ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
3 Mayıs 2024, Cuma 13:11   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  HurremSuItaan> Forum Mesajları
    HurremSuItaan'e ait Toplam 4129 Forum Mesajı var
<<1...678910111213141516 17181920212223242526...100...200...300...400...413>>


HurremSuItaan

HurremSuItaan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Bakalım Film Kültürümüz Ne Durumda ? :))>
  16.May.2009 Cmt 18:31:59
fiogf49gjkf0d
Kill bilL


HurremSuItaan

HurremSuItaan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Spor >Genel Spor Muhabbeti >BJK 4-2 FB ( Kupa Finali )>
  14.May.2009 Per 00:32:23
fiogf49gjkf0d


HurremSuItaan

HurremSuItaan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Müzik, Vido Klip, Playlist, Konser >GEÇMİŞTEN BUGÜNE TAPTAZE..>
  12.May.2009 Sal 01:17:43
fiogf49gjkf0d
The Godfather in unutulmaz müziği ile aranjelenen, 1972 yapımı "Sevenlerin Kaderi" adlı parçayı dinlemenizi tavsiye ederim... Gönül Yazar yorumu ile Sevenlerin Kaderi...

Dinlemek için, turuncu bantdaki hoporlörün yanındaki ok işaretine tıklayınız...

Sevenlerin Kaderi


HurremSuItaan

HurremSuItaan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >ANNEM...>
  10.May.2009 Pzr 05:41:40
fiogf49gjkf0d

Anneler Günü, anneleri anmak ve onurlandırmak amacıyla tüm dünyada farklı zamanlarda kutlanan özel gün.

Anna Jarvis in kaybettiği kendi annesi için 1908 yılında başlattığı anma günü, 1914 yılında Kongrenin onayıyla Amerika çapında genişledi. Zamanla başka ülkelere de yayıldı.

Annelere armağan edilen bu özel gün Türkiye de 1955 yılından bu yana kutlanmaktadır. Türkiye de mayıs ayının ikinci pazar günü Anneler Günü olarak kutlanır. Bu evrensel günde, Dünyada milyonlarca anne, çocukları tarafından sevgi ve saygı ile anılır.

CANDAN ERÇETİN "Annem"


ANNE KALBİ
Delikanlı, katı
yürekli bir kızı sevmiş ve onunla evlenmek istemişti.Ancak kız,korkunç bir şart ileri sürerek:
-Senin sevgini ölçmek istiyorum,dedi.Bunun için de köpeğime yedirmek üzere bana annenin kalbini getireceksin.
Delikanlı,tüyler ürperten bu teklif karşısında ne yapacağını şaşırmış ve uzun bir tereddütten sonra hislerine mağlup olup annesini öldürmeye karar vermişti.Annesi,belki de durumu farkettiği için oğluna fazla direnmedi.Ve çocuk,annesini öldürerek kalbini bir mendile koydu.Delikanlı,kızın isteğini yerine getirmiş olmanın heyecanıyla yolda koşarken,ayağı bir taşa takıldı.Kendisi bir tarafa,mendil içindeki kalp bir tarafa fırladı.Canının acısından,ağzından ister istemez"Ah anacığım!"sözleri döküldüğünde annesinin tozlara bulanan ve hala soğumamış olan kalbinden bir ses yükseldi:
-Canım yavrum,bir yerin acıdı mı?

Anne bebek resimleri
Anneciğim
Ak saçlı başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!

Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!

Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için,
Beni de beraber al anneciğim!...
NECİP FAZIL KISAKÜREK



Küçük kız, kendini bildiği günden beri annesinden büyük bir şefkat görmüş ve ondan duyduğu sözlerle, pamuk prensesten daha güzel olduğuna inanmıştı. Ona göre; nur yüzlü ve badem gözlüydü. Bir tanecik yavrusuydu her zaman. Ama ilk okula başlayınca işler değişti. Arkadaşları onun hiç de güzel olmadığını, hatta çirkin bile sayıldığını söylemekteydi. Küçük kız, ilk önceleri onlara inanmadı çünkü herkes birbirini kıskanıyordu. Ama bir kaç yılda gerçeklerle yüzleşti. Annesinin bir pamuğa benzettiği yüzü, çiçek bozuğu bir cilde sahipti. "Badem" dediği gözleri ise şaşıydı. Vücudu da bir serviyi andırmıyordu. Demek ki, annesi
onu aldatmış ve yıllar yılı çekinmeden yalan söylemişti.
Genç kızın anne sevgisi, kısa bir süre sonra nefrete dönüştü. Evlenme çağına gelmiş olmasına rağmen yüzüne bakan yoktu. Üstelik de gözleri, bütün tedavilere rağmen düzelmiyordu. Genç kız, doktorların gizlice yaptığı konuşmalardan kör olacağını anladığında çılgına döndü ve kendisini hâlâ çocukluk yıllarındaki ifadelerle seven annesinin bu yalanlarına dayanamayıp evi terk etmeye karar verdi. Fakat annesi, uzak bir yerde iş bulduğunu söyleyerek ondan önce davrandı ve kazandığı paraları bir akrabasına gönderip, kızına bakmasını rica etti. Genç kız bir süre sonra görmez oldu. Karanlık dünyasıyla baş başaydı. Bu arada annesini hiç merak etmiyordu. Yalancıydı annesi, ölse bile bir kayıp sayılmazdı. Bir gün doktorlar, uygun bir çift göz bulduklarını söyleyerek kızı ameliyat ettiler.

Ancak o, gözünü açtığında yine aynı yüzü görmekten korkuyordu. Fakat kör olmak zordu. En azından kimseye yük olmazdı. Genç kız, ameliyat sonunda aynaya baktığında, müthiş bir çığlık attı. Karşısında bir dünya güzeli vardı. Gerçekten de harika bir kızdı gördüğü. yüzündeki bozukluklar tamamen kaybolmuştu. Çok kemerli olan burnu düzelmis, kepçe kulakları normale dönmüş ve yaban otlarını andıran saçları, dalga dalga olmuştu. Genç kız, yanındaki yaşlı doktora sevinçle sarılarak: "Sanki yeniden dünyaya geldim!" dedi. "Yüzümde hiçbir çirkinlik kalmamış, estetik ameliyatı siz mi yaptınız?" Yaşlı doktor: "Böyle bir ameliyat yapmadık kızım!."diye gülümsedi. Annenin bağışladığı gözleri taktık. Sen, onun gözünden gördün kendini!."




Sivas ın Suşehri ilçesinde doğuştan özürlü oğlunu 36 yıldır, tuvalet ihtiyacı dâhil tüm ihtiyaçlarını gideren anne Sariye Soylu.


Çin deki depremde enkaz altından çıkan bir anne ve yavrusu...


Evin telefonu sabaha karşı üç buçukta çaldı. Uyku sersemi adam telefonu açtı.
Telefondaki ses annesine aitti.
Telaşlandı, korktu başlarına bir şey mi gelmişti?
Annesi "nasılsın oğlum iyi misin?" diye sordu.
Oğlu şaşkın bir ifadeyle "iyiyim anne hayırdır bir şey mi oldu siz iyi
misiniz?" dedi.
Annesi "biz iyiyiz bir şeyimiz yok sadece sesini duymak istedim" dedi.
Oğlu da "anne bunun için mi aradın saat sabahın üç buçuğu yarın da
konuşabilirdik" diyince annesi de "rahatsız mı ettim oğlum?" dedi.
Oğlu "evet anne rahatsız ettin" diyince annesi "30 sene önce sen de beni bu
saatte rahatsız etmiştin, doğum günün kutlu olsun" dedi."



HurremSuItaan

HurremSuItaan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >KARA KALEM DEĞİL, TÜKENMEZ KALEM...>
  5.May.2009 Sal 00:40:48
fiogf49gjkf0d

Bu resimleri yapan Juan Francisco Casas... Eserlerinde sadece bildiğiniz tükenmez kalemi kullanıyor... İşte onlardan bir kaçı...














HurremSuItaan

HurremSuItaan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Müzik, Vido Klip, Playlist, Konser >GEÇMİŞTEN BUGÜNE TAPTAZE..>
  3.May.2009 Pzr 23:22:39
fiogf49gjkf0d

Sene 1967 de yapılmış bir şarkı... Hala taze ve güzelliği üzerinde olan bu parçayı Erkin Koray söylüyor... Bu şarkı belki bir yerlerde kulağınıza muhakkak çalınmıştır... Geçenlerde "Avrupa Yakası" dizisini izlerken dizinin bir sahnesinde Volkan ın duygu seli yaşamasına sebep olan, pek içli ve melankolik olan bu şarkının hala ne kadar güzel olduğunu düşünmeden geçemedim... Ve sizlerle paylaşmak istedim... Keyifle dinleyin.

Anma Arkadaş


A.R.O.G Filmini izlediyseniz bilirsiniz... Filmin bir sahnesinde Edip Akbayram ın "Kibar Gelin" şakısı kullanılınca, filmden sonra bu şarkı tekrar dillere düşmüştü...

Kibar Gelin


Ersen ve Dadaşlar ı biliyor musunuz?

Aman Tertip


Hani Hababam Sınıfı filmlerinde final yapılırken "Hababam Vokal Grubu" çıkar ya sahneye... İşte o sahnelerden birinde İnek Şaban dönemin yıldızı Rüçhan Çamay ın "Ne Haber" şarkısını seslendirir... İşte o şarkı...

Ne Haber


Türk sinemasının şımarık çocuğu Ferit (Tarık Akan) ve aşklarının fon müziği olan o şarkı... Füsun Önal, "Ah Nerede Vah Nerede"...

Ah Nerede Vah Nerede


Sene 1975... Eurovision şarkı yarışması ve sahnede 17 yaşında, üzerinde Rus yöresel kıyafeti ile bir Türk kızı... "Seninle bir dakika diyor" şarkısında ve 3 puanla sonuncu olsak da, bu şarkının yıllardır süren tazeliğini ve güzelliğini gölgelemiyor... Semiha Yankı ile...

Seninle Bir Dakika





HurremSuItaan

HurremSuItaan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >Cemil İpekçi: Kadın olsam türban takardım!>
  2.May.2009 Cmt 05:11:45
fiogf49gjkf0d
Eşcinsel bir muhafazakar...  Allah akıl fikir versin de, yaradılış özelliğini korusun...




HurremSuItaan

HurremSuItaan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >Minik kasketli kız ve Kötü kalpli LaserSail :)>
  19.Nis.2009 Pzr 03:34:43
fiogf49gjkf0d
Biraz "Kırmızı Başlıklı Kız", biraz da "Hansel ve Gratel" karışımı olmuş... Ama en önemlisi resimler, kombinasyon ve hikaye çok eğlenceli olmuş... Ellerine sağlık Whampires...


HurremSuItaan

HurremSuItaan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >ÖNCE ALAY ETTİLER, SONRA AYAKTA ALKIŞLADILAR...>
  18.Nis.2009 Cmt 20:40:43
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d


HELAL OLSUN SUZAN TEYZE!
Susan Boyle 47 yaşında... İskoçya nın fakir bir kasabasında yaşarken ölen annesinin isteği üzerine, İngiltere de "Popstar" yarışmasına katıldı... Bizim tabirimizle "Recep İvedik" görüntüsünün altında "Ajdar etkisi" beklenirken, sesi, yorumu ve performansıyla ayakta alkışlandı...

Sefiller müzikalinden "I dreamed a dream" şarkısının muhteşem bir versiyonunu söyleyerek bütün jüri üyelerini ve salondaki misafirleri sergilediği performansla şaşkına çeviriyor.

Susan Boyle, güçlü sesiyle büyük alkış alırken, sesinden etkilenen bazı jüri üyeleride ağlıyor. Ayrıca yerel bir kilisede çalışan popstar adayı, hiç evlenmediğini ve öpüşmediğini de anlatıyor. Bu olanlardan sonra ingiltereli müzik yapımcıları Susan Boyle nin peşine düşmüş ve popstar adayının  videoları Youtube da sayıları 2 milyona varan kişi tarafından izlenmiş şu ana kadar.

Video İngilizce... Zaten Türkçe olmasına da gerek yok, hareketlerden herşey anlaşılıyor... 

Video için tıklayınız!



HurremSuItaan

HurremSuItaan resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >MİMAR SİNAN KİM?>
  15.Nis.2009 Çar 12:50:10
fiogf49gjkf0d



MİMAR SİNAN (1490-1588)

Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğdu. Yavuz Sultan Selim zamanında devşirme olarak İstanbul’a getirildi. Zeki, genç ve dinamik olduğu için seçilenler arasındaydı. Sinan, At Meydanı’ndaki saraya verilen çocuklar içinde mimarlığa özendi, vatanın bağlarında ve bahçelerinde su yolları yapmak, kemerler meydana getirmek istedi. Devrinin mahir ustaları mahiyetinde han, çeşme ve türbe inşaatında çalıştı. 1514’te Çaldıran, 1517’de Mısır seferlerine katıldı. Kanunî Sultan Süleyman zamanında yeniçeri oldu ve 1521’de Belgrad, 1522’de Rodos seferinde bulunarak atlı sekban oldu. 1526’da katıldığı Mohaç Meydan Muharebesinden sonra sırası ile acemi oğlanlar yayabaşılığı, kapı yayabaşılığı ve zenberekçibaşılığa yükseldi.

1532’de Alman, 1534’de Tebriz ve Bağdat seferlerinden dönüşte “Haseki” rütbesi aldı. Bağdat seferinde Van Kalesi Muhasarasında, göl üzerinde nakliyat yapan kalyonlara top yerleştirdi.

Korfu, Pulya (1537) ve Moldovya (1538) seferlerine katılan Mimar Sinan, Moldovya (Kara Buğdan) seferinde Prut nehri üzerine onüç günde kurduğu köprü ile Kanunî Sultan Süleyman’ın takdirini kazandı. Aynı sene başmimarlığa yükseldi.

Mimar Sinan, katıldığı seferlerde Suriye, Mısır, Irak, İran, Balkanlar, Viyana’ya kadar Güney Avrupa’yı görüp mimari eserleri inceledi ve kendisi de birçok eser verdi. İstanbul’da devrin en meşhur mimarları ile Bayezid Camii’nin ustası Mimar Hayreddin ile tanıştı.

 

Bazı Eserleri
Sinan’ın mimarbaşılığa getirilmeden evvel yaptığı üç eser dikkat çekicidir. Bunlar Halep’de Hüsreviye Külliyesi, Gebze’de Çoban Mustafa Paşa Külliyesi ve İstanbul’da Hürrem Sultan için yapılan Haseki Külliyesi’dir.

Mimarbaşı olduktan sonra verdiği üç büyük eser, O’nun sanatının gelişmesini gösteren basamaklar gibidir. Bunların ilki, Şehzadebaşı Camii ve Külliyesidir. Külliyede ayrıca imaret, tabhane (mutfak), kervansaray ve bir sokak ile ayrılmış medrese bulunmaktadır.

Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir. Yirmiyedi metre çapındaki büyük kubbe, zeminden itibaren tedricen yükselen binanın üzerine gayet nisbetli ve ahenkli bir şekilde oturtulmuştur. Sükûnet ve asaleti ifade eden bu sade ve ahenkli görünüşü ile Süleymaniye Camii, olgunlaşmış bir mimariyi temsil etmektedir.Sekiz ayrı binadan meydana gelen Süleymaniye Camii ve Külliyesi, Fatih’ten sonra şehrin ikinci üniversitesi olmuştur.

Mimar Sinan’ın en güzel eseri, seksen yaşında yaptığı Edirne Selimiye Camii’dir. Selimiye’nin kubbesi, Ayasofya kubbesinden daha yüksek ve derindir. 31,50 metre çapındaki kubbe, sekizgen şeklindeki gövde üzerine oturmuştur. Üç şerefeli ince minarelerine üç kişi aynı anda birbirini görmeden çıkabilmektedir.Sinan bu camiin ustalık eseri olduğunu ve bütün sanatını Selimiye’de gösterdiğini belirtmektedir.

Mimar Sinan, gördüğü bütün eserleri büyük bir dikkatle incelemiş, fakat hiçbirini aynen taklid etmeyip, sanatını devamlı geliştirmiş ve yenilemiştir. Eserlerindeki sütunlar, duvarlar ve diğer kısımlar taşıdıkları yüke mukavemet edebilecek miktardan daha kalın değildir. Kullandığı bütün mimari unsurlarda bu hesap dikkati çeker.

Mimar Sinan aynı zamanda bir şehircilik uzmanıdır. Yapacağı eserin, önce çevresini tanzim ederdi. Yer seçiminde de büyük başarı göstermiş ve eserlerini, çevresine en uygun tarzda yerleştirmiştir.

Bilinen eserleri: 84 camii, 53 mescid, 57 medrese, 7 darülkurra, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa, 5 su yolu kemeri, 8 köprü, 20 kervansaray, 35 saray, 8 mahzen, 48 hamam olmak üzere 364 adettir.

Depreme Dayanıklı
Mimarın çok sayıdaki eserini inceleyenler, Sinan’ın depreme karşı bilinen ve gereken tüm tedbirleri aldığını söylemekteler.Bu tedbirlerden biri, temelde kullanılan taban harcıdır.Sadece Sinan’ın eserlerinde gördüğümüz bu harç sayesinde, deprem dalgaları emilir, etkisiz hale gelir. Yine yapıların yer seçimi de ilginç. Zeminin sağlamlaşması için kazıklarla toprağı sıkıştırmış dayanak duvarları inşa ettirmiş.Mesela Süleymaniye’nin temelini 6 yıl bekletmesi, temelin zemine tam olarak oturmasını sağlamak içindir.

Mimar Sinan, yapılarında ayrıca drenaj adı verilen bir kanalizasyon sistemi de kurmuştur.Drenaj sistemiyle yapının temellerinin sulardan ve nemden korunarak dayanıklı kalması  öngörülmüştür. Ayrıca yapının içindeki rutubet ve nemi dışarı atarak soğuk ve sıcak hava dengelerini sağlayan hava kanalları kullanmış. Bunların dışında yazın suyun ve toprağın ısınmasından dolayı oluşan buharın, yapının temellerine ve içine girmemesi için tahliye kanalları kullanmıştır. Buhar tahliye ve rutubet kanalları drenaj kanallarına bağlı olarak uygulamaya konulmuştur.

İşte Sinan’ın eserlerini inceleyen ve birçoğunu da restore eden Mimar Abdülkadir Akpınar’ın söyledikleri:

“Karşılaştığım bir özellikten dolayı gözlerime inanamadım. Sinan’ın eserlerinde en ufak bir çıktı ve desen dahi tesadüf değil. Renklere bile bir fonksiyon yüklenmiş. Çünkü yapıyı herşeyi ile bir bütün olarak ele almış. Bütün ölçülerini ebced hesabına göre yapmış ve bir ana temayı temel  almış. Ölçülerini asal sayıya göre yapmış ve onun katlarını baz almış. İlmini din ile bütünleştirip mükemmel eserler ortaya koymuş. Örneğin SinanKur’an-ı Kerim’de geçen “Biz dağları yeryüzüne çivi gibi gömdük...” ayetinden etkilenerek yapılarının yer altındaki kısmını ona göre inşa etmiş. Yapıları hislerine göre değil, matematiksel olarak oluşturmuş. Bugünün teknolojisi bile Sinan’ın yapmış olduğu bazı uygulamaları çözemiyor. Küresel ve piramidal uygulamalarının bir başka benzeri daha yok. Ama bunların hepsi estetik sağladığı gibi yapının sağlamlığını da pekiştirmiştir.

MİMAR SİNAN TÜRBESİ

Süleymaniye Camii nin eski ağalar kapısının karşı köşesinde, yol ayrımında üçgen bir alandadır. Önde som mermerden yapılmış bir sebil görülmektedir. Sebilin arkasındaki ufak mezerlıkta 6 sütunlu, üstü örtülü ve etrafı açık türbede Mimar Sinan ın mezarı bulunmaktadır. Türbesini ölümünden az önce kendisi yapmıştır. 1933 yılında Mimar Vasfi Egeli tarafından restore edilmiştir. Sandukanın uçları ile üzerindeki burma kavuk, mermerdendir. Sokağa bakan demir parmaklıklı bir pencereden türbe görünür.

ESERLERİNDEN BAZILARI

Azapkapi Sokullu
Mehmet Pasa Camii



Cebeciköy Su Kemerleri


Edirne Rüstem Paşa Kervansarayı


Edirne Mihrimah Sultan Camii


Erzurum Lala Mustafa Paşa Camii


Eyüp, Zal Mahmut Paşa Camii


Gebze Coban Mustafa Pasa Camii


Kilic Ali Pasa Camii


Konya Karapinar II Selim Camii


Manisa Muradiye Medresesi


Tekirdag Rustem Pasa Camii


Topkapı Sarayı


Süleymaniye Camii


Selimiye Camii


Ayasofa Camii


Büyükçekmece Köprüsü

<<1...678910111213141516 17181920212223242526...100...200...300...400...413>>