını çelecek
duruma gelmiş. Birgün yine bu ortam oluşunca, patron kapıyı kilitlemiş ve
sekretere karşısındaki koltuğa oturmasını söylemis. Sekreter koltuğa öyle bir
oturmuş ki, genç patronun gözleri yuvasından oynamış. Sekreterin dizlerine
ellerini koyarak sormuş :
- Bu satılık mı?
Sekreter tokatı indirmiş ve buz gibi öfke dolu bir sesle:
- Elbette hayır. Siz beni ne sanıyorsunuz?
Patron hiç istifini bozmamış :
- Eger satmayı düşünmüyorsan reklamını da yapma.. |
|
Harwest
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 5.Eyl.2007 Çar 12:59:09 |
|
fiogf49gjkf0d Bir gün temel ile dursun kahveye gitmişler.temel demiş çay içelim.dursun demiş kahve içelim.o demiş çay.o demiş kahve.o demiş çay o demiş kahve.derken.en sonunda dursun demişki kapıdan kadın geçerse benim dediim olsun erkek geçerse snn dediin olsun demiş.temelde tamam demiş.kapıdan bülent ersoy geçmiş çayla kahveyi karıştırıp içmişler |
|
Harwest
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 5.Eyl.2007 Çar 13:02:04 |
|
fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Adamın biri, yeni açılan lüks büyük mağazaya gitmiş, satıcı kıza yaklaşmış: - Bir kravat almak istiyorum. Satıcı kız son derece şirin bir tavırla: -Beyefendi, bizde müşteriyi memnun etmek esastır. Kravat ipekli mi olacak yünlü mü? - İpekli. - O zaman lütfen birkat yukarı buyrun, ipekli kravatlar bir kat yukarıda. Adam bir kat yukarı cıkmış, başka bir satıcı kız: -Ben ipekli bir kravat almak istiyorum. - Beyefendi, kravat düz mü olacak, desenli mi? - Desenli. - Bizde müşteriyi memnun etmek esastır, desenli kravatlar bir kat yukarıda, lütfen üst kata buyurun. Adam bir kat daha cıkmış. Yeni bir satıcı kıza: - Ben ipekli ve desenli bir kravat almak istiyorum. - Desenler çizgili mi, çicekli mi olacak? -Çizgili. -Bizde müşteriyi memnun etmek esastır, çizgili kravatlar bir kat yukarıda, lütfen bir kat yukarı buyurun. Adam bir kat daha cıkmış.Çizgiler kalın mı, ince mi, bir kat yukarı. Zemin açık mı, koyu mu, bir kat yukarı derken 35. kata gelmiş. Öfke ile satıcı kızın yakasına yapışmış: - Ben ipekli, ince çizgili, zemini koyu, bir kravat istiyorum. - Kravatı bu elbiseyle mi kullanacaksınız? - Hayır, evdeki elbisemle. - Beyefendi, bizde müşteriyi memnun etmek esastır, bir uyumsuzluk olursa firmamızın prensiplerine ters düşer, lütfen evden öbür elbisenizi alır gelir misiniz? Adam büyük bir öfkeyle asansöre gitmiş. O sırada asansörün kapısı açılmış, içinden gene çok sinirli bir adam çıkmış. Bir elinde bir klozet kapağı, belden asağısı da çıplak: - İşte popom, işte evdeki tuvaletin klozet kapağı. Verecekseniz verin artık lan şu tuvalet kağıdını...
|
|