ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
15 Mayıs 2024, Çarşamba 11:27   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  JollyJumper> Forum Mesajları
    JollyJumper'e ait Toplam 109 Forum Mesajı var
<<12345678 91011>>


JollyJumper

JollyJumper resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Google`da çalışmak için çözmeniz gereken zeka soruları...>
  12.Ara.2009 Cmt 12:32:34
11 milyar dolara yakın ciro, 3 milyar doları geçen net kâr... Hiçbir kullanıcısından hiçbir hizmeti için para istemeyen Google internet dünyasının en çok kazanan operasyonu olma özelliğini yıllardır koruyor.

Tepe takımın personel prensipleri ilk günden bu yana değişmiş değil: sadece en iyilerle çalışmak.


Firma işe alım öncesi yaptığı zorlu görüşmelerle meşhur. İşe alınabilmek içinse mülakatlarda bir kişinin bile hakkınızda olumsuz görüş bildirmemesi gerekiyor. Başta ABD olmak üzere birçok ülkede araştırmalarda gençlerin ilk çalışmak istediği şirket olarak çıkan Google`ın mülakat öncesi testleri bile yeteri kadar zorlu. İşte sizin için seçtiğimiz birkaç örnek:


Bir otobüse kaç golf topu sığar?

Bozuk para boyutuna ininceye kadar sıkıştırıldınız ve kütleniz orantısal yoğunluğunuzu koruyacağınız kadar ufaldı. Ardından bir kıyıcı (blender) içine atıldınız ve 60 saniye içinde çalışmaya başlayacak. Ne yapardınız?

Veritabanının ne anlama geldiğini sekiz yaşındaki kuzeninizin anlayacağı bir şekilde açıklayın.

Saatin akrep ve yelkovanı günde kaç kere üst üste gelir?

A noktasından B noktasına ulaşman gerek ama başaracağın kesin değil. Ne yaparsın?

Dolabında o kadar çok tişört var ki seçmekte zorlanıyorsun. Daha kolay seçim yapmak için ne yaparsın?

Bir köyde her 100 evli çiftin birinde koca, karıyı aldatıyor. Her kadın kendi kocası dışında hangi erkeğin aldattığını biliyor. Köyde zina yasak ve kadına kocasının aldattığını ispatladığı anda öldürme yetkisi veriyor. Hiçbir kadın bu kurala karşı koyamıyor. Bir gün kraliçe köyü ziyaret ediyor ve en azından bir erkeğin zina yaptığını söylüyor. Ne olur?

Hep erkek çocuk istenen bir köyde aileler erkek çocuk doğuncaya kadar doğurmaya devam ediyor. Erkek doğarsa da artık çocuk yapmıyor. Bu köyde kızların erkeklere oranı ne olabilir?

Bir otoyolda 30 dakika içinde bir araca rastlama oranı yüzde 0,95 ise
10 dakikada rastlama oranı nedir?

Kolundaki saat 03:15. Akrep ve yelkovanın açısı kaçtır? (Sıfır değil!)

Dört kişi gece karanlığında bir ip köprüden geçmek zorunda. Ancak sadece bir el fenerleri var ve içindeki pil 17 dakika yetecek. Köprü aynı anda iki kişiden fazla taşıyacak kadar sağlam değil ve el feneri olmadan geçmek için çok tehlikeli. Her kampçının geçiş hızı da farklı. Bir 1 dakikada, diğeri 2 dakikada, diğeri 5 ve en yavaşı 10 dakikada geçebiliyor. Nasıl olur?

Bir partidesin. Sen ve arkadaşınla birlikte 10 kişi var. Arkadaşın seninle aynı gün doğmuş her kişi için 1 dolar vermek üzere bahse giriyor. Ama bulamadıkların için de 2 dolar alacağını söylüyor. Bu bahse girer miydin?

Dünyada kaç piyano akortçusu var?

Aynı boyda sekiz topun var. Hepsi aynı ağırlıkta ancak bir tanesi biraz daha ağır. Bir terazide sadece iki defa tartarak hangi topun daha ağır olduğunu nasıl bulabilirsin?

5`ten 1`e doğru azalan rütbelerle beş korsanın var. En rütbeli korsan toplam 100 altının nasıl bölüşüleceğine karar verme hakkına sahip. Ancak diğerleri de onun kararına oy veriyor ve yarısından azından oy alırsa öldürülüyor. Kendi payını en fazla tutup hayatta kalması için nasıl bir paylaşım yapmalı? (İpucu: Korsanlardan biri altının yüzde 98`ini alır)


JollyJumper

JollyJumper resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >Yüzsüz Hırsız>
  12.Ara.2009 Cmt 02:08:14

Bizim memlekette olsa 2 dk da salarlardı diyorsunda, Meksika`da sokaklardan, caddelerden hergün ceset fışkırıyor, hergün faili meçhul cinayetler meydana geliyor, uyuşturucu çetesi adım başı heryer, Türkiyeyle kıyaslanak ülke değil meksika..



JollyJumper

JollyJumper resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >BÜLENT ARINÇ DTPNİN AVUKATI GİBİ....!!!>
  12.Ara.2009 Cmt 01:51:10

Bence; Bülent Arınç bu ülkenin en doğru dürüst insanlarından biridir...Ayrıca ben bu sözleri onun söylediğine inanmıyorum...



JollyJumper

JollyJumper resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity nedir ne değildir? >5. CCTAVLA TURNUVASI>
  11.Ara.2009 Cum 23:41:31

TEBRİKLER EMRE



JollyJumper

JollyJumper resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >Ya bıyıksız olsalardı:))>
  11.Ara.2009 Cum 22:51:47



JollyJumper

JollyJumper resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >İki arkadaş..>
  11.Ara.2009 Cum 20:32:08

Iki tane çok iyi arkadas varmis. Bunlar üniversite yillarinda tanismislar. Okul bitince biri memleketine yani mardine gitmis, digeri isi Istanbul`da kalmis.
Istanbullu bir gün mardine gitmis arkadasini ziyaret etmek için. Arkadasinin evinde kalirken binada bir kiz görmüs. Arkadasina sormus ve o da onun komsunun kizi oldugunu söylemis. Istanbullu geri dönmek zorunda kalmis. Mardinli isi ayarlamis ve Istanbullu gelip o begendigi kizla evlenmis. Bir zaman sonra Mardinlinin isleri bozulmus. Tek çare, otobüse atlamis ve durumu çok iyi olan arkadasinin yanina gitmis. Sirketin kapisindan girmis ve dogruca sekretere çikmis. Adini vermis ve odaya girmek için hazirlanmis. Sekreter onu engellemis ve patronun böyle birini tanimadigini söylemis. Mardinli çikmis disari. Battigina mi yansin, arkadasindan yedigi kaziga mi yansin, dolanip durmus.
Yolda bir ihtiyar bunu durdurmus. Ne derdinin oldugunu sormus. Önce birsey söylememis ama sonra bütün olayi anlatmis. Yasli adam, "Ben yasliyim ve miras birakacak hiç kimsem yok. Senin istedigin parayi ben vereyim sana. Ama borç olarak degil. Sanki benim oglummussun gibi. Zaten hiç oglum olmadi" demis .Önce kabul etmemis mardinli, sonra israra dayanamamis. Memleketine dönmüs. Islerini düzeltmis ve ülkenin sayili zenginleri arasina katilmis.
Bir gün bir davete katilmak için Istanbula geçmis. Orada eski arkadasina rastlamis. Ne kadar kaçinsalar da bir araya gelmek zorunda kalmislar. Ve aralarinda söyle bir konusma geçmis:
-O gün zor durumdaydim. Yanina geldim. Ama beni taninamazliktan geldin. Niye?
-O gün benden çiktiktan sonra yasli bir adama rastladin degil mi?
-Evet. Sen nereden biliyorsun bunu?
-O benim babamdi. Senin geldigini duyunca durdum düsündüm. Eger sana borç verseydim. Ömür boyu karsimda boynu bükük kalacaktin. Bunun olmasini istemedim. Bu yüzden hemen pesinden babami gönderdim. Babamin sana verdigi para benim paramdi.
-Himmm. Senin karin var ya
-Evet
-Benim nisanlimdi...



JollyJumper

JollyJumper resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Borcum vardı...>
  11.Ara.2009 Cum 20:22:21

Oldukça yaşlı bir adam ,kendisi gibi kamburalaşıp yere yanaşmış bir ağacın altında ağlıyordu. Biraz önce irikıyım bir genç yanına sokulmuş ve kendisinden içki parası istedikten sonra bir de tokat atmıştı. Yaşlı adamın yere yıkıldığını görenler, hemen yardımına koşup:

- Geçmiş olsun dede ,dediler. O serseri ne istedi ki senden?

Adamcağız bir şey olmamış gibi toparlanmaya çalışırken:

- Eski bir borcum vardı, onu istedi , dedi. Yapması gerekeni yaptı sadece...

Çevresindekiler, ihtiyar adamı yerden kaldırdıktan sonra eline bastonunu tutuşturup aceleyle işlerine koşuştular. Herkes ayrıldığında, hadiseyi başından beri görmüş olan bir delikanlı onun koluna girerek:

- Fazla hırpalandınız, dedi. Ağacın gölgesinde biraz oturalım mı?

Yaşlı adam yorgun bakışlarını yukarıya yöneltip :

-Benim bu ağacın altında dinlenmeye hakkım yok yavrum dedi. Ölünceye kadar da olmayacak.

Delikanlı, söylenenden bir şey anlamamıştı. Meraklı gözlerle kendisine bakarken, onun tekrar hıçkırıklara boğulduğunu farketti.

Yaşlı adam ,iniltiye benzeyen bir sesle:

- Elli yıl kadar önceydi,diye devam etti. Rahmetli babamı,sigara parası almak için bu ağacın altında azarlamıştım. Yani biraz önce evladımın beni dövdüğü yerde.

Delikanlı ne diyeceğini bilemedi ve şimdi biraz daha bitkin görünen ihtiyarın sakinleşmesini bekledikten sonra, onu arabayla evine bırakmayı teklif etti.

Adam, titrek adımlarla yoluna koyulurken:

- Evim oldukça uzaklarda yavrum. Ama ben yürüyerek gideceğim oraya. Babamın da onu azarladıktan sonra, üzüntüsünden yayan döndüğü gibi. Hem şehir dışındaki kabristana uğrayıp bir Yasin le öpeceğim ellerinden...



JollyJumper

JollyJumper resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Dijital Yaşam >Bilgisayar Donanım - Yazılım >Visual basic (pc programcılığı için)>
  11.Ara.2009 Cum 20:14:08

Aslında adı ve göründüğü gibi kolay değildir en azından benim için zar zor `DD` almıştım bu dersten:)



JollyJumper

JollyJumper resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Yeni bir dünya..>
  11.Ara.2009 Cum 19:59:45

Anne rahmine düşen ikiz kardeşler önceleri her şeyden habersizmiş. Haftalar birbirini izledikçe onlar da gelişmişler. Elleri, ayakları, iç organları oluşmaya başlamış. Bu arada, etraflarında olup biteni fark etmeye başlamışlar. Bulundukları rahat, güvenli yeri tanıdıkça mutlulukları artmış. Birbirlerine hep aynı şeyi söylüyorlarmış:

`Anne rahmine düşmemiz, burada yaşamamız ne harika değil mi? Hayat ne güzel şey be kardeşim!`

Büyüdükçe, içinde yaşadıkları dünyayı keşfe koyulmuşlar. Öyle ya, hayatın kaynağı neymiş? İşte bunu araştırırken, karşılarına anneleriyle onları birbirine bağlayan kordon çıkmış. Bu kordon sayesinde, hiçbir zahmet çekmeden, güven içinde beslenip büyütüldüklerini tesbit etmişler. `Annemizin şefkati ne kadar büyük! Bize bu kordonla ihtiyacımız olan her şeyi gönderiyor.`

Artık aylar birbiri ardınca geçiyor, ikizler hızla büyüyor, diğer bir deyişle `yolun sonu`na yaklaşıyorlarmış. Bu değişiklikleri hayretle gözlemlerken, bir gün gelip bu güzelim dünyayı terk edeceklerinin işaretlerini almaya başlamışlar.

Dokuzuncu aya yaklaştıklarında, bu işaretleri daha kuvvetli hissetmeye başlamışlar. Durumdan telaşlanan ikizlerden birisi diğerine sormuş:

`Neler oluyor? Bütün bunların anlamı nedir`

Öteki daha sakin ve aklı başındaymış. Üstelik, bulundukları bu dünya çoğu zaman ona yetmiyor; duyguları daha geniş bir âlemi arzuluyormuş. O cevap vermiş:

`Bütün bunlar, bu dünyada daha fazla kalamayacağız anl..... geliyor.` Ve eklemiş: `Buradaki hayatımızın sonuna yaklaşıyoruz.`

`Ama ben gitmek istemiyorum` diye haykırmış kardeşi. `Hep burada kalmak istiyorum.`

`Elimizden gelen bir şey yok. Hem, belki doğumdan sonra hayat vardır.`

`Bize hayat sağlayan kordon kesildikten sonra bu nasıl mümkün olabilir ki?` diye cevaplamış öteki. `Bize hayat veren kordon kesilirse nasıl hayatta kalabiliriz, söyler misin bana? Hem, bak bizden önce başkaları da buraya gelmiş ve sonra da gitmişler. Hiçbirisi geri gelmemiş ki bize doğumdan sonra hayat olduğunu söylesin. Hayır, bu her şeyin sonu olacak.`

Bütün bunları söyledikten sonra eklemiş:

`Hem, belki de anne diye birşey de yok!`

`Olmak zorunda` diye itiraz etmiş kardeşi. `Buraya başka türlü nasıl gelmiş olabiliriz, nasıl hayatta kalabiliriz ki?`

`Sen hiç anneni gördün mü?` diye üstelemiş öteki. `O belki de sadece zihinlerimizde var. Bir annemiz olduğu düşüncesi bizi rahatlattığı için onu belki de biz uydurduk.`

Böylece, anne rahmindeki son günleri derin sorgulamalar ve tartışmalarla geçmiş.

Sonunda doğum anı gelmiş çatmış. İkizler dünyalarını terk ettiklerinde gözlerini başka bir dünyaya açmışlar ve sevinçten ağlamaya başlamışlar.


Çünkü gördükleri manzara hayallerinin bile ötesindeymiş.



JollyJumper

JollyJumper resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Avucunuzdaki kelebek...>
  11.Ara.2009 Cum 19:35:53
Zamanın birinde iki tane kız kardeş varmış, nasıl akıllılarmış anlatamam.
Etrafındaki ve okuldaki tüm bilgi onlara yetmez olmuş.
Bir gün anneleri onları dağdaki bilge adama götürmeye karar vermiş. Kızlar,
bilge adamla karşılaşınca ona sorular sormaya başlamışlar. Bilge
adam bütün soruları doğru cevaplamış: kızlar çok sevinmişler ve
annelerinden eğitimleri için bir süreliğine izin isteyerek bilge adamın
yanında kalmışlar.
Sordukları soruların hepsinin cevabı doğruymuş. Bir süre çok mutlu
olmuşlar: ama sonra sıkılmaya başlamışlar, "Bilgenin bilemeyeceğ bir soru
bulmamız lazım" diye düşünmüşler. Kızlardan biri bir gün" Buldum! " diye
sevinmiş."
İki elimin arasında bir kelebek koyacağım ve bilge adama soracağım "
Avucumun içinde bir kelebek var. Canlı mı, ölü mü? " " Ölü" derse kelebeği
bırakacağım. canlı derse avucumu hafifçe bastıracağım.
Her ne derse cevabı bilemeyecek.
Kızlardan birisi kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatmış.
(Şimdi lütfen siz de yapın. Avuçlarınız birbirine bakacak şekilde
ellerinizi birleştirin ve uzatın. Ben açın deyinceye kadar da açmayın). Ve
sormuş:
"Avucumun içinde bir kelebek var: canlı mı, ölü mü?
Bilge adam cevap vermeden önce uzun süre kızın gözlerine bakmış, bakmış ve
cevaplamış:
"Senin ellerinde kızım. Senin ellerinde........."

Şimdi bakın hayatınıza ve mutluluğunuza..
Nerede mi?
Açın avucunuzu..
Sizin ellerinizde: Tam avucunuzun içinde .
<<12345678 91011>>