ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
29 Nisan 2024, Pazartesi 00:16   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  GooDHuMaN> Forum Mesajları
    GooDHuMaN'e ait Toplam 99 Forum Mesajı var
<<1 2345678910>>


GooDHuMaN

GooDHuMaN resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >AŞK AŞK AŞK>
  21.Haz.2012 Per 17:49:25

AŞK BİR SUDUR. İÇ İÇ KUDUR



GooDHuMaN

GooDHuMaN resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >AŞKMI PARAMI>
  29.Mar.2011 Sal 17:44:03

 No Love = Fail
 Love = No Fail
 +____________
 No Love + Love
 = Fail + No Fail
->(No +1) Love = (No +1) Fail
       Love = Fail !

alın size matematiksel bir yaklaşım



GooDHuMaN

GooDHuMaN resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Karisik Kelimeler>
  27.Oca.2011 Per 18:03:36

b r u a y t b = bayburtmu acaba :P

 



GooDHuMaN

GooDHuMaN resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity nedir ne değildir? >CC de Ceza Problemi.. !!>
  26.Ara.2010 Pzr 21:18:13

``düzeldimi arıza`` dedim 30 dk ceza aldım. Bu filtre olayınada bir çözüm bulunsun artık !



GooDHuMaN

GooDHuMaN resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Avucunuzu Açmayı Denediniz mi ?>
  13.Eki.2010 Çar 23:04:40
yazıyı çok beğendim paylaşım için teşekkürler...


GooDHuMaN

GooDHuMaN resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Müzik, Vido Klip, Playlist, Konser >Şu Anda Hangi Parçayı Dinliyorsunuz ?>
  31.Tem.2010 Cmt 00:09:09

SEZEN AKSU - HOŞGELDİN



GooDHuMaN

GooDHuMaN resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >ZİKİR NİÇİN ÇOK ÖNEMLİ?>
  16.Nis.2010 Cum 15:20:44



·xxxGOKERxxx·

·xxxGOKERxxx· resimleri

     6.Ağu.2009 Per 21:05:46       ZİKİR NİÇİN ÇOK ÖNEMLİ?

ZİKİR NİÇİN ÇOK ÖNEMLİ?

ZİKİR, bize göre, dünyada bir insanın yapabileceği, en yararlı çalışma türüdür.

ZİKİR, "Allâh`ı anma" diye her ne kadar tercüme edilirse de, böyle bir tercüme son derece yetersizdir.

1. ZİKİR, beyinde tekrar edilen kelimenin manâsı istikâmetinde, beyin kapasitesini arttırır.

2. ZİKİR, beyinden üretilen dalga enerjinin RUH`a, yani halogramik dalga bedene yüklenmesini ve böylece ölümötesi yaşamda güçlü bir RUH`a sahip olunmasını sağlar

3. ZİKİR, tekrar edilen manâlar istikâmetinde beyinde anlayış, idrak ve o manâların hazmedilmesi gibi özellikleri geliştirir.

4. ZİKİR, Allâh`a yakîn sağlar.

5. ZİKİR, ilâhî manâlar ile tahakkuku temin eder

İşte, birkaçını saydığımız bu özellikler dolayısıyla Kur`ân-ı Kerîm de ZİKİR son derece övülen bir çalışma olarak belirtilmiş; ve bu konuda ZİKRE önem vermeyenler şiddetle uyarılmışlardır:

RAHMAN`IN ZİKRİNDEN YÜZ ÇEVİRENE ŞEYTAN MUSALLAT OLUR VE ARKADAŞI OLUR. SONRA GERÇEKLERİ SAPTIRIR VE ONU HİDAYETTEN UZAKLAŞTIRIR. ONLARSA BU DURUMDA HÂLÂ HİDAYETTE OLDUKLARINI SANIRLAR." (43-36/37)

"ŞEYTAN ONLARI İDARESİNE ALMIŞ, ALLAH`I ZİKRETMEYİ UNUTTURMUŞTUR. ONLAR ŞEYTANIN GRUBUDUR. ŞEYTANA TABİ OLANLAR HÜSRANA UĞRAYACAKLARDIR." (58-19)

 "ALLAH`I ÇOK ÇOK ZİKREDİN" (33-41)

"HER KİM, BENİM ZİKRİMDEN YÜZ ÇEVİRİRSE ONA DAR BİR GEÇİM VARDIR VE ONU A`MA OLARAK HAŞREDERİZ" (20-124)

"BENİ ZİKRETTİĞİNİZDE SİZİ ZİKRETMEKTEYİM" (2-152)

EĞER KULLARIM SANA BENİ SORARLARSA, BEN YAKINIM. BANA DUA EDENİN DUASINA İCABET EDERİM" (2-186)

"ALLAH ZİKRİ, EKBERDİR" (29-45)

"Allâh`ı ZİKREDEN ile etmeyenin benzeri, diri ile ölü gibidir!.."

"Allah`ın bir kula verdiği en faziletli şey, ona ZİKRİNİ ilham etmesidir."

"ŞEYTAN, ağzını âdemoğlunun kalbine koymuştur. O Allah`ı zikrettikçe şeytan çekilir. Gaflete düşüp zikri bırakınca kalbini yutar!."

Bu hâdis-i şerîf teşbih yani benzetme yollu bir anlatımdır... Kişi Allah`ı zikrettikçe, Cinler ondan uzak dururlar ve ona vesvese vererek düşüncelerini bulandıramazlar; ama zikir terkedilince, cinler onun beynini istedikleri gibi etkileyerek hüküm altına alır, manâsınadır.

Kesin olarak bilinmelidir ki; DİN tamamiyle, bilimsel gerçekler üzerine oturtulmuş, o günün şartları içindeki sembolik anlatımdır.

İslâm Dininde, -sadece Kur`ân-ı Kerîm ve Hadîs-i şerîfler- mevcut olan bütün hükümler, insanın gerek bugünü ve gerekse ölümötesi yaşamı için zorunlu olarak ihtiyaç duyacağı şeyleri temin gayesiyle gelmiştir. Ayrıca insanın bu önerilere uyması, onun gelecekte bir çok kendisine zarar verici şeylerden korunmasına da vesile olacaktır.

İnsanın yaşamı ise, bilindiği üzere BEYİN ile düzenlenir... İnsan`da ortaya çıkan her şey, BEYİN aracılığıyladır... Ölümötesi yaşam bedeni olan RUH dahi beyin tarafından "yüklenir"!..

Allâh`ın isimlerinin işaret ettiği manâlar, insan beyninde açığa çıkar. İnsan şuûru, Allâh`ı, ancak beyin kapasitesi kadar tanıyıp "yakîn" elde eder.

&

İşte böyle olunca, ZİKİR olayının önemini kavrayabilmek için, önce beynin çalışma sistemini kavramak, sonra da zikir halinde beyinde nasıl bir işlem oluştuğunu idrâk etmek zorunda kalırız.

Milyarlarca hücreden oluşan beyin, esas itibariyle bioelektrik enerji üretip, bunu dalga enerjiye çeviren ve kendisinde oluşan manâları, bir yandan RUH dediğimiz yapıya yükleyen ve diğer yandan da dışarıya yayan bir organik cihazdır.

Genelde, doğuştan alınan ilk tesirlerle yüzde beş, yüzde on kapasite ile çalışan beyin, aldığı çeşitli etkilerin de aracılığıyla, klâsik bir yaşam türü geçirir... Bildiğimiz herkes gibi...

Oysa beyindeki bu kapasitenin arttırılması mümkündür!..

Normalde çok küçük bir yüzde ile çalışıp geri kalan miktarı kullanılmaz bir halde bekleyen beynin, bu boş duran kapasitesinin devreye sokulması yolu ZİKİR`den geçer.

ZİKİR ile beynin belli bir bölgesindeki hücre grubları arasında üretilen bioelektrik enerji, zikrin devamı halinde bu bölgeden taşarak, görevsiz bekleyen yan hücrelere yayılır ve onları da mevcut kapasiteye ilâve ederek devreye sokar.

ZİKİR, konusu ne ise, o anlamda bir frekans yayarak bu hücreleri devreye alan beyinde, elbette ki o istikâmette de faâliyet gelişir.

&

İleride de daha detaylı izâh edeceğimiz üzere, meselâ Allâh adıyla işaret olunanın İRADE sıfatının ismi olan "MÜRÎD" ismi zikredildiğinde, kişinin beyninde boş duran hücreler, bu ismin frekansında programlanarak devreye girdiği için; bir süre sonra o kişide İRADE gücünün arttığı ve eskiden başaramadığı bir çok şeyi başardığı görülür.

Ancak hemen burada kesinlikle idrâk edilmesi zorunlu bir husus da vardır ki, o da şudur:

Herkesin beyin yapısının kendine has bir orijinalitesi vardır ve bu tür "esmâ" yani Allâh`ın isimlerine dayalı zikir türünde, mutlaka bu işin ehlinden bilgi alma zorunluluğu vardır!..

Kendi aklına geldiği gibi ZİKİR yapmak, farkında olmadan CİNLERİN İLHAMIYLA ZİKİR yolunu açar ki; kişinin bilinçsizce kendini cinlere teslim etmesine sebeb olabilir.

Nitekim, bu yüzden bazı evliyâullah, "Aydınlatıcısı olmayanın, aydınlatıcısı şeytan olur" demişlerdir.

Evet, esas itibariyle ham, yani programlanmamış olan beyin hücrelerini, ZİKİR yoluyla, erişilmek istenen gaye istikâmetinde programlayarak eskisinden çok daha güçlü çalışan bir beyne sahip olunabilir.

Şimdi, bu satırları okuyan bazı ZİKİR İNKARCILARI, hemen şu soruyu soracaklardır:

Mademki ZİKİR bu derece beyni geliştiriyor da, niçin İslâm Alemi devamlı zikir yapmasına rağmen, üstün bir beyin çıkartamıyor ve bütün gelişmeler batıdan, gayrı müslimlerden geliyor?.

Bu sorunun cevabı son derece basittir... Ancak, işin tekniğini bilen bir kişi için!..

Allâh-u Teâlâ`nın lûtfu ve Hazreti Rasûlullah aleyhi`s-selâm`ın inayeti ile, bize keşf yollu açılan ZİKİR sırrına binâen, konunun tekniğini izâh etmek suretiyle, size bu sorunun cevabını yazalım.

ÖZEL VE GENEL ZİKİRLER

ZİKİR birkaç çeşittir.

Önce ikiye ayrılır:

1. Genel zikir.
2. Özel zikir.

GENEL ZİKİR, gene ikiye ayrılır:

A. Ruhaniyet zikri
B. Özel gayeye yönelik zikir

ÖZEL ZİKİR de ikiye ayrılır:

a- Özel gayeye yönelik zikirler
b- Kişiye özel, zikirler

&

Demiştik ki, belirli kelimelerin veya kelime grublarının beyinde tekrarının adıdır ZİKİR.

Yapılan her zikirde, ne kelime olursa olsun, beyinde belirli bir frekansta dalgaboyu üretilerek, beynin görev dışı olan hücreleri, o frekansla programlanır..

Şayet CİNNİ ilhamla gelmiş bir kelime ya da budistlerin meşhur "om" kelimesi gibi bir zikir yapılırsa; kişinin beyninde o istikâmette bir gelişme sağlanır ve insan farkında olmadan CİNLER ile rezonansa girerek bir takım ilhamlar almaya başlar. Ve bunun sonunda, verilen ilhamlara göre, kendini, UZAYLI veya EVLİYA, veya MEHDI veya PEYGAMBER veya ALLAH olarak görüp; çeşitli mantıksal bütünlükten uzak fikirler içinde heba eder.

&

Buna karşılık bir de İslâmi kaynaklarca öğretilen GENEL ZİKİRLER vardır ki; bunlar tamamiyle, kişinin RUH gücünün artmasına ve RABBINA yaklaşmasına vesile olur. Bu GENEL ZİKİRLER`e hemen bir iki misal verelim.

"Subhanallâhi ve bihamdihi"

"Subhanallâhi velhamdulillâhi velâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber"

"Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh"

"Lâ ilâhe illallâhul melîkül hakkul mubîn"

"Subbûhun Kuddûs Rabbul melâiketi ver Ruh"

&

Bir de GENEL ZİKİR klâsmanı içinde yer alan "Özel gayeye yönelik" zikirler vardır. Bunlar, ilim talebine yönelik, kusurunu itirafa ve bağışlanmaya yönelik, zikirler gibi. Hemen bunlara da misal verelim:

"Rabbî zidniy ilma"

"Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inniy küntü minez zâlimîn"

"Rabbic`alniy mukıymes selâti ve min zürriyetiy"

&

ÖZEL ZİKİR, esas olarak kişinin durumunu çeşitli yönlerde geliştirmeyi hedef alan, özel gayeler istikâmetinde gelişmeyi amaç edinen zikirlerdir.

ÖZEL ZİKİRLER esas itibariyle kişinin beyin programına, yani kendine has özellikleri, karakteristiği, kişisel arzu ve hedeflerine göre düzenlenen zikir formülleridir. Bu zikir terkipleri, belirli âyet ve hadîslere dayanan dualar ile, o kişide kısa sürede gelişme sağlayacak ilâhî isimler grublarından oluşur.

&

Tarikâtlarda verilen zikir formülleri günümüzde genellikle hep GENEL ZİKİR kapsamında olduğu için; gelişme sürecini de 30-40 yıl gibi çok uzun zaman dilimlerine yaymaktadır.

Oysa bu özel zikir formüllerini deneyenler, kendilerinde bir-iki sene gibi, çok kısa süreler içinde büyük gelişmeler hissetmektedirler.

ÖZEL ZİKİRİN, özel gayeye yönelik bölümünde yer alan bazı zikirlere misal vermek gerekirse, bu konuda şunları söyleyebiliriz numûne olarak:

"Allahumme inniy es`eluke hubbeke"

"Allahumme elhimniy rüşdiy"

"Kuddûs-üt tâhiru min külle sûin"

ÖZEL ZİKİR bölümündeki (b) şıkkında yer alan kişiye özel zikirlere gelince ise.

MÜRÎD - KUDDUS - FETTAH - HAKÎM - MÜ`MİN - RAHMAN - RAHÎM - BÂSIT - VEDUD - CÂMİ - RÂFİ

Ve daha bunlar gibi değişik Allâh`ın isimlerinden oluşur.

Kişinin beyin programının ihtiyaç gösterdiği bir biçimde; kişiye özel sayılar ile bunlar formüle edilerek çekilir. Ve kişi üzerinde kısa sürede tesiri açığa çıkar.

Ancak, burada da hemen şunu ilâve edelim. Bu ZİKİR çalışması içinde, zikirle açılan ek kapasitesinin değerlendirilmesi sırasında yoğun olarak İLME ağırlık verilmesi ve artan kapasitenin İLİM ile değerlendirilmesi şarttır. Aksi halde bu kapasitenin cinnî ilhamlar istikâmetinde programlanması söz konusu olabilir ki; bu da hiç iyi olmaz.

Ayrıca bu tür zikirler sırasında  CİNLERE KARŞI KUR`AN`DA ÖĞRETİLEN KORUNMA DUASININ yapılması son derece yararlı olur.

Okunuşu:

Rabbî enniy messeniyeş şeytanu binusbin ve azab.
Rabbî euzü bike min hemezatiş şeyâtıyni ve euzü bike rabbî en yahdurun.
Ve hifzan min külli şeytanin marid.

Anlamı:

Rabbim şeytan bana sıkıntı veriyor ve işkence yapıyor.
 Rabbim şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım;
 ve yine sana sığınırım onların çevremde bulunmalarından.
 Ve bütün reddedilmiş şeytanlardan koruduk.

 

ilgi:

ŞEYTANLARA yâni CİNLERE KARŞI OKUNACAK EN TESİRLİ DUALAR.
 CİNLERİN her türlü zarar veren tesirlerine karşı Kur’ân-ı Kerîm’de bulunan bir iki duâ âyeti,
 beraberce okunduğu zaman son derece tesirli olmaktadır.
-Sad’ Sûresinin 41. âyeti olan kısmı Eyyûb aleyhi’s-selâm okumuştur.
 "Mü’minun" Sûresinin 97 ve 98. âyetleri olan kısmı ise Cenâb-ı Hak tarafından
Rasûlullah salla’lâhu aleyhi ve sellem’e öğretilmiştir.

Bu duânın tekrarı ile beynin yaydığı dalgalar, beyin çevresinde bir koruyucu manyetik kalkan oluşturduğu gibi; sivrisinek kovucu tabletlerin yaydığı kokunun sivrisinekleri zararsız hâle getirmesi gibi, CİNLERİ de tesirsiz bırakmakta ve onları rahatsız ederek uzaklaşmaya zorlamaktadır.

âdeta laser tabancasının ışınları gibi CİNLERİ vurmakta ve onları uzak durmaya mecbur etmektedir

&

İşte kısaca bu ön bilgiyi verdikten sonra, az önce sorulan sorunun cevabını hemen açıklayalım.

İslâm camiâsında genellikle RUHANİYETİ arttırıcı zikirlere devam edildiği için; maneviyâtı son derece güçlü sayısız insan yetişmesine karşın; dünya ilimlerine dönük beyinler çok az çıkmıştır!.. Şayet beyin sistemli bir şekilde dünya bilimlerine yönelik bir biçimde zikir ile takviye olunsa idi, elbette ki o yönde gelişmiş üst düzey beyinler de çıkardı.

Ancak, ne var ki, "yarın zorunlu olarak terkedeceğin şeye, bugün sahip çıkarak, kendini, o şeyi terketmekten ileri gelen azâbdan koru" düşüncesinde olan İslâm camiâsı, dünyaya fazla bir değer vermemiş ve o yolda kendini fazla yormamıştır.

&

Önce anlaşılması son derece kolay olan şu misâli verelim.

Size son derece kıymetli mücevherle dolu bir kasa veriyorlar ve diyorlar ki.

- Şayet anahtarını elde edersen, bu kasayı açabilirsin, içindeki her şey senin olabilir.Soruyorsunuz:

-Peki anahtar nedir, nasıl açabilirim?.. Cevab.

-Ucu özel bir şekillendirmeye tabi tutulmuş demirdir anahtar. Elde etmek içinde şu kadar pahasını ödemek zorundasın.

Diyorsun ki, kasa nasıl olsa bende!.. O kadar paha ödeyeceğime, alırım bir demir, alırım bir ege; çenterim demiri olur anahtar!..

Ama ne çare ki, bir ömür boyu demir çentseniz, o kasanın özel kilit şifresine uygun anahtarın bir benzerini yapamazsınız. Ve bu yüzden de kasanızı açıp içindeki çok kıymetli mücevherlere kavuşamazsınız. Ta ki, pahasını ödeyip özel şifresi için yapılmış anahtarı elde edene kadar. Unutmayalım ki, her kilit ancak şifresine uygun anahtar ile açılır.

&

İşte bu misâlde olduğu üzere, her beynin kendine özel bir formüle ihtiyacı vardır ki çok kısa sürelerde büyük gelişmeler elde etsin. Ama bunun için de elbette, bu konudan anlayan, bu konu hakkında bilgi sahibi kişiyi bulmak zorunluluğu mevcuttur.

Bu devirde böylesine ehil kişiyi bulmanın çok zor olduğunu düşünerek bu kitapta, bize ihsan olunan ilim ölçüsünde, elden geldiğince çeşitli zikir formüllerinden sözedeceğiz. Ki bunlar bizatihi tecrübelerimize göre son derece yararlı olmuşlardır.

Dileyen bu zikir formüllerini bir süre kendi üzerinde dener, fayda görürse devam eder, fayda bulmazsa da genel zikirlerle ruhaniyetini geliştirme yolunda çalışmalarına devam eder



·xxxGOKERxxx·

·xxxGOKERxxx· resimleri

     7.Ağu.2009 Cum 02:29:27

ÖZEL ZİKİR ÖNERİLERİ

"Kalpler ancak ALLÂH ZİKRİ İLE TATMİNE ULAŞIRLAR"

buyuruluyor... Niye? ..

Çünkü insan, sonsuzu düşünmeye yönelik bir kapasiteyle yaratılmıştır ve sonsuzluk-sınırsızlık ise ALLÂH`ın vasfıdır!..

"Lâ uhsiy senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsik" diyen Rasûlullâh Aleyhi`s-Selâm;

"Sana hakkıyla senâ (övgü) etmem mümkün değildir; ancak sen kendini hakkıyla bildiğin için, kendi kendine senâ edersin" itirâfında bulunurken sonsuz-sınırsız yüce Zât`ın kesinlikle kavranamayacağına işarette bulunmaktadır...

Bu durumda bize düşen ne oluyor.. ?

Bize kendini tanıttığı nisbette O`nu tanımak!..

O`nun aynasında, kendimizi seyredip tanımak!..

Kendimizdekilerden, O`nun sonsuz sınırsız kemâlâtına, yüce özelliklerine, hikmetlerine, hayran kalmak!..

"Allâh`ım, hayretimi arttır" diye DUÂ eden Rasûl Aleyhi`s-Selâm bu husus hakkında bizi uyarıyordu herhalde...

Allâ`ı tanımanın yolu da, kitabın baş bölümlerinde kısaca izah ettiğimiz gibi, zikirden geçer!..

Zikir, ya Zât, Sıfat ve Esmâyı içine alan toplu isim "ALLAH" ismi ile yapılır... Ya da, Allah`ı çeşitli özellikleriyle tanımaya yönelik diğer isimleri ile yapılır...

İNSAN, gerçeği itibariyle bir İSİMLER TERKİBİDİR!..

Her insanda, Allah ismiyle toplu olarak işaret edilen isimlerin tümü, yani bildiğimiz ve bilemediğimiz pek çok Allah ismi bir terkip oluşturur... İşte bu terkibe, biz insan deriz!.. Allah, bu esmâ terkibine "insan" adını takmıştır...

İnsanın Rabbî, kendi varlığını meydana getiren bu "Allah" isimlerinin işaret ettiği ilahî güçtür!..

Her insanın yapısının bir diğerinden farklı olması, her birinin terkibindeki "Allah" isimlerinin farklı güçlerde olmasındandır.

Şimdi siz; "ALLAH" ismini zikrettiğiniz zaman; bu ismin zikrinden doğan güç, terkibinizdeki bütün isimleri eşit oranda güçlendirir... Bunun da neticesinde tüm özellikleriniz aynı seviyede gelişir...

"ALLAH İSİMLERİ" zikri ise, yapınızı meydana getiren isimler terkibi içinde, belirli isimlerin manâlarını güçlendirmeye yöneliktir...

Meselâ, "ALLAH"ın "İRADE" sıfatının adı olan "MÜRÎD" ismini zikrettiğiniz zaman; terkibinizdeki bu ismin manâsı güçlenir; beyninizdeki "İRADE" fonksiyonu daha kapsamlı olarak faaliyete geçer ve eskiden iradeniz zayıf olduğu için başaramadığınız bir çok şeyi rahatlıkla başarabilirsiniz.

Ya da "HAKÎM" ismini zikretmeniz, sizin bir süre sonra, her şeyin hikmetini, sebebini, neyin niçin olduğunu anlamanıza yol açar. Eskiden bağlantısız sandığınız, gereksiz olduğunu düşündüğünüz pek çok şeyin aslında bir sistem içinde birbiriyle bağlantılı olarak yer aldığını idrâk edersiniz.

Yani, "ALLAH" ismi zikri; fizikteki bileşik kaplar sistemindeki gibi, bütün isimleri eşit oranda yükseltirken; "İSİMLER" zikri ise sadece kendi cinsinden olan terkibinizdeki manâyı güçlendirir. Ve bu yüzden de kişide çok kısa sürede önemli gelişmeleri farkedilir hâle getirir.

İşte bu sebebledir ki, biz, kendinde kısa süre içinde gelişme görmeyi arzu edenlere, "İSİMLER" zikri tavsiye ederiz.

&

Bizim tavsiye ettiğimiz zikirlerin, herhangi bir târikat zikri ile alâkası aslâ yoktur!..

Târikatsız ya da hangi târikattan olursa olsun; kişi bu zikirleri yaptığı zaman, birkaç ay içersinde neticelerini görmeye başlar!..

&

Şunu kesinlikle belirtelim ki... Allâh adıyla işaret edilen, aslâ, dışarıda ötelerde bir yerde olup, fizik beden ya da ruh ile yanına gidilecek bir varlık olmayıp; kendi özünde hissedilmesi zorunlu olan, sonra da her zerre de varlığı algılanabilen sonsuz - sınırsız "TEK"tir!.. Bu anlayışa uymayan bütün fikirler, şeytanî vasıflı CİNLERİN vesveseleridir!..

Allâh`ı bilmek, bulmak ve O`nunla olmak için tek bir târikat vardır, tek bir yol vardır; o yol da Efendimiz Rasûlullah salla`lâhu aleyhi ve sellemin yoludur!..

Kur`ân-ı Kerîm ve Rasûlullah öğretisine dayanmayan; bu öğreti dışında kalan her fikir, kesin olarak neticede insanın gerçekten sapmasına yolaçar!..

Bu yüzden deriz ki...

Şayet bu zikirleri yaparsanız, kesinlikle ilim yolundan ayrılmayınız!.. Ayet ve hadîslere ters düşen fikirlere itibar etmeyiniz!.. Farz kılınanları ne gerekçe ile olursa olsun aslâ terketmeyiniz!.. Artık, kendinizin evliyâ, şeyh, mehdî olduğu yolunda, içinize gelen fikirlere aslâ itibar etmeyiniz.

Çünki, CİNLER, en büyük oyunlarını, hassasiyet kazanmış, alıcıları güçlenmiş olan beyin sahiplerine oynayıp, kendilerini bir şey zannettirerek yoldan çıkartırlar!..

Kesinlikle bilelim ki....

ALLAH KULU olmaktan daha üstün bir derece aslâ yoktur!..

Biz bütün çalışmalarımızla bu dereceyi, bu yakınlığı niyâz edelim.

&

İster hiç bir şeye inanmayın....

İster sadece "Allâh"a inanın; ister sadece haftada bir kere Cuma namazına giden bir müslüman olun; başlangıç olarak size şu zikir formülünü tavsiye edebiliriz:

100 Allâhumme eğinniy alâ zikrike ve şükrike ve hüsnü ibadetik 

(Allahım, zikrin, şükrün ve ibadetinin güzeli üzerine bana yardım et.)

300 Allâhumme inniy es`eluke hubbeke ve hubbu men yuhıbbuke (Allahım, muhakkak ki senden sevgini ve seni sevenin sevgisini isterim.)

300 Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inniy küntü minez zalimîn

(Senden gayrı vücud yok; [ancak] seni tesbih ediyorum [başkaca varlığım yok] Muhakkak ki ben (nefsine zulmeden) zalimlerden oldum.)

500 Kuddûs`üt tâhîru min külle sûin

(Her kötülükten arı-kayıtsız)

100Ya Nura külle şeyin ve hedahu ahricniy minez zulûmâti ilennur

(Ey herşeyin nuru ve hidayetcisi; beni karanlıklardan nura çıkar.)

Mürîd - 3600
Mümin - 1800
Kuddus - 3600
Hakîm - 1800
Halîm - 2700
Reşid - 2700
Nur - 3600
Fettah - 2700

Başlangıç olarak ilk birkaç isimle zikre başlayabileceğiniz gibi; saymak zor geliyorsa saatle de yapabilirsiniz... Ayrıca; bunları yapmak zor geliyorsa sadece "MÜRÎD", "NUR" ve "KUDDÛS" isimlerini bir süre için saymadan dahi zikredebilirsiniz.

Bu listedeki rakamları, vaktiniz olmadığı zamanlar, daha azaltarak da yapabilirsiniz, hiç bir mahzûru yoktur. Sadece netice almanız biraz daha fazla zaman alır.

Önemli olan, bu listedeki DUA ve ZİKİR`lerin sabah uyandıktan sonra başlayıp, gece uyumadan önce bitirilmesidir. Her yerde, her zaman, abdestli veya abdestsiz çekilebilir, hiç bir sakıncası yoktur!..

Şayet, ince, zayıf yapılı bir kimse iseniz, el parmaklarınız ince uzun, parmak uçlarınız sivri, oval ise; veya geniş alınlı, sivri çeneli bir tipiniz var ise, o takdirde ilaveten şu duayı da yapmanızı tavsiye ederiz:

300 Allâhumme sebbit kalbiy alâ diynike
        (Allahım, kalbimi dinin üzere sabit kıl.)

Şayet içine kapanık, sıkıntılı, zaman zaman bunalan, hayattan tad almayan bir yapınız mevcût ise bu listeye ilâve olarak veya sadece;

300 Rabbiş rahli sadriy ve yessirliy emri
       
(Rabbim sadrıma inşirah ver ve işimi kolaylaştır)
300 Elem neşrah leke sadrek
       
(Senin için sadrını açıp genişletmedik mi?)

dualarıyla birlikte "BÂSIT" ismini 1800 defa zikredebilirsiniz.

Eğer, iki - üç ay bu listeye devam ettikten sonra kendinizde bir gelişme görür, fayda sağlarsanız; daha ileriye gitmek isterseniz; vaktiniz müsait ise, bu takdirde şu duaları ve isimleri de belirtilen sayılarla mevcût listenize ilâve edebilirsiniz.

300 Allâhumme elhımniy rüşdiy ve eızniy min şerre nefsiy
       
(Allahım, rüşdümü ilham et ve nefsimin şerrinden koru.)
300 Rabbiy zidniy ilmen ve fehmen ve imana
       
(Rabbim ilmimi ve anlayışımı ve imanımı artır.)

Rahîm - 3600
Basir - 2700
Aziz - 2700
Vahhab - 2700
Semi - 2700
Alîm - 2700
Vekîl - 2700
Câmi - 2700Eğer bir numaralı, en başta verdiğimiz listeyi tatbik edecek kişide ömür süresi 40`ın üzerine çıkmışsa, birkaç ay "MÜRÎD" ismini "4500" defa zikretmek suretiyle belli bir netice aldıktan sonra "3600"e indirilebilir.

Bu DUA ve ZİKİR`lere devam edilirken, bu arada da fırsat buldukça tasavvuf konusunda bazı eserler okunursa

çok kolaylıkla bu konuları anlıyabilirsiniz

Çünki yapacağınız bu çalışmalar, isteseniz de istemeseniz de; inansanız da inanmasanız da beyninizde yeni bir kapasite devreye sokacaktır ki; bu durumda çok kolaylıkla yeni öğrendiğiniz bir çok şeyi anlayıp, idrâk edebileceksiniz.

Bu arada tavsiye etmekte olduğumuz isimlerle ilgili olarak biraz bilgi vermek istiyorum. Ki, ne yaptığının bilincine ermek isteyenlere yararlı olur umarım!..

&

Önce ilk tavsiyem olan "MÜRÎD" isminden sözedeyim.

"MÜRÎD" ismi, "ALLAH" adıyla işaret olunanın "İRADE" sıfatının adıdır!..

Bizim tüm boyutları ile varlığımız önce Allâh`ın sıfatlarıyla meydana gelmiştir!..

Hayat, sıfatıyla, hayatımız; bedenlerimiz içinde bulunduğu boyuta göre "BÂİS" ismi hükmünce yeni özelliklerle yeni yapıyla meydana gelse dahi; sonsuza dek devam edecektir.

"ALÎM" ismi gereğince bir bilincimiz ve ilmimiz mevcûttur.

"MÜRÎD" ismi sonucu olarak "ALLAH`IN İRADE SIFATI" bizden ortaya çıkar ve "İRADE" sahibi olarak algılanırız.

"SEMİ" sıfatıyla algılayıcılık kazanır, "BASÎR" sıfatıyla görür idrâk ederiz. "KELAM" sıfatı bize "İFADE" yeteneği kazandırır ve bütün bunlar hep "KUDRET" sıfatının bizden ortaya çıkışı dolayısıyladır ki, bütün bunları yapacak "KUDRET" bizde görev yapar!..

"MÜRÎD" ismi, bildiğimiz kadarıyla ilk defa olarak bize açılmış, bir "sır"dır!.. Bizden evvel, hiç kimse bu ismin zikrini yapmamış ve başkalarına da tavsiye etmemiştir. Hatta din ve tasavvufla uğraşan pek çok kişi, bu ismin varlığını bile bilmez; çünki kitaplarda daima diğer sıfatların isimleri yazılır da; "İRADE" sıfatının ismi yazılmaz!.. Muhakkak ki bu da Allâh`ın bir hikmeti sonucudur.

"MÜRÎD" ismi, yaptığımız çeşitli çalışmalar sonucu olarak müşahede ettik ki, insanda en süratli gelişmeyi sağlayan bir güce sahip!.

Hemen hepimiz, pek çok şeyi biliriz de, bir türlü bu bildiklerimizi uygulamaya koyamayız. Bunun da gerçekte tek bir sebebi vardır, İRADE ZAYIFLIĞI!..

İşte bu irâde zayıflığının çaresi, anladığımız kadarıyla "MÜRÎD" isminin zikredilmesidir. Bu ismin zikredilmesi sonucu, kişinin ilgi duyduğu konuya karşı irâdesi güçlenmeye başlıyor ve eskiden bilip de tatbik edemediği pek çok şeyi kolaylıkla tatbik edebilir hâle geliyor.

Meselâ diyelim ki içkiyi bırakamıyor; TASAVVUF EHLİNE KESİNLİKLE YASAK OLAN SİGARAYI BIRAKAMIYOR; veya istediği gibi ibâdet edemiyor; yahûd kendini ilme verip kararlı bir biçimde ilim çalışamıyor; işte bu durumda bu zikir, kişinin irâde gücünü arttırdığı için, kolaylıkla bunları başarabiliyor.

&

Ancak bu isimden bahsederken, şunu da kesinlikle belirteyim. Nasıl ilâçların belirli dozajları varsa, "İSİMLER" zikrinde de belirli rakkamların üstüne kesinlikle çıkılmamalıdır.

"İSİMLER" zikri insan bünyesinde, beyninde, sürekli takviye yapar!..

Nasıl, Diabet yâni şeker hastalığında, şekeri tüketmek için ensülin yeteri kadar verilmediği için dışardan takviye alınırsa; terkedildiği zaman bünye derhal kendi orijinini yaşarsa. Aynı şekilde, Zikre devam edildikçe de, manâsı ister bilinsin ister bilinmesin; inanılsın inanılmasın, hükmünü icrâ eder. Tecrübelerimize göre, zikir bırakıldıktan sonra onbeş gün içinde bünye eski normal haline döner!.

&

Burada kesinlikle anlamamız gereken bir husus da şudur!..

Siz aslâ ötedeki, yukarıdaki bir TANRI`yı zikretmiyorsunuz!..

Siz, varlığınızın her zerresinde tüm varlığıyla mevcût olan SONSUZ - SINIRSIZ ALLAH`ın bazı sıfat ve isimlerinin sizde açığa çıkmasını, sağlama yolunda bir çalışma yapıyorsunuz. Ve ancak algılayabildiğiniz nisbette, gerek kendinizde ve gerekse çevrenizde, Allâh`ı tanıyabilirsiniz!.

İşte bu sebeblerden dolayıdır ki, "MÜRÎD" ismi, bize göre, kişinin ALLAH`I tanımasında en süratli yoldur. Ancak bu tanıyışı Allâh`tan "Hazmı ile" taleb etmek gerekir. Zirâ, "hazımsızlık" insanın başına olmadık işler açar!..

&

"MÜ`MİN" ismine gelince. Bu isim kişinin "İMAN NURU"na kavuşmasına vesile olur. "İMAN NURU" ne demektir?.

İnsan, tüm ömrünü şartlanma yollu, şartlanmaların kendi bünyesinde oluşturduğu mantık düzenine göre geçirir. Ve bu şartlanmalarının oluşturduğu mantığının kabul edemediği şeyleri de bir türlü özümleyemez ve reddeder.

İşte "imân nûru" bir kişide oluştu mu, artık o kişi mantığına ters düşeni reddetmeyi bırakarak, o şeyin olabilirliğini araştırmaya başlar. Zihin kapasitesinin ötesinde bir şeyler olabileceğini düşünebilir. Her şey benim bildiğimden ibarettir, en büyük benim, benim bilmediğim olamaz, mantığımın kabul etmediği şey yoktur, izansızlığından kurtulup, yeniye, ileriye, algılayamadığına açık bir hale gelir.

İşte bu algılayamadığını inkâr etmeyip, olabilirliğini düşünme ve inanma halini "İMAN NURU" diye tanımlarız.

İnsanı sürekli yeniye, ileriye, bilmediklerine, algılıyamadıklarına açık bir hale getiren özellik "İMAN NURU"dur!..&

"FETTAH" isminin zikri, insanda açılımlar yapar!.. Hem zahîri problemlerin çözümlenmesi yönünden, hem de "BATIN" kapanıklıkların açılması fetholması cihetinden!"KUDDUS" isminin zikri, insanın tabiatından, benliğinden kurtulması yönünden çok faydalıdır. İnsan, şartlanmaları ve doğası gereği olarak, kendini içinde yaşamakta olduğu fizik beden zanneder!..

Tıpkı, 65 model şevrole otomobilin direksiyonunda oturup da, kendini otomobil sanan sürücü gibi!.. Sorarsınız, kimsin sen; der, 65 model şevroleyim!.. Bir türlü aklı almaz, kendisinin otomobilden ayrı bir varlık olduğunu ve bir süre sonra arabadan çıkıp gidebileceğini!..

İşte aynaya bakıp, ben bu bedenim diye düşünen kişiler de, şayet farkedemiyorsa bir süre sonra bu bedeni terkedip yaşamına değişik bir boyutta o boyuta özgü bir bedenle devam edeceğini. durum biraz vahîm demektir!..

İşte "KUDDUS" ismi, insanın aslının kudsî bir varlık olduğunu, madde ve ruh ötesi bir bilinç varlık olduğunu farketmesine yarayan isimdir.

&

"REŞÎD" ismi insanda "RÜŞD" halinin oluşmasını sağlar.

Fizik bedende "rüşd" bir tanımlamaya göre, "bülûğ" ile başlar; çünki o zaman cinsiyet hormonları faaliyete geçerek zihinsel fonksiyonlarda "aklı" güçlendirir; ve aynı zamanda da cinsiyet hormonları beynin biokimyasını etkileyerek, "günâh" dediğimiz "negatif yüklü mikrodalga enerjinin" ruha yâni mikrodalga bedene yüklenmesini sağlar. Bir diğer tanımlamaya göre de, sebebi her ne hikmetse, 18 yaşında başlar!..

Olgunluğun tabanı, insanın ölümötesi yaşam olabileceği ihtimalini düşünerek, hayatına ona göre yön vermesi, bu konuda araştırmalar yapmasıyla başlar!..

İşte "REŞÎD" ismi bu en alt sınırdan başlayıp, "İlâhî sıfatlarla tahakkuk etme" hali olan "FETİH" haline kadar devam eder. Ondan sonra bir başka şekilde hükmünü icrâ eder.&

"HAKÎM" ismine gelince. İnkârın daima kökeninde, idrâk edememe vardır!.. Sebebi hikmetini bilemediğin, anlıyamadığın şeyi inkâr edersin. Oysa, bilsen o şeyin neden öyle olduğunu, neyin neyi nasıl meydana getirdiğini, ne yapılırsa, nasıl neyi meydana getireceğini, bütün değerlendirmen bir anda değişiverir!..

İşte bu isim, kişide oluşların hikmetine erme kapasitesini genişleten, her şeyin ne sebeble oluştuğunu, neye yönelik olarak konduğunu farkettiren isimdir.

&

"HALÎM" ismi insanda, öncelikle hoşgörü ve yumuşaklık, sâkinlik ve fevrî çıkışları kesme özellikleriyle tesirini gösterir.

Kişinin manevîyatta gelişmesi için önce hoşgörülü olması ve fevrî, aşırı ve zamansız çıkışlarını kontrol altına almış olması gerekir!..

Çünki bu tür çıkışlar insanın hem zâhir dünyasını mahveder, sinirli, stresli, bunalımlı bir yaşama çevirir. Hem de bâtın âlemini mahveder, Allah`la arasına sanki ziftten - katrandan bir perde çeker!..

"HALÎM" ismi işte insanın hem zâhir hem de bâtın dünyasını düzene sokan isimdir. Kişinin olgunlukla hoşgörüyle karşısındakine açık olmasını sağlar ki bu da onun yeni yeni şeyleri farketmesine vesile olur. Sinirlilik, stres, fevrî davranışlar bu zikre devamla çok kısa sürede kontrol altına alınır. İleri aşamada fâilin Hak olduğunu görmeye yol açarak, müşahedeye imkân sağlar."VEDÛD" ismi kişide muhabbet duygusunu geliştirir. Tüm varlığa karşı sevgiyle yaklaşır. Her yerde ve şeydeAllah`ı hissedip sevmeye başlar. Dünyası sevgi olur.

"NÛR" ismi insanın idrâk gücünü, kapasitesini artıran bir isimdir. Kişinin hem ruh gücünün artması, hem de idrâk gücünün gelişmesi hep bu ismin neticesidir.

&

"BÂİS" ismi dar manâda yeni bir bedenle varoluş gibi anlaşılır. Ve işin gerçeğini bilmeyenler tarafından da zannedilir ki, -şimdi ölücez yok olucaz; sonra kıyâmette mahşerde Allâh bizi -BÂ`S- edecek yeniden yaratılacağız! Bütüniyle İslâm öğretisi dışındaki yanlış bâtıl ilkel bir bilgidir!.

"BÂİS" ismi her an geçerlidir ve eseri her an görülen bir isimdir. Bâ`s olayı da her an cereyan etmektedir. Ölüm meydana geldiği anda, kişi fizik bedenden kopar, biolojik bedenle bağlantısı kesilir ve hemen o anda mikrodalga bedenle "Bâ`s" olarak yaşamına kesintisiz bir şekilde devam eder. Bu hususu isteyenler, İmam-ı Gazalî`nin Esmâ-ül Hüsnâ ismiyle dilimize tercüme edilen kitabında -BÂİS- ismi açıklamasında  tetkik edebilirler.İşte bu -Bâis- ismi zikri hem olayın kavranılmasını kolaylaştırır hem de, her anki bâ`s oluşumuzda, yâni her an yeni bir bedenle varoluşumuzda bize çok daha gelişmiş özellikler getirir

&

-RAHMAN- ismi hem ilâhî rahmete nâil olmamızı sağlar, hem de gazab anlamı taşıyan fiîllerden korunmamızı temin eder. Çünki gazab, şiddet ateşini kesen Rahmân’ın rahmetidir. İleri mertebelerdeki zevâtta bu  ismin çok daha değişik neticeleri vardır ki, onlara bu kitapta girmek istemiyorum.

Bu arada şunu da açıklığa kavuşturayım. Bu Allah  isimlerini çekerken başında "Yâ" veya "EL"diyecek miyiz; meselâ "Yâ Mürîd" gibi diye soruyorlar. Ötede birinin ismi zikredilmiyor ki böyle bir ek ismin başına gelsin!.. Hiç gerek yoktur!..



IDIO

IDIO resimleri

     8.Kas.2009 Pzr 19:26:26

Maşallah sübhanallah allahu ekber harika bir başlık ama uzun oldugunu için okumazlar diye düşünüyorum ama sen oldugu gibi aktarmıssın çokda iyi yapmıssın cidden güzel bir başlık ama uygulaması biraz sabır istiyor inşallah uygulamaya başlıcam yarından itibaren müridle başlıcam

 

 

                                                                                                   Hak razı olsun başlık için......



·xxxGOKERxxx·

·xxxGOKERxxx· resimleri

     15.Kas.2009 Pzr 21:09:52

Allah herkese bu konuları değerlendirmeyi ve dolayısıyla Allahı İslamı ve Kendini bilip tanımayı nasip etsin İşallah

Allahın Selamı hepimizin üzerine olsun.

 

Selametle



·Ccyk21Cc·

·Ccyk21Cc· resimleri

     16.Kas.2009 Pzt 21:20:12

Bismillahirrahmanirrahim…

"Ben ne göklere nede yere sığarım; Ben ancak mü`min kulumun kalbine sığarım."
Hadis-i Kudsi (Neden? Çünkü mü`min, kalbine dünyayı sokmadı ve kalbi Lâ mekan(mekansız) oldu, Mevla celle celalühü zaman ve mekandan münezzehtir.)

"ALLAH`ı zikretmek hususunda kalbleri katılaşmış olanların vay haline" Zümer 39/22
Bu ayeti kerime iki şekilde tefsir edilmektedir;
1-ALLAH`ın zikrinden uzak kalıp kalpleri katı olanların vay haline! (ALLAH`ı zikretmiyorlar kalpleri katılaşıyor onun için vay hallerine)
2-ALLAH`ın zikrinden dolayı kalpleri katı olanların vay haline! (ALLAH`ı zikrediyorlar ama âdâbına riayet etmedikleri için kalpleri katılaşıyor) Nitekim bir hadis`i şerif`de "Kim bir namaz kılar da kıldığı namaz kendisini hayasızlık ve kötülükten alıkoymazsa o namazla ALLAH`tan uzaklaşmaktan başka bir şey artmaz"(Taberani,Deylemi)

"Kim Rahman`ın zikrinden göz yumarsa biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık o(şeytan), onun yakın arkadaşı olur." Zuhruf 36. Her bela, her günah zikirsizlikden (ALLAH`ı unutmakdan) ileri geliyor. İmam-ı Gazali (Kuddise Sirruh) Hazretleri:"Bir lahza dahi zikirden boş kalanı, yumurtanın beyazının sarısını kaplaması gibi şeytan kaplar ve o zaman şeytan ona ne olsa yaptırır." Buyuruyor.

"Ey mü`minler! Bir düşman topluluğuyla karşılaştığınız zaman sebat edin ve ALLAH`ı çokça anın ki, kurtulabilesiniz." Enfâl 8/45 ALLAH`u Teâlâ bize düşmanın karşısında zikri bıraktırmıyor, hiç evimizde sobanın yanında bıraktırır mı?

Bir insan yerinden öğrenmeden bin sene "ALLAH" diyerek zikretse,tesir etmiyor. En kolay meslek sepet örmek. Onu dahi ustasından öğrenmeden yapamazsınız. Öyle ise tarikat ki en ince meslektir, o nasıl kendi başına yapılabilir. Erbabından ders almadan "ben kendim yaparım, işte böyle beceririm" demek olmaz.Nitekim Mevlana Hazretleri Mesnevisinde şöyle buyuruyor;
Hiç kimse kendi başına bir şey olmadı.
Hiçbir demir kendi başına keskin kılıç olmadı.
Mevlana, asla Mevla-i Rum (Rum diyarının efendisi) olamadı.
Ta ki Şems-i Tebrizi`nin müridi olmadıkça.

"O`nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur; fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız"İsra 17/44 (Yeryüzünde en az zikreden hayvan eşektir. O bile günde 5000 kere "ALLAH" diyor) Günde üç kere çürüyecek bedenin gıdasını veriyoruz, ya ruhun gıdası!

Şah-ı Nakşibend hazretleri;"Son nefeste ne ile olmak isterseniz, onunla meşgul olunuz." buyuruyor.

Azrail Aleyhisselam ruhu kabzetmeye geldiği zaman bizleri gafil bulmasın. O öyle bir andır ki, bir insan değil Kur`an-ı Kerim`i, 104 kitabı ezbere bilse o anda kuvveti müdrikesinden (hafızasından) silinir. Zikir ise öyle değildir.

Sokakta gördüğünüz bir elbiseyi göz alır kalbe indirir yahut nakışlı bir apartmanı görür onu da kalbe indirir. İşte bu ve buna benzer şeyler ALLAH celle celalühü ile arada perde olur.

Ali Ramiteni hazretlerine sordular "Tasavvuf nedir?" buyurdu ki;"Kalbi masivadan(ALLAH`dan gayri herşey) ayırmak, Cenab-ı Hakk ile beraber olmaktır"

Nakşibendi tarikatı aliyyesinin büyük meşayihlerinden Abdulhâlik-i Gücdüvani (kuddise sirruh) (Hızır Aleyhisselamdan ders almıştır), tarikatı aliyyedeki düsturları şöyle sıralamıştır;
1-Huş Der-dem : ALLAH`u Teâlâ`dan gafil tek nefes almamaktır.
2-Nazar Ber-kadem: Salik yolda yürürken ayaklarının üstüne bakmalıdır, sağa sola bakmamalıdır.Zira ayaklarının üstüne bakarak yürümezse nazar(gözün bakışları)dağılır, bu ise salikin kalbini perişan eder.
3-Sefer Der-vatan: Salikin kötü ahlaklardan, yani sıfatı beşerriyyesinden geçip sıfat-ı melekiyeye, iyi ahlaklara sefer etmesi.
4-Halvet Der-encümen : Mecliste(zahirde görünüşde)halk, batında (gerçek ve iç alemde) Hakk Teâlâ ile olmaktır. "Onlar, ne ticaret ne de alışverişin kendilerini ALLAH`ın zikrinden alıkoymadığı insanlardır" Şah-ı Nakşibend hazretleri (kuddise sirruh) şöyle buyurur: "Mina çarşısında bir tüccar gördüm. Yaklaşık elli bin dinarlık ticaret yaptığı halde bir an bile kalbi ALLAH Sübhanehü`dan gafil değildi" (Mektubat-ı Rabbani,1/33)
Yine Şah-ı Nakşibend hazretlerine sordular "Tarikatınızın binası neyin üzerenedir?", buyurdular ki "Halvet Der-encümen; yani zahirde halk ile batında Hak Sübhanehü ve Teâlâ ile olabilmek, üzerine kurulmuştur."
5-Yâd-kerd : Dilin kalb ile beraber Mevla`yı (Celle Celalühü) zikretmesidir.
6-Bâz-geşt : Mevla`dan (Celle Celalühü) her an agah olmak, gönülde tutmak, zikirde istemeden hatıra gelen iyi veya kötü bütün düşünceleri nefyetmek, kovmak demektir.
7-Nigâh-dâşt : Kalp üzerinde uyanık olup başka düşünceleri sokmamaktır.
8-Yâd-dâşt : Daima Hakk Teâlâ Hazretleriyle beraber olmaktır. İmam-ı Rabbani (kuddise sirruh) bu hususta şöyle buyurur: "Yâd-dâşt, devamlı huzur demektir. Her an ALLAH`u Teâlâ`nın huzurunda olmaktır. Bu nimet bu yolun büyükleri olan, Hâcegân(KaddesALLAHü Teâlâ ervahahüm) hazretlerinin yolunda çalışanların eline geçmektedir. Yad-daşt, gaybet bulunmayan huzurdur. Yani Hazret-i Zât ve Tekaddes`in huzurunun şu`ûn ve i`tibâr perdelerinden doğan bir aksaklık olmaksızın devam etmesidir. Bu makamda en kâmil anlamıyla fenâ gerçekleşir.
9-Vukûf-ı Adedi : Zikirde sayıya riayet etmektir. Mesela istiğfar 100 kere olmalı, 99 yada 101 değil. Şah-ı Nakşibend hazretleri (kuddise sirruh) "Zikirde sayıya dikkat etmek havatırdan, türlü türlü düşüncelerden kalbi toplamaya delalet eder" buyurur.
10-Vukûf-ı Zamani : İçinde bulunulan hale göre davranmak ve geçen zamanın muhasebesini yapmak. Yani tutukluk halinde istiğfar, genişlik halinde de şükretmek. Yani mürid her an kendi halini bilmesi; halinin şükretmeyi mi, yoksa özür dilemeyi mi gerektirdiğini anlaması demektir.
11- Vukûf-ı Kalbî : Zikirde kalbe yönelmek ya da kalbin ALLAH`a (Celle Celalühü) yönelmesi ve O`ndan gafil olmaması, demektir.




Tarikat, ALLAH`u Teâlâ`yı bir bedel ve karşılık gözetmeden zikretme işidir.
Şeyh Şamil , Halid-i Bağdadi`nin (Kuddise Sirruh) halifelerindendi. Ruslarla otuz beş sene harb etti, sonunda yenildi. Vefatından sonra şeyhinin kabrini ziyarete gittiğinde, ona zuhuratta : "Niçin Hatm-i Hâce`yi bıraktın?" buyrulmuştur. Yani Halid-i Bağdadi`nin (Kuddise Sirruh)"Onun için yenildin" demek istemişti.
Tarikattan maksat; itikatta yakîn elde etmek, ibadette kolaylık olmasını sağlamaktır. Öncelerli namaza durduğunuzda, namaz size ağır geliyordu, sonra zikre devam ede ede, o ağırlık ve zorluk kolaylığa döner, bu defa da:"namaz bitmese" dersiniz.

Tarikat, insana bunu kazandırır ve kalpte ibadete karşı sevgi hasıl eder. Mevla Teâlâ ile insan arasında hiçbir alaka yoktur. Fakat zikre devam ettikçe, kalpte ALLAH`a karşı bir alaka ve ALLAH ile kul arasında münasebet, bir tür ilişki hasıl olur. Alaka ve münasebet, bir tür ilişki hasıl olur. Alaka ve münasebet arttıkça, kalpte sevgide artar. Sevgi kalbi kapladığı vakit, o insan fenâ-fillâh olur.

Kur`ân-ı Kerim`de "Her şey O`nu hamd ile tesbih eder" isra 17/44 buyruluyor. Biz zikretsek ne olur zikretmesek ne olur. Bütün mahlukat O`nu zikrediyor. Kıymetli işi yapan kıymetli olur.

İstersen acılık hisset, devam!
Devam, devam kalmazsın avam!

Tarikata girdiniz mi, düşmanla harbe kalkıştınız demektir.

"Ey iman edenler! ALLAH`ı çokça zikrediniz." Ahzab 41
Bakın namazı çokça kılmak, orucu çokça tutmak, zekatı çokça vermek emredilmiyor, Zikri çokça yapmak emrediliyor. Niçin? Güneş parladığında her yer aydınlanır.
Mevla Teâlâ "Çok zikredin" buyurmakla, ne buyurmuş oluyor? Ne kadar zikrederseniz, kalbinize o kadar girecektir Benim nurum.

"Eğer çok tesbih edenlerden olmasaydı, muhakkak tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı" Saffat 143-144 (Yunus Aleyhisselam balığın karnında)

"Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi ALLAH`ı anmaktan alıkoymasın!" Münafikun 9 ,

İbrahim Hakkı Erzurumi (Kuddise sirruh) şöyle buyurur;
Kimin kalbinde ALLAH olursa,
ALLAH onun iki cihanda yardımcısıdır.
Kimin kalbinde ALLAH`tan başkası olursa,
ALLAH onun iki cihanda da hasmıdır

Dünyada zikrullah menfaat verir, en büyük vasıtadır, en büyük silahtır zikir. Şeytanın üzerine atom bombası atılarak zarar verilemez, tankla üzerine yürünerek ezilemez. Ancak zikirle yenilir o.

Kalp hiçbir şeyle rahata ermez, ancak zikir ile rahat ve huzura erer. Zikri kaybettik mi ne oluruz? Kalbimizin ıstıraptan, kederden, hüzünden kurtulmasını ancak zikir sağlar. Bu başka şeyle olmaz. "Agâh olunuz Kalpler, kalpleriniz ancak ALLAH`ın zikri ile mutmain olur(huzura erer)." Râd 13/28

"Beni anın ki, ben de sizi anayım." Bakara 152 ; Mevla Teâlâ`nın büyüklüğünü düşünün(Zatını düşünme şekil verme haramdır, küfre girmeye sebep olur), birde bizim durumumuzu. O`nun zikri O`na göredir, büyüktür. Bizim zikrimizde bizim gibi küçük, değersizdir. İşte o küçük zikrimizle, O`nun büyük zikrini kazanmış(ALLAH`ın lütfu keremiyle) oluyoruz. Bu kadar büyük zikri, senin o küçücük zikrin kazanacak ve sen ey insan, buna tenezzül etmeyeceksin. İnsanoğlu çok büyük gaflettedir.

Bir rivayette şöyle gelir "kim ALLAH için olursa, ALLAH`ta onun için olur."
Sen ufacık canını ona verdin mi? O büyük zatını sana veriyor. Vallahi, Billahi bu ancak O`nun rahmetinden oluyor.

"Biz, o insana şah damarından daha yakınız." Kaf 16 ; Mevla, şah damarımızdan daha yakın bize; böyle yakın olan ALLAH`ın yanında abdestsiz durulur mu? Her vakit gözümüzü, kulağımızı,lisanımızı, elimizi ayağımızı, kalbimizi görüyor. Onun için Mevla Teâlâ ile beraber olalım. Bir beyitte şöyle buyrulur;

Yâr her dem sana nazar eyler,
Seni gafil görür güzar eder.

Şeriatta lisan ile yalan söylemek yasaktır, tarikatta ise kalp ile dahi yalan söylenmemelidir.

Zikir tâlimi öğrenilecek mürşidde aranacak vasıf; Kur`ân-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyyeye son derece ittiba etmesidir. Şeyh`in kamil(olgun) ve mükemmil(olgunlaştırıcı) vasfı olmalıdır(Şeyhin mükemmil/olgunlaştırıcı vasfının olmasının alametlerinden biri cemaatininde sünneti seniyyeyi titizlikle yaşamasıdır). Sünneti seniyyeye en ufak bir muhalefet söz konusuysa hemen uzaklaşmalıdır. İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruh) "Bütün makamları gezdim, bir sünneti ihyâ etmekten büyüğünü görmedim" buyuruyor. Birde şeyh nakıs olursa ALLAH`u Teâlâ`ya aşık olma yeteneği olan müridi köreltir.

"Benim sünnetimi yaşatan beni yaşatmıştır, beni yaşatan beni sevmiştir, beni seven Cennet`te bana komşu olacaktır." Hadis-i Şerif



·xxxGOKERxxx·

·xxxGOKERxxx· resimleri

     12.Ara.2009 Cmt 14:45:56
                                            MÜRİD İSMİNİN ZİKRİ

 İRADE GÜCÜNÜ ARTTIRIR

 

Hepimiz Allah’ın isimlerinden meydana gelmişiz.

Hepimizde Allah’ın 99 ismi var..

Buna mukabil, her birimizin terkibinde bu isimlerin oranı farklı...

99 ham maddenin atıldığı kazanız ama; bu 99 ham maddenin birbirine oranı, her kazanda farklı!.

Her birimiz ayrı bir kazan sanki.

Birbirimizede hiç benzemeyiz, bu formül farkları dolayısıyle

Anlamaya çalışın ki, burada önemli olan senin doğuştan gelen özelliklerini aynen koruman değil; doğuştan gelen özelliklerini, Allah’a erecek bir biçimde değiştirmen...

Önemli olan nokta burası!..

Adam, kırk senedir “Allah” diyerek zikrediyor; kendinde hiç bir değişiklik yok. Bütün özellikleri aynen devam ediyor..

Bizim önerdiğimiz tarzda ise, zikir yapıp 3-5 ayda değişmeyen ise yok gibi

Niye?..

Gayet basit.. Ayarlar değişiyor.

Formülü değiştirip, katkı maddelerinin oranlarını farklandırdığın zaman, kazandaki boyanın rengi değişir. Değişmemesi mümkün değil!.

İşte bunun içindir ki bu Allah isimlerinin ve sıfatlarının zikri, kişide, inansa da inanmasa da 3-5 ay içinde çok büyük değişiklikler yapar.

Bu değişiklikler ne yönde olur?

Zikrettiği isimlerin manası yönünde

Eğer, “Fettah” ismini zikrediyorsan, sana birtakım yeni şeyler daha açılmaya başlar. Sana kapalı olan, çözemediğin konular, rahat anlaşılır hale gelir..

Eğer, “Mürid” ismini zikrediyorsan, eskiden yapamadığın, yapmakta başarısız kaldığın ya da zorlandığın bir çok şeyi yapabilir, başarır hale gelirsin

“Eskiden yapmayı çok istiyordum ama, yapamıyordum; ama şimdi, çok kolay yapıyorum” dersin. Çünkü irade kuvven arttı.

Bu zikirleri yapanların hepsi bir şeyler kazandı.

Bilmeden de zikir yapılır ama, bir şeyi anlayıp, idrak ederek yapmak elbette daha güzel

Biri taklit yolu, diğeri tahkik yolu

 

TÜM VARLIKTA MEVCUD OLAN İRADE

"SONSUZ VE SINIRSIZ"IN İRADESİDİR

 

O, Mürid`dir.. Yani, irade eden`dir… İradesi sınırsızdır Tüm varlıkta mevcut olan irade, Sonsuz ve sınırsız`ın iradesidir. Ancak bu irade onların her birinden esmâ terkiplerinin kapsamına göre ortaya çıkmaktadır!

Siz, bir birime dışarıdan baktığınız zaman, ondan çıkan iradeyi görerek, "irade-i cüzdür bu", dersiniz Fakat, çıkış noktasında gördüğünüz o irade, gerçekte, O, Tek olan, Küll olan iradenin, ta kendisidir! Musluktan akan suyun geldiği barajdaki sudan ayrı bir şey sanılması gibi

Çünkü, Mürid olan O, Sonsuz ve sınırsız`dır! Yani, İradesi sonsuz ve sınırsızdır. Sınırsız olan irade sınırlanamayacağı için, her bir birimdeki irade de, Sınırsız`ın iradesidir.

Selametle



·xxxGOKERxxx·

·xxxGOKERxxx· resimleri

     4.Nis.2010 Pzr 10:40:34

Madem okumak zor geliyor buyrun bilgisayarınıza indirip dinleyin ,önyargısız olarak düşünerek dinleyip hayatınıza onagöre bir yön verirsiniz işallah

 

https://rapidshare.com/files/371789450/tekintakdiri.mp3.html

 

Not: bilmiyenler için linke tıklayıp açılan sayfada free user diyip geri sayımdan sonra bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

foruma paylaştığım bütün konular bir bütündür. Birini,ikisini yada bir kaç cümle veya konu okuyup hemen hüküm vermeyin lütfen

yapmanız gereken şayet elinizden geliyorsa hepsini değerlendirmeye çalışmaktır.

Selametle...



·Brut571·

·Brut571· resimleri

     16.Nis.2010 Cum 13:22:42
zikir yapan insanların teknolojiyi kullanması günah değil mi



·xxxGOKERxxx·

·xxxGOKERxxx· resimleri

     16.Nis.2010 Cum 13:50:52

·Brut571· :
zikir yapan insanların teknolojiyi kullanması günah değil mi

herşeye günah demişler dimi şunu yaparsan günah bunu yaparsan günah sizde haklısınız

ustura yararlı bir alet olabildiği gibi bir insanın ölümünede yol açar ,teknolojiyi hangi yönde ne için kullanıyorsun ona bir bak

zikir neden yapılır ,sende mevcut olan Allah özelliklerini açığa çıkarmak bu nispettede Allahı bu özellikleri ile bilip bulup tanıyabilmek için

Allahın bu isimleri hepimizde mevcut sen de ben de istisnasız herkesde,bundan dolayıda herkesin yapısı bir diğerinden farklıdır varlığındaki esma isimlerinin farklı oranlarda olmasından dolayı

inansanızda inanmasanızda zikir yaparsanız etkisini görürsünüz ,şayet bu konulara inanmayanlar varsa 3-4 ay bu isimler zikrine devam etsinler etkisini muhakkak görücekler

Selametle



GooDHuMaN

GooDHuMaN resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Eski Yıldız Ajanlar >·Articles· (MERT) i Yıldız Ajan Olarak Görmek İstermisiniz ?>
  20.Eyl.2009 Pzr 16:24:07

ADAMA SORMAZLARMI;
- SENDE KİMSİN BE ADAM ?



GooDHuMaN

GooDHuMaN resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >HERKES TELEFONUNA GELEN SON MSJ I YAZSIN:)))))>
  21.Tem.2009 Sal 23:07:34
Aşkım neden telefonun meşguldeydi çabuk cvp ver kiminle konuşuyodun?

Not:1543 üncü sevgilim


GooDHuMaN

GooDHuMaN resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >ßaşın SağoLsun B0dyguard Abii ...>
  9.Tem.2009 Per 19:49:15
Başın sağolsun B0dyguard...
<<1 2345678910>>