ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
|
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Tem.2007 Pzr 12:03:34 |
| fiogf49gjkf0d | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Tem.2007 Pzr 12:05:23 |
| fiogf49gjkf0d
|
LEYLÂ ile MECNÛN
Mecnun, bir kabile reisinin dualar ve adaklarla dünyaya gelmiş olan Kays adlı oğludur. Okulda bir başka kabile reisinin kızı olan Leyla ile tanışır. Bu iki genç birbirlerine aşık olurlar. Okulda başlayıp gittikçe alevlenen bu macerayı Leyla nın annesi öğrenir. Kızının bu durumuna kızan annesi, kızına çıkışır ve bir daha okula göndermez. Kays okulda Leyla yı göremeyince üzüntüden çılgına döner, başını alıp çöllere gider ve Mecnun diye anılmaya başlar.
Mecnun un babası, oğlunu bu durumdan kurtarmak için Leyla yı isterse de Mecnun (deli, çılgın) oldu diye Leyla yı vermezler. Leyla evden kaçarak, Mecnun u çölde bulur. Halbuki o, çölde âhular, ceylanlar ve kuşlarla arkadaşlık etmektedir ve mecâzî aşktan ilâhî aşka yükselmiştir. Bu sebeple Leylâ yı tanımaz. Babası Mecnûn u iyileşmesi için Kâbe ye götürür. Duâların kabul olduğu bu yerde Mecnûn, kendisindeki aşkını daha da arttırması için Allahü Tealâya duâ eder:
"Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüdâ beni."
Duâsı neticesi aşkı daha da çoğalır ve bütün vaktini çöllerde geçirmeye başlar. Diğer tarafta ise Leylâ da aşk ıstırabı içindedir.
Bir zaman sonra âilesi, Leylâ yı İbn-i Selâm isimli zengin ve îtibârlı birine verir. Ancak, Leylâ kendisini bir perinin sevdiğini ve eğer kendisine dokunursa ikisinin de mahvolacağını söyleyerek İbn-i Selâm ı vuslatından uzak tutmayı başarır.
Mecnûn, çölde, Leylâ nın evlendiğini arkadaşı Zeyd den işitince çok üzülür. Leylâ ya acı bir sitem mektubu gönderir. Leylâ da durumunu bir mektupla Mecnûn a anlatır. Kendisini anlamadığından dolayı o da sitem eder.
Bir müddet sonra Mecnûn un âhı tutarak İbn-i Selâm ölür. Leylâ baba evine döner. Bir çok tereddütten sonra her şeyi göze alarak, Mecnûn u çölde aramaya başlar. Fakat Mecnûn, dünyadan elini eteğini çekmiş ilâhî aşk yüzünden Leylâ nın maddî varlığını unutmuştur. Leylâ, çölde Mecnûn u bulduğu hâlde, Mecnûn onu tanımaz. Leylâ onun erdiğini anlarsa da yine onsuz yaşayamaz. Hastalanıp yataklara düşer. Kısa zaman sonra da ölür. Mecnûn, Leylâ nın ölüm haberini öğrenir. Gelip mezarını kucaklar, ağlayıp inler;
"Ya Rab manâ cism ü cân gerekmez Cânânsuz cihân gerekmez."
Der, kabri kucaklayarak ölür.
Bir müddet sonra Mecnûn un sâdık arkadaşı Zeyd rüyasında, Cennet bahçelerinde birbiriyle buluşmuş iki mesut sevgili görür. Bunlar kimdir? diye sorunca, derler ki: "Bunlar Mecnûn ile onun vefalı sevgilisi Leylâ dır. Aşk yoluna girip temiz öldükleri, aşklarını dünya hevesleriyle kirletmedikleri için burada buluştular."
LEYLA ve MECNUN
Ey Rabbim! Aşk belasıyla beni tanıştır Beni bir an bile olsa; aşk belasından ayırma!
Detlilerden yardımını uzak tutma. Yani beni daha çok belalara müptela eyle!
Ben var oldukça, beladan, isteğimi uzaklaştırma! Ben belayı isterim, çünkü bela da beni ister.
Sevgi belasıyla ağırbaşlılığımı gevşetme! Ta ki dostlar beni kınayıp vefasız demesinler!
Gidip geldikçe, sevgilimin güzelliğini arttır, Sevgilimin derdine beni daha çok mübtela et.
Ben nerede, mevki ve itibar kazanma nerede? Bana yoksulluk ve yokluk ulaşma kabiliyeti ver
Senden ayrıyken, bedenimi öyle zayıf kıl ki, Bahar yeli beni sana kavuştursun.
Fuzûlî nin nasibi gibi beni gururlandırıp, Ey Rabbim, asla beni bana bağlı kılma!
Sonunda yar, ağlayıp inlememize acıdı ve Bugün hüzünler evimize ayak bastı.
Gözyaşı yağmurum, demek, öyle tesir etti ki, Gül bahçemizde taze bir gül dalı düşürdü.
Ah ateşinin bizi yaktığı, Ayrılık gecesini aydınlatan meş aleden bellidir.
Eğer ağlayan gözümüzde uyku olsaydı, Bu kavuşma uyku halinde görülen bir rüya demek mümkün olurdu.
Gördüğümüz bir hayal mi? Yoksa sevgilinin yanımıza geleceği aklımıza bile gelmezdi.
Ey can ve gönül! Sevgili, misafirimiz oldu! Neyimiz varsa, misafirimizin ayaklarına dökelim.
Ey Fuzûlî! Sevgilinin kasdı, canımızı almakmış. Gel.. Güzel uğruna can vermeyi kendimize bir borç bilelim.
**
| | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Tem.2007 Pzr 12:06:06 |
| fiogf49gjkf0d
Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam, Uykudan uyandırsam seni: Ki, sisler daha kalkmamıştır Haliç ten. Vapur düdükleri ötmektedir. Etraf alacakaranlık, Köprü açıktır henüz. Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam..
Yolculuğum uzun sürmüş oldukça, Gece demir köprülerden geçmiştir tren. Dağ başında beş-on haneli köyler, Telgraf direkleri yollar boyunca Koşuşup durmuş bizle beraber.
Şarkılar söylemişim pencereden. Uyanıp uyanıp yine dalmışım. Biletim üçüncü mevki, Fakirlik hali. Lüle taşından gerdanlığa gücüm yetmemiş, Sana Sapanca dan bir sepet elma almışım.
Ver elini Haydarpaşa demişiz, Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl, Hava hafifden soğuk, Deniz katran ve balık kokulu. Köprüden kayıkla geçmişim karşıya, Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu.
Bir gün sabah sabah kapıyı vursam, "Kim o" dersin uykulu sesinle içerden. Saçların dağınıkdır, mahmursundur. Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim. Bir sabah vakti kapıyı çalsam, Uykudan uyandırsam seni, Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç ten. Fabrika düdükleri ötmektedir...
| |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Tem.2007 Pzr 12:07:01 |
| fiogf49gjkf0d
|
Işıkparem
Seni paylaşmak , Bir şiir gibi ışıkparem Yerden göğe uzamış dizeleri Dün gibi, bugün gibi, yarın gibi Yıllarca yazılmış, Okunmamış bir şiir gibi Bunca şairlerin bitiremediği...
Seni yaşamak, Bir ateş misali ışıkparem Dokununca, yüreğimde yangınlar kükreten Kor gibi yaktı, bitirdi benliğimi. Seni paylaşmak ışıkparem seni, Elimde soyut, dilimde somut bir alev gibi, Nice yağmurların söndüremediği...
Seni düşlemek, Bir deniz kadar engin ışıkparem. Bakınca, gözlerinin rengini veren. Kızınca, azgın dalgalar gibi, yalnızlık köpüren. Sevince, suskun gemiler gibi, Beni sana götüren, seni bana getiren... Ve herşeyden önce gelen saçların gibi, Esintiler veren...
Seni sevmek, sen gibi ışıkparem. Umut dolu, sevgi dolu, aşk dolu, Gururlu... Seni sevmek, bunca acılara karsın, Ne mutlu, ne mutlu! ..
Seni yazmak, Uçsuz bucaksız ışıkparem. Kelimelerle anlatılmaz, sahifelere sığmaz. Hem kederli, hem neşeli... Ay gibi parlak, güneş gibi sıcak Su gibi berrak, adın gibi kafiyeli. Seni yazmak ışıkparem seni Belki de en güzeli...
Seni anlatmak imkansız ışıkparem Kelimeler yetmedi. Seni seslenmek sağır, sesim gitmedi. Seni yaşamak kahır, gücüm yetmedi. Seni sevmek, bir sanat mı? bir serap m? aklım ermedi. Seni unutmak ne mümkün ışıkparem ne mümkün! Ömrüm yetmedi! .. | | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Tem.2007 Pzr 12:11:22 |
| fiogf49gjkf0d
sensizliğin karanlığındayım |
|
|
SENSIZLIGIN KARANLIGINDAYIM
Sensizligin karanligindayim simdi, Terk edilmisligin yasinda, Sebebi belli hüzünler içinde yüregim, Yorgunum sensiz bir ömür yasamak için, Kalbimde dinmek bilmeyen firtinalar var simdi, Aklimda çözümü olmayan sorular, Dokumak istiyor bir kez olsun ellerim ellerine, Pamuk tenini hissetmek, Sesini duymak sadece birkaç saniye, Ama yapamiyorum, Nefretim agir basiyor isteklerime, Alçakliginiçekemiyorum sineye, I çim aciyor, içim aciyor ama yapamiyorum, Aklama geliyor beni kale almaz o halin, Umursamaz tavirlarla savurdugun o sözlerin aklima geliyor, Çildiriyorum sinirimden, Seni sevdigim için kahroluyorum, Haykirmak istiyorum yüzüne, Gözlerine bakip söylemek senin için eridigimi, Ama neye yarar ki, umurundaydim sanki, Nasilsa sensizim bir ömür, Böyle sürüp gidecek bu aci, Sen gül, sen gül bari içinden geldigi gibi, Ben nasil olsa agliyorum, Yoklugunun issiz zindanlarinda, Senin gibi bir vefasiz için çürüyorum, Degmez bir insan için bu göz yaslari, Degmedigini bile bile seni seviyorum, SENI SEVIYORUM,
| | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Tem.2007 Pzr 12:14:07 |
| fiogf49gjkf0d
|
AŞKTI O... |
|
|
Askti o! Degistiren tum gecelerimi Askti o! Beni durup durup yenileyen Oydu, duygulu yapan hoyrat ellerimi Oydu, doludizgin gidisime dur diyen
Bir bicakin keskin yuzunde kan lekesiydim Askti yine beni yikayan, aritan su Boyle ak pak olacagimi bilir miydim? Icimde acmasaydi o sevmek duygusu
Ben bir tutsagim simdi sevgiye, gonullu Cozmeyin ellerimi, zincirlerim kalsin Gorsun prangalarim o dogacak gunu
Ve bu dunyaya ask dolu siirlerim kalsin Seninle her yerde guzel, her zaman yeni Istemem, sensiz hatirlamasinlar beni. | | | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Tem.2007 Pzr 12:15:46 |
| fiogf49gjkf0d
|
DINER MI HASRET?
Kaç kere söyledim dedim ki sana, Hayalin bir yana, sen diger yana, Böyle bir arzuyu çok görme bana, Resmine bakmakla diner mi hasret?..
Neyi kastetmistin �ya sabir� derken? Gelmedi mi vakti, hala mi erken? El ele tutusup sarilmak varken, Sesini duymakla diner mi hasret?..
Gözüm ne oynasta ne de bir iste, Yeni degil ki bu, bilirsin iste, Her hatirlama ve her özleyiste, Sigara yakmakla diner mi hasret?..
Ömür tükeniyor, soluyor nevir, Istersen aynayi kendine çevir, Yaradan askina, bu hangi devir? Kilim dokumakla diner mi hasret?..
Sana kalsa sütten daha beyazdin, Lakin yazda bile kistin, ayazdin, Yazmiyorsun ama, farz et ki yazdin, Mektup okumakla diner mi hasret?.. | | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Tem.2007 Pzr 12:21:10 |
| fiogf49gjkf0d
ADINI BİLMEDEN SEVDİM |
|
|
Adını bilmeden Sevdim
Ben, seni; adını bilmeden sevdim. Ve, varlığınla gülüşünü... Ben seni, yaşını bilmeden, gözünü-kaşını bilmeden sevdim. Ve, yarlığa süzülüşünü.
Ben seni, sesini duymadan sevdim... Ve duymadan nefesini. Ben seni adını bilmeden sevdim... Ama; sevdim!..
Üşüyüşünü sevdim... Üşüyüşünü sevdim onüçüncü ayın ilk günü; Gel, ısıt deyişini!.. Bekleyişini sevdim beşinci mevsimin gün bitimlerinde, bilerek gelmeyeceğimi... Akşam alacalarının gönlüne yürüyüşünü sevdim... Ve, kıpırtısız, karanlığa gömülüşünü sevdim. Bir de; Gel, ışıt deyişini!..
Ben seni, adını bilmeden sevdim. İhtiyacım... Cevabım... İsimler koydum sana; bahar yelim, çiçek tarlam... Gökkuşağım, ışığım... Kuşkanadım, pembe rüyam, çiy tanem... Seni, adını bilmeden sevince öğrendim; seni sevmek için gerekmiyordu ismini bilmem... ...Sevdim işte!
Ben, seni; yaşını bilmeden sevdim... Yani bilmeden sevdim deden yaşında mıyım, torununla akran mı! Ben seni, gözünü-kaşını bilmeden sevdim. Ben seni, sesini duymadan sevdim.
Ve hatta öğrenmeye korkarken, bilmeye kıyamazken seni... ...seni sevdim. Seni sevdim.
İçime salıncaklar kurdum gönlümün ipleriyle... Oturdun, sallayamadım; dokunurum diye korkumdan! Dolaştın boynuma bir sarmaşık gibi; okşayamadım. ...Koklayamadım! Dalgalarını taramamış olan parmaklarım yabancı saçlarına... Ve hâlâ bilmiyorum, gözlerin ne renk?.. Hangi yıldızlar mahpus içinde?
Ve ben sana hâlâ seni sevdiğimi söyleyemedim!.. Ama ben seni; adını bilmeden, yaşını bilmeden... Yüzünü bilmeden, sesini bilmeden... ...seni bilmeden sevdim. Seni, bilmeden sevdim! Senin olmadığın ve benim olmadığım bir sokaktaki köşebaşında çarpıştı duygularımız! Döküldü içindekiler ve döküldü içimdekiler... Sen yoktun orda ve ben de yoktum; Ama sevda vardı!
Ve, ben; seni adını bilmeden sevdim
| | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Tem.2007 Pzr 12:26:53 |
| fiogf49gjkf0d
ALDIRMA - BARIŞ AKARSU |
|
|
Eskiden iyi gunlerimiz dostlarımız vardı Yüzümüze gülen coktu gozyasi bize kaldi Zor günler bu zor günler de şimdi nerdeler Kaldık mı biz bize yeteriz kendimize Geçer bu zor günlerde
Aldırma aldırma Neler biz neler gördük kimleri biz dost bildik Yalanmış sözler & yüzler aldırma Geçer bu zor günlerde
Zor günler bu zor günler de şimdi nerdeler Kaldık mı biz bize yeteriz kendimize Geçer bu zor günlerde
Aldırma aldırma Neler biz neler gördük kimleri biz dost bildik Yalanmış sözler & yüzler aldırma Geçer bu zor günlerde | | |
keremcem46
Mesaj
Gönder Forum
Mesajları Forum
Başlıkları
| 22.Tem.2007 Pzr 12:34:44 |
| fiogf49gjkf0d | |
| |