İlk Boğaziçi Köprü Projesi, Sultan İkinci Abdülhamid döneminde yapıldı. 1900 yılında, Anadolu Hisarı ile Rumeli Hisarı arasında bir köprü kurulması için Bosphorus Railroad Company adlı şirket çalışmalara başladı. Köprü üzerine demiryolu döşenmesi de planlanmıştı. Böylece, Avrupa dan kalkan bir tren Bağdat a kadar gidebilecekti.
Bir Metropol Alanın Tanımlanması: Arnodin`in Çevre Yolu
Osmanlı başkentine ulaşan ilk demiryolu 1873’te Boğaz’ın Asya yakasında tamamlandı. Haydarpaşa ile İzmit, yaklaşık 100 km.lik bir demiryoluyla birbirlerine bağlanırken Avrupa yakasında, İstanbul-Edirne hattı 1875’te tamamlandı. 2. Abdülhamid döneminde, özellikle 1880’lerden sonra, yabancı imtiyaz sahipleri ve şirketlerin devreye sokulmasıyla, demiryolu inşaatında adeta bir patlama yaşanmıştı. Bu şirketlerden biri, Compagnie İnternationale du Chemin de Fer de Bosphore, kentin çevresinde bir çevre yolu yaparak, Asya ile Avrupa yakalarını iki köprüyle birbirlerine bağlamayı önerdi. Projeyi hazırlayan Fransız mühendis Arnodin, 1900 yılı Mart ayında yazılı bir açıklamayla birlikte padişaha sundu. Projede, yeni yolu gösteren bir harita üzerinde köprüler belirtilmiş, ayrıca köprüler çizilmişti.
(Resim1: Arnodin`in Sarayburnu-üsküdar Köprüsü Projesi-1900)
Projenin başlıca amacı, Avrupa ile Asya arasında demiryolu bağlantısı sağlamaktı. Ancak, yaya ve araç trafiğinin de düzenlenmesi öngörülüyordu. Böylece bu proje, yeni bir demiryolu projesinin sınırını aşarak, kentsel hatta bölgesel bir tasarım haline dönüşüyordu.
Arnodin’in ilk köprüsü Üsküdar’la Sarayburnu’nu birleştirecekti. Haydarpaşa’da biten demiryolu, oradan Üsküdar’a uzatılacak, bu noktadan da köprünün üzerinden İstanbul-Edirne ahttına bağlanacaktı. Arnodin’in çevre yolu önemli banliyöler haline gelmiş olan, Haydarpaşa-İzmit hattı üzerinde Bostancı ve İstanbul-Edirne hattı üzerinde Bakırköy semtlerini de, Kandilli-Rumelihisarı arasında yapılacak bir ikinci köprüyle birbirine bağlıyordu. Böylelikle, İstanbul yarımadası, Galata, Üsküdar ve Boğaz köyleri gibi yoğun yerleşim bölgelerinin dışında, henüz gelişmemiş bir bölgeyi içeren, bir metropol kent alanı oluşturuluyordu. Kentin bu sınırlar dahilinde kalacağı düşünülmüş olmalıdır. Ama elli yıl içinde bu tahminlerin yanlış olduğu ortaya çıktı.
Resim2: Arnodin`in çevre yolu projesi)
Arnodin’in köprülerinin etkileyici boyutları ve alışılmışın dışındaki mimarileri kentin siluetine çarpıcı yeni boyutlar ekleyecekti. Özellikle Sarayburnu-Üsküdar köprüsü, İstanbul’un girişinde heybetli bir kapı niteliğinde olacaktı. Asma köprü biçiminde düşünülen bu yapı, sahilden 130’ar m. açıkta ikişer ayak ve ortada bir ayak üzerine oturacaktı. Süslemeden nisbeten arındırılmış olan bu yapı, her şeyden önce bir mühendislik harikası olarak düşünülmüştü. Ancak projede bazı yeni İslamcı motifler de yok değildi: Taşıyıcı ayakların tepelerine minik kubbeler yerleştirilmişti ve minareli camilere benzetilmiş yapılarla sağlamlaştırılmıştı. Minareler 16 m. yüksekliğinde olduğundan, yapılar gerçekten bir dizi küçük camii hissini veriyordu.
Mimari üslup açısından ikinci köprü çok daha iddialıydı. Bu köprü de her biri ikişer ayktan oluşan üç taşıyıcı elemanın taşıdığı bir asma köprüydü. Boğaz’ın girişindeki nisbeten işlevsel görünüşlü, çelik-demir karışımı köprüden farklı olarak, padişahın adını taşıyacak olan Hamidiye Köprüsü’nün çok daha romantik çağrışımları vardı. Bu köprünün taşıyıcı ayakları, köprü geçidi düzeyinde camilere dönüşüyordu. Her camide merkezi bir kubbe ve dört minare vardı. Projeyle birlikte sunulan betimlemeye göre, köprünün mimarisi Selçuklu üslubu ve diğer İslami üsluplardan esinlenmişti: “Kubbeler İslam halifelerinin saraylarını hatırlatmaktadır ve Müslümanların halifesi olan Osmanlı sultanının dini ve siyasi iktidarını simgeler ve yüceltirler. Arap üslubunda, renkli tuğlalar, çiniler ve parlak metallerle bezenmişlerdir. 16. ve 17. yy. kuzeybatı Afrika mimarisinin bütün güzelliğini gözler önüne sererler.” Hamidiye Köprüsü özellikle geceleri daha da efsunlu bir havaya bürünecekti: “Binlerce elektrik lambası köprüyü ulvi bir ışıkla kapladığı zaman, Arap üslubundaki süslemeler tüm zerafetleriyle muhteşem biçimde ortaya çıkacak ve köprü bir bakanın bir daha gözünü ayıramayacağı, şehrin manzarasını tezyin eden baştan sona bir güzellik olarak görünecektir.
Kaynak:https://www.istanbul.net.tr/ |
Merhabalar... Farzedinki msnde bir kızla konuşuyorsunuz.Ve kamera muhabbetine sıra geldi. Kamera açıldı ve bi baktınız kız çirkin mi çirkin Bu olay karşısında olası diyaloglar
Kız : ee nasil görünüyorum ? erkek : valla k*çıma iki göz çizsem senden daha güzel görünür
Kız : nasıl görünüyorum ? erkek : önemli değil , herzaman yanımda poşet bulundururum
Kız : kamera çok bulanık değil mi? erkek : no problem , abazaya cine5 bile şifresiz görünür Kız : nasıl yaniuuu ? erkek : yok bişi sen devam et
Kız : nasıl görünüyorum ? erkek : istersen camsız devam edelim , hatta en iyisi sen beni listenden sil !
Kız : nasıl görünüyorum ? erkek : waw mükemmelsin ! Kız : tşk ederim erkek : şaka kız şaka , evrimini tamamla sonra görüşelim senle
Kız : evet ne düşünüyorsun benim için ? erkek : anne baba akraba mı senin ?
Kız : nasıl görünüyorum ? erkek : görmüyom , gözlerimi kapattım!
Kız : bak kimseye cam açmam aslında erkek : benim suçum neydi ?
Kız : nasılım ? erkek : Sana tel numaramı vermedim değil mi ? Kız : hayır vermedin , neden ? erkek : iyi !
Kız : iyi görünüyor muyum ? erkek : aaa maymun mu besliyon ? bu arada sen nerdesin camerada görünmüyon Kız : hayvan !
erkek : tamam kamera açılıyor. Kız : aaa kamerayı neden kapattın ? aaa çevirimdışı olmuş !
Kız : evet nasılım ? erkek : valla senin görüntüyü kaydedip forumda yayınlamak için camını açtırmıştım ama senin bu görüntüyü yayınlamaya kalksam kesin banlarlar beni!
|