ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
18 Mayıs 2024, Cumartesi 08:24   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  Roen> Forum Mesajları
    Roen'e ait Toplam 584 Forum Mesajı var
<<1...56789101112131415 16171819202122232425...59>>


Roen

Roen resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Dijital Yaşam >Animasyonlar, Teknoloji Videoları >18 Saniye oynayabilen zeki sayılıyormuş oynayalım mı???>
  28.Eki.2006 Cmt 19:49:18
fiogf49gjkf0d

23.969 saniye



Roen

Roen resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Film, Sinema, Dizi, Belgesel, Program >Vizyondakiler (Ekim)>
  28.Eki.2006 Cmt 15:41:54
fiogf49gjkf0d
Hokkabaz kaçmaz....


Roen

Roen resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >**İSTANBUL**DEPREM GELİYORUM DİYOR**>
  27.Eki.2006 Cum 23:20:59
fiogf49gjkf0d

Ne yazık ki bilinen bir gerçek.Bu doğal olay çeşitli sebeplerden dolayı can kaybına sebep olacak..

İzmit depremini iki yıl önce tahmin eden bilimadamlarından jeofizik uzmanı Ross Stein, Kuzey Anadolu fay hattındaki "domino" (zincirleme gerilim ve sarsıntı) etkisinin, İstanbul çevresinde de "tehlikeli sismik gerilimi" oluşturduğunu belirtti.

ABD Jeoloji Tetkik Dairesi (USGS) üyesi olan Stein, California daki önceki günkü basın toplantısında "17 Ağustos taki 7.4 büyüklüğündeki depremin ardından Anadolu fay hattı zincirinde oynamadık bir domino taşı kaldı. O da Marmara Denizi tabanında yayılan fay (büyük kırık) uzantısı. Bunlar da İstanbul a doğru gidiyor" diye konuştu.

"Kırıklardaki gerilim artacak, İstanbul a yaklaşarak artan gerilim şehirde depremi meydana getirebilecektir" diyen Stein şöyle konuştu:
 

"Bu bölge (İstanbul) endişe kaynağıdır. İstanbul bölgesinde meydana gelebilecek büyük deprem için yetkililer önlem almalı. Büyük depremin beş yıl içinde mi, yoksa 50 yıl içinde mi olacağını şimdiden kestirmenin imkanı yok.
Halihazırdaki potansiyelin, hemen çok yakında deprem meydana getireceğinin kesin işareti değil, ancak verilere göre depremden sonra yer katmanı levhalarındaki gerilim, İstanbul bölgesi yönüne aktı."

Amerikalı bilimadamı sözlerini şöyle sürdürdü: "İstanbul bölgesine doğru kaydığı düşünülen gerilimi takip etmek, İzmit
bölgesinde gözlemlenen darbe kaymasını kaydetmekten daha zor. Olasılıkları sürekli hesaplamaktayız. İstanbul un tehlikeyle karşılaşması, beklenmedik bir olgu olmayacaktır.

Bilimin gözü, gerilimi daha da batıya kayan Kuzey Anadolu fay hattının Marmara Denizi nin tabanının derinliklerine kayan kırıkların hareketine odaklandı. Marmara - İstanbul bölgesinde yeni depremi önceden tahmin etmekteki zorluk, fay sisteminin deniz derinliğindeki belirsizliği."

Stein, 1997 de, Marmara Denizi nin oluşturduğu "büyük jeolojik körfeze" uzanan Kuzey Anadolu fay hattındaki parçaları inceleyen ekiple birlikte bu alanda bir bildiri hazırladı. ABD Jeoloji Tetkik Dairesi uzmanı Tom Holzer da,
Anadolu yu incelemiş bir uzman olarak "Anadolu da birbirini takip eden çok dominoya tanık olduk" dedi.

Stein ve ekibi, Anadolu da Erzincan dan başlayıp son 60 yılda meydana gelen, büyüklükleri 6.7 ve daha büyük 10 depremin tümünü inceledi. Stein ve ekibi, araştırmalarında, Anadolu da fay geriliminin, kayaç kütlelerindeki
kırılmalarla "giderek hem doğuya, hem batıya yöneldiği" sonucunu çıkardı. 1997 deki araştırmada şu görüş dile getirildi:

"Türkiye de özellikle iki bölge tehlike altındadır: 1939 dan beri büyükçe bölümü epey suskun olan Erzincan ın doğusuyla, İzmit in güney bölümü..."

Kaynak:Milliyet (Menlo Park - AA )

-----------------------------------------------------------------------------

-----------------------------------------------------------------------------------

Cumhuriyet Bilim Teknik,

Dünyanın en ünlü yerbilimcilerinden Xavier Le Pichon: "İstanbul 250 yıllık deprem periyodu içine girdi. Marmara yı yaran faya iki uçtan İzmit ve Gelibolu uçlarında gerilim yüklenmeleri oldu. Fay iki uçtan kasılmış bekliyor. En olabilir ihtimal bu fayın en az 7.4 -8.7 büyüklüğünde bir depremle kırılması. Bu yarın da olabilir; ama 20-30 yılı geçmez..."

Soru: Sayın Xavier Le Pichon, deprem bölgesini gezdiniz, bir yerbilimci olarak neler gördünüz?

Le Pichon: Bölgeyi gezmeye doğudan, Arifiye den başladık ve batıya doğru geldik. Doğuda yer kaymalarının, yani ötelenmenin çok açık verilerini gördük. Ötelenmeler yer yer beş metreye kadar çıkıyordu. Yüzeyde ötelenme miktarları çok değişiyordu ki bu şaşırtıcı değil.. Daha sonra batıya yöneldik, İzmit Körfezi ne geldikçe muazzam tahribat dikkatimizi çekti. Bu çok önemli bir insan felaketidir.

Bilimsel açıdan ilgimi çeken, İzmit Körfezi ne girdikçe fay üzerinde artan miktarlarda gerilme yapılarıydı.. Bilhassa
Gölcük te bu muazzamdı, çünkü sahilde çok önemli bir çökme - parçalanma gördük. Çok ilginç olan, Gölcük teki askeri üssün batısına geçtikçe fayın yüzey ifadesinin kaybolmasıydı... Buna rağmen sismik aktivite İzmit Körfezi nin en batısına kadar devam ediyordu. Facianın boyutlarına baktığımızda, felaketi kötü inşaatların büyüttüğü görülüyordu. Bunlar arazide gördüğümüz temel olgulardı...

Soru: İzmit Körfezi ne girdikçe fayda gerilme yapılarının arttığını söylüyorsunuz, bu ne anlama geliyor?

Le Pichon: Bu ?u demektir: Marmara Denizi ne girdikçe fayın konumunun yavaş yavaş değişmeye başladığını görüyoruz. Bu gerilme, Marmara Denizi ni yaratmış olan gerilmedir. Gerilme bir nevi açılmaya yol açmaktadır, Marmara Denizi bu açılmanın sonucudur. Açılmanın nedenine gelince, Marmara Denizi nin batısında levha hareketinin yönü tamamen değişiktir. Dolayısıyla fayın kendisini bu değişen istikamete uyarlaması gerek. Bunu da hareketine bir gerilme unsuru katarak yapıyor.

Soru: Zemindeki ötelenme miktarlarının değişik olmasını açıklar mısınız?

Le Pichon: Yerin 10 km derinliğinde bu ötelenme, yani kayma yok büyük bir ihtimalle. Yüzeydeki malzeme rijit/sert
olmadığı için, daha önce var olan bütün zayıflık zonları yeknesak olmayan bileşime uymak zorunda. Bunun şöyle bir
deneyini yapabilirsiniz.. iki tahta bloku bir kum örtüsü altında yanal olarak hareket ettirirsen yüzeyde temiz bir yanal
hareket görmezsin. Bu yüzden sismolojik inceleme çok önemlidir, çünkü bu bize derinde neler olduğunu gösterir.. Bir de jeodezik incelemeler çok önemli, bu da bize fayın iki yanındaki blokların nasıl hareket ettiğini gösteriyor. Fakat ne yazık ki, gerek sismolojik gerek jeodezik olarak elimizide hâlâ fazla veri yok.. Sismoloji hakkında biraz bilgimiz var, depremden sonra jeodezik veriler henüz elimize gelmedi. Bu veriler henüz aletlerin üzerinde duruyor. Bunlar değerlendirildikçe, depremin tablosu ve mekanizması hakkında daha net bir görüşümüz olacak.. Bir de, uydu fotoğrafları üzerinde interferometrik incelemeler yapılacak.

Soru: Bütün verilerin toplanması ve İzmit depremi hakkında tam bir fikir elde etmemiz ne kadar sürer?

Le Pichon: Bir kere böyle bir depremden sonra sismik faaliyet, irili ufaklı artçı depremler şeklinde bir yıl sürer. Problem, bu gelen verinin ne kadar hızlı işlendiği, işleneceğidir. Mesela Japonya da Kobe depreminde elde ettiğim deneyimimle bunu kıyaslarsam, buradaki verinin japonya daki gibi hızlı işlenmediğini görüyorum. Beni özellikle şu çok etkiledi. Bu deprem esnasında yabancı guruplardan elde edebildiğimiz veri, Türklerden elde ettiğimiz veriden çok fazla.. Görebildiğim kadarıyla bu durum Türkiye deki organizasyon eksikliğinden ve Türkiye deki değişik gruplar arasındaki işbirliğinin olmamasından kaynaklanıyor... Japonya da veriler çok büyük bir hızla işleniyor ve elektronik olarak ilgili herkesin kullanımına sunuluyor.

Bu Türkiye nin çözmesi gereken çok önemli bir sorundur. Bu depremi fırsat bilerek bunun düzeltilmesi gerek. Özellikle bundan sonra gelecek büyük depremi düşünerek...

Soru:İstanbul u tehdit eden gelecekteki depremi kastediyorsunuz, ama durun buna gelmeden önce, Kobe depremi ile Türkiye de gördüklerinizi mukayese eder misiiniz?

Le Pichon: Kobe depremi olduğunda Tokyo da misafir profesördüm. Bu depremin Japon bilimsel topluluğu içinde yarattığı fırtınayı gördüm. Çok büyük benzerlikler var Türkiye ile. Japonya da Kobe depreminin bir felaket olduğunun farkına varılması 24 saat sürdü. Burada, felaketin boyutlarının hızlı değerlendirilmesi konusunda bir sorun var. Ve gene gördüğüm gibi, Türk ve Japon hükümetleri orduyu işin içine sokmakta büyük direnç gösterdiler. Bu durum kurtarma hareketlerini çok yavaşlattı.

Özellikle sanayi olarak çok gelişmiş bir alanın depremden ne kadar çok etkilenebileceği ortaya çıkıyor. Depremden sonra Kobe nin, Kuzeydoğusunda kalan yerlerle güneyde kalan yerler arasında bağlantısı kesildi. Türkiye de de Kobe de de, bilim adamları depremin vurduğu alanın tehlikeli olduğunu topluma açıklamışlardı. Bu da bir benzerlik. Her iki depremde de hükümetler bu durumu dikkate almamışlardı. Fakat Türkiye deki durum daha da kötü, çünkü bu fayın kırılacağı çok önceden belirlenmiş, tanımlanmış ve açıklanmıştı.

Türkiye ve Japonya da depremden sonra olanlar insanlarda muazzam bir reaksiyon yarattı, niçin bunlar başımıza geldi, niçin hazırlıksızdık diye sormaya başladılar.. Son beş yılda Japon topluluğu çok daha iyi organize oldu ve şimdi çok iyi durumdalar.. Özellikle bilim adamlarıyla hükümet arasında bilgi alış verişi arttı..

Soru:Peki Japonya daki bu durumu nasıl açıklıyorsunuz, Orası gelişmiş teknoloji ve bilim ülkesi. Politikacılar daha önceki uyarıları neden dikkate almadılar?

Le Pichon: Japonya da İkinci Dünya Savaşı ndan bu yana nüfus yoğunluğu kesif olan büyük kentlerin hiçbirinde büyük bir deprem olmadı. Dolayısıyla böyle bir depreme hazır değillerdi. ABD de böyledir. Bu Türkiye için unik bir şanstır. Kendini tekradan organize etmesi için.. Özellikle büyük bir depremin Marmara Denizi ni yakınlarda vuracağı düşünülürse, bu çok gereklidir.

Soru: Demek siz de Marmara da bir deprem beklentisi içindesiniz... böyle bir deprem Marmara yı ne şiddette ve ne zaman etkileyecektir? Ayrıca, Marmara da bir deprem beklentinizin verileri nelerdir?

Le Pichon: Önce tarihe bakalım. Türkiye deki, İstanbul da çok büyük yıkıcı depremlere baktığımızda, bu depremlerin 250 yıllık zamanlar içinde gerçekleştiğini görüyoruz. Tabii burada büyük felaketlerin tekrarlama zamanlarından bahsediyoruz. Son iki facia 1509 ve 1766 da oldu. Her iki depremde de Marmara Denizi boylu boyunca kırıldı . En az 150 km lik bir fay parçası kırıldı. 1509 daki depremde çok daha büyük bir facia yaşandı, Gelibolu dan Adapazarına kadar olan fay hattı olduğu gibi kırıldı. Bu çok büyük bir deprem olmalı, büyüklüğü 8 i bulmuş olabilir..

Soru: Tekrar sormak istiyorum, bunları neye dayanarak söylüyorsunuz, o dönemde alet yok.. Sadece bazı kayıtlara mı?

Le Pichon: Tarihsel çalışmalar, veriler.. Mesela 1509 depreminde Gelibolu yarımdasının ucundan Adapazarına kadar olan bütün bölge kırılmış. Bu deprem büyük bir İngiliz bilim adamı tarafından incelendi, adı Nicolas Ambraseys, bu konuda kapsamlı bir kitap yazdı. Bu araştırma kırığın boyu hakkında bilgi veriyor bize... Ortalama 250 yıl içinde, fay üzerinde 3- 5 metrelik bir ötelenme biriktiğini de da biliyoruz. Ve buradan hareketle, depremin büyüklüğünü hesap etmek mümkün.

Soru: Yani bu fay 1506 daki gibi boydan boya yeniden kırılacak mı diyorsunuz?

Le Pichon: Hayır, şimdi Marmara da beklenen kırılma 1506 değil 1766 daki depreme benzeyecek. 1766 da fayın Gelibolu parçası, Marmara parçasından iki ay sonra kırılmış. İzmit parçası ise daha önce kırılmıştı. Bugünkü duruma baktığımızda ise, Gelibolu kısmı 1912 de kırılmış, İzmit parçası ise şimdi kırıldı. Marmara Denizi ni bölen fay, şimdi her iki uçtan yüklenmiş bekliyor. En olabilir senaryo, Marmara yı yaran bütün fay parçanın tek bir parça olarak kırılmasıdır.

Soru: Marmara da üç tane fay parçası olduğu belirtiliyor. Bunların hepsi birden mi kırılacak diyorsunuz?

Le Pichon: Nereden biliyorsunuz üç tane olduğunu?

Cumhuriyet: Bizim araştırmacılarımız söylüyor..

Le Pichon: Ben onlara katılmıyorum. Benim buna inanmamam için iki neden var. İlki tarihsel depremsellik. İkincisi de güncel depremsellik. Tarihsel kayıtlar ve bugünkü sismik aktivite, Mamara da fayın tek bir parça olarak kırılacağını gösteriyor.

Soru: Tahmininizce, bu muhtemel kırılma ne zaman gerçekleşebilir?

Le Pichon: Bunun ne zaman olabileceğini tahmin edemeyiz, yarın da olabilir 20 -30 yılda da olabilir, ama 20-30 yıldan daha ötede olması çok zayıf bir ihtimaldir.

Soru: Peki, şu sırada ne yapmalıyız Türkiye olarak, bilimciler olarak, devlet olarak ve toplum olarak?

Le Pichon: Şu anda yapılması gereken en önemli şey, Marmara Denizi nin çok detaylı incelenmesidir. Bu incelemenin hedefi, olacak depremin ne karakterde bir deprem olacağını tahmin etmeye çalışmaktır. Bu araştırmalar, depremin yaratacağı felaketi, şiddet dağılımının öngörülebilmesi ve bu şiddette bir felaketin ne şekilde ani bir kurtarma yardımını gerektireceğinin tahmin edilmesi açısından çok önemlidir.

Bu bilgileri elde edebilmek için, Türk bilim adamları ve Türkler arasında çok ciddi bir koordinasyon gerekecektir. Ve
önemli ölçüde uluslararası yardım da gerekebilir,bilimel ve teknik olarak.. Bu depremin Avrupa da yarattığı tepkilere
baktım.. Çok olumlu bir hava var. Bir sonraki deprem için hazırlık ve incelemelere Avrupa dan çok ciddi katkı alınabilir...

Soru: Marmara Denizi nde uluslararası bir proje uygulanmasından bahsediyorsunuz.. Bu projenin ana hatlarını ve detaylarınıbelirtebilir misiniz? Hangi ölçekte bir proje ve neleri içermeli?

Le Pichon: Önce: Marmara bilimsel ve oşinografik açıdan çok az biliniyor. Burası detaylı incelenmemiş bir deniz. Mesela bizim olduğunu sandığımız fay üzerinde deniz tabanında sismograf istasyonları kurulabilir, bunlar karaya kablo ile bağlıdır. Petrol şirketlerinin kullandığı üç boyutlu sismik profil incelemeleri vardır. Sismik profil yansıma incelemeleriyle fayın çok detaylı olarak çizilmesi mümkündür. Küçük bilimsel denizaltılarla, yani batiskaf dalışlarıyla fay gözle olduğu yerde derinde incelenebilir. Bir de Avrupalılar, meydana gelebilecek depremin tipinin tespitinde ve etrafında yaratacağı ivmenin hesap edilmesinde yardımcı olabilirler.

Ve bu bilgilerle de, iletişimin hassasiyeti ve muhtemel tahribatı tahmin edilebilir, yapı kodları incelenebilir.

Marmara Denizi ndeki fayın incelenebilmesi ve önümüzdeki dönem İstanbul a çıkartabileceği sonuçlarının tahmin
edilebilmesi için bir uluslararası işbirliği programı oluşturulabilir.

Cumhuriyet: İstanbul fayının iki yandan kasılmış olma özelliği de bilim dünyasının ilgisini çekebilir..

Le Pichon: Evet, her iki uçtan aynı zamanda yüklenen bir fay uluslararası ölçekte incelenmiş olur. Bu durum, bilim camiası için de çok önemli, çünkü çalışmalar sonucu belki de depremlerin nasıl tetiklendiğini öğrenebiliriz. Depremin nasıl üretildiğini öğrenebiliriz. Bunları söylerken, gözümün önünde Gölcük te iki kadının birbirlerini gördüklerinde kucaklaşma sahnesi geliyor.. Bu sahneyi görünce, fotoğraf çekmeye son vermiştim. Bu insanların, en azından bu ölen ve yaralı insanların anısına bir şeyler yapılması gerektiğini düşünüyorum. Çekilen acılar boşa gitmemiş olsun..

Soru: Böyle bir uluslararası projenin maliyeti nedir? Ve kimler, nasıl finanse edebilir?

Le Pichon: Bilmiyorum, sadece bir sismiğin üç boyutlu fotoğraflanmasının maliyeti bile üç beş milyon dolardır. Çalışanların maliyetlerini vb. düşünürsen 20 milyondan biraz fazlaya gelir. Bir kaç yıla yayılabilir tabii bu çalışma, değişik ülkeler katkıda bulunabilir. Biri bir gemi gönderilir, bu doğrudan para yardımı gibi görünmez ama araştırmaya büyük destektir. Burada harcanan parayı, elde edilecek fayda ile kıyasladığınızda, 20 milyon dolarlık harcama, milyarlarca dolarlık yarar sağlar. Şöyle düşünün, bu araştırmanın toplam fiyatı, bir sonraki felaketetin yüzde 1 i ise, gene de değer bu çalışmayı yapmaya.

Soru: Bu projeyi BM veya Avrupa destekler mi?

Le Pichon: Avrupa Topluluğu hazırdır bunu desteklemeye. Mesela bizim Cumhurbaşkanı şimdi Türklerle dayanışma
göstermenin zamanıdır dedi. Türkiye yi baştan imar edelim dedi. Eminim ben Türkiye hükümeti tarafından açık bir istek gelirse, bazı şeyler yapılabilir.. Tam şimdi zamanı.. Yunanlıların Türkiye ye yaptıkları yardımdan Türkler de çok etkilendi.. Ve bütün bu Avrupa topluluğu ülkelerinde Türk azınlıklar var, bu azınlık Türkler deprem için harekete geçtiler, onlar da Avrupa ülkeleri kamuoyunu mobilize ettiler. Ben bazı teklifler yapıyorum.

Önümüzdeki depremde ne yapılacağı çok dikkatli bir şekilde düşünülmelidir. Olabilecek en kötü şey, bu depremden sonra herşeyin tekrar eski duruma dönmesidir.

Soru: Eğer bugünden itibaren böyle bir deprem tehlikesi varsa İstanbul için, bahsettiğiniz uluslararası ölçekli projenin bir an önce hayata geçirilmesi ve sonuçlarının da alınması gerekmiyor mu?

Le Pichon: Tamamen sizinle aynı fikirdeyim.

Soru: Bugünkü verilerden yola çıkarsak, İstanbul ne derece etkilenebilir?

Le Pichon: Bunu söylemek zor, bilimsel araştırmaların sonunda bir şey söylemek mümkün. Bir de 1509 depreminde
İstanbul un tamamen yıkıldığını, muazzam bir facia olduğunu biliyoruz.. Bu tür modellemeler yapan Türkiye de çok iyi
inşaat- deprem mühendisleriniz var. Onların ihtiyacı olan veriler kendilerine sağlandığı takdirde, yani ne tür bir deprem
olacağının bilinmesi durumunda, İstanbul a vereceği tahribat daha iyi hesaplanır. Ondan sonra yapılacak iş inşaat
mühendislerinin söylediğini sivil otoritenin dinlemesidir ve yapmasıdır.

Soru: Ne kadar büyük olabilir deprem?

Le Pichon: 7.6 dan büyük bir deprem beklenebilir. Bunlar çok kaba tahminlerdir. 1509 da 8 gibiydi. Bu kadarını bilseydik bilimsel incelemeye gerek kalmazdı. Şimdi bütün yaptığımız tahmindir. Ancak bunlar eğitimli tahminlerdir, ama sonuçta tahmindir.

Soru: En iyimser senaryo nedir İstanbul için?

Le Pichon: İnşaat yönetmeliklerine, kodlarına iyi uyulduğu ve iyi bir planla yapıldığı zaman deprem ne kadar büyük ve şiddetli olursa olsun, insan kaybı o kadar az oluyor. Gölcük ü dolaşırken gördüm, adam gibi yapılan binalar yıkılmamış. Kendimizi nasıl koruyacağımızı biliyoruz, problem bunu uygulamaktan ibarettir. Depremler insanoğlu oldukça vardır. Ormanda ve düz ovalarda yaşadığımız zaman insan hayatına kayıp vermiyordu depremler. İçinde oturduğumuz binaları yapmakla kendi sonumuzu yarattık., Şimdi bize düşen, bekleyeceğimiz tip depremlere göre bu binaları sağlam yapmaktır.

Soru: Depremin kesin tarihini saptamak zor, hatta şimdilik bu başarılamıyor. Ama bu İstanbul önündeki fayın özellikleri, bizedaha yakın bilgi verebilir mi?

Le Pichon: Marmara yı bölen kırığın bu oluşum özellikleri, depremi çok daha muhtemel hale getiriyor. Fayın her iki ucunun sıkıca takibe alınması çok önemlidir.

Soru: Görüntüleme teknikleri çok gelişti. Tabii 12 km derinlikte olan biteni görüntülemek zordur, ama oradaki yoğunlaşmalarhakkında bu görüntüleme tekniklerinden yararlanarak daha ayrıntılı bilgi edinmek mümkün olmayacak mı, en azından ileride?

Le Pichon: ABD liler San Andreas fayının üç boyutlu şeklini çıkarmak üzereler, hatta delme programı başlattılar. Depremi üreten tabakanın incelenmesi önümüzdeki dönem çok önemli bir araştırma konusudur. Bu tabaka üzerinde olan bitenleri daha yakından inceleyebilirsek, önemli bir mesafe almış olacağız..

Cumhuriyet: Sayın Le Pichon bu söyleşi için size çok teşekkür ederim.

Prof. Le Pichon un 24.09.2000 tarihinde Cumhuriyet te yayınlanan söyleşisi 



Roen

Roen resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Dijital Yaşam >Bilgisayar Donanım - Yazılım >Firefox v2.0 final kullanıma sunuldu>
  27.Eki.2006 Cum 20:12:17
fiogf49gjkf0d

Paylaşım için teşekkürler toxemia



Roen

Roen resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> İlanlar Duyurular >Satıyorum >satılık>
  26.Eki.2006 Per 21:52:33
fiogf49gjkf0d
Doğru bak hiç düşünmemiştim onuŞimdi kocaman olmuşlardır : )))


Roen

Roen resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> İlanlar Duyurular >Satıyorum >satılık>
  26.Eki.2006 Per 21:37:15
fiogf49gjkf0d
Detaylı bilgi verebilir misin? ilgileniyorum..


Roen

Roen resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >Gülmeyinde Göriyim :))>
  26.Eki.2006 Per 00:56:32
fiogf49gjkf0d
Eline sağlık Güldürdün bizi..


Roen

Roen resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Hamile Kadın Halleri :))>
  24.Eki.2006 Sal 15:24:36
fiogf49gjkf0d


Roen

Roen resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >...:::: ANKARA ::::...>
  24.Eki.2006 Sal 13:47:54
fiogf49gjkf0d

Yok Ankara gibisi...Israrla söylüyorum;

Düzeniyle,mütevazi insanlarıyla,eğlence yerleri ve tarihi eserleriyle,yaşam standardının yüksekliğiyle..Herşeyiyle Ankara da yaşamak ve Ankara lı olmak bir ayrıcalık bence..



Roen

Roen resimleri
ozel karakter ile sohbete katil

Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >***ANKARA***>
  22.Eki.2006 Pzr 20:25:41
fiogf49gjkf0d

Ankara ya
Öyle yakışırdı ki kar..
Asfaltlar ışıldar,
Buz tutardı resmi yalanlar...
Kimse keman çalmaz belki ama
Çok keman çalınsın balolarında
Diye yapılmış
Gri
Sisli
Binalar...

Alnının ortasında
Ciddi bir devlet asabiyeti.

Çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar,
Bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek
Bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş!
(biz bir şeyi delicesine severiz Ama tanrım neyi?)

Kahve önü çatlak mozaik
Bel kemiğine tehdit
Kürsüler üstünde
Çok sigara içen
Öğrenciler



Bir daha asla yaşayamayacağı
Aşkları teğet geçerken
Hep onu sevmeyenleri severek
Hep onu sevenin gözlerinden
Kalabalıklara kaçarak
Karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara,
Yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını
Bir izmirli güzele dayatmak varken
(Hep kardeş olacak değiliz ya, Yaşasın halkların sevgililîğî!)

Soyut bir sevdaya
Beşik kertilmiş olan
Dağda çoban,
Şehirde şark çıbanı sayılan,
Fırat ın büyük elleri
Ararat ın kız yelleri
Cilo nun derin nefesleri
Hülasa kente hukuk mukuk okun
Mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş

Anadolu çocukları,
Ankara ya
Öyle yakışırdı ki kar
Asfaltlar ışıldar,
Buz tutardı resmi yalanlar

Belki balkona Kar seyretmeye çıkar diye
Sevdiğimiz kızlar
Çok dibimiz donmuştur
Ve çoğu zaman
Bu kar mevzuu
Kızlara yeterince ilginç gelmemiştir



Hiçbir şey
Kapalı bir dükkan kadar
Hüzünlü gelmez insana
Ankara da,
Yoksa bugün bir hayat
Yaşanmayacak mı duygusu çöker bütün bozkıra.

Kimse keman çalmaz belki
Belki bu fiim hiçbir zaman
O kadar fiyakalı olmayacak ama
Hiçbir lahmacunda
O okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin
Tadını vermeyecek bir daha
Çok daha iyilerini yedim sonra
Bizzat Urfa da hatta
Ama hiçbirinde
O kadar aç oturrnadım sofraya
Ankara ya

Öyle yakışırdı ki kar
Çok yabancı bir soluk duyulur bazı
Bilinmez bir dilin ıslığından
Anla ki sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar
Öyle deme Ankara yı sevmeyene bir zulümdür
Bu kadar insanın neden Ankara yı sevdiğini anlamadan



Ankara da yaşamak
Yollarına hep sevdiğimiz insanların
Adlarını vermediler ama
Biz her duvara
Bilvesile onların adını yazarak yaşadık
Kül ve betondan mürekkep
Yaşadıkça yaşanılası gelen
O tuhaf bozkır kokusunda.

Ankara ya
Öyle yakışırdı ki kar.
Asfaltlar ışıldar...
Bir günden bir sürü gün yapan
Mesai saatlerinde hiçbir şey yapan

Hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan
Rakıyı bol sulu içen
Dokunmasın için deği!
Çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakısı,
Hep kağıtlara bakarak,

Hep kağıtlardan bakarak
Hem Neşet Ertaş ı hem Bülent Ersoy u
Aynı anda sevmeyi başararak,
Karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı
Çok beğenmeyerek ama
Yine de bu tasarrufunu takdir ederek
Boynu hep kıdemli bir atkının içinde saklıyken
Hep bir şeylere birilerine küsmüş gibi
Yürüyen...

Memurlar.......
Ankara ya
Öyle yakışırdı ki kar..
Asfaltlar ışıldar,
Buz tutardı resmi yalanlar...



Biz,
Şimdi kapalı bir kuruyemişçi

Dükkanının
-ki bütün plan kar altında
Tuzsuz ay çekirdeği çitieyip
Yanı sıra bafra içmektir-

Kötü ışıklandırılmış vitrininden
Umutsuzca içeri bakan,

Kimliği gereğinden fazla sorgulanmış,
Merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş,

-yani sistem kendi verdiği kimliği
Zırt pırt geri istemektedir-
Doğduğu yer yüzünden
Doğuştan kavgacı zannedilen ama
Pek çoğu kavgadan nefret eden

Kavgacı
Esmer
Cesur

Korkak
Çoğu kürt
Çoğu türk
Çocuklardık...
Ankara ya
Öyle yakışırdı ki kar....


Ha sonra

Belki Ahmed Arif in aklına
Hiçbir şairin aklına gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha ankara yı

O nun kadar sevemeyecek
-bir şiir islenir:

Kar altındadır varoşlar
Hasretim,nazlıdır ankara.....

Ustam yine sen bilirsin ama
Hangi aralıkta bir şair ölmüşse
İşte o,en netameli aydır bence.

Ankara ya
Öyle yakışırdı ki kar...
Asfaltlar ışıldar...
Yalanlar...

Şimdi ve sonra
Ne zaman Ankara ya kar yağsa
Elim gönlüm,
Çocukluğum buz tutar.

 

 

Yılmaz Erdoğan

<<1...56789101112131415 16171819202122232425...59>>