Uzayıp bitmeyen, birikmeyen kirlenmiş yağmur suyu kokusu. Kokunda kirlenmiş yağmur suyu hissizliği var. Hijyenik bırakılmayan mendebur beddua laneti…
Sararmış bir yığın tutmaz kir! Anlatılmaz sıcak koku. Yağmur suyu. Gereksiz imlalarla noktalama bulamadığımız; hep bulamadıklarımızın yerine koymakta üstümüze olmayan üç noktalar… devamı gelecek, gelebilir beklentisi.
İhtiyaçlarımıza cevap veremeyen yaratıcılıklarımız. Hissiz yürünmüş yollar, tutulmuş, tutanağı bulanamayacak kadar bizi israfa sürükleyen eller. Çerçevede sadece koyulmuş olsun diye hep dört duvarlara tutsak kıldığımız resimler. Dibi tutmuş, çok hünerli bir elden çıkmamış , yarım yamalak bırakılmış aşk gıdaları.Hep uzak bir yılbaşı ayının ilk gününe sakladığımız gelecek mutlu ocak birler. Belki sonra ikiler, üçler, dörtler…
Nedir kendimizi kaptırdığımız, içinde eritip hayat kırdırdığımız , kızarttığımız bu yalancı tavalar?? Ocak üstü telaşlar. Şimdi değil, henüz vakti var diyerek elimizden kaçırdıklarımız; çoğunu avucumuza alamamışken daha.ve bir kez daha sı hiç olmayacaklar. ….
Bir düşün en son ne zaman saati kurmadan, ertesi gün giyeceklerini yatağın yanı başına koymadan uyandın? Ve ne zamandı hiç yarının hesabını yapmadan yaşadığın bu gün?
Cümlelerine HAYIRLISI, BAKALIM, GELECEKTE, KADER İŞTE..tesellilerini iliştireli neler değişti? Ve neden bu hırs, hep geleceğe ertelenmiş belirsizlikler…
Şu anki halinden çok ötelerde arıyorsun mutluluğu ihtimal. Hiç şarkı dinlerken oldu mu telaşsız uzandığın?yarını, akşama ne pişeceğini, birazdan çocuğun okuldan aç döneceğini , ödenecek kirayı, sana laf sokan alt komşunun gereksiz tavrını hiç getirmeden aklına..
Dolu dolu, iliklerine kadar, tüm hücrelerinle, varlığınla, her şeyinle birinin yanında olmayalı ne kadar uzun olmuş bir düşün. Duygularının kariyerine, kariyerinin sevdana, maaşının zaaflarına nasıl yenik düştüğünü, seni düşürdüğünü düşün bir kez.
Ben düşündüm! Birden, hiç yeri değilken aniden durdum ve düşündüm.
Doya doya gülmeyeli birine öyle içten, umarsız onu sevdiğimi söylemeyeli altmış bir, çiçek toplamayalı ve fesleğene günaydın demeyeli otuz yedi gün olmuş. Sonra, tüm aile fertlerimin eksiksizce bulunduğu bir sofraya oturmayalı, koşmayalı, kalori hesabı yapmadan kocaman fıstıklı bir dondurma yemeyeli, denize gülümsemeyeli, ay ışığına göz kırpmayalı, dilek dilemeyeli, karşımdakiyle bu lafı neyi ima etmek için söyledi acaba beyhudeliğine girmeyeli, annemle dedikodu etmeyeli, dizi seyretmeyeli ,sadece ağlıyor olabilmek için ağlamayalı, aşık olmayalı, sağlığım için tanrıya şükretmeyeli saatime bakmadan bir kupa kahve içmeyeli , kayıkla denize açılmayalı hesabını yapamayacağım kadar uzun olmuş. İşte, ilk aklıma gelenler! Bu benim listem. Bir an hiç gereği yokken durup düşündüklerim. Ya sizinkiler? Durun, durun ve düşünün. Hiç gereği yokken belki, bu yazıyı okuduktan hemen sonra .En son aşık olduğunuz anı, babanızla ne vakit balığa çıktığınızı, doğan küçük bir eli kavramayalı yaşamınızda değişenleri, benim aklıma gelmeyenleri, içinizi acıtanları, size ait olanları düşünün . durun ve düşünün! Şimdi. Belki hiç yeri değilken. Bu yazıyı okuduktan hemen sonra. ..
Elinize alıp uzunluğuna bakın sonra listenizin. Kaybettiklerinize, kaçırdıklarınıza, geri gelmeyeceklere gelemeyeceklere…
Şimdiyi unutarak gelecekte ardağımız mutluluk beklentisinin bizi nasıl bir yalana, kaosa sürüklediğini görüp, ıskaladıklarınızı, ayrıntılara ve geleceğe esir etmeden yaşayabilesiniz diye.
Hemen. Şu an. Hiç ertelemeden. Bu yazıyı okuduktan sonra. Belki hiç yeri ve gereği değilken durun ve düşünün.
YAPYOR OLDUKLARIM ASLINDA YAPMAK İSTEDİKLERİMİN NERESİNDE???
|