ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
16 Haziran 2024, Pazar 16:02   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  16benan> Forum Mesajları
    16benan'e ait Toplam 955 Forum Mesajı var
<<1...6970717273747576777879 80818283848586878889...96>>


16benan

16benan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Platonik Aşk,Mantık Evliliği,Aşk Şekilli Anlatım :))>
  3.Ağu.2006 Per 13:43:31
fiogf49gjkf0d
Teşhis: Standart evlilik

Tanım : Erkek, seçilmis, kadın "görülmüş"tür. Erkek iş yerinde, kadın komşu
günlerinde filan oyalanır. Akşam, televole seyredip, Sibel Can ın aşk hayatına
üzülürler. Evlilik hayatı, çocuk yapılana kadar tereddütlerle geçer. Çocuktan sonra
"arada çocuk olmasa" tiribi hakimdir. Kadın çalışmadığı, erkek de evinde kadın
olduğu için köledir. Bizatihi kurum efendi olduğu için Camus nün "efendisiz
kölelik teoremi" asla geçerli değildir. Konu komşu, hısım akraba, erkeğin ailesi
herşeyin önündedir. Gelip çocuğa ismini bile onlar koyarlar.

Tedavi: Erken boşanma.

Teşhis: Entel evliliği

Tanım : Erkek bir reklam ajansinda art direktör, kadın da benzer bir ajansta müşteri
temsilcisidir. Komşularını tanımaz, Yüzüklerin Efendisi okurlar. Çocuk yapmaya
korkar, birbirlerine arada sırada çiçek filan alırlar. Arada bir girdikleri
ilişkilere "kaçamak" deyip birbirlerine anlatmazlar. İlk "kaçamak"larında biraz
bunalsalar da çabucak alışırlar. Sık kavga eder, kavgalarında Kate Millet tan, Lynne
Segal den filan alıntılar yaparlar. "Evlilik kurumunun önemli olmadığını, aslolanın
aşk olduğunu" söylerler. Bu felsefelerinin günlük hayatlarındaki tek karşılığı yüzük
takmamalarıdır.Genellikle kedi ya da köpek edinerek zavallı hayvanın da hayatını
kaydırırlar. Nihai olarak zaten boşanırlar.

Tedavi: Erken boşanma.

Teşhis: Marjinal evlilik

Tanım: Laf olsun diye evlenilmiştir. Taraflar bunalım ve arızalıdır. Erkek ve
kadının başka sevgilileri, bu sevgililerinin arasında da çapraz iliskileri vardır.
Arkadaş çevresi bir masanın etrafina toplandığında, kimin kiminle ne yaptığını
çıkarmak, detaylı log analizleriyle bile pek anlaşılamaz. İlk birkaç ay sonrasında
iktisadi, sosyal, psikolojik semptomlar azar. Kendilerini bir, hayatı sıfır
zannederek başladıkları ilişki, atlıkarınca gibi dönmeye başlayınca bayar.

Tedavi: Erken boşanma.

Teşhis: Mantık evliliği

Tanım: Taraflar, birbirlerine "aşkla" değil, birtakım tablolarla bağlıdır. Matematik
olarak birbirlerine uyduğunu düşünen çiftler, çevrelerindeki evliliklerden feci
dersler çıkardıklarını düşünürler. Ders çıkarmaktan bir hal olan bu çiftler, kendi
sıkıcı hayatlarını didaktik üsluplarıyla arkadaşlarına da aynen taşırlar. Üstelik,
yıllarca direnebilirler. Ama biyoloji, matematik dinlemez. Olay, erkeğin penisinin
başka bir kadın için hareketlenmeye başlamasıyla sarsılmaya kadının da aynı olaya
iştirakiyle yıkılmaya başlar.

Tedavi: Erken boşanma.

Teşhis: Kıyak evlilik

Tanım: Bilinen tek makul evlilik yöntemidir. Şöyle sebeplerle olabilir: Amerikan
pasaportu almak, askerdeki tarafın çarşamba aksamları da çıkmasını sağlamak, çesitli
eş yardımlarından faydalanmak, memurlar için eş durumundan "kolay tayin" sağlamak,
doğan bir çocuğa nüfus cüzdanı edinmek, ev kiralamak...

Tedavi: Gereksizdir.

Teşhis: Geleneksel evlilik

Tanım: Kadının mazlum olduğu tek evlilik durumudur. Kadın, babadan kocaya teslim
edilmiş, feministlere malzeme çıkarılmıştır. Kadın, hemen hemen yaşamaz. Erkek, eve
ekmek ve tuz getirerek kendini iyi ve yeterli hisseder

Tedavi: Derhal boşanma.



16benan

16benan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >sizce aşk nedir? nasıldır? yada nasıl yaşanmalıdır?>
  3.Ağu.2006 Per 13:14:49

AŞK YAŞAMAKDIR VE SONUN DA KAYBETMEKDİR.....

Nereye gitsem yanımda götürüyorum sevgimi ve nefretimi...

Her sabah yeniden sayıyorum kaç gündür görüşmediğimizi. Rüyalarımda görüyorum
karşılaştığımız anı, başımı çeviriyorum, bulamıyorum söyleyeceğim kelimeyi...

Nefretimle uykuya dalıp ve sevgimle kalkıyorum. Her sabah yeni bir güne başlasam
da, sensiz yeni bir hayata başlayamıyorum...

Sabahları cebime koyup "iyi ki"lerimi, "keşke"lerimi, pişmanlıklarımı, çıkıyorum
yola, günün bir saatinde "keşke"lerimi alıyorum, başka bir saatinde "iyi
ki"lerimi yanıma...

Bir cebimde ise hasretin hala duruyor, yapacak hiçbir şey bulamayınca kalbim bu
yorgun kelimelerden medet umuyor...

Senden gittiğimde sadece yaralandım sandım, aslında ruhum bedenimden ayrılmış,
geriye kalan bir et parçasıymış anladım...

Artık kiminle konuşsam ruhum sendeki gibi havalanmıyor, bugün kiminle tanışsam
kalbim sendeki gibi atmıyor...

Yanımdan geçen herkese sen misin diye bakıyorum, seni gördüğüm anda başımı
çevirip kaçıyorum. Senden uzaklaşmak için sana doğru koşuyorum...

Bir gün ararsan, açmayacağım diye kendime sözler veriyorum, her telefon
çaldığında sen misin diye heyecanlanıyorum. Seni aramamayı cesaret sanıyorum,
aramak mı zor aramamak mı bilmiyorum...

Hiçbir gelen senin yerini doldurmuyormuş, hiçbir giden senin kadar
acıtmıyormuş...

Sensiz bir hayatta da mutluluk yokmuş aslında, yokluğunun acısı sevgimden
büyükmüş aslında....

 



16benan

16benan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >sizce aşk nedir? nasıldır? yada nasıl yaşanmalıdır?>
  3.Ağu.2006 Per 13:11:15

ÖZLÜYORUM SENİ

Özlüyorum seni. Gücüm yetmiyor unutmaya
Özlüyorum elini tutmayı sesini duymayı
Boynuna sarılıp omuzun da ağlamayı
Nedensiz sevinçleri
Hasret dolu sevgi dolu sımsıcak düşlerimi
Özlüyorum
Gücüm yetmiyor unutmaya
Seni aramazsam unuturum sanmıştım
Girmez sanmıştım hayalin beynime
Geceleri düşlerimde
Gündüz baktığım her yerde seni
Özlüyorum..



16benan

16benan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >ATATÜRK TEN SON MEKTUP>
  2.Ağu.2006 Çar 23:56:28

ATATÜRK İLKELERİ

Atatürk ilkeleri, altı ana başlık altında toplanabilir           

Cumhuriyetçilik:

Atatürk devrimleri siyasi nitelik taşır. Çok uluslu bir
İmparatorluktan ulus devlete geçiş gerçekleştirilmiş ve böylece
modern Türkiye nin ulusal kimliği oluşturulmuştur. Bu kimliğin oluşmasında, kul nitelikli insanların yurttaş-birey niteliği kazanması önemli bir noktadır. Atatürk bunun  yolunu, kısaca halkın kendi kendisini idaresi, yani demokrasi demek olan Cumhuriyet’te görmüştür.
Halkçılık:

Gerek içeriği gerekse hedefleri açısından bakıldığında, Cumhuriyet Devrimi
ayrıca bir sosyal devrim niteliği de taşır. Başta İsviçre Medeni Kanunu
olmak üzere, Batı kanunlarının Türkiye de uygulamaya konulmasıyla birlikte
kadınların statüsünde köklü değişiklikler olmuş, 1934
yılında kabul edilen bir kanun ile kadınlar seçme ve seçilme hakkını almışlardır.
Atatürk çeşitli ortamlarda, Türkiye nin gerçek yöneticilerinin köylüler
olduğunu söylemiştir. Aslında bu durum Türkiye için bir gerçek olmaktan
çok bir hedef niteliğindedir. Halkçılık ilkesi sınıf ayrıcalıklarına ve sınıf
farklılıklarına karşı olmak ve hiçbir bireyin, ailenin,
sınıfın veya organizasyonun diğerlerinin daha üzerinde olmasını kabul
etmemek demektir. Halkçılık, Türk vatandaşlığı olarak ifade
edilen bir fikre dayanır. Gurur ile birleşen vatandaşlık fikri,
halkın daha fazla çalışması için gerekli psikolojik teşviki
sağlar, birlik fikrinin ve ulusal bir kimliğin kazanılmasına yardımcı olur

Laiklik:

Laiklik yalnızca devlet ve dinin birbirinden ayrılması anlamına
gelmez ayrıca eğitim, kültür ve yasama alanlarının da dinden bağımsız olması
anlamını taşır. Laiklik, devletin dini düşünce ve dini kuruluşların etkisinden bağımsız
olması, ve genel olarak düşünce özgürlüğü anlamına gelmektedir.

Devrimlerin birçoğu laikliği gerçekleştirmek amacıyla yapılmış ve diğerleri
 ise laikliğe ulaşılmış olması sayesinde gerçekleştirilebilmiştir. Laiklik ilkesi
akılcı ve dini siyasetin dışında tutan bir ilkedir.  

Osmanlı döneminde matbaanın geciktirilmesinde olduğu gibi dinin yenilikler karşısında nasıl tutucu bir silah haline geldiğini yaşamış olan Türkiye Cumhuriyeti kurucuları açısından dinin din dışı sivil yapı üzerinde yaratabileceği baskıları önlemenin bir aracıdır.

Devrimcilik:

Atatürk ün ortaya koyduğu en önemli ilkelerden birisi de devrimciliktir. Bu ilkenin anlamı
Türkiye nin devrimler yaparak geleneksel kuruluşlarını modern kuruluşlarla değiştirmiş olmasıdır.
Geleneksel kavramların bir kenara itilip modern kavramların benimsenmesi demektir.
Devrimcilik ilkesi, yapılmış olan devrimlerin tanınıp kabul edilmelerinin çok ötesine geçmiştir.
Milliyetçilik:

Cumhuriyet devrimi ayrıca milliyetçi bir devrimdir. Bu milliyetçilik
ırkçı bir yapıda değildir; yurtseverlikle sınırlıdır. Bu devrimin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının korunması ve ayrıca Cumhuriyetin siyasal yönden gelişmesidir.

Bu milliyetçilik, tüm diğer ulusların bağımsızlık haklarına saygılıdır; sosyal içeriklidir;
yalnızca anti - emperyalist olmayıp, aynı zamanda gerek hanedan yönetimine,
gerekse herhangi bir sınıfın Türk toplumunu yönetmesine de karşıdır ve nihayet bu milliyetçilik
Türk devletinin vatanı ve halkı ile bölünmez bir bütün olduğu ilkesine inanmaktadır.
Devletçilik:

Mustafa Kemal Atatürk yapmış olduğu açıklamalarda ve politikalarında Türkiye nin
bir bütün olarak modernizasyonunun ekonomik ve teknolojik gelişmeye önemli ölçüde bağlı
olduğunu ifade etmiştir. Bu bağlamda, devletçilik ilkesini de devletin, ülkenin genel ekonomik faaliyetlerinin düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği veya yetersiz kaldığı ya da ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara girmesi  anlamında yorumlamaktadır. Ancak, devletçilik ilkesinin uygulanmasında, devlet yalnızca ekonomik faaliyetlerin temel kaynağını teşkil etmemiş, aynı zamanda ülkenin büyük sanayi kuruluşlarının da sahibi olmuştur.

 



16benan

16benan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >*Bir kaç Bilgi*>
  2.Ağu.2006 Çar 23:19:35
Yıldızı parlayacak 20 meslek

Bilgisayar bilimleri mühendisliği

Genetik bilimleri mühendisliği

Elektronik ve haberleşme mühendisliği

Çevre siyaset bilimleri ve mühendislik

Uluslararası hukuk,

Evrensel siyaset, uluslararası ilişkiler

Sağlık hizmetleri tedariki, koruyucu hekimlik, sağlık yönetimi, estetik cerrahi

Danışmanlık, insan geliştirme ve psikoloji

Biyoteknoloji

Perakende sektöründe yöneticilik

Gıda ve beslenme mühendisliği, diyetisyenlik

Bilgi yönetimi yöneticiliği

Finans (bireysel)/bankacılık ve sigortacılık

Endüstri mühendisliği, işletme vergi mühendisliği

Gayrimenkul hizmetleri ve yönetimi

Güvenlik hizmetleri (bilgi güvenliği dahil güvenliğin her dalı)

Müşteri hizmetleri (call center, crm vs.)

Hava taşımacılığı

Lojistik

Çeviri bilimi
__._,_.___


16benan

16benan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Filistin Zülmüne Biri Dur Desin! (Lütfen Bak )>
  2.Ağu.2006 Çar 22:59:15

Onların hepsi çocuk.

Vurulup yıkıldıklarında, sönmekte olan gözleriyle son kez hayata bakıp
başları toprağa düştüğünde, onlar sadece ölü çocuk oluyorlar.

Hep merak ederim, eğer "savaş ilan edenlerin ve savaş kışkırtıcılığı
yapanların çocukları cephenin en ön mevzilerindeki ilk birlikte yer
alacaklar" diyen bir kural olsaydı, tarih bu kadar çok savaşa şahit olur
muydu?
Onların hepsi çocuk.

Vurulup yıkıldıklarında, sönmekte olan gözleriyle son kez hayata bakıp
başları toprağa düştüğünde, onlar sadece ölü çocuk oluyorlar.

Kainatın ıssız bir köşesindeki küçük bir gezegende birbirimizi öldürüyoruz.

Daha da öldüreceğiz.

Her ölümle birileri daha zengin, daha şöhretli, daha kahraman, daha güçlü
olacak.

Birileri de onları alkışlayacak.

Bugün, şu anda canlı olan, sevdiklerini düşünen, korkan, hayal kuran,
anılarını yeniden hatırlayan, ölme ihtimalini düşünen, umutlar besleyen
birçok insan yarın sabah bir füzeyle, bir mayınla, bir bombayla, bir
mermiyle ölecek.

Onlardan biri sizin çocuğunuz olsaydı, onu kurtarmak için nelerden
vazgeçerdiniz?

Bir gün, kendi çocuğunuzu kurtarmak için vazgeçmeye razı olacağınız her
şeyden başkalarının çocuklarını kurtarmak için de vazgeçeceksiniz.

O zaman kimse ölmeyecek.



16benan

16benan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >HAYAT>
  1.Ağu.2006 Sal 12:43:19
HAYAT ;

Bir yaşam öyküsüne katlanılamayacak kadar uzun!

Bir gülümseyişe,bir kıpırdanışa,bir dokunuşa

Vakit ayıramayacak kadar kısa!



        HAYAT ;

Her anını sonuna kadar yaşamaya çalışmak için,

Nefes nefese koşturmayı göze alacak kadar dolu,

Bütün yaşadıklarının sadece bir hayal olduklarını

Hissettirecek kadar boş!



        HAYAT ;

Gerçekleri sırtlayıp taşıyamayacak kadar ağır.

Bir kuşun kanadına konupta ona biile hissettirmeden

Uçabilecek kadar hafif !



       HAYAT ;

Gerçek yaşam öykülerine katlanmaya değecek kadar

"Yaşanmaya  değer "



       HAYAT;

Onu kısıtlamanın haksızlık  olduğunu anlatacak kadar

Öğretici,

Bir daha bulunmayacak,yaşanmayacak kadar "tek "...



      HAYAT ;

Kendini oluşturan her büyüyü,

Her cazibeyi,her rengi,

Yürekleri hoplatacak,

Kanlarımızı kaynatacak kadar

Parlak ve güzel !



Gözlerimizi acılarla,hüzünlerle,

Ayrılıklarla,ölümlerle buluşturduğumuzda,

Sadece iki renk !

Gri ve siyah !



     HAYAT ;

Gerçek  yaşam öykülerine  katlanabilecek gücü bulup,

Bulaştırıp, daha da büyüğünü oluşturabilecek kadar

Heybetli ve zor,

Hr şeyden vazgeçip

"yaşamaya veda etmeyi isteyecek "

kadar da güçsüz ve zayıf !



     HAYAT ;

Sevmeyi bilecek,bilmiyorsa öğrenecek tadacak,

Sunacak,paylaşacak....ve böyle sevgileri

Çoğaltabilecek kadar anlam lı...

Nefreti seçip,sıçratmak,sıçrattıkça da o pisliğe bulaşacak




16benan

16benan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >Hayata Dair..>
  1.Ağu.2006 Sal 12:30:07

Mumkun oldugunca kimsenin senin adina karar vermesine izin verme

ama baskalarinin hakli olabilecegini de unutma. Bu hayat senin ve istedigin

gibi yasamaya hakkin var, fakat baskalarini dinle ve onlarin bakis acisini

anlamaya calis.

Her zaman ama her zaman, mutlaka kalbini dinle. Hayatta senin icin

neyin dogru oldugunu bir tek icindeki ses soyleyebilir. Dolayisiyla

icindeki sesle konusmayi ogren. Her gun kendinle kalmak icin zaman ayir ve kalbini

dinle. Baska sekilde hissetmek icin ikna etmeye degil, gercekten ne

hissettigini bulabilmek icin dinlemeye calis. Bazen icindeki ses sana cok

zor geleni yapmani soyleyebilir yada duymak istemediklerini

soyleyebilir.Korkma... ve icindeki sesi dinlemeye devam et...


Gecmiste yaptiklarin icin pismanlik duyma ve ozur dileme....

Yasadiklarinin senin icin onemli bir ders oldugunu kendine hatirlat. Bu

tecrube ile aldigin bilgiyi ozenle incele, olayda yaptigin hatalari ve

yeniden ayni durumda olsan nasil davranacagini iyice dusun ve gelecek

olaylar icin kendini hazirla. Kirilan vazo tamir edilemez ama gelecekte

baska vazolarin kirilmasi onlenebilir

Asla tecrube kazanmaktan kacma. Ne kadar zor olursa olsun,

Yeniden ayaga kalk ve yola devam et. Hayati ogrenmek icin o tecrubelere ihtiyacin

var. Kalbin ask acisi ile yaralanmis ise, sonsuza kadar kendini aska

kapatma. Ruhun insanlarin acimasizligi ile incinmis ise, hayata kusup

kendini karanlik bir dunyada yasamaya zorlama. Bedenin cok buyuk acilar

cekmisse, kendini uyusturup birakma.

Unutma:

Bilge insan hayati yasayandir.

Cesur insan korkusuzca devam edebilendir.

Kahraman insan tum acilarina ragmen yenilmeyendir



16benan

16benan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >SEWGİ>
  1.Ağu.2006 Sal 12:12:12
Asla kaybetmekten korkarak, sirf inanmak istedigin icin karsindaki

insanin sevgi sozcuklerine inanma. Sevgi insanin kalbindedir,

gozlerindedir,davranislarindadir, ses tonundadir, sana verdigi onemde ve degerdedir,

senin icin yaptigi fedakarliklardadir. Insanlar cok kisa zamanda sevgi

sozcuklerini umarsizca dagitmaya baslarlar. Bunlari dinle ama gercek

sevgiyi karsindakinin davranislarina bakarak bul. Inanmak istedigin icin degil

gercek oldugu icin karsindaki insanin sozlerine inan...




16benan

16benan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >Kurbağa Misali Bir Hayat Dersi :)>
  1.Ağu.2006 Sal 11:58:56
Kendimi ne zaman işe yaramaz ve aciz hissetsem, aynı hisleri
hissettiğim
bir anda,
eski bir dostun uzun zaman önce söyledikleri gelir aklıma...
Yüzümü kocaman bir gülümseme sarar..
Bana:
kendini her aciz ve işe yaramaz hissetiğinde
parmağının ucuna bak...
Demişti...
O sıra o kadar üzgün ve duygularımın içinde o denli kaybolmuştum ki,
kendi sesimi bile tanıyamaz bir halde, çok kısık bir ses tonu ile.
neden?? Demiştim...
çünkü o parmak izlerinden bu yeryüzünde başka hiç kimse de yok...
Demiş ve eklemişti.
sen özelsin!!! İNANMAZSAN PARMAKLARININ UCUNA BAK!!!
Birden sanki dirilmiştim... evet ben ÖZELDİM...
HERKES ASLINDA ÖZELDİR. AMA BENİ O GÜNDEN SONRA DİĞERLERİNDEN AYIRAN
TEK AYIRT EDİCİ ÖZELLİĞİM -KENDİMİN ÖZEL OLDUĞUNUN
FARKINDA OLMAMDI...
Hala karamsarlğa düştüğümde, bazen umutsuzluklarla boğuştuğumda o
dostumu hatırlar ve parmağımın ucuna, yüzümde büyük bir gülümseme
ile bakar ve kendi kendime:
SEN ÖZELSİN! BUNLARIN HEPSİNİ ATLATIRSIN!!! derim...
Yine aynı dostum bir karar aşamasında olduğum bir gün bana şöyle
demişti..
-Önce ne istediğini iyi belirle... Ve eklemişti..
-Sonra O istediğine ulaşmak için ne gerekiyorsa yap!!!
Sonrada elini tam üç kez gözlerimin önünde çırpmış ve bana.
-ne oldu şimdi? diye sormuştu...
bende anlamsız bakışlar ile cevap vermiştim.
-ne oldu???
-Üç saniye hayatından uçtu gitti ve hiç birşey o üç saniyeyi geri
getiremez... demişti...
Ve eklemişti
-Hayatı istediklerine ulaşmak için harca,bir gün arkana dönüp
baktığında uçup giden o saniyelerin bomboş bir ömür haline geldiğini
görmek istemiyorsan tabii!!!
Farkındasınız değil mi? Hayatlarımız saniye, dakika, saat dilimlerine
bölünmüş, akıp gidiyor.
Ve biz akan bir saniyeyi bile geri dönüp tekrar yaşayamıyoruz...
Onları
geri getiremiyoruz.
Aynaya baktığımız da hergün yeni bir beyaz saç telini ve yüzümüzde
acımasızca akıp giden dakikaların izini, birer kırışıklık olarak
aynada
seyrediyoruz.
Peki biz hayattan ne bekliyoruz? beklentilerimiz için varımız yoğumuz
ile savaşıyor muyuz, zaman denen acımasız düşmanla?
Oysa parmaklarınızın ucuna bakın bir kez... Sonrada parmaklarınızı üç
kez şıklatın..
Orada gördüğünüz parmak izleri sizden başka kimsede yok... ve
parmaklarınızın ucundan çıkan o ses hayatınızın bomboş geçmis üç
saniyesi oldu, geçti gitti işte...
Siz özelsiniz, siz yeryüzünde teksiniz...
O zaman hayattan beklediklerimizde bize layik olmalı,özel olmalı,
ulaşılması için savaşa değer olmalı... Zaman denen canavar galip
gelmeden,biz hayattan beklentilerimize ulaşmalıyız ki,Geçip
giden zamana rağmen,geriye dönüp baktığımız da kucak dolusu
mutluluk ve beklentilere ulaşmanın hazzı ile zaman zaman yüzümüzde
kocaman bir gülümse ile nanik yapabilelim...
Ellerinizi üç kez çırpın, hayattan üç saniyeniz silinip gitti işte...
Bugün özel bir insan olan kendiniz için ne yaptınız?
Beklentileriz için bir uğraş, savaş verdiniz mi?
Yoksa zamanın sizi yenmesine seyirci mi kaldınız?
Mesela özel eski bir dostu aradınız mı bugün?
Tüm bu kısa ama çok anlamlı hayat derslerini veren dostumu kaç
zamandir aramadığımı düşündüm tüm bunları yazarken...
Yerimden kalktım, internetten çıktım ve telefon ile o dostumu aradım
Çok mutlu oldu... ne zamandir sesini duymamıştım hangi dağda kurt
öldu?
Dedi..
Ben de Özel birini aramak istedim aklıma sen geldin dedim ve sonra
ekledim:
Ve ellerimi üç kez çırptım geçen zamanı geri getiremediğimi görünce
belki de seni arayacak başka bir üç saniyem olmayacak şu anda
aramazsam diyip yazdığım yazıyı yarıda bırakıp seni aradım dedim...
Çok mutlu oldu... Bir dostun mutluluğu ile bende mutlu oldum...
Dostumla telefon konuşmamı bitirip klavyenin önüne oturduğumda
yüzümde
kocaman bir gülümseme vardı.
Özel birini arayıp,dakikaları geri getiremeyeceğim bir hayat içinde
istediğim bir şeyi yapmanın huzuru ile yani mutlu bir yürekle tekrar
yazmaya başladım...
Ve zaman denen sinsi düşman a bir nanik yaptım.acımasızca akıp
gidiyorsun,ama ben seni hissediyorum ve istediğim hiç birşeyi
ertelemiyorum ve istediklerimi elde etmek için hayatla savaşıyorum
der gibi mutlu idim...
Siz hala ne duruyorsunuz? Koşun telefona, bir dostu arayın. Birine
e-mail
atın... Onu sevdiğinizi hissettirin..
Onun mutluluğu ile mutlu olun...
Ellerinizi üç kez çırpın ve düşünün hayatınızdan üç saniye boş bir
sayfa girdi koptu gitti işte.
Oysa siz özelsiniz ve size layık bir hayatı hak ediyorsunuz...
Size layık mutlulukları hak ettiğiniz gibi...
Bana inanmazsanız!!!! parmaklarınızın ucuna bakın.
<<1...6970717273747576777879 80818283848586878889...96>>