ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
3 Mayıs 2024, Cuma 12:41   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  RestlessOblivion> Forum Mesajları
    RestlessOblivion'e ait Toplam 2639 Forum Mesajı var
<<1...100...190191192193194195196197198199200 201202203204205206207208209210...264>>


RestlessOblivion

RestlessOblivion resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Klavye Tuşlarıyla Kaplı Araba>
  22.Haz.2007 Cum 02:39:25
fiogf49gjkf0d

Hiç de üşenmiyorlar böyle şeylere











RestlessOblivion

RestlessOblivion resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Tarih Boyunca Uygulanmış En Korkunç İdamlar (Hassas Olanlar Okumasın)>
  22.Haz.2007 Cum 02:14:09
fiogf49gjkf0d
İspanyol eşeği: Mahkum, eşek biçiminde yapılmış bir kütük düzeneğe oturtulur, ayaklarına giderek artan ağırlıklar bağlanırdı. Sonunda mahkum ikiye bölünerek ölürdü.

Toptan atılma: Bazen mahkum, bir topun ağzına bağlanır ve top ateşlendiğinde mermi kişinin bedeninin içinden geçerdi. Bazen de mahkum büyük bir topun içine mermi niyetine yerleştirilir, sıkıştırılmış barut ateşlendiğinde paramparça olurdu.

Tekerlek: Tekerlekler çok değişik biçimlerde kullanıldı. Örneğin, kişi özel yapılmış dev bir tekerliğin dış kenarına bağlanıyor ve sivri kazıkların ya da bir tepenin üzerinden aşağı yuvarlanıyordu.

Demir kadın: Kadın biçiminde, bir insanın ancak sığacağı büyüklükte yapılan tabutların içi sivri demirlerle donatılıyor. Mahkum bu tabutun içine konularak kapağı kapatılıyor.

Sarkaç: Kişi bir masaya sırtüstü yatırılıp bağlanıyor. Çok büyük, ağır ve keskin bir baltanın bağlandığı sarkaç mahkumun üzerinde sallanmaya başlıyor. Sarkacın ipi yavaş yavaş bırakılarak, her salınımda mahkumun bedeninin doğranması sağlanıyor.

Demir kap: İçine fareler doldurulan büyükçe demir bir kap, açık ağzı karın bölgesine gelecek şekilde mahkumun vücuduna yerleştiriliyor. Ardından bu kap ısıtılıyor. Fareler can havliyle mahkumun karnını kemirip kaçacak yer arıyor. Böylece mahkum iç organları fareler tarafından kemirilerek ölüyor.

Germe: Tarih boyunca mahkumların el ve ayakları bağlanarak gerdirmek yöntemiyle ölmesini sağlayan değişik mekanik yöntemler geliştirildi.

Böceklerle öldürme: Kişinin zemine sabitlenmesi, üzerine bal gibi tatlıların sürülmesi ve böcekler tarafından yenilmeye bırakılması gibi pek çok türü var.

Atlarla parçalama: Mahkum kol ve bacaklarından, 4 ayrı yöne koşturulacak olan atlara bağlanırdı. Ardından atlar koşturulurdu.

Kafa kesme: Bu infaz yöntemi 16 ve 17′nci yüzyılda Avrupa’da ölüm cezasının en insancıl yolu olarak kullanılmıştır. 1789 Fransız devriminde ise kafa kesmek için Giyotin adlı özel alet geliştirildi. Giyotin, Fransa’da uzun yıllar kullanıldı.

Öldüresiye dövme: Bu yöntemin son örneği, sahipleri tarafından ölünceye kadar dövülen Amerikalı kölelerdir.

Kaynatma: Ortaçağ’da popüler olan yöntem. İnsanlar bağlanarak, ağır ağır ısıtılan dev kazanlarda haşlandı.

Gömme: Çağlar boyunca tüm dünyada yaygın olarak kullanıldı. Örneğin, Hindistan’da kadınlar boyunlarına kadar kuma gömüldü ve kafası güneşte pişmek üzere terk edildi. Arap ülkelerinde de yaygın biçimde kullanıldı.

Yakma: Avrupa’da inançsızlar, cadılar ve iffetsiz kadınlara engizisyon döneminde sıklıkla uygulanırdı. Mahkum bir kazığa bağlanır ve çevresinde ateş yakılırdı.

Vahşi hayvanlara atılma: İlk Hristiyanlar aslanlara atılıyordu.

Deri yüzme: Keskin bir bıçakla canlı canlı suçlunun tüm derisi yüzülüyordu. Deri solunumu duran mahkumu acılı ve uzun bir ölüm bekliyordu.

Parçalanma: Mahkum henüz canlıyken balta, satır ya da testerelerle parçalara ayrılıyordu. Arap ülkelerinde 20′nci yüzyılda bile biçimde uygulandı. En son Suudi Arabistan yetkilileri, 1987 yılında Kabe’yi basan bir grubu bu şekilde öldürdü.

Kazığa oturma: Bilek kalınlığında bir kazık, mahkumun kuyruk sokumundan başlayarak ensesine kadar sokulurdu. Kazığın omurilik ve iç organlara zarar vermemesine özen gösterilirdi. Ardından kazık mahkumla birlikte dikilir ve mahkumun ölmesi günler sürerdi.

Demir sandalye/Demir yatak: Bu demir eşyalar iyice beslenmiş bir ateşle çevreleniyor ve bunların üzerindeki kişiler ölünceye kadar kızartılıyordu.

Boğma: Çok değişik biçimlerde kullanılmıştır. En yaygın olanı denizdir. Belki de en iyi bilinen varyasyonu cadı testidir. Su eğer kadını reddederse kadın yüzer. Bu da kadının suçlu olduğunu gösterir ve infaz edilirdi. Eğer su kadını kabul ederse kadın boğulur ve bu da kadının suçsuz olduğunu gösterir.

Zehir: İlginçtir ki zehir, infazın yaygın bir biçimi olmamıştır. Zehirin en çok tanınan kurbanı, baldıran zehirini içmeye zorlanan Sokrates’tir.

Ezme: Mahkum zemine yatırılır ve üzerine aşama aşama ağır taşlar yerleştirilirdi. Mahkumun nefessiz kalarak öldüğü bu yöntemde, cellat, ölüm zamanını istediği gibi uzatabilirdi.

Testereyle kesme: Suçlu testere ile ikiye bölünür.

Yüksekten atma: Mahkum yüksek bir uçurum ya da kale burcundan aşağı atılır.

Çuvala koyma: Suçlu yılan, akrep, kedi, köpek gibi hayvanlarla büyük bir çuvalın içine konurdu.

Aç bırakma: Kişi bir hücre ya da kafese konur ve yiyecek verilmez.

İki ağaçla ikiye ayırma: İki ağaç, birbirlerine doğru çekilir, mahkum bir kol ve bacağı bir ağaca, diğer kol ve bacağı da diğer ağaca bağlanırdı. Ağaçlar bırakılınca mahkum gerdirilmiş olur ve acı içinde ölürdü.

Garotte: Askı ve idamın karışımı bir yöntem. Bir ucu duvara tutturalan ipin diğer ucuda mahkumun boynuna dolanır. Mahkum itilerek, çekilerek ya da ayakları kaldırılarak boğulur.

Sürükleme: Kişi bir ata bağlanır ve ölene kadar sürüklenir.

Su veya civa ölümü: Mahkum ölünceye kadar su veya civa içmeye zorlanır.

Okla vurma: Vikingler tarafından uygulanmıştır. Acıyı uzatmak için ölümcül olmayan bölgeleri hedef almışlardır.

Taşlama: Kişi, ölene kadar taşlanır. Taşlamada, kişinin üyesi olduğu topluluk da bu taşlamaya yardımcı olurdu. Arap ülkelerinde yakın zamana kadar kullanıldı.

Yarma: Suçlu kendindeyken gövdesi açılır ve iç organlar tek tek çıkartılıp, kendisine gösterilirdi..


RestlessOblivion

RestlessOblivion resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >İstiklal Marşı nın Seçilmesi ve Diğer 6 Şiir>
  22.Haz.2007 Cum 01:55:49
fiogf49gjkf0d
3 Nisan 1920 günü Meclis açılmış. İstiklal Harbi başlamış. Ordularımız, Anadolu yu işgal edenlerle savaşıyor. Yunan ordusu Ankara yakınlarına kadar ilerlemiş. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa.
Meclis bu ortamda, yeni kurulan Türk Devleti için bir İstiklal Marşı hazırlatmak istiyor. 1920 yılı sonlarında bu amaçla bir şiir yarışması açılıyor.
Katılımcılara 6 ay süre veriliyor.
İstiklal Marşı yarışmasına bu süre içerisinde tam 724 şiir gönderiliyor. O zamanki adıyla Maarif Vekaleti, yani Milli Eğitim Bakanlığı, bu şiirleri değerlendirmek için bir komisyon kuruyor.
O dönemin Türkiye sinde böyle bir yarışma açacaksınız, bunu iletişim olanaklarının neredeyse sıfır olduğu bir ülkede herkese duyuracaksınız ve 724 şiir yarışmaya katılacak, zor iştir.
Bu şiirler tek tek okunuyor, içlerinden 6 şiir elemeyi geçip Meclis Matbaası tarafından bastırılıyor ve milletvekillerine dağıtılıyor.
Ayrıca kazanan şiir için 500 lira ödül var. O zaman için çok büyük bir para.
O sırada Maarif Vekili olan Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Ankara da yaşayan ve aynı zamanda milletvekili olan ünlü şairimiz Mehmet Akif (Ersoy) dan da bir şiir istiyor. Fakat doğrusunu isterseniz, Ersoy dan niçin şiir istendiğini bilmiyorum.
Elemeyi kazanan şiirler beğenilmemiş miydi, yoksa başka bir nedeni mi vardı?

***
Bunun üzerine Mehmet Akif Bey ‘‘Ben mebusum (milletvekiliyim), müsabakaya katılmam. Ayrıca bir şiir yazıp size veririm’’ diyor.
Evinde yazmaya başlıyor ve ‘‘kahraman ordumuza’’ ithaf ettiği şiiri bitirdiğinde, Maarif Vekaleti ne teslim ediyor.
Böylece yarışmaya 7. şiir de katılmış oluyor.
Müsabaka sonuçlanıyor. Mehmet Akif Bey in şiiri Meclis kürsüsünden Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey tarafından büyük bir coşkuyla okunuyor.
Büyük tezahürat ve alkışlar arasında ve oybirliği ile İstiklal Marşı olarak kabul ediliyor.

Tarih 12 Mart 1921
İstiklal Marşı şiiri kabul edildikten hemen sonra, kürsüden bir kez daha okunuyor ve bütün milletvekilleri bu kez ayakta dinliyor.

***

Meclis yetkilileri birkaç gün sonra Mehmet Akif Bey e 500 liralık para ödülünü vermeye geliyorlar. Almayı reddediyor.
‘‘Ben müsabakaya girmedim. Bu para benim hakkım değildir ve bana ait değildir’’ diyor.

(Bugünkü arsızların kulakları çınlasın!)

Meclis yetkilileri ısrar ediyorlar... ‘‘Bu parayı kasamızda tutamayız. Siz alın, isterseniz bir yere bağışlayın’’ diyorlar.
Mehmet Akif Bey bunun üzerine parayı alıyor ve hastanede yatmakta olan yaralı gazilerimize bağışlıyor.

***

Sevgili okuyucularım, bugün ve yarınki yazımda, size bu yarışmaya katılan ve elemeyi kazanan 6 şiiri vereceğim. Bunun ilginç olduğunu sanıyorum... Çünkü bu şiirleri hiçbir yerde bulamazsınız.
Hepsi de unutulup gitmiştir.
Bunları, o dönemde Meclis te memur olarak çalışmakta olan Mahir İz in 1975 yılında basılan ‘‘Yılların İzi’’ isimli kitabını okurken buldum.

1
Yıllarca altı cephede ateşle kanlara;
Türk ün hilâl-ü dinine düşman olanlara;
Ceddin o; Yıldırım gibi saldın zaman zaman
Yüksek başın eğilmedi bir art cihanlara

Ey kahramanlar ordusu, ey yıldırım-Şitab.
Göster cihan-ı mağribe bir kanlı inkılab

Ey mazi-i havariki bin destan olan;
Garbın zalam-ı zulmüne yüz yıl kılınç salan
Arslan yürekli ordu; demir giy; silah kuşan!
Zira hududu kapladı ateşle kan, duman.

Ey kahramanlar ordusu, ey yıldırım - Şitab,
Göster cihan-ı mağribe bir şanlı inkılab!

Arslan mücahid ordusu, ey haris-i salah
Destinde seyf-i hak gibi pek şanlı bir silah
Açtın sema-yi millete pür-nûr bir sabah.
Atî bizim... bizim artık vatan, zafer, felah.

Ey kahramanlar ordusu; ey yıldırım - Şitab.
Göster cihan-ı mağribe bir şanlı inkılab
MEHMET MUHSİN



2
Altı bin yıl efendilik yaptın,
"Kahraman Türk" idi cihanda adın.
Bir ateşten siperdin İslam a
Sönmeyen bir güneş gibi yaşadın.

Ey büyük ünlü milletim ileri!
Hasmına çiğnetme koş bu şanlı yeri!
Düşmanın bir cihansa dostun
Hak Hakkın elbette müstakil yaşamak

Atıl, ez, vur, senindir istiklâl
Ebedî parlasın şu al bayrak...
Ey benim şanlı milletim ileri;
Ele çiğnetme koş bu ülkeleri!
M (Bursa Milletvekili Muhittin Baha Bey Yarışmaya "M" rumuzu ile katıldı. Müzakereler esnasında şiirini geri çekti.)


3
Ey Müslüman, ey Türk oğlu
Açıldı istiklâl yolu
Benim bu son günlerimdir,
Diyor bize Anadolu.

Çek sancağı Türk ordusu
Olmaz Türk ün can korkusu
Esarete dayanır mı
Türk vatanı, Türk namusu?

Bu son savaş bize farzdır,
Fırsatımız gayet azdır,
Muzaffer ol da ey millet
Altın ile tarih yazdır.

Birleşelim özümüzden,
Dönmeyelim sözümüzden,
Hem silelim bu lekeyi,
Tarihdeki yüzümüzden.
İSKENDER HÂKİ


4
Göz yaşına veda et
Ey güzel Anadolu!
Hakkını korur elbet
Türk ün bükülmez kolu

Cenk ederiz genç, koca
Bugün değil, yarın da
Yadımız ağladıkça
İzmir ezanlarında.

Hak yolunda kan olur,
Dünyalara taşarız;
Ya şerefle vurulur,
Ya efendi yaşarız.

Her gün yeni bir hile
Arkasından satıldık;
Her gün yeni bir dille
Yurdumuzdan atıldık

Yeter, ey Ka be mizi
Elimizden alanlar
Alıkoyamaz bizi
Yolumuzdan yalanlar.

Hangi alçak el alır,
El zinciri boynuna?
Kim Yunan ı bırakır
Türk kızının koynuna?
KEMALEDDIN KAMI



5
Millet aşkı, din aşkı, vatan aşkı uyansın
Yurdumuza göz dikenler al kanlara boyansın
Ya ben ya onlar diyen silâhına dayansın

Türk oğludur bu millet
Türk ündür bu memleket
Türk oğludur bu millet
Türk ündür bu memleket

Düşman gözü tutamaz yanar dağlar başını
Bağrımızda saklarız vatanın her taşını
Yurdumuza yan bakan döker gözün yaşını

Türk oğludur bu millet
Türk ündür bu memleket
Türk oğludur bu millet
Türk ündür bu memleket

Can veririz her zaman hürriyet yoluna
‘Ya gazi, ya şehid’lik ne devlettir kuluna
Ata emanet etmiş namusunu oğluna

Bize Türk oğlu derler
Hep bizimdir bu yerler
A.S.


6
Türk ün evvelce büyük bir pederi
Çekti sancağı hilâl-i sehari
Kanımızla boyadık bahr ü berri
Böyle aldık bu güzel ülkeleri

İleri, arş ileri, arş ileri
Geri kalsın vatanın kahpeleri

Seni ihya için ey nâmı büyük
Vatanın uğruna öldük öldük
Ne büyük kaldı bu yolda ne küçük
Siper oldu sana dağlar gibi Türk

Yürü ey milletin efradı yürü
Ak süt emmiş vatan evlâdı yürü

Vatan evlâdını kurban edeli
Milletin hür yaşamaktır emeli
Veremez kimseye bir Çamlıbeli
Bağlanır mı acaba Türk ün eli

İleri, arş ileri, arş ileri
Çiğnenir çünkü kalan yolda geri.
HÜSEYİN SUAD

Sevgili okuyucularım, iki günden beri size bu şiirleri aktarıyorum. Hepsi de vatan sevgisi, coşku ve iyi niyetle yazılmış, ancak biraz amatörce şiirler. Bunlar yarışmada sona kalmayı başarmış... Ama bir ‘‘İstiklal Marşı’’ için yeterli olduklarını söylemek gerçekten zor.

Herhalde siz de gördünüz ki, her koşulda en muhteşemi Mehmet Akif Ersoy tarafından 1921 yılında yazılan ve Meclis tarafından oybirliği ile kabul edilen İstiklal Marşımız.

iSTiKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
Medeniyet! dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va dettiği günler hakk ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri toprak! diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy
 
Alıntıdır.


RestlessOblivion

RestlessOblivion resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >Kiskançlik Krizi ...:))>
  22.Haz.2007 Cum 00:56:57
fiogf49gjkf0d

Kıskançlık ve paranoya insanın gözünü bürüyünce böyle olaylar yaşanabiliyor

Çok hoştu Bohem



RestlessOblivion

RestlessOblivion resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Sadece Bayanlara Mahsustur, Hiç Kapıyı Zorlamayın :)>
  22.Haz.2007 Cum 00:27:56
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

Ben bilmem wernell, sohbet ederken "Hastasıyım o adamın" demiştin. Ben senin yalancınım

Selamımı söyle Coni ye, bayadır görüşmüyoruz.



RestlessOblivion

RestlessOblivion resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >ÖNEMLİ DUYURU: Bir Zamanlar Boş Ama Gururlu Bir Başlık Vardı ya,İşte O Bendim.>
  22.Haz.2007 Cum 00:12:18
fiogf49gjkf0d

ice bilim-kurgunun tarihçesi için teşekkürler. Beklediğimden daha fazla bilgiye ulaştım

Senin sorunu 5 dakika araştırdım bulamadım. Spei ye güveniyorum ona bıraktım :)



RestlessOblivion

RestlessOblivion resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Sadece Bayanlara Mahsustur, Hiç Kapıyı Zorlamayın :)>
  21.Haz.2007 Per 23:35:20
fiogf49gjkf0d

Johnny Deep değil wernell Johnny Depp :)

Daha hastası olduğun adamın ismini bilmiyorsun  

Verdiğimiz geçici rahatsızlıktan ötürü özür dileriz.



RestlessOblivion

RestlessOblivion resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >Yiğit Özgür den Seçme Karikatürler>
  21.Haz.2007 Per 20:52:49
fiogf49gjkf0d

Biz öğrenciyken müdürün odasında sigara içmiştik Hokki

Bunları ben scanlemedim yalnız. Hemen edit yapabilirsin  Yaklaşık 500 Yiğit Özgür karikatürünün içinden seçip koyuyorum.

Not: Ölme, niye ölüyosun ki :)



RestlessOblivion

RestlessOblivion resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Videolar, Klipler, Resimler, Karikatürler >Yiğit Özgür den Seçme Karikatürler>
  21.Haz.2007 Per 19:30:44
fiogf49gjkf0d

Devamı yarın :)

 



RestlessOblivion

RestlessOblivion resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Sadece Bayanlara Mahsustur, Hiç Kapıyı Zorlamayın :)>
  21.Haz.2007 Per 18:54:50
fiogf49gjkf0d

Rakibim olamazlar  

Şimdi burada amaç yakışıklı erkek mi seçmek, güzel erkek mi? Andy Garcia filan ne arıyor bunların içinde?

<<1...100...190191192193194195196197198199200 201202203204205206207208209210...264>>