fiogf49gjkf0d ABİGOR
Abigor, 1993 ortalarında P.K. ve T.T. tarafından kurulduktan sonra "Tharen" olarak bilinen vokalist "Rune" guruba dahil olur. Aynı yıl, ilk iki demoları "Ash Nazgh" ve "Lux Devicta Est"i kaydederler. Şubat 1994’te "Promo Tape II/94" ve Mart ayında son demoları olan "Moonrise"ı çıkartırlar. "Moonrise"ın kaydından sonra Tharen gruptan ayrılır ve yerine Silenous dahil olur. Silenous vokale geçtikten sonra "Hate & Sin" adında bir demo daha çıkarırlar ve daha sonra Napalm Records ile anlaşmaya varırlar.
Haziran 94’te Abigor, ilk albümü "Verwüstung / Invoke The Dark Age" ile black metal sahnesinde adını duyurmaya başlar. Kasım 1994’te konsept albümleri "Orkblut - The Retaliation" kaydedilir. Bir yıl sonra ise "Shadowlord" isimli eski demolarından birinde yeralan şarkıyı Napalm Records’un toplama albümlerinden olan "With Us Or Against Us Vol.1" ("Bizimle ya da Bize Karşı") için tekrar kaydederler. 1995 ilkbaharında Abigor elemanları, "Nachthymnen (From The Twilight Kingdom)" isimli albümlerini kaydetmek için tekrar stüdyoya girerler. Bu albüm grubun gerçek kapasitesini gösterdiği ve en karanlık atmosferin yansıtıldığı çalışma olarak nitelendirilir. Aynı yılın Kasım ayında "Opus IV"ün ilk bölümü olan "Horns Lurk Beyond The Stars"ın kayıtlarına başlanır. Mayıs 1996’da "Blut Aus Aeonen", "Opus IV" ün ikinci bölümüde kaydedilir ve sonuç olarak "Opus IV", aynı yılın Temmuz ayında piyasaya sürülür.
Bu albümle Abigor bir adım daha ileri gitmiştir. Gelişimini, daha agresif ve teknik yapıdaki albümleriyle sürdürecektir. 1997 Haziranında "Apokalypse" kaydedilir. İki günde tamamlanan kayıtlar sonucunda bu albüm, Abigor’un black metal felsefesine bağlı kaldığı en sert albümlerden biri olmuştur. Kasım 1997 ve Haziran 1998 tarihleri arasında "Supreme Immortal Art" kaydedilir. Albüme gösterilen yoğun ilgiden dolayı bir süre sonra "Structures Of Immortality" adıyla 500 kopya hazırlanır.
1998’deki son çalışmaları, eski demolarındaki parçaları içeren bir albüm olmuştur. "Kingdom Of Darkness", "Eye To Eye At Armageddon", "Diabolic Unity", "Midwintertears" gibi çalışmaların yer aldığı albüm, Napalm etiketiyle sunulmuş ve bu çalışmayı, 1999 Martında gelen "Channeling The Quintessence Of Satan" izlemiştir. Kayıt döneminde Silenius kişisel sorunları yüzünden gruptan ayrılır ve vokalist olarak gruba Thurisaz dahil olur. Yeni albüm 17 Mayıs 1999’da aynı şirketten piyasaya sürülür. Abigor, tarzını ve benliğini korumayı başarmıştır. 8 Mayıs 1999’da Dwell Records için Slayer’dan "Crionics" ve bir süre sonra Kreator’dan "Terrible Certainty" adlı parçalar için cover çalışması yaparlar.
2000 yılının Nisan ayında Napalm Records’la yeniden anlaşılır ve "Satanized" isimli albümün çalışmalarına başlanır. Bir ay sonra T.T. kişisel problamleri vediğer grup elemanlarıyla anlaşamaması nedeniyle gruptan ayrılır ve yerine Avusturya’da başarılı işler çıkaran davulcu Moritz Neuner gelir. Aynı yılın Ağustos ayında, "Shadowlord" ve "Crimson Horizons" adlı iki cover parça içeren "In Memory" isimli MCD çıkar. Albümde ayrıca stüdyo düzenlemesi olan "Verwüstung" yer alır. Ve Kasım 2000’de "Satanized (A Journey Through Cosmic Infinity)" Tonstudio Hörnix’de kaydedilerek Mart 2001’de piyasaya sürülür.
AC/DC
Dünyanın en önemli hard rock gruplarından biri olan Avustralya’lı AC/DC, iki gitarist kardeş Malcolm ve Angus Young tarafından 1973 senesinde kuruldu. Young kardeşler yanlarına davulcu Colin Burgess, basçı Larry Van Kriedt ve vokalist Dave Evans’ı da alarak EMI’a bağlı Albert Records ile anlaşmaya vardı. Ancak Evans’dan memnun olmayan kardeşler, kadroya vokalist olarak grubun sürücüsü Ronald Belford ‘Bon’ Scott’ı dahil ederken, davulcu Burgess yerine de Tony Currenti kadroya dahil oldu. 1975 yılında “High Voltage” adlı ilk albümlerini yayınlayan grup, bas gitara da Young ailesinin üçüncü üyesi George Young’ı geçirdi.
“High Voltage” albümünde yer alan Joe Williams parçası “Baby, Please Don’t Go” ile beğeni toplayan grup, albümde glam rock ve rhythm & blues gibi sound’lara büründü. Albümdeki diğer parçalarda Young kardeşlerle Bon Scott’ın imzası bulunurken, grup kadrosunu bir kez daha değiştirerek Mark Evans’ı bas gitara, Phil Rudd’u ise davula geçirdi.
Bu kadroyla 1975 yılında “T.N.T” adlı 2. albümü yayınlayan AC/DC, albümde sound’unu değiştirerek bol gitarlı rhythm & blues öğeli rock‘n’roll parçalar çıkarttı. Albümde “School Days” adlı Chuck Berry parçasını baştan yorumlayan grup, “It’s A Long Way To The Top (If You Wanna Rock’N’Roll)” ve “The Jack” adlı parçalarla büyük beğeni topladı.
Konserlerindeki performanslarında Angus Young gerçek okul üniformasıyla sahneye çıkarken, vokalist Bon Scott ise sesi ve şovuyla birçok müzikseverin hayranlığını kazandı. 1976 yılında Atlantic Records etiketiyle “High Voltage” isimli ilk uluslararası albümünü yayınlayan AC/DC, bu albümde ilk iki albümde bulunan parçalara yer verdi. Amerika’da 3 milyon kopya satan albüm sonrası birçok konsere çıkan grup, artık Avustralya’nın en çok beğenilen gruplarından biri haline geldi.
Aynı sene “Dirty Deeds Done Dirt Cheap” adlı 3. stüdyo albümünü yayınlayan AC/DC, bu albümden “Squealer”, “Problem Child” ve “Jailbreak” gibi hit parçalar çıkarttı. Albüm, Atlantic Records etiketiyle Avrupa’da ve Amerika’da yeniden yayınlanırken, albümün içine “T.N.T.” albümünden “Rocker” parçası eklendi. Bu yeni baskıya ayrıca “Love At First Feel” adlı parça da eklenerek “R.I.P (Rock In Peace)” ve “Jailbreak” parçaları çıkartıldı.
1977 senesine gelindiğinde “Let There Be Rock” adlı 4. albümünü piyasaya süren AC/DC, bu albümde önceki üç albüme göre daha rahat ve sert melodilere yer verdi. Albümden “Whole Lotta Rosie” ve “Hell Ain’t A Bad Place To Be” gibi hit parçalar çıkartan grup, müzik kariyerindeki en başarılı albümlerden birine imza atmış oldu. Albüm sonrası basçı Mark Evans, Angus Young ile oluşan sorunlarından dolayı gruptan ayrılma kararı alırken, gruba Cliff Williams eklendi. “Let There Be Rock” albümü, Atlantic Records etiketiyle Avrupa’da ve Amerika’da bir kez daha yayınlandı ve grup bu baskıyla Amerika’da 2 milyon kopya satmayı başardı. Bu yeni baskıda ayrıca “Crabsody In Blue” yerine “Dirty Deeds Done Dirt Cheap” albümünden “Problem Child” parçası, eklenerek grubun fanlarına iletildi.
1978 senesine gelindiğinde “Powerage” adlı 5. stüdyo albümünü piyasaya süren AC/DC, bu albümde de oldukça sıkı gitar riffleri kullanarak oldukça başarılı parçalara imza attı. Albüm, yeni basçı Cliff Williams’ın ilk albümü olma özelliğini taşırken, aynı zamanda Angus Young’ın Harry Vanda ve George Young ile beraber ilk prodüktörlük denemesiydi. Avusturalya ve tüm dünyada aynı zamanda yayınlanan albüm, önceki albümlerden farklı bir şekilde tek baskı halinde piyasaya sürülerek gruba bir ilki yaşatıyordu.
“Powerage” albümü sonrası turneye çıkan AC/DC, Glasgow’da gerçekleştirdiği bir konseri kaydederek “If You Want Blood You’ve Got It” adlı ilk konser albümünü hayranlarına ulaştırdı. Grup, önceki albümlerde yer alan parçaları performe ederken, bu konserde “If You Want Blood (You’ve Got It)”ı ilk kez dinleyicilere ulaştırıldı.
1979 senesinde “Highway To Hell” adlı 6. stüdyo albümünü çıkartan AC/DC, bu albümde diğer albümlerden farklı bir şekilde prodüktörlük koltuğunda Robert John ‘Mutt’ Lange ile çalıştı. Albüm, hard rock sound’unun tüm özelliklerini taşırken, aynı zamanda grubun ilk kez geri vokalleri kayıtlara taşıdığı albüm olarak da kabul ediliyor. Albüm ile aynı ismi taşıyan parça Avusturalya ve Amerika radyolarında hit haline geldi ve AC/DC bu albümün tüm dünyadaki satışlarıyla 7 kez platin plak kazandı.
19 Şubat 1980 tarihinde Bon Scott, Londra’daki bir parti gecesinin sabahında arabasında ölü olarak bulunurken, yapılan açıklamalarda ölüm sebebi alkol zehirlenmesi olarak duyuruldu. Astım hastası olan Scott, ailesi tarafından Avusturalya’da toprağa verildi ve tüm müzik dünyası çok önemli bir vokalisti kaybetmiş olmanın üzüntüsünü yaşadı.
Bon Scott’ın ölümü sonrası dağılmayı düşünen AC/DC, Scott’ın bunu istemeyeceğini düşünerek yoluna devam etme kararı aldı. Yeni vokalist arayışına giren grup, Scott’ın da çok beğendiği Geordie grubundan Brian Johnson’da karar kıldı ve Scott’ın ölümünden önce yazılmaya başlanan yeni parçalar üzerine yöneldi.
Bahamalar’daki Compass Point Stüdyoları’nda kayıtlara başlayan AC/DC, 1980 Temmuz ayında “Back In Black” adlı 7. albümünü piyasaya sürdü. Albüm, siyah kapağı ile grubun Bon Scott’a saygı duruşu albümü olarak kabul edilirken, albümde işlenen ölümsüzlük ve hedonizm konuları yine Scott’a adanmıştı. “Hells Bells” ve “You Shook Me All Night Long” gibi parçalarla birçok fana göre grubun en iyi albümü olarak kabul edilen “Back In Black”, şu ana kadar tüm dünyada 42 milyon kopya satarak müzik tarihine bir grubun en çok satan albümü olarak geçti.
1981 senesinde “For Those About To Rock We Salute You” adlı albümle, Amerika listelerinde 1 numara olan AC/DC, albümün adını Angus Young’ın okuduğu Roma’lı gladyatörlerle ilgili “For Those About To Die, We Salute You” adlı kitaptan aldı. Albüm sonrası Kuzey Amerika’da turneye çıkan grup, konserlerdeki performanslarda savaş topları kullanarak sahne şovlarıyla herkesi büyüledi. 1983 senesinde prodüktör Robert John ‘Mutt’ Lange ile yollarını ayıran AC/DC, “Flick Of The Switch” albümünde prodüktörlüğü grupça üstlendi. Albüm, İngiltere listelerinde 4 numara olurken, Amerika listelerinde 15 numarada kaldı. Malcolm Young ile arası açılan ve uyuşturucu ile alkol problemleri yaşayan davulcu Phil Rudd, bu albümün kayıtları sonrası gruptan çıkartıldı ve yerine Simon Wright geçti.
1984 senesinde “’74 Jailbreak” adlı EP ile Avusturalya’da kaydedilen ve dünyada yayınlanmayan parçalara yer veren AC/DC, 1985 senesinde “Fly On The Wall” adlı albümü hayranlarına ulaştırdı. Albümün prodüktörlüğünü Young kardeşler üstlenirken, davulcu Simon Wright ise grupla ilk kez birlikte çalıştı. Albüm, İngiltere listelerinde 7 numara oldu ve aynı sene “Fly On The Wall” adlı video piyasaya sürüldü.
1986 senesinde Stephen King’in “Maximum Overdrive” adlı filmi için “Who Made Who” adlı albümü hazırlayan AC/DC, albümde üç tane yeni parçayla beraber eski albümlerde yer alan bazı parçalara yer verdi. Amerika’da 5 milyon kopya satan albüm, aynı zamanda video formatında da piyasaya sürülerek grubun video klipleri hayranlara sunuldu.
1988 senesinde “Blow Up Your Video” adlı albümle bir kez daha müzik piyasasına çıkan AC/DC, bu albümde eski prodüktörler Harry Vanda ve George Young ile çalıştı. Albümde yer alan “Heatseeker” İngiltere listelerinde 12 numara olurken, albüm listelerde 2 numaraydı. Aynı sene albümün turnesine çıkan grup, Malcolm Young’ın dinlenmeye çekilme isteğiyle boşluğu Young ailesinin bir diğer üyesi Stevie Young ile kapattı. Aynı zamanda turne sonrasında Simon Wright gruptan ayrılma kararı alırken, gruba Chris Slade dahil oldu.
1990 senesinde “The Razors Edge” albümünü yayınlayan AC/DC, bu albümle İngiltere listelerinde 2, Amerika listelerinde 4 numara oldu. Albümde yer alan tüm parçalarda Young kardeşlerin imzası bulunurken, Chris Slade de grupla ilk kez çalıştı. Albümde yer alan “Thunderstruck” ve “Money Talks” grubun yeni hit parçaları oldu ve grup hemen albüm sonrası dünya turnesine çıktı. Fanlar, turneye büyük bir ilgi gösterirken, grup bu performansları 1992 senesinde yayınlanan “Live” adlı konser albümüyle hayranlara yeniden yaşattı.
1993 senesinde vizyona giren “Last Action Hero” filminin soundtrack’ine “Big Gun” parçasıyla katılan AC/DC, 1994 senesinde Phil Rudd’u yeniden gruba çağırdı. Rudd’un katılımıyla 1980 – 83 kadrosunu yeniden oluşturan grup, Rick Rubin prodüktörlüğünde 1995 senesinde “Ballbreaker” adlı albümü piyasaya sürdü. Albüm, içerisinde barındırdığı “Hard As A Rock”, “Cover You In Oil” ve “Hail Caesar” gibi parçalarla Amerika listelerinde 4 numara olurken, sound olarak da diğer albümlere göre daha farklı bir konumdaydı.
1997 senesinde “Bonfire” adlı box seti piyasaya süren AC/DC, bu set içerisinde “Live From Atlantic Studios” konser albümünü, “Volts” derleme albümünü ve “Let There Be Rock: The Movie” konser albümünü bulundurdu.
2000 senesinde “Stiff Upper Lip” adlı stüdyo albümünü hayranlarına ulaştıran AC/DC, bu albümle Amerika listelerinde 7 numaraya yükseldi. Albümden, albüm ile aynı ismi taşıyan single’la birlikte “Safe In New York City” ve “Satellite Blues” adlı single’lar piyasaya sürülürken, albüm sonrası turneye çıkan grup, performanslarını “Stiff Upper Lip Live” DVD’sinde bir araya getirdi.
2003 senesinde “Ballbreaker” ve “Stiff Upper Lip” dışında bütün albümleri yeniden basan ve düzenleyen AC/DC, aynı sene “Live ‘77” adlı DVD ile eski vokalist Bon Scott’ı yeniden andı. 2004 senesinde “Toronto Rocks” adlı DVD’de The Rolling Stones, Rush ve The Guess Who ile birlikte ekrana gelen grup, 2005 senesinde de “Famiy Jewels” adlı DVD’de bütün kliplere yer verdi.
Alice Cooper
Gerçek adı Vincent Damon Furnier olan Alice Cooper 4 şubat 1948 de Detroit de doğdu. Ailesiyle birlikte Arizonanın Phoenix kentine taşındı ve okul grubuna girerek besteler yapmaya başladı. Beatles ve Rolling Stones dan büyük ölçüde etkilenen Furnier, 60 larin sonlarında Earwigs isimli bir grup kurdu. 1965 de isimlerini önce Spiders, daha sonrada Nazz olarak degiştirdiler. (Todd Rundgrenin aynı ismi taşıyan grubuyla ilgisi yok) ve partilerde çalarak bir kaç 45 lik kayıt ettiler. 1968 de isimlerini tekrar degiştirdiler ve 17.yüzyılda yaşamış bir cadının adı olan Alice Cooper ın ismini aldılar. 1969 da Frank Zappa nın ilgisi çektiler ve ilk albumleri Pretties For You u yaptılar. 1970 de de Warner Bros. ile anlaştılar. Bu arada konserlerinde giyontin ve elektikli iskemle gibi oldukça ilginç ve dehşet verici objeler kullanmaya basladilar. Cooper ın yüzündeki makyajla birlikte grup, vermek istedigi etkiyi tamamlamış oldu. Amerika çapında büyük başarıyı ise 1971 de cıkardıkları Eighteen isimli 45 likle elde ettiler. 1972 deki School s Out albumu ile bu kez hem Amerika da hem de İngiltere de listelere girmeyi başardılar. Bu arada grupta sürekli eleman değişiklikleri yaşanıyordu. 1975 te çıkan Welcome to my Nightmare, Alice Cooper ın gerçek anlamdaki ilk solo albümü oldu. Bu albüm ile birlikte Alice Cooper grubun ismini resmi olarak kendi üzerine aldı ve adını tüm dunyada duyurdu. Bu arada sahnedeki imajının tersine televizyonlarda golf oynarken ve komiklik yaparken görüldü.1978 de korkunç boyutlara ulaşan alkol sorunu nedeniyle hastaneye yattı ve uzun bir süre gözlerden uzak kaldı. 1986 da MCA records ile anlaştı ve 1989 daki Trash isimli albumuyle yeniden doğdu. Rock devleriyle işbiriligi yaptı. Tüm dünyada listelere girdi. Bu uzun ve zorlu kariyer boyunca bir kaç döneme ayrılan calışmalarıyla Shock Rock ın babası ve en önemli temsilicisi oldu. Sahne gösterilerinde yer verdiği kanlı ve dehşet vericek kadar inandırıcı tarzı ile rock sahnesini yeniden şekillendirdi.
ANATHEMA
Ask,ve olum..ayrilik,ve umut..hepsinin uzerine..hepsinin uzerinde,notalarin tasidigi melankoli,ve bu melankoliyi yaratanlar uzerine bir yazi... Hersey bir grup Liverpool`lu gencin "Pagan Angel" adinda bir grup kurmasiyla baslar.1990`da ilk demolari "An Iliad of woes"i kaydederlar.Demo ardindan gurup adini Incilde tanri tarafindan lanetlenmis manasina gelen "Anathema" olarak degistir.1991`de "All faith is lost" adli dort parcadan olusan bir demo daha kaydederler.Demoda bulunanan "Memento mori","They die" gibi parcalar grup tarafindan ilerde tekrar yorumlanir,ve demo underground piyasada ses getirecek bir yapidadir.Demo ardindan,1992`de ilk resmi kayitlari 7"singels`i Wichhunt Records tarafindan yayinlanir,ve kayitin guclu yapisi Peaceville`in ilgisini ceker.
Peaceville ,Anathema,My dying bride,ve Paradise lost`u bunyesinde barindirdigi icin sonradan 90 sonrasi Doom muzigin merkezi olarak kabul edilecektir.Anlasma sonrasi 1992`de "The Crestfallen" EP`si yayinlanir,album klasik doom-death tarzindadir.Kadro Darren White vokaller,Vincent Cavanagh,ve Daniel Cavanagh gitarlar,Duncan Peterson bas,Jhon Douglas bateri seklineydi.Bence albumdeki en iyi parca,ayriyaten acilis parcasida olan "..and I lust"`dir,akustik gitar ve bayan vokallerden olusan "everwake"`ide dinlemenizi siddetle tavsite ederim,kisa ama buyuleyici bir melankoli barindiriyor.Grup EP ardindan Cannibal Corpse`la Ingilere`yi turlayip,canli performanslarindada basarili olduklarini ispatladilar.1993`te bir evelki EP`le ayni tarzda olan "Serenades" albumunu yayinlarlar.Albumde goze batan parcalar,"Sweet tears",ve "Sleepless"`tir.Sleepless`i sonradan Creadle of filth`de yorumaldi,kimileri bu yorumu begenmesede,ben Dani`nin ilginc vokalleriyle suslu COF`in coverindanda hoslandim.Album ovgu dolu yorumlar aldi,ve Metal Hammer`dada ayin albumu secildi.Album sonrasi gurup My dying Bride,ve At the gates`le turladilar.1995`te mini album,"Pentecost III" yayinladilar.Bence bu albumle anathema,agir arpejler,arkadan surekli tekrarlanan bir melodi,degisken tempolardan olusan,ve bir sonraki albumde kendini dahada belli edicek,klasik gitar stilini olusturmaya basladi.Album genellikle beyendigim bir album olup,acilis parcasi "Kingdom"`in agir baslayan temposunun,son uc dakikasinda aldigi hal ilerki albumlere referans niteligindedir.Ve sonunda 1995`te gurubun efsane albumu "The silent enigma" cikti.Benimde gurupla tanismam bu albumle olmustur,ilk dinledigim andan itibaren albumun etkisi altina girmistim.O senelerde birbirinin benzeri,yaraticiliktan uzak bir suru album arasinda silent enigma kesinlikle bir bas yapitti.Grup elemanlari olgunlasmasi,her birinin ensturemanlarina hakimiyeti her parcada kendini gosteriyodu.Anathema herzaman muzigi kadar soz yazimindaki basarisıylada ovulen bir gruptu,bu albumdede gelenek buzulmadi,album myth,Incil,ve kendi ic dunyalarini yansitan,konsept ogelerden olusan sozlerden olusuyordu.Grup icin tek sorun albumden evel vokalist Darren White gruptan ayrilmasi olur,yerini daha oncede serenades`te back vokalleri yapan,grubun gitaristi Vincent Cavanagh alir.Herkes Darren`in yerinin nasi dolacagi konusunda meraklanirken,Vincent deneysel vokalleriyle herksin agzini acik bırakti:) helal olsun babaya,ama keske bir,iki album daha boyle vokaller yapsaydi..neyse,albumdeki parcalara teker,teker ele almak haksizlik olur,ama ozellikle "Shroud of frost"`taki bas gitarin vurgusuyla,"Sunset of ages" ust uste eklenen vokalleriyle,"The silent enigma" inanilmaz melodisiyle,"A dying wish" arpej,ve distortionlarin mukemmel uyumuyla ortaya cikan agresifligiyle,dahada one cikan parcalar.Album Anathemanin undergrounddan cikip dunyaca tanınan bir grup olmasini saglar,bu arada silent enigmaya bir kilpte cekerler.Grup,Paradise lost`la Ingiltere turu,Hollandada Dynamo fesrtivali,olmak uzere bir cok konser verirler.
1996`da grup "Eternity" albumunu cikartir.Hem vokallerde,hemde muzikte degisim vardir.Albumde agirlikli olarak clean vokaller kullanilmistir.Her grupta degisimler olabilir,ama yeni cikan baska gruplar tarafından bile taklit edilen Vincent`in kendine has vokallerini sadece silent enigmada duyabilmek bence metal dunyasi icin buyuk bir kayiptir.Muzikteki degisim yalnizca vokallerle sinirli degildi,grup artik doom yerine daha akustik,ve physocodelik yapida Pink Floyd etkilesimli bir muzik yapiyordu.Hatta albumde bir Gilmour(P.FLoyd) coveri "Hope"ta vardir.Grubun soundindaki degisim bir cok doom-metal faninin gruptan sogumasina neden olur,gerci soundaki yumusama nedeniyle eskiden anathema dinlemeyen bir cok yeni fanlarda kazanirlar.Gercegi soylemek gerekirse "Eternity"i ilk dinledigimde yeni sounda bende alisamadim,ama zamanla albumu eski albumlerle karsılastirmadan dinleyince,muzikal kalite acisindan piyasadaki bir cok sert ama kalitesiz muzik yapan guruplarin albumlerinden cok daha iyi oldugunu anladim.Albumde bence "Angelica", "The Beloved","Far away",dinlenmesi gereken parcalar.Ve son olarak,tarz degismisti,ama melankoli asla!!:) 1998`de grup "Alternative 4"`u yayinlar.Albumun kaydindan evel Douglas guruptan ayrilir,yerine eski "Solsice",ve "My dying bride"`in bateristi,Shaun Steel gelir.Gurupta bir diger yenilik,parcalarda klavyenin agirlikli kullanilmasıidi,besteler yine eternity albumunun sertligindeydi.Klavyeleri eski "MDB",ve "COF"`in elemanı Martin Powell calar.Kimi parcalarda kullanilan farkli tonda klavyaler,ve tamamen cleanlesen vokaller yuzunden grup eski fanlar tarafindan agir elestirilere tutuldu,ama bence album grubun silent enigma sonrasinda cikarttigi albumler arasindaki en karanlik havaya sahip albumdur.Yogunluklu olarak,yalnizlik,olum temasi islenmis,ve bence teknik olarak Eternity albumunden cok daha iyi bir albumdur.Albumde akilda kalici melodisiyle "Fragile dreams",mutis keman ve piyano uyumuyla"Lost control",melankolik yapısıyla "Inner silence","Regret "ve "Shoroud of frost" ilk goze carpan parcalar, bide "silent enigma"nin muthis piyano versiyonunu untumamak lazim,eger olum sekle burunecek olsa fona bu parcayi secerdi:)Album sonrasi turnede,basist Duncan Petterson gruptan ayrilir,yerine Duncan`in diger gurubu Dreambreed`tan Dave Pybus gecer.
1999 yili grup icin daha buyuk degisikliklerin olacagi bir yildir.Grup "Music for nations"`la anlasip Italyaya "Judgement"`i kaydetmeye giderler.Bu sirada Martin Powel gruptan ayrilir,yerine eski Cradle of Filth uyesi Les Smith gelir.Gruba daha oncelerdede yardimci olmus olan Les Smith`in hem bestelerde,hemde kayit sirasinda guruba buyuk katkisi olur.Bence grup "Judgemnet" ile kariyeri boyunca yaptiklar albumler arasında en iyi ikinci albumunu yapmislardi,birincisi "Silent Enigma" ehh,nede olsa ilk goz agrim:)Albumdeki yogun bir Pink Floyd etkisi hessediliyordu,ve her parca hit olabilecek kalitede.Albumde "Deep","Parisienne Moonligth" ,"Anyone,Anywhere","Transacoustic" kesinlikle dinlenilmesi gereken parcalar,benim ozel favorimse "One last goodbye".Boyle muhtesem bir albumden sonra herkes sabirsizlikla bir sonraki albumu beklerken ,ne yazikki 2001 yilinda cikan "A fine day to exit" ile Anathema butun fanlarini hayel kirikligina ugratti.Cast,Mansun,Pink Floyd`unda produktorlugunude yapan Nick Grifin tarafindan,Windy studyolarinda kaydedilen album bence su ana kadar cikan en kotu Anathema albumu.Belki Judgement gibi albumden sonra cikacak her album biraz sonuk kalacakti,ama defalarca dinlememe ragmen albumdeki hicbir parcaya isinamadim.Kayittan sonra Dave Pybus guruptan ayrilir.Su an turlarda gecici olarak George Roberts caliyor.2002`de ise Danny Cavanagh guruptan ayrilip,Duncan Peterson`un gurubu Antimatter`a katilir.Daha oncedende dedigim gibi her grup degisebilir,ve bunu anlayisla karsiliyorum,bence onemli olan emek harcanarak kaliteli bir seyler yaratmak.Eger Anethema kendini Pink Floyd`un varisi olarak goruyorsa "Judgment" gibi albumler cikarmali,"A fine day to exit" gibi degil,ve biliyorumki yapabilirlerde...
Son olarak,bir kadeh sarap,ve arkada calan Anathema parcasi..acilan bir kapi,gecmisten bu gune..belki bir bekleyisin,belki kaybedilenlerin aynasi..calan parcayla hatirlanan yuzlerce ani,yasanacakların hayali..hepimiz icin farkli duygular,ve Anathema`nin yasattiklari..doom-metal`den,clean vokalli akustik sounda uzanan bir yolculuk bu..ve degisimler zamanla gelen..değismeyen tek sey ise...Melankoli....
|