ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum
Kurallarını mutlaka okuyunuz...
Cuning> Forum Mesajları | | Cuning'e ait Toplam 24 Forum Mesajı var
|
|
Cuning
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Eski ChatCity den Eski Duyurular >***MVCC - EN DEGERLİ CHATCITY LİYİ SEÇİYORUZ***> 6.Tem.2009 Pzt 01:46:18 | | Eğer tam donanımlı bir ajan yetkisine sahip olacak bir kişi seçilmek isteniyorsa bu kişi sitenin olmazsa olmazı değil sitede saygınlıga sahip bir kişi olmalıdır. Sitenin olmazsa olmazlarından olabilecek kimseler bazı üyelerin gözünde küfür etmeyi, insanları aşağılamayı ve benzeri şekilde davranan kişilerde gösterilebilir. Burada olmazsa olmaz denilen bazı kişiler agızlarından lan itne vb gibi üstü kapalı kullanılan küfürleri aksettiren kişilerdir. Çünkü çoğu insanın kendi egolarını tatmin edebileceği, içinden geçenleri söylemek isteyipte söyleyemediği kelimeleri kullanan ve onları güldüren insanlardır bunlar. Bana kalırsa güzel bir başlık ama yaklaşım tarzı yanlış. Eğer tam donanımlı ajam olarak görevledirilecek kişi argo şargonu ile konuşan kişi olacaksa vay bizim halimize diyeyim. Saygılar. Ama eğer bu kişi saygınlıgı ile bilinen ve sitede sürekli zamanını geçirerek herkeze eşit sevgi ve yargıda bulunan kişi olmalı derseniz oyum Dowomen dir.
Teşekkür ederim. | |
Cuning
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >cc i basan ZOMBİLER!!!!!!!!!> 22.Nis.2008 Sal 08:18:02 | | fiogf49gjkf0d Ya birini bulurum dıye baktım ama ı ıhhh begenmedim. | |
Cuning
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Gerçekten Sevmek> 7.Ara.2007 Cum 15:45:05 | | fiogf49gjkf0d Ben Artık Gidiyorum
Sana sımsıkı sarılmak istiyordum... Ah bir görsem, bitirsem içimdeki özlemini bu kadar zor gelmeyecekti senden, sevginden vazgeçmek... Nasıl olsa alışkınım ya seni görmemeye, galiba böyle de başarabilirim...
Neler yazmak istiyorum sana bir bilsen, tek yapabildigim yazmak oldugundan yine yazıyorum işte! Seni daha önce de yazmıştım ama bu kez bir daha yazmamak üzere, seni beynimde, içimde bitirerek yaziyorum, yada bitirmek isteyerek... Ne kadar sürer bilmiyorum ama ben senden, sevginden vazgeçmek istiyorum.
Dünyaları etrafında döndürmek isteyen bir kalbi bilerek isteyemezdim. Kendimden ve senden habersiz "bir tanemmm" olmuştun sen... Öyle ya; Sen bir taneydin; Eşin benzerin yoktu yeryüzünde, Yoktu Sen Kadar Güzel Güleni!
Ne kadar gerçeksen o kadar yalandın... Ve ben her seferinde en baştan başladım... Yeniden bir sondayım ama bu kez yeniden başlayacak gücüm yok... Ben senden vazgeçmek istiyorum!
Herkes gibi biri olmanı yada hiç kimse olmanı istiyorum... Sesini duymak için telefonlara sarılmaktan vazgeçmek, ismini duydugumda içimin titreyip,gözlerimin dolmasından kurtulmak istiyorum... Senin benim için herhangi biri olman ne kadar zor bir bilsen... Zaten kolay olan ne vardı ki benim için; Sanki seni öldürmemle sevmem arasında hiçbir fark yoktu.... Ve ben hep sevgim yüzünden cezalıydım...Hiç sonu olmayan bir yolda seninle yürümek,yeni çıkan filmleri birlikte izlemek, saatlerce sana sarılı kalmak,sadece ama sadece bir kez olsun sana sarılıp uyumak, bir sabah gözlerimi açtıgımda yanımda seni bulmak isterken, sen sevgimle utanmamı sagladıgın için galiba gerçekten "bir taneydin"!
Işte bu yüzden imkansızlıgına hep inandım! Ben yalnız kalıp seni düşünmeyi deli gibi sever oldugumda, sen benim her şeyim oldugunda ben senin için hiç yoktum... Bu yüzden yalnızlıklarım, aglamalarım, özlemlerim canını hiç acıtmadı.Benim tarafımdan sevilmek belki de hayatında önemseyecegin en son şeydi...
Keşke kendi dünyamda bir zamanlar seni sevdigimden hiç bahsetmeseydim Sen beni hiç sevmedin! Ben Seni Seviyorum dedigimde Seni Seviyordum! Ben Seni Özlüyorum dedigimde Seni Özlüyordum. Ben Senin Için Ölürüm Dedigimde ben senin özleminden zaten ölüyordum...
Ve Ben Simdi Senin Hayatından Gidiyorum!
Ben Kaybettim... Sen Kazandın! Artık sesimi duymayacaksın...
Sana sımsıkı sarılmak istiyordum, kokunu içime yıllarca bana yetecek kadar çekerek, sana sımsıkı sarılmak istiyordum.... Gelmedin!
Gelsen yapabilir miydim bilmiyorum...Ben artık gidiyorum.. | |
Cuning
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Gerçekten Sevmek> 7.Ara.2007 Cum 15:37:40 | | fiogf49gjkf0d Her Gülüşün Dua Olur Yalnızlığıma
Yokluğunun ödülü olarak Cennette sensiz yaşamaktansa Cehennemin avuçlarında közlenip güller öreyim baharımsı saçlarına.. “
Kar yangını gecenin en dar vaktinde seni düşünüyorum yokluğunu yüreğimde kanatarak. Suskunluğuna uzanmış bedenimle demlenmiş yalnızlığını yudumluyorum dudaklarımı acıtarak. Başucumda yokluğun, bir beden bol gelen hüznün gömleği sırtımda kan ter içinde yalnızlığına akıyorum. Yetim düşlerimi ezip karanlıkların içinde sensizliğini kanatıyorum.
Dağ başı ıssızlığına inat rüzgarın avuçlarında açan kır çiçekleriydik biz seninle. İmkânsızlığın toprağına sımsıkı tutunmuş çınar ağacının umuda gülümseyen kökleriydik biz. Ne sen Mecnun’un Leyla’sı ne de ben Şirin’in Ferhat’ ı. Biz seninle aynı uçurumun birbirine hiçbir zaman kavuşmayacak iki yakasıydık.
Sevdamızda hep bahar mevsimini yaşadık. Hüznün göğsünden acıyı emip yarılan gökyüzünü ıslak düşlerimizle yamadık bir terzi inceliğiyle. Durmadık seninle zamanın avuçlarında. Aşkın köpüksüz sularında sevdayı hiç kirletmedik. Yalancı baharlara tutunup aynı tomurcuğun ıslak dudaklarında yaşadık aşkın tutsaklığını. Kirpik uçlarımızı bulutlara eğip aynı yağmur tanesinde yıkadık hasretin kör karanlığını. Lakin unuttuğumuz bir şeyler vardı sevdanın geceye örüldüğü zamanlarda. İmkânsızlığın avuçlarında eriyen iki güneş tanesi olduğumuzu unuttuk. Kelimelerin en yalın hallerinde sevişirken dudaklarımız, hasretin çöl sıcağında yavaş yavaş eriyen tenimizi fark edemedik. Aynı kalbin yurdunda sevdaya nefes alırken bir gün terimizin birbirimizin sırtından ayrı yerlere süzüleceğini düşünemedik. Ektiğimiz umut tanelerini ellerimizle biçemedik. Evet, yenildik. Lakin biz zamana değil; imkânsızlığa yenildik. Şimdi bir nefes kadar yakın tenine dokunamıyorum, dudaklarından semaya yükselen nefesinden havaya kanatlanamıyorum. Seni görüyorum lakin görmemezlikten gelmemi istiyorsun benden. Varlığında yaşarken yokluğunda sevmemi bekliyorsun benden. Haklısın belki de. Sana söz sevdiğim; ben seni “ sensizliğin “ avuçlarında seveceğim. Senden tek istediğim; her zaman hayata gülümse. Gülümse ki; gülüşlerin duam olsun kanayan yaralarıma.
Bir nefes uzağımdaki sana bir demet gülüşlerimi yolluyorum eriyen umut bahçelerimden. Ellerimle topladım birtanem. Aslında imkânsızlığın duvarını aşıp kavuşabilseydik bu çiçekleri senin saçlarına taç yapacaktım bir kır düğününde. Söz açılmışken seninle bir bahar günü kır düğününde evlenmek isterdim. Saçlarında sarıpapatyalardan örülmüş bir taç durmalıydı ve üzerinde beyaz bir elbise Melek’lerin kollarında gelmeliydin bana. Kelebeklerin gözlerinden düşen yağmur taneciklerinin ıslak havasında ellerimiz birbirini bulmalıydı. Ne olursa olsun senin gözyaşların tek yağmurum, senin gülüşlerin tek güneşim olsaydı. Offf..İmkansızlığını topluyorum bulutların ıslak dudaklarından…
Şimdi sensizliğin içinde yokluğunun kıvılcımlarında kurutuyorum ıslak kirpiklerimi. Sıcak nefesini üşüyen tenimin üzerine örtüp avuç içlerinin terine sığınıyorum. Yalnızlığını dudaklarımdan parmaklarıma akıtıp satırlarımda tek başıma ağlıyorum. Ve sen diye karanlık duvarlara yaslanıp geceye kapatıyorum yorgun gözlerimi. Gülüşlerinle yüreğimi öpmeden bu ayrılık uykusundan uyanmayacağım.
Bir gün gelmek istersen yalnızlığın sen kokan satırlarına umutlarınla gel. Tövbeleri yarım kalmış günahlarınla gel. İçinde yutkunduğun kelimelerini dudaklarıma sürüp imkansızlığın avuçlarından bana gel. Gözyaşlarınla gel, kurumuş dudaklarıma ab- ı hayat olsun tuzlu yağmurların. Hasretinin kanayan yüreğinle dön yüreğime. Geldiğinde yokluk kelimelerini dudaklarında ezip yavaşca sokul yanıma. Usulca saçlarını çöz. Bahar kokulu saçlarını yüreğimin kıyılarına getir. Başını koy göğsümün sen kokan yastığına. Sesinle dokun üşümüş kirpiklerime. Yokluğunu söküp dudaklarımdan, yüreğini ser yüzümün yalnızlığında bitap düşmüş gamzelerine. Nefesini bir an tutup benim nefesime ver nefesini. Yanan tüm ışıklarını söndürüp gülüşlerini ört üzerimize.
“ Rüzgarı giyinip Sana geldim dün gece. Saçlarına dokunmaya gelmiştim. Kıyamadım yüreğinden öpmeye. Kıyamadım gözlerinde gezinmeye. Yatağının yanına usulca çöküp Seni izledim içimde hasretini yutkunarak. Nefes alışını, Meleksi bakışlarını izledim bir nefes uzağından.
Ellerimi uzattim ellerine. Bir kez olsun dokunmak istedim işte. Hiçbir zaman dokunmadığım yüreğine Delicesine sarılmak geçti içimden. Dokunsam ölecektim biliyorum. Sarılsam dizlerinde sonsuzluğa göcecektim.. Dokunamadım, sarılamadım.
Gidiyorum, Günahlarında yanmaya gidiyorum. Kır düğünü düşlerimi, Gözlerine benzeyen bir kız cocuğu özlemimi, Gözyaşlarında yakmaya gidiyorum. Elimde ne bir resmin, Yüreğimde ne bir nefesin, Seni “ sensiz “ yaşamaya gidiyorum. Yokluğunda Cennette yaşamaktansa, Cehennemin avuçlarında yanıp Dudaklarında son dua olmaya gidiyorum. Gidiyorum hasretim, Gidiyorum helalim.. Seni “sensiz “ yaşamaya gidiyorum.
Yarın doğum günüm. Adının yazdığı çağrıdan öte Çok şey istemiyorum sevgili. Seni “ sana “ bugünden yazıp Yarın doya doya ağlamak istiyorum. Ama sakın ağlama sen. Her gözyaşın benim Cehennemim olur. Yokluğuma inat hep gülümse emi. Çünkü her gülüşün duam olur yalnızlığıma. “
| |
Cuning
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Gerçekten Sevmek> 7.Ara.2007 Cum 15:34:39 | | fiogf49gjkf0d
Sabahları uyandığımda,sabahın o sessizliğinde kendimi yapayalnız hissediyorum.Kendime gelmek için bana senin gözlerini hatırlatan su ile yüzümü yıkıyorum.Su o kadar berrak ve soğuk ki beni anında ayıltıyor.Birden üşüyorum ve ısınmak için aynı sen olan güneşin doğmasını bekliyorum.Nihayet güneş ortaya çıkıyor ona baktığımda seni görüyorum ve içim ısınıyor.Tam sandalye ye otururken birden senin sesini duyuyorum.Yani ağaçlarda cıvıl cıvıl öten bülbülleri,artık kendimi daha iyi hissediyorum.Zamanı gelince kıyafetlerimi giyinip okula gidiyorum ama birden aklıma sen geliyorsun.Seni düşüne düşüne gidiyorum okula.Akşamın olmasını o kadar istiyorum ki bunu sana anlatamam,neden mi akşam olsun istiyorum?Okuldan çıkınca denize gidip sudaki o güzelliğini görebilmek için.Suyun kıyıya vurmasıyla bana seslenmeni duyabilmek için.Birden hafif bir meltem rüzgarı esiyor birazcık içim titriyor ve aklıma rüzgarın saçlarını nasıl savurduğu geliyor.Seni bana anımsatan .güneşin batması yakın .İşte bu yüzden içimde buruk bir hüzün.Neyse güneş artık battı belki üşüyorum ama sen hep kalbimdesin beni oradan ısıtıyorsun.BİTANEM... | |
Cuning
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Gerçekten Sevmek> 7.Ara.2007 Cum 15:32:39 | | fiogf49gjkf0d Yaşanılanları Kontrol-S ile kaydedip,
Kontrol-Z ile geri yaşıyorum
Ben sevdamı download edip masaüstüne alıyorum.
En çokta ekranı kapladığın o anı özlüyorum
Italik yürüyüşlüm, Bold bakışlı sevdiğim...
Öyle bir halt yedim ki, sakın affetme beni
Simge durumuna küçült, saatlerce beklet beni
Tüm sistemlerimi çökert, Ziple sıkıştır ve parçala
Alt F4 ile kapat, Shift ile değiştir beni
Kedinin mousela oynadığı gibi oyna,
Manzaralı mouse pedinde gezdir beni
Yeni bir pencere açalım ve unutalım her şeyi
Geri dönüşüm kutusuna gönderelim maziyi
Kısa yol oluştur fazla bekletme bu seveni
En çok Flash Animasyonlu halini özlüyorum
PC görünüşlü, Mac duruşlu sevdiğim
Kalpten kalbe bağlantım bağlantısı yapılır
Kapanır kapılar, ağa oturum açılır
Sevdamız monitöre saniyelerle yazılır
Disconnect olursam beni yine arar mısın?
Masaüstünde bulamazsan belgelerime bakar mısın?
Yokluğunda erişim paketi teselli olmasa da
Değişiklikleri kaydedip, yeniden bağlanır mısın? | |
Cuning
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Gerçekten Sevmek> 7.Ara.2007 Cum 15:29:05 | | fiogf49gjkf0d
Sana belkide ilk kez yazıyorum ama önceki yazdıklarımda da varsın sanki Sanki hepsi sana yazılmış, sanki hepsinin en güzel yanı sen Ve sen o kadar uzaksın ki bana Uzak olduğun kadarda yakınsın aslında Her an aklımda hre an içimdesin anlatılmayan bir biçimde Öylesi zorki sana yazmak, ve böylesine benzersiz duygulara; Ancak tek tercüman yine bendeki tüm anlaşılmazlıklara verilen tek cevap; SEN .... Ve senin herşeye değer güzelliğini tek başına anlatan gözlerin Aslında gözlerinde yerimin olması yüreğinde yerimin olması kadar değerli Susma ey sevdam söyle yüreğimde olmasanda gözlerimdesin de Sana uykusuz herhangi bir akşamdan değil Seni görmemiş ve sesini işitememiş bir günü ardından Ve sensiz yaşanacak kahrolası bir günün arafesinden sesleniyorum Biliyorum sesim sana ulaşamayacak kadar kısık Belkide kimse duymuyor haykırdıklarımı , yanımdakiler bile Yüreğimden konuştuğumdan olacak herhalde Kendim söyleyip kendim dinliyorum Şimdilik sana yazdıklarım gözlerimde Ve dilim ne zaman sana çözülür bilmiyorum, hayatımın her anında yaşanan güzel Belkide hiç bir zaman seninle bunlar konuşulmayacak Ve hiç kimse senden bu kadar bahsedipte Sendeki güzelliğin zerresini anlatamadığını düşünmeyecek Ve kimse seni deli bir sevdanın eşinde benim kadar hevesli beklemeyecek Ve aşk namına sevda adına; Herkesin senin için bittiği yerdeyim seni bekliyorum...
| |
Cuning
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Gerçekten Sevmek> 7.Ara.2007 Cum 15:26:34 | | fiogf49gjkf0d yanlız bir opera
Yalnız Bir Opera
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
imrendiğin, öfkelendiğin kızdığın ya da kıskandığın diyelim yani yaşamışlık sandığın Geçmişim dile dökülmeyenin tenhalığında kaçırılan bakışlarda gündeliğin başıboş ayrıntılarında zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu. Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.
Başlangıçta doğruydu belki. Sıradan bir serüven, ratsgele bir ilişki gibi başlayıp, gün günden hayatıma yayılan, büyüyüp kök salan , benliğimi kavrayıp, varlığımı ele geçiren bir aşka bedellendin. Ve hala bilmiyordun sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana Bütün kazananlar gibi Terk ettin
Yaz başıydı gittiğinde. Ardından, senin için üç lirik parça yazmaya karar vermiştim. Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim. Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum. Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.
Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine çerçevesine sığmayan munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs. Seni bir şiire düşündükçe kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma. Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük usulca düşüyordu bir kağıt aklığına, belki de ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma. Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha. Aşk mıydı, değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi? "Eylül de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen" notunu buldum kapımda. Altına saat: 16.00 diye yazmıştın, ve saat 16.04 tü onu bulduğumda. Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını Takvim tutmazlığını Aramızda bir düşman gibi duran Zaman ı Daha o gün anlamalıydım Benim sana erken Senin bana geç kaldığını
Gittin. Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri. Döndüğünde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı. Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay, alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik kalmıştı. Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza. Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi bakışıyorduk. Sanki ufacık birşey olsa birbirimizden kaçacaktık.
Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki. Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.
Gittin.şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.
Şimdi biz neyiz biliyor musun? Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz. Birbirine uzanamayan Boşlukta iki yalnız yıldız gibi Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız Ne kalacak bizden? bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden Bizden diyorum, ikimizden Ne kalacak?
Şimdi biz neyiz biliyor musun? Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilemeyen çocuklar gibi. Artık hiçbir duygusunu anlamayan çocuklar gibi Ve elbet biz de bu aşkla büyüyecek Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz
kış başlıyor sevgilim hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan oysa yapacak ne çok şey vardı ve ne kadar az zaman kış başlıyor sevgilim iyi bak kendine gözlerindeki usul şefkati teslim etme kimseye, hiçbir şeye upuzun bir kış başlıyor sevgilim ayrılığımızın kışı başlıyor Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.
Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak, yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak, camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak...
Böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır içinizdeki ıssızlığı doldurmaz hiçbir oyun para etmez kendinizi avutmak için bulduğunuz numaralar Bir aşkı yaşatan ayrıntıları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz çıplak bir yara gibi sızlar paylaştığınız anlar, eşyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara, çağrışımlarla ödeşemezsiniz dışarıda hayat düşmandır size içeride odalara sığamazken siz, kendiniz Bir ayrılığın ilk günleridir daha Her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkla
Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup kulak verdiğiniz saatin tiktakları kaplar tekin olmayan göğünüzü geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz bakınıp dururken duvarlara boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çiçek, unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani, unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutukluluk haline, bir trafik kazasına, başımıza gelmiş bir felakete, işkenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya kendimizi hazırlar gibi yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken, ve kazanmış görünürken derinliğimizi Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar o tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar
denemeseniz de, bilirsiniz hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar
Bana Zamandan söz ediyorlar Gelip size Zamandan söz ederler Yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden. Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. Hepsini bilirsiniz zaten, bir ise yaramadığını bildiğiniz gibi. Dahası onlar da bilirler. Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler. Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki hançeri çıkartmak, yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır. Zaman Alır sizden bunların yükünü O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir. O boşluk doldu sanırsınız Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir
gün gelir bir gün başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide o eski ağrı ansızın geri teper. Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten Bitmişsinizdir.
Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır, anlamları önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır.
Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan Herşeye iyi gelen Zaman sizi kanatır
ölmüş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla günlerin dökümünü yap benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini kim bilebilir ikimizden başka? sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış bir ilişkiyi, duyguların birliğini, bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi bir düşün emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor orada ölmüş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla Bunlar da bir ise yaramadıysa Demek yangında kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda
Bu şiire başladığımda nerde, şimdi nerdeyim? solgun yollardan geçtim. Bakışımlı mevsimlerden ikindi yağmurlarını bekleyen yaz sonu hüzünlerinden gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim geçti her çağın bitki örtüsünden oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından bakarken dünyaya yangınlarda bayındır kentler gibiyim: çiçek adlarını ezberlemekten geldim eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların unuttuklarını hatırlamaktan uzak uzak yolları tarif etmekten haydutluktan ve melankoliden giderken ya da dönerken atlanan eşiklerden Duyarlığın gece mekteplerinden geldim Bütünlemeli çocuklarla geçti gençliğimin rüzgara verdiğim yılları dokunmaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.
Bu şiire başladığımda nerde, şimdi nerdeyim? yaram vardı. bir de sözcükler sonra vaat edilmiş topraklar gibi sayfalar ve günler ışık istiyordu yalnızlığım Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum İlerledikçe... Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden. Karardı dizeler. Aşk... Bitti. Soldu şiir. Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden
Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde Aşk yalnız bir operadır, biliyordum: Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadım. barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim her adımda boynumdan bir fular düşüyordu el kadar gökyüzü mendil kadar ufuk birlikte çıkılan yolların yazgısıdır: eksiliyorduk mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim her otelde biraz eksilip, biraz artarak yani çoğalarak tahvil ve senetlerini intiharla değiştirenlerin birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında ağır ve acı tanıklıklardan geçerek geldim. Terli ve kirliydim. Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum maskeler ve çiçekler biriktiriyordu linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de... korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları ve açık hayatları seviyordu. Buraya gelirken uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri ödünç almadım hiç kimseden hiçbir şeyi çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için panayır yerleri... panayır yerleri... ölü kelebekler... ölü kelebekler... sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim. Adım onların adının yanına yazılmasın diye acı çekecek yerlerimi yok etmeden acıyla baş etmeyi öğrendim. Yoksa bu kadar konuşabilir miydim? ipek yollarında kuzey yıldızı aşkın kuzey yıldızı sanırsın durduğun yerde ya da yol üstündedir oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar ölü yanardağlar, ölü yıldızlar ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı
AŞKIN BİR YOLU VARDIR HER YAŞTA BAŞKA TÜRLÜ GEÇİLEN AŞKIN BİR YOLU VARDIR HER YAŞTA BİRAZ GEÇİKİLEN gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler gözlerim aşkın kuzey yıldızıdır bu yazları daha iyi görülen Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler ilerlerim zamanla anlarsın bu bir yanılsama ölü şairlerin imgelerinden kalma Sen de değilsin. O da değil Kuzey yıldızı daha uzakta yeniden yollara düşerler düşerim bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler yaşamsa yerli yerinde yerli yerinde her şey
şimdi her şey doludizgin ve çoğul şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi şimdi her şey yeniden yüreğim, o eski aşk kalesi yepyeni bir mazi yarattı sözüklerin gücünden
Dönüp ardıma bakıyorum Yoksun sen Ey sanat! Her şeyi hayata dönüştüren
Murathan Mungan | | |
Cuning
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Gerçekten Sevmek> 7.Ara.2007 Cum 15:24:05 | | fiogf49gjkf0d
Yine bir gece ve yine baş başayım kendimle, işte yine seni bulup kaybettiğim yerdeyim.
İnsanın bir şeylere karar vermesi ne kadar zor; ya seni içime gömmeli ya da artık içimden söküp atmalıyım. Ama her ne olursa olsun susmalıyım. Hangisi daha zor, hangisi daha acı? Gerçekten gitmeli miydin, yoksa kalıp yanımda savaşmalı mı?... Bir yol arıyorum kendime, bulduğum tüm yollarsa sana çıkıyor…
Kapanmalı artık gözlerim. Sonsuz bir karanlıkta tek başıma yürümeye devam etmeliyim... Yürümeliyim ardıma bile bakmadan, yürümeliyim parçalayarak değerleri ve sevgileri, yok ederek yaşadığım tüm zamanları...
Nasılda acımasız zaman. Nasıl da yüceltmiştim seni gözümde. Tutup kendi ellerimle koymuştum en yükseğe, sonra keyifle izlemiştim yüceliğini. Ama yine ben bitirmeliyim. Tutup kollarından indirmeliyim olduğun yerden. Ya da seni ölene kadar yaşatmalıyım içimde..... Ne kadar zor bir karar..
Bir yanım: “Bir daha kimse, hiç kimse onun kadar çok sevilmeyecek”, derken, bir yanım sakin, sessiz...
Zaman geçiyor, acım dinmiyor. Kapanmıyor yaralarım.. Tükenirken ben, aklımda bir tek sen... Görüyor musun, yine konuşuyorum ama sessizce.
Susmayı öğreniyor yüreğim.. | |
Cuning
Mesaj
Gönder Forum
Başlıkları
| | CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Öneriler >Resim Operatörü> 12.Tem.2007 Per 13:44:17 | | fiogf49gjkf0d fiogf49gjkf0d Resim operatörümüz Jisell in resim onaylama yetkisi ile kısıtlı bir görevi oldugunu düşünüyorum..Resim onaylayacının resim silebilme yetkisine de sahip olması görüşünü savunuyorum ve yetkililerin acilen buna bir çözüm bulması gerektiğini düşünüyorum ve gerekenin yapılmasını öneriyorum. | |
| |