30 MART bir tarihti, yaşandı ve milletimizce görüldü. Şimdi yaşanan bu durumu tahlil etmek, dersler çıkarmak ve tedbir geliştirmek gereklidir. Bizler bu mektubu kaleme alırken şunu çok net görüyoruz ki; seçim öncesi tahmin ve söylemlerimiz aynen tutmuş durumdadır. Bizi hayalperestlikle suçlayanlar maalesef kendilerinin ne kadar hayalperest olduklarını görmüştür umarız.
Yaptığımız basın açıklamaları ortadadır. Biz, ülkeyi yangın yerine çeviren, bölücülüğü meşrulaştıran, devletin kuruluş felsefesine savaş açmış, adalet sisteminin canına ot tıkayan, dış politikada iflas etmiş, devleti terör örgütleri seviyesine düşüren, ekonomiyi sıcak para politikası ile günü birlik idare eden ve bu sebeple ülkeyi yıkıma sürükleyen, daha da vahimi yalan ve hırsızlıkta dünya rekoruna koşan bu hükümeti yıkmanın tek yolunun düzeni değiştirmek olduğunu söylemiştik. Bunu muhalefeti işgal etmiş iki partinin genel merkez ve taşra yönetimlerine bakarak söylemiştik. Ve Tek Umut HEPAR sloganı ile yola çıkmıştık. Görüyoruz ki ülke tam da tarif ettiğimiz noktada çakılı kalmış vaziyette.
Oysa 29 Mart günü bizi haksız görenlerin sayısı o kadar fazlaydı ki sesimizi duyuramadık. İnsanlara siz güçlü gördüğünüze değil doğru gördüğünüze yönelin derken aslında bu durumdan çıkışın yolunu gösteriyorduk. Fakat milletimiz kulaklarını tıkamış 2009 ve 2011 seçimlerinde olduğu gibi alışkanlıklarını sürdürmüş ve oylar bölünmesin parolası ile yine kabak karpuza şükretmiş durumdadırlar. Yine uyarıyoruz önümüzdeki genel seçimlerde de aynı taktikle sandığa gidilirse yine hezimet yaşanacaktır. Bu uyarıları dikkate almayanlar maalesef gözlerini acıya açacaklardır. Ülkenin kaosa sürüklendiği apaçık ortadadır.
Değerli yurttaşlar yerel seçim sonuçları iyi tahlil edilirse görülecektir ki; millet yolsuzluklarla çamura bulanmış, ellerinden ve dillerinden pislik akan bir partiyi bu iki muhalefet partisinden daha iyi görmektedir. Dünyanın başka bir yerinde olsa hezimet yaşaması gereken bir parti maalesef Türkiye’de açık ara farkla seçim kazanmıştır. Bu seçimi iktidar partisinin kazandığını söylemek hata olur. Bu seçimi hırsıza hırsız diyemeyen, tek tutarlı söylem bulamayan, oylar bölünmesinden başka bir siyasi taktik üretemeyen, insanları mevcut iktidardan daha iyi bir yönetim sergileyeceğine ikna edemeyen, strateji ve analiz yeteneği bulunmayan muhalefet partileri kaybetmiştir. Görülüyor ki 4 seçimdir aynı durumda olan muhalefet partileri yine ders almayacak ve yine kaybedecektir.
Maalesef bu iki muhalefet partisi seçim öncesi her zaman olduğu gibi seçmenin nabzını tutamamıştır. Cemaat ve iktidar kavgasından medet umup iktidarın oy kaybedeceğini zannedip bu oyları kapma yarışına girmişlerdir. Oysa durumu sezip birlikte hareket etmiş olsalardı -ki millet bu talebi 1 yıldır dile getiriyordu- görünen o ki; muhalefet partileri 7’şer il daha kazanacaktı. Maalesef o kadar beceriksizler bunu bile başaramadılar.
Şimdi Aziz Türk Milletine şapkayı önüne alıp düşünmek kalıyor. 4 seçimdir beceriksizleri yüzünden iktidar partisine seçim kazandıran bu iki partiden medet ummaya devam mı edecekler yoksa bu işten bir çıkış noktası mı arayacaklar. Çıkış yolu açık ve net. Türkiye de düzen partilerinin dışında, olacakları sezen ve bu olacaklara daha 3-4 yıl önce önlemlerini sıralayan tek bir lider tek bir parti var. Milletin bu partiyi desteklemekten il-ilçe örgütlerine, bu örgütlerde vatan aşkı ile bin bir zorluğa göğüs geren gençlerine sahip çıkmaktan başka çıkar yolu yoktur. Aksi takdirde mukadderat gerçekleşecektir.
Karar da, vicdan da milletindir.
yapmayın gözünüzü seveyim