ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Eski sevgilim camış; Bu mektubum sanadır iyi oku! Gerçi okuma yazman yok, hiç okula gitmedin ovalardan inipte. Elbet yine de okutacak birisini bulursun diye ümit ediyorum.

Sarı öküz ile hiçbir ilişkim yoktu. Kendisini sadece şarkılarda duydum, bir de resimlerde trene bakarken. Ha bide bide maden suyunda. Öküz lem işte ne beklersin. Uydun bir davarın aklına takılıp bir çobanın arkasına çıktın dağlara. En çok otlara bakar gibi bakışlarını özledim bana. Arada kafanı kaldırıp havaya mööleemeni ösledim. Acayip sesler çıkarmanı otladıktan sonra. Bayırda koşmanı ösledim, peşinden koşuşturmayı. Beraber çayırlada şarkı söyleyip vatandaşları huzursuz etmeyi. Ah sarı öküz nasılda ot yer gibi yedi ömrümü. Nasıl trene bakar gibi baktı habersiz kahroluşuma...

İlk doğduğun günü hatırlıyorum da sanki geçmişte bir gündü. Ahırın arkasından dolanırken ağır bir mööö’leme sesi duymuştum. Koştum baktım yerde ufacık tefecik bir camışçık vardı. O anda demiştim; bu benim olmalı diye.

Sonraları hep seni takip etmiştim, kırlarda möölemeni koşuşturmanı izlemiştim. Arkadaşlara bu yavru benim kimse elleşmesin demiştim. Kimse sana elleşmemişti. Daha sonra yalaktan su içerken burnumuz çarpışmıştı, yalandan tanıştık işte senlen. Sonra benim sürüye karışma zamanım gelince ayrılmıştık ilk defa. Sende dayanamayıp o kadar sap camışın arasına sürüye gelmiştin. Beraber dönmüştük geri.

Seni ilk ağıra attığım gün geliyorda aklıma, tüm ova ayaklanmıştı galiba. Sonra yeni minik minik camış çıktı piyasaya. Öööle işte anlat anlat uzun hikaye. Yazmaktan topuklarım ağrıdı. Bir gün sen geldin beni sarı öküz ile görmüşler ovada, bunun hesabını sormak istedin. Ben hayır yok öyle bişey dedikçe sen onu benim boynuzuma anlat dedin. Boynuzun olmadığı için anlatamam deyince, görürüz boynuz nasıl çıkıyormuş diyerek çıktın gittin. Aslında gidişin bi bakıma çok iyi oldu. Çok yağın vardı ve ağırda inanılmaz yer kaplıyordun. Bende rahat edemiyordum. Senin sayende mokların üstünde uyuyordum tüm gece. Artık mok yok, huzur var...

Sarı kız hikayesine gelince bildiğin yurdum öküzlerinden değil kendileri. Yani öküz değil! Şu hani çok ot yediğim zaman  içtiğim soda yok mu, işte onun ta kendisi. Yani maden suyu markası. Öyle bildiğin gibi geçen trenlere bakmıyor. Dağlardan tepelerden kaynayarak benim otlarıma özel imal ediliyor. Bizim camışlar görüp sana anlatmış sen dinlemeden kaçtın. Beni dinlesen ne iyi olurdu ama dinlememen en doğrusu oldu. Sayende gün yüzü gördüm. Anam derdi de inanmazdım, sakın bi hata edip camışlanma deye. Nerden ettimde senle camışlandım? Ne güzel hayatımın baharında bir camıştım. Olsun boynuzlarımda bu da varmış, bunu da gördük. Bundan sonra sen sağ ben camış, sarı kız otlarmış...

Mektubuma son vermeden önce birşey söylemek istiyorum: sakın mektubu okuttuktan sonra geri dönmeye kalkma, ben böyle çok rahatım. Ağırda bana ait tek başımayım. Ohhh gel kuyruğum gel! Ama sakın sen gelme...

Ufuk Bostancı