ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
11 Mayıs 2024, Cumartesi 09:30   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  bileydin> Forum Mesajları
    bileydin'e ait Toplam 108 Forum Mesajı var
<<1234567 891011>>


bileydin

bileydin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity nedir ne değildir? >CHAT CITY İ KENELER İSTİLA EDERSE...>
  14.Tem.2008 Pzt 11:59:10
fiogf49gjkf0d

Yirmi forum başlığında kenelerin zararlarını anlattıgımız için banlandıktan ve forum başlıklarım silindikten sonra müthiş bir gelişme emeğiniz itinalı çalışmanız için ellerinize saglık ...

hatırlatma :KONGO KANAMALI ATEŞİ böyle bir başlığımızda var bilgilenmeniz acısından incelemenizde fayda oldugunu düşünüyorum

https://www.chatcity.cc/forum/topic.asp?id=27838

 

 



bileydin

bileydin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >KIRIM-KONGO KANAMALI ATEŞİ>
  11.Tem.2008 Cum 19:58:45
fiogf49gjkf0d

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Nedir?

 

Kırım-Kongo Hemorajik Ateş (KKHA),keneler tarafından taşınan Nairovirüs isimli bir mikrobiyal etken  tarafından neden olunan ateş, cilt içi ve diğer alanlarda kanama gibi bulgular ile seyreden hayvan kaynaklı bir enfeksiyondur. Son yıllarda tedavide görülen gelişmelere rağmen, bu enfeksiyonlarda ölüm oranları hala yüksektir.

Keneler Nasıl Tanınır ve Nerelerde Bulunur?

Keneler otlaklar, çalılıklar ve kırsal alanlarda yaşayan küçük oval şekillidir.  6-8 bacaklı, uçamayan, sıçrayamayan hayvanlardır. Hayvan ve insanların kanlarını emerek beslenirler ve bu sayede hastalıkları insanlara bulaştırabilirler.

Ülkemiz kenelerin yaşamaları için coğrafi açıdan oldukça uygun bir yapıya sahiptir. Türlere göre değişmekle beraber kenelerin, küçük kemiricilerden, yaban hayvanlarından evcil memeli hayvanlara ve kuşlara (özellikle devekuşları) kadar geniş bir konakçı spektrumları mevcuttur.

 

Kimler Risk Altındadır?

Hastalık genellikle meslek hastalığı şeklinde karşımıza çıkar.

 

  • Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar

  • Veterinerler

  • Kasaplar

  • Mezbaha çalışanları

  • Sağlık personeli özellikle risk gurubudur.

  • Kamp ve piknik yapanlar, askerler ve korunmasız olarak yeşil alanlarda bulunanlar da risk altındadır.

 

 

 

Henüz ergin olmamış Hylomma soyuna ait keneler, küçük omurgalılardan kan emerken virüsleri alır, gelişme evrelerinde muhafaza eder; ergin kene olduğunda da hayvanlardan ve insanlardan kan emerken bulaştırır.

Kuluçka Süresi Ne Kadardır? 

Kene tarafından ısırılma ile virüsün alınmasını takiben kuluçka süresi genellikle 1-3 gündür; bu süre en fazla 9 gün olabilmektedir. Enfekte kan, ifrazat veya diğer dokulara doğrudan temas sonucu bulaşmalarda bu süre 5-6 gün, en fazla ise 13 gün olabilmektedir.

Belirtileri Nelerdir?

 

        Ateş  Kırıklık   Baş ağrısı Halsizlik  Kanamapıhtılaşma mekanizmalarının

                         bozulması sonucu;

                       - Yüz ve göğüste kırmızı döküntüler

                         ve gözlerde kızarıklık,

                      - Gövde, kol ve bacaklarda morluklar 

                      - Burun kanaması, dışkıda ve idrarda kan görülür

                      - Ölüm karaciğer, böbrek ve akciğer yetmezlikleri nedeni ile

                       olmaktadır.

 

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşinin Tanısı Nasıl Konulur?   

Kanda virüse karşı oluşan antikorların taranması tanı için en sık kullanılan yöntemdir. Bu göstergeler hastalığın başlangıcından sonra 6. günden itibaren belirlenebilir.

 

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Nasıl Kontrol Edilir ve Nasıl Korunulur?

 

Hastalığın bulaşmasında keneler önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle kene mücadelesi önemlidir fakat oldukça da zordur.

1. İnsanlar kenelerden uzak tutulabilir ise bulaş önlenebilir. Bu nedenle de mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınmak gerekir.

 

2. Kenelerin yoğun olabileceği çalı, çırpı ve gür ot bulunan alanlardan uzak durulmalı, bu gibi alanlara çıplak ayak yada kısa giysiler ile gidilmemelidir.

 

3. Bu alanlara av yada görev gereği gidenlerin lastik çizme giymeleri, pantolonlarının paçalarını çorap içine almaları,

 

4. Görevi nedeni ile risk grubunda yer alan kişilerin hayvan ve hasta insanların kan ve vücut sıvılarından korunmak için mutlaka eldiven, önlük, gözlük, maske v.b. giymeleri gerekmektedir.

 

5. Gerek insanları gerekse hayvanları kenelerden korumak için haşere kovucu ilaçlar (repellent) olarak bilinen böcek kaçıranlar dikkatli bir şekilde kullanılabilir. (Bunlar sıvı, losyon, krem, katı yağ veya aerosol şeklinde hazırlanan maddeler olup, cilde sürülerek veya elbiselere emdirilerek uygulanabilmektedir.)

 

6. Haşere kovucular hayvanların baş veya bacaklarına da uygulanabilir; ayrıca bu maddelerin emdirildiği plâstik şeritler, hayvanların kulaklarına veya boynuzlarına takılabilir.

7. Kenelerin bulunduğu alanlara gidildiği zaman vücut belli aralıklarla kene için taranmalıdır.

 

 

kene,sağlık

8. Vücuda yapışmış keneler uygun bir şekilde  kene ezilmeden, ağızdan veya başından tutularak bir cımbız veya pens yardımıyla çıkartılır. Isırılan yer alkolle temizlenmelidir. Mümkünse kenenin tanı için alkolde saklanması uygun olur

9. Diğer canlılara ve çevreye zarar vermeden, haşere ilacı (insektisit) ile uygulamanın uygun görüldüğü durumlarda  çevre ilaçlanması yapılabilinir.

 

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşinin Tedavisi Nedir?   

Hastalığın kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Hastaya destek tedavisi yapılmalıdır.



bileydin

bileydin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Piri Reis in İkinci Dünya Haritası>
  10.Tem.2008 Per 22:06:08
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d


587px_PiriReis_ikinci.jpg

Piri Reis in ikinci Dünya Haritası (1528)


Osmanlı Amirali Piri Reis in 1528 de çizdiği ikinci dünya haritasından günümüze kalan parça, büyük bir haritanın kuzey batı köşesi olup, Orta Amerika nın yeni keşfedilmiş kıyılarını, Florida yı, Kanada nın kuzeydoğu köşesini, ve Grönland ı gösterir. Piri Reis in Kanuni Sultan Süleyman a armağan ettiği haritanın bu parcası, Piri Reis in 1513 te çizdiği ilk dünya haritasıyla beraber halen Topkapı Sarayında bulunur.
Ceylan derisine 8 renkli olarak çizilmis haritanın parçası 69 x 70 cm ebatlarındadır. Bu harita da birinci harita gibi portolan tarzında, dört büyük, iki de küçük pusula gülü çizilerek yapılmıştır. Kenar notlarından biri bu haritanın Piri Reis tarafından yapıldığını belirtir. Diğer kenar notları çesitli açıklayıcı bilgiler içerir.
Grönland ın güneyinde görünen, Kanada daki Newfoundland, "Terra Nova", Labrador da "Baccalao" isimleri ile gösterilir ve buraların Portekizliler tarafından keşfedildiği yazılıdır. Terra Nova 1500 de Portekizli Carl Real, Labrador da 1501 de kardeşi Miguel Real tarafından keşfedilmişlerdir. Orta Amerika hizasında bir notta karadan giderek okyanusa ulasmayı amaçlayan bir kaşiften söz edilir. Bu muhtemelen 1513 de karadan Pasifik Okyanusuna ulaşan Portekizli Balboa dır.

Piri Reis in ikinci dünya haritasında adalar ve kıyılar son keşiflere dayalı olarak çizilidir. Birinci haritasında Porto Riko da gösterilen San Juan Batisto, bu haritada Florida da gösterilmiştir. Kristof Kolomb un hatalı haritasından etkilenmiş olan birinci haritasının aksine, bunda Bahama, Antiller, Haiti ve Küba oldukça doğru çizilmişlerdir. 1517 ve 1519 da keşfedilmiş olan Yukatan ve Honduras yarım adaları da mevcutturlar. Küba "Isla di vana" diye adlandırılmıştır. İlk haritada olmayan Yengeç Dönencesi bu haritada (enlemi biraz hatalı olarak) çizilmiştir. Piri Reis bunu "Günuzadısı" olarak adlandırıp yanına "Bu hat gün gayet uzadığı yere işarettir" yazmıştır.
Piri Reis bu haritasında keşfedilmeyen yerleri beyaz bırakarak, kenar notlarında bunları bilinmediği için çizmediğini belirtir. İlk haritasından daha büyük ölçekli ve gelişkin olan ikincisi, teknik olarak döneminin en ileri örneğidir.



bileydin

bileydin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Piri Reis in İlk Dünya Haritası>
  10.Tem.2008 Per 22:01:23
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
Ad:  457px-Piri_reis_world__01.jpg
Gösterim: 60
Boyut:  59.0 KBResim:Piri reis world  01.jpgPiri Reis Haritası günümüze kalan, Amerika kıtasını gösteren en eski haritalardan biridir. Osmanlı amirali Piri Reis tarafından 1513 de çizilmiş olup, Avrupa ve Afrika nın batı kıyılarını ve Güney Amerika nın doğu kıyılarını gösterir. Aralarında Kristof Kolomb a ait bir haritanın da bulunduğu yirmi kaynağı bütünleştirerek hazırlanmış, 16. yüzyıl Avrupa ve Müslüman denizcilerinin coğrafya bilgilerini içeren değerli bir tarihi belgedir.
Piri Reis 1528 de Amerika yı gösteren ikinci bir harita yapmıştır. Bu madde onun birinci haritasiyla ilişkilidir.
Tarihçesi
Piri Reis, kendisini yetiştirmiş olan amcası Kemal Reis in 1511 deki ölümünün ardından Gelibolu ya çekilip orada bir dünya haritası, bir de Kitab-ı Bahriye sini hazırlamıştır. Dünya haritasını 1513 de tamamlayıp, 1517 yılında, Mısır’ın fethinin hemen sonrasındaki günlerde Yavuz Sultan Selim’e takdim etmiştir. Piri Reis bunun ardından Kaptan-ı Derya (amiral) rütbesine getirilir. Harita 1929 da Topkapı Sarayı nın müzeye dönüştürülme çalışmaları sırasında keşfedilir ve hâlâ oradadır. 1954 yılında yayımlanan En Eski Amerika Haritası adlı kitabında Afet İnan haritanın kenar notlarınının, Osmanlı Türkçesinden yeni harflere çevirilerini yayımlamıştır.
Amerika yı gösteren günümüze kalmış antik haritalar arasında Piri Reis inkinden daha eski birkaç başka harita vardır. Bunlardan Cantino nun 1502 de, Nicolo Caveri (Nicolo de Canerio) nun, 1504-1505 de basılmış, Amerika yı Asya nın bir uzantısı olarak gösteren haritaları sayılabilir. Öbürü, 1507 de basılmış Martin Waldseemüller in haritasıdır. Bu harita Cannerio nun haritasından kaynaklanmıştır ama Amerika yı Asya dan ayrı bir kıta olarak gösterir ve onu ilk defa "Amerika" olarak adlandırır. Piri Reis kendi haritası için kullandığı kaynaklar arasında Kristof Kolomb un haritası olduğunu belirtir ki bu muhtemelen Kolomb un 1498 de çizdiği haritadır. Kolomb un 1498 haritasının ne aslı ne de kopyaları bulunamadığından dolayı Piri Reis in haritası onun tek kalıntısı sayılır.
İçeriği
Genel Görünüm
Harita ceylan derisi haritalarından sıkça rastlanan üzerine çizilmiş, 90 x 60 cm boyutlarındadır. Ortaçağportolan tarzında yapılmıştır, yani enlem ve boylam çizgileri yerine anahtar noktalarda yönleri gösteren pusula gülleri ve bunlardan ışınsal olarak yayılan yön çizgileri vardır.
Kenarlarda açıklayıcı nitelikte çeşitli notlar vardır. Notların bır kısmı tutsak edilmiş Portekiz ve İspanyol denizcilerin ifadelerine dayalıdır. Notlarda Yeni Dünya’nın yerlileri, hayvanları, bitkileri, madenî zenginlikleri ve diğer ilginç özelliklerine değinilir. Ayrıca, gösterilen yerlerde bulunduğu rivayet edilmiş hayvan veya hayalî yaratıkların resimlerini de gösteren harita, toplam dokuz renkle çizilmiştir.
Kenar notlarından birinde bu haritanın batıda Kristof Kolomb un keşfettiği yöreler, doğuda da "Çin, Hint ve Sint" bölgelerini gösterdiğini yazar. Sağ kenardaki notlarının bazıların yarım cümlelerden oluşması bu haritanın daha büyük bir dünya haritasının sol yarısı olduğunu gösterir; öbür yarısı kayıptır.
Notlardan bir diğerinde "İşbu haritayı Kemal Reisin biraderzadesi unvanile müştehir Piri ibni Hacı Mehmet 919 senesi muharreminde [yani 1513 senesi 9 Mart ile 7 Nisan arasında] Geliboluda tahrir eylemiştir" yazar. Kenar notlardaki bilgilerin bir kısmı Piri Reis in daha sonra yazdığı Kitab-ı Bahriye sinde de aynen yer alır.
Coğrafî Ayrıntılar
Çizimde Batı Avrupa, Batı Afrika ve Güney Amerika nın doğusu kolayca tanınabilir.
Atlas Okyanusu nda Kanarya Adaları, Kap Verde Adaları ve Azor adalarının konumları doğrudur ama biraz orantısızdırlar.

Avrupada Fransa ve İber Yarımadası iyi çizilmiştir. İber Yarımadası nda gösterilen dört nehirden üçü Tagus, Guadalkivir ve Ebro olarak tanınabilir, ancak bu nehirlerin yukarı kısımlarında hatalar vardır.
Afrika kıtasında Senegal, Gambia ve Guinea, ve Fildişi Sahili ndeki Sassandra nehirlerini tanımak mümkündür. Nijer nehrinin kaynağı olarak, Sahra Çölü nde görünen göller vardır.
Kuzey Amerikanın ayrıntıları, gerçek ayrıntılarına hiç uymamaktadır. Hispanyola olarak adlandırılan ada, kuzey-güney dogrultusunda çizilip, görünüm olarak Japonya nın 15. yy da bilinen şekline benzer.
Güney Amerika
da Brezilya nın kuzey kıyıları gerçekle oldukça uyumludurlar. Orinoko ve Amazon nehirleri, Trinidad adası kolaylıkla tanınabilir. Amazon un denize döküldüğü noktanın açıklarında çizilmiş olan büyük ada ise gerçekte yoktur. Güney Amerika nın iç bölgelerinde dağlar görünür. Rio de la Plata nehri olması muhtemel bir nehrin güneyindeki kıyı ayrıntıları Brezilya kıyılarıyla çeşitli noktalarda uymaktadır ama kıyı çizgisinin doğrultusu güney yerine doğuya doğru uzanır.
Haritanın kaynakları
Kenar notları bu haritanın, bir kısmı Akdeniz de ele geçirilmiş İspanyol ve Portekiz gemilerinde bulunmuş olan, yaklaşık 20 haritanın bir birleşimi olduğunu belirtmektedir. Bunların arasında sekiz Caferiye haritası, dört Portekiz haritası, güney Asya ya ait bir Arap haritası ve Kristof Kolomb a ait bir Amerika haritası vardır. Caferiye haritaları, çok eskiye dayanan, Abbasi halifelerinden Al-Me’mun Al-Ca’far zamanında kopyalanmış olan, Büyük İskender zamanına ait haritalardır.
Piri Reis, haritasının Orta Amerika kısmının kaynağının Kristof Kolomb olduguna bu satırlarla belirtir:
"Bu isimler ki mezbur cezairde ve kenarlarda kim vardır, Kolonbo komuştur ki anınla malûm oluna. Ve hem Kolonbo ulu müneccim imiş. Mezbur hartide olan bu kenarlar ve cezireler kim vardır, Kolonbonun hartisinden yazılmıştır."

Piri Reis haritasının Kristof Kolomb haritasından kaynaklandığının önemli bir delili, Küba nın yokluğudur. Kristof Kolomb seyahatnamelerinde Küba nın bir ada değil, kıtanın uzantısı oldugunu yazmıştır ve Piri Reis haritasında da Küba bu şekilde gösterilir.
Notlarda "Antilya" olarak değinilen Karayipler hakkında çeşitli bilgiler verilir. Bir kenar notunda adı geçen "Izle de Spanya", (günümüzde Dominik Cumhuriyeti ve Haiti nin bulunduğu) Hispanyola adasına karşılık geldiği anlaşılabilse de, bu kenar notunun yanındaki adanın şekli Japonya ya benzemektedir. Macellan ın seyahatlerinden önceki dönemde Atlas Okyanusu nun batı kıyısında Asya olduğu kanısı yaygındı. Çin e varmak amacıyla yola çıkan Kristof Kolomb un yanına Uzak Doğu Asya haritaları almış oldugu bilinir, bu Kolomb un Doğu Asya kıyılarını gösteren haritalara kendi keşfettiği yerleri eklemiş olması muhtemeldir. Haritanın bu bölgesindeki pek çok kıyı şekli Asya nın doğu kıyılarına karşılık gelmektedir.
Karayipler in çiziminde Piri Reisin iki haritadan yararlandığı anlaşılabilir. Sancuvano Batisdo adı iki farklı ada için (biri günümüz Porto Riko sunda bulunan San Juan Bautista, öbürü Küçük Antiller de yer alan Santa Maria de Guadalupe) kullanılmıştır, ayrıca Virgin Adaları iki kere çizilmiştir.
Güney Amerika nın içerlerinde görülen dağlar Caneiro haritasında da görüldüğünden dolayı, Piri Reis’in kaynaklarından biri muhtemelen onun türevlerindendir.
Brezilya kıyıları konusundaki kenar notunda bu kıyıları kazara keşfetmiş Portekiz kaşiflerin ayrıntılı anlatılarından yararlandığını belirtir. Söz konusu kaşif şüphesiz 1500’da Hindistan’a giderken Brezilya yı keşfeden Pedro Alvares Cabral dir.
Haritadaki bazı yörelerin kaşiflerin Ceneviz Cumhuriyetili olduğuna dair övücü ifadeler bulunması, ayrıca Kristof Kolomb dan onun İtalyanca da kullanılan adı olan Kolombo olarak bahsetmesi Piri Reis in Cenevizli kaynaklardan da yararlandığına işaret eder.
Haritanın kaynakları hakkında diğer teoriler
Piri Reis haritası 1960 lı yıllarda bazı bilim ötesi teorilere ilham kaynağı olmuştur. Charles Hapgood, haritada Güney Amerika nın güney ucundan doğuya doğru olan uzantıyı, 16. yüzyılda henüz varlığı bilinmeyen Antarktika olarak yorumlamıştır. Bu kara parçasının haritada buzlu görünmemesi, Sahra çölünde ise göllerin görünmesi yüzünden Hapgood, Piri Reis in kullandığı kaynaklar arasındaki bir haritanın, dünyanın onbin yıl önceki, ikliminin günümüzden çok farklı olduğu, bir dönemine ait olduğunu öne sürmüştür. Bu iddiaya göre Piri Reis, tarih öncesi çağlarda yaşamış bir medeniyetten kalma bir haritadan yararlanmıştır. Erich von Daniken ise Tanrıların Arabaları adlı kitabında, Piri Reis haritasındaki bazı şekil bozukluklarını açıklamak için, uzaylı bir medeniyetin uzaydan çektiği dünya fotoğraflarından yararlanılmış olduğunu iddia etmiştir.
Ancak, bu görüşler bilimsel çevrelerderde destek bulmamışlardır. Örneğin, haritada gösterildiği biçimiyle Nijer nehrinin yatağı, Sahra da olmuş olabilecek göllerden beslenemeyecek kadar yüksek bir irtifadadır. Haritanın pek çok ayrıntısı dünyanın uzaydan görünümüne uymacak derecede hatalıdır. Üstelik, Antarktika teorisiyle çelişkili olarak, Piri Reis in kendisi, bir notunda haritanın alt kısmındaki kara parçası hakkındaki bilgileri rotalarından çıkıp kaybolmuş Portekizli denizcilerden aldığını, onların dediğine göre o yörenin çok sıcak olduğunu yazar.
Haritada Güney Amerika kıyılarının doğuya doğru dönmesinin bir açıklaması, Güney Amerika nın doğru çizilmesi halinde haritanın üzerine çizildiği kıymetli ceylan derisinde ona yer kalmayacağıdır. Bu görüşe göre Piri Reis, haritaya bir ekleme yapıp onun güzelliğini bozmaktansa Güney Amerika kıyılarını haritasının alt kısmına kaydırmıştır.
Sonuç
Piri Reis haritası, yapıldığı dönemdeki yirmi haritadaki coğrafya bilgilerini, yanlışları ve doğruları ile bütünleştirmiş tarihî bir belgedir. Bu haritaların bir kısmının düşman sırrı olması ve kenar notlarının tutsak edilmiş İspanyol ve Portekizli denizcilerin ifadelerini de içermesine bakılırsa, bu aynı zamanda değerli bir denizcilik istihbarat çalışmasıdır. Bunca malzemenin bir elde toplanabilmesi Osmanlı Bahriyesinin 16. yy daki askeri gücünün bir göstergesi olarak görülebilir.
Piri Reis Haritası günümüze kalan, Amerika kıtasını gösteren en eski haritalardan biridir. Osmanlı amirali Piri Reis tarafından 1513 de çizilmiş olup, Avrupa ve Afrika nın batı kıyılarını ve Güney Amerika nın doğu kıyılarını gösterir. Aralarında Kristof Kolomb a ait bir haritanın da bulunduğu yirmi kaynağı bütünleştirerek hazırlanmış, 16. yüzyıl Avrupa ve Müslüman denizcilerinin coğrafya bilgilerini içeren değerli bir tarihi belgedir.
Piri Reis 1528 de Amerika yı gösteren ikinci bir harita yapmıştır. Bu madde onun birinci haritasiyla ilişkilidir.
Tarihçesi
Piri Reis, kendisini yetiştirmiş olan amcası Kemal Reis in 1511 deki ölümünün ardından Gelibolu ya çekilip orada bir dünya haritası, bir de Kitab-ı Bahriye sini hazırlamıştır. Dünya haritasını 1513 de tamamlayıp, 1517 yılında, Mısır’ın fethinin hemen sonrasındaki günlerde Yavuz Sultan Selim’e takdim etmiştir. Piri Reis bunun ardından Kaptan-ı Derya (amiral) rütbesine getirilir. Harita 1929 da Topkapı Sarayı nın müzeye dönüştürülme çalışmaları sırasında keşfedilir ve hâlâ oradadır. 1954 yılında yayımlanan En Eski Amerika Haritası adlı kitabında Afet İnan haritanın kenar notlarınının, Osmanlı Türkçesinden yeni harflere çevirilerini yayımlamıştır.
Amerika yı gösteren günümüze kalmış antik haritalar arasında Piri Reis inkinden daha eski birkaç başka harita vardır. Bunlardan Cantino nun 1502 de, Nicolo Caveri (Nicolo de Canerio) nun, 1504-1505 de basılmış, Amerika yı Asya nın bir uzantısı olarak gösteren haritaları sayılabilir. Öbürü, 1507 de basılmış Martin Waldseemüller in haritasıdır. Bu harita Cannerio nun haritasından kaynaklanmıştır ama Amerika yı Asya dan ayrı bir kıta olarak gösterir ve onu ilk defa "Amerika" olarak adlandırır. Piri Reis kendi haritası için kullandığı kaynaklar arasında Kristof Kolomb un haritası olduğunu belirtir ki bu muhtemelen Kolomb un 1498 de çizdiği haritadır. Kolomb un 1498 haritasının ne aslı ne de kopyaları bulunamadığından dolayı Piri Reis in haritası onun tek kalıntısı sayılır.
İçeriği
Genel Görünüm
Harita ceylan derisi haritalarından sıkça rastlanan üzerine çizilmiş, 90 x 60 cm boyutlarındadır. Ortaçağportolan tarzında yapılmıştır, yani enlem ve boylam çizgileri yerine anahtar noktalarda yönleri gösteren pusula gülleri ve bunlardan ışınsal olarak yayılan yön çizgileri vardır.
Kenarlarda açıklayıcı nitelikte çeşitli notlar vardır. Notların bır kısmı tutsak edilmiş Portekiz ve İspanyol denizcilerin ifadelerine dayalıdır. Notlarda Yeni Dünya’nın yerlileri, hayvanları, bitkileri, madenî zenginlikleri ve diğer ilginç özelliklerine değinilir. Ayrıca, gösterilen yerlerde bulunduğu rivayet edilmiş hayvan veya hayalî yaratıkların resimlerini de gösteren harita, toplam dokuz renkle çizilmiştir.
Kenar notlarından birinde bu haritanın batıda Kristof Kolomb un keşfettiği yöreler, doğuda da "Çin, Hint ve Sint" bölgelerini gösterdiğini yazar. Sağ kenardaki notlarının bazıların yarım cümlelerden oluşması bu haritanın daha büyük bir dünya haritasının sol yarısı olduğunu gösterir; öbür yarısı kayıptır.
Notlardan bir diğerinde "İşbu haritayı Kemal Reisin biraderzadesi unvanile müştehir Piri ibni Hacı Mehmet 919 senesi muharreminde [yani 1513 senesi 9 Mart ile 7 Nisan arasında] Geliboluda tahrir eylemiştir" yazar. Kenar notlardaki bilgilerin bir kısmı Piri Reis in daha sonra yazdığı Kitab-ı Bahriye sinde de aynen yer alır.
Coğrafî Ayrıntılar
Çizimde Batı Avrupa, Batı Afrika ve Güney Amerika nın doğusu kolayca tanınabilir.
Atlas Okyanusu nda Kanarya Adaları, Kap Verde Adaları ve Azor adalarının konumları doğrudur ama biraz orantısızdırlar.

Avrupada Fransa ve İber Yarımadası iyi çizilmiştir. İber Yarımadası nda gösterilen dört nehirden üçü Tagus, Guadalkivir ve Ebro olarak tanınabilir, ancak bu nehirlerin yukarı kısımlarında hatalar vardır.
Afrika kıtasında Senegal, Gambia ve Guinea, ve Fildişi Sahili ndeki Sassandra nehirlerini tanımak mümkündür. Nijer nehrinin kaynağı olarak, Sahra Çölü nde görünen göller vardır.
Kuzey Amerikanın ayrıntıları, gerçek ayrıntılarına hiç uymamaktadır. Hispanyola olarak adlandırılan ada, kuzey-güney dogrultusunda çizilip, görünüm olarak Japonya nın 15. yy da bilinen şekline benzer.
Güney Amerika
da Brezilya nın kuzey kıyıları gerçekle oldukça uyumludurlar. Orinoko ve Amazon nehirleri, Trinidad adası kolaylıkla tanınabilir. Amazon un denize döküldüğü noktanın açıklarında çizilmiş olan büyük ada ise gerçekte yoktur. Güney Amerika nın iç bölgelerinde dağlar görünür. Rio de la Plata nehri olması muhtemel bir nehrin güneyindeki kıyı ayrıntıları Brezilya kıyılarıyla çeşitli noktalarda uymaktadır ama kıyı çizgisinin doğrultusu güney yerine doğuya doğru uzanır.
Haritanın kaynakları
Kenar notları bu haritanın, bir kısmı Akdeniz de ele geçirilmiş İspanyol ve Portekiz gemilerinde bulunmuş olan, yaklaşık 20 haritanın bir birleşimi olduğunu belirtmektedir. Bunların arasında sekiz Caferiye haritası, dört Portekiz haritası, güney Asya ya ait bir Arap haritası ve Kristof Kolomb a ait bir Amerika haritası vardır. Caferiye haritaları, çok eskiye dayanan, Abbasi halifelerinden Al-Me’mun Al-Ca’far zamanında kopyalanmış olan, Büyük İskender zamanına ait haritalardır.
Piri Reis, haritasının Orta Amerika kısmının kaynağının Kristof Kolomb olduguna bu satırlarla belirtir:
"Bu isimler ki mezbur cezairde ve kenarlarda kim vardır, Kolonbo komuştur ki anınla malûm oluna. Ve hem Kolonbo ulu müneccim imiş. Mezbur hartide olan bu kenarlar ve cezireler kim vardır, Kolonbonun hartisinden yazılmıştır."

Piri Reis haritasının Kristof Kolomb haritasından kaynaklandığının önemli bir delili, Küba nın yokluğudur. Kristof Kolomb seyahatnamelerinde Küba nın bir ada değil, kıtanın uzantısı oldugunu yazmıştır ve Piri Reis haritasında da Küba bu şekilde gösterilir.
Notlarda "Antilya" olarak değinilen Karayipler hakkında çeşitli bilgiler verilir. Bir kenar notunda adı geçen "Izle de Spanya", (günümüzde Dominik Cumhuriyeti ve Haiti nin bulunduğu) Hispanyola adasına karşılık geldiği anlaşılabilse de, bu kenar notunun yanındaki adanın şekli Japonya ya benzemektedir. Macellan ın seyahatlerinden önceki dönemde Atlas Okyanusu nun batı kıyısında Asya olduğu kanısı yaygındı. Çin e varmak amacıyla yola çıkan Kristof Kolomb un yanına Uzak Doğu Asya haritaları almış oldugu bilinir, bu Kolomb un Doğu Asya kıyılarını gösteren haritalara kendi keşfettiği yerleri eklemiş olması muhtemeldir. Haritanın bu bölgesindeki pek çok kıyı şekli Asya nın doğu kıyılarına karşılık gelmektedir.
Karayipler in çiziminde Piri Reisin iki haritadan yararlandığı anlaşılabilir. Sancuvano Batisdo adı iki farklı ada için (biri günümüz Porto Riko sunda bulunan San Juan Bautista, öbürü Küçük Antiller de yer alan Santa Maria de Guadalupe) kullanılmıştır, ayrıca Virgin Adaları iki kere çizilmiştir.
Güney Amerika nın içerlerinde görülen dağlar Caneiro haritasında da görüldüğünden dolayı, Piri Reis’in kaynaklarından biri muhtemelen onun türevlerindendir.
Brezilya kıyıları konusundaki kenar notunda bu kıyıları kazara keşfetmiş Portekiz kaşiflerin ayrıntılı anlatılarından yararlandığını belirtir. Söz konusu kaşif şüphesiz 1500’da Hindistan’a giderken Brezilya yı keşfeden Pedro Alvares Cabral dir.
Haritadaki bazı yörelerin kaşiflerin Ceneviz Cumhuriyetili olduğuna dair övücü ifadeler bulunması, ayrıca Kristof Kolomb dan onun İtalyanca da kullanılan adı olan Kolombo olarak bahsetmesi Piri Reis in Cenevizli kaynaklardan da yararlandığına işaret eder.
Haritanın kaynakları hakkında diğer teoriler
Piri Reis haritası 1960 lı yıllarda bazı bilim ötesi teorilere ilham kaynağı olmuştur. Charles Hapgood, haritada Güney Amerika nın güney ucundan doğuya doğru olan uzantıyı, 16. yüzyılda henüz varlığı bilinmeyen Antarktika olarak yorumlamıştır. Bu kara parçasının haritada buzlu görünmemesi, Sahra çölünde ise göllerin görünmesi yüzünden Hapgood, Piri Reis in kullandığı kaynaklar arasındaki bir haritanın, dünyanın onbin yıl önceki, ikliminin günümüzden çok farklı olduğu, bir dönemine ait olduğunu öne sürmüştür. Bu iddiaya göre Piri Reis, tarih öncesi çağlarda yaşamış bir medeniyetten kalma bir haritadan yararlanmıştır. Erich von Daniken ise Tanrıların Arabaları adlı kitabında, Piri Reis haritasındaki bazı şekil bozukluklarını açıklamak için, uzaylı bir medeniyetin uzaydan çektiği dünya fotoğraflarından yararlanılmış olduğunu iddia etmiştir.
Ancak, bu görüşler bilimsel çevrelerderde destek bulmamışlardır. Örneğin, haritada gösterildiği biçimiyle Nijer nehrinin yatağı, Sahra da olmuş olabilecek göllerden beslenemeyecek kadar yüksek bir irtifadadır. Haritanın pek çok ayrıntısı dünyanın uzaydan görünümüne uymacak derecede hatalıdır. Üstelik, Antarktika teorisiyle çelişkili olarak, Piri Reis in kendisi, bir notunda haritanın alt kısmındaki kara parçası hakkındaki bilgileri rotalarından çıkıp kaybolmuş Portekizli denizcilerden aldığını, onların dediğine göre o yörenin çok sıcak olduğunu yazar.
Haritada Güney Amerika kıyılarının doğuya doğru dönmesinin bir açıklaması, Güney Amerika nın doğru çizilmesi halinde haritanın üzerine çizildiği kıymetli ceylan derisinde ona yer kalmayacağıdır. Bu görüşe göre Piri Reis, haritaya bir ekleme yapıp onun güzelliğini bozmaktansa Güney Amerika kıyılarını haritasının alt kısmına kaydırmıştır.
Sonuç
Piri Reis haritası, yapıldığı dönemdeki yirmi haritadaki coğrafya bilgilerini, yanlışları ve doğruları ile bütünleştirmiş tarihî bir belgedir. Bu haritaların bir kısmının düşman sırrı olması ve kenar notlarının tutsak edilmiş İspanyol ve Portekizli denizcilerin ifadelerini de içermesine bakılırsa, bu aynı zamanda değerli bir denizcilik istihbarat çalışmasıdır. Bunca malzemenin bir elde toplanabilmesi Osmanlı Bahriyesinin 16. yy daki askeri gücünün bir göstergesi olarak görülebilir.
Piri Reis Haritası günümüze kalan, Amerika kıtasını gösteren en eski haritalardan biridir. Osmanlı amirali Piri Reis tarafından 1513 de çizilmiş olup, Avrupa ve Afrika nın batı kıyılarını ve Güney Amerika nın doğu kıyılarını gösterir. Aralarında Kristof Kolomb a ait bir haritanın da bulunduğu yirmi kaynağı bütünleştirerek hazırlanmış, 16. yüzyıl Avrupa ve Müslüman denizcilerinin coğrafya bilgilerini içeren değerli bir tarihi belgedir.
Piri Reis 1528 de Amerika yı gösteren ikinci bir harita yapmıştır. Bu madde onun birinci haritasiyla ilişkilidir.
Tarihçesi
Piri Reis, kendisini yetiştirmiş olan amcası Kemal Reis in 1511 deki ölümünün ardından Gelibolu ya çekilip orada bir dünya haritası, bir de Kitab-ı Bahriye sini hazırlamıştır. Dünya haritasını 1513 de tamamlayıp, 1517 yılında, Mısır’ın fethinin hemen sonrasındaki günlerde Yavuz Sultan Selim’e takdim etmiştir. Piri Reis bunun ardından Kaptan-ı Derya (amiral) rütbesine getirilir. Harita 1929 da Topkapı Sarayı nın müzeye dönüştürülme çalışmaları sırasında keşfedilir ve hâlâ oradadır. 1954 yılında yayımlanan En Eski Amerika Haritası adlı kitabında Afet İnan haritanın kenar notlarınının, Osmanlı Türkçesinden yeni harflere çevirilerini yayımlamıştır.
Amerika yı gösteren günümüze kalmış antik haritalar arasında Piri Reis inkinden daha eski birkaç başka harita vardır. Bunlardan Cantino nun 1502 de, Nicolo Caveri (Nicolo de Canerio) nun, 1504-1505 de basılmış, Amerika yı Asya nın bir uzantısı olarak gösteren haritaları sayılabilir. Öbürü, 1507 de basılmış Martin Waldseemüller in haritasıdır. Bu harita Cannerio nun haritasından kaynaklanmıştır ama Amerika yı Asya dan ayrı bir kıta olarak gösterir ve onu ilk defa "Amerika" olarak adlandırır. Piri Reis kendi haritası için kullandığı kaynaklar arasında Kristof Kolomb un haritası olduğunu belirtir ki bu muhtemelen Kolomb un 1498 de çizdiği haritadır. Kolomb un 1498 haritasının ne aslı ne de kopyaları bulunamadığından dolayı Piri Reis in haritası onun tek kalıntısı sayılır.
İçeriği
Genel Görünüm
Harita ceylan derisi haritalarından sıkça rastlanan üzerine çizilmiş, 90 x 60 cm boyutlarındadır. Ortaçağportolan tarzında yapılmıştır, yani enlem ve boylam çizgileri yerine anahtar noktalarda yönleri gösteren pusula gülleri ve bunlardan ışınsal olarak yayılan yön çizgileri vardır.
Kenarlarda açıklayıcı nitelikte çeşitli notlar vardır. Notların bır kısmı tutsak edilmiş Portekiz ve İspanyol denizcilerin ifadelerine dayalıdır. Notlarda Yeni Dünya’nın yerlileri, hayvanları, bitkileri, madenî zenginlikleri ve diğer ilginç özelliklerine değinilir. Ayrıca, gösterilen yerlerde bulunduğu rivayet edilmiş hayvan veya hayalî yaratıkların resimlerini de gösteren harita, toplam dokuz renkle çizilmiştir.
Kenar notlarından birinde bu haritanın batıda Kristof Kolomb un keşfettiği yöreler, doğuda da "Çin, Hint ve Sint" bölgelerini gösterdiğini yazar. Sağ kenardaki notlarının bazıların yarım cümlelerden oluşması bu haritanın daha büyük bir dünya haritasının sol yarısı olduğunu gösterir; öbür yarısı kayıptır.
Notlardan bir diğerinde "İşbu haritayı Kemal Reisin biraderzadesi unvanile müştehir Piri ibni Hacı Mehmet 919 senesi muharreminde [yani 1513 senesi 9 Mart ile 7 Nisan arasında] Geliboluda tahrir eylemiştir" yazar. Kenar notlardaki bilgilerin bir kısmı Piri Reis in daha sonra yazdığı Kitab-ı Bahriye sinde de aynen yer alır.
Coğrafî Ayrıntılar
Çizimde Batı Avrupa, Batı Afrika ve Güney Amerika nın doğusu kolayca tanınabilir.
Atlas Okyanusu nda Kanarya Adaları, Kap Verde Adaları ve Azor adalarının konumları doğrudur ama biraz orantısızdırlar.

Avrupada Fransa ve İber Yarımadası iyi çizilmiştir. İber Yarımadası nda gösterilen dört nehirden üçü Tagus, Guadalkivir ve Ebro olarak tanınabilir, ancak bu nehirlerin yukarı kısımlarında hatalar vardır.
Afrika kıtasında Senegal, Gambia ve Guinea, ve Fildişi Sahili ndeki Sassandra nehirlerini tanımak mümkündür. Nijer nehrinin kaynağı olarak, Sahra Çölü nde görünen göller vardır.
Kuzey Amerikanın ayrıntıları, gerçek ayrıntılarına hiç uymamaktadır. Hispanyola olarak adlandırılan ada, kuzey-güney dogrultusunda çizilip, görünüm olarak Japonya nın 15. yy da bilinen şekline benzer.
Güney Amerika
da Brezilya nın kuzey kıyıları gerçekle oldukça uyumludurlar. Orinoko ve Amazon nehirleri, Trinidad adası kolaylıkla tanınabilir. Amazon un denize döküldüğü noktanın açıklarında çizilmiş olan büyük ada ise gerçekte yoktur. Güney Amerika nın iç bölgelerinde dağlar görünür. Rio de la Plata nehri olması muhtemel bir nehrin güneyindeki kıyı ayrıntıları Brezilya kıyılarıyla çeşitli noktalarda uymaktadır ama kıyı çizgisinin doğrultusu güney yerine doğuya doğru uzanır.
Haritanın kaynakları
Kenar notları bu haritanın, bir kısmı Akdeniz de ele geçirilmiş İspanyol ve Portekiz gemilerinde bulunmuş olan, yaklaşık 20 haritanın bir birleşimi olduğunu belirtmektedir. Bunların arasında sekiz Caferiye haritası, dört Portekiz haritası, güney Asya ya ait bir Arap haritası ve Kristof Kolomb a ait bir Amerika haritası vardır. Caferiye haritaları, çok eskiye dayanan, Abbasi halifelerinden Al-Me’mun Al-Ca’far zamanında kopyalanmış olan, Büyük İskender zamanına ait haritalardır.
Piri Reis, haritasının Orta Amerika kısmının kaynağının Kristof Kolomb olduguna bu satırlarla belirtir:
"Bu isimler ki mezbur cezairde ve kenarlarda kim vardır, Kolonbo komuştur ki anınla malûm oluna. Ve hem Kolonbo ulu müneccim imiş. Mezbur hartide olan bu kenarlar ve cezireler kim vardır, Kolonbonun hartisinden yazılmıştır."

Piri Reis haritasının Kristof Kolomb haritasından kaynaklandığının önemli bir delili, Küba nın yokluğudur. Kristof Kolomb seyahatnamelerinde Küba nın bir ada değil, kıtanın uzantısı oldugunu yazmıştır ve Piri Reis haritasında da Küba bu şekilde gösterilir.
Notlarda "Antilya" olarak değinilen Karayipler hakkında çeşitli bilgiler verilir. Bir kenar notunda adı geçen "Izle de Spanya", (günümüzde Dominik Cumhuriyeti ve Haiti nin bulunduğu) Hispanyola adasına karşılık geldiği anlaşılabilse de, bu kenar notunun yanındaki adanın şekli Japonya ya benzemektedir. Macellan ın seyahatlerinden önceki dönemde Atlas Okyanusu nun batı kıyısında Asya olduğu kanısı yaygındı. Çin e varmak amacıyla yola çıkan Kristof Kolomb un yanına Uzak Doğu Asya haritaları almış oldugu bilinir, bu Kolomb un Doğu Asya kıyılarını gösteren haritalara kendi keşfettiği yerleri eklemiş olması muhtemeldir. Haritanın bu bölgesindeki pek çok kıyı şekli Asya nın doğu kıyılarına karşılık gelmektedir.
Karayipler in çiziminde Piri Reisin iki haritadan yararlandığı anlaşılabilir. Sancuvano Batisdo adı iki farklı ada için (biri günümüz Porto Riko sunda bulunan San Juan Bautista, öbürü Küçük Antiller de yer alan Santa Maria de Guadalupe) kullanılmıştır, ayrıca Virgin Adaları iki kere çizilmiştir.
Güney Amerika nın içerlerinde görülen dağlar Caneiro haritasında da görüldüğünden dolayı, Piri Reis’in kaynaklarından biri muhtemelen onun türevlerindendir.
Brezilya kıyıları konusundaki kenar notunda bu kıyıları kazara keşfetmiş Portekiz kaşiflerin ayrıntılı anlatılarından yararlandığını belirtir. Söz konusu kaşif şüphesiz 1500’da Hindistan’a giderken Brezilya yı keşfeden Pedro Alvares Cabral dir.
Haritadaki bazı yörelerin kaşiflerin Ceneviz Cumhuriyetili olduğuna dair övücü ifadeler bulunması, ayrıca Kristof Kolomb dan onun İtalyanca da kullanılan adı olan Kolombo olarak bahsetmesi Piri Reis in Cenevizli kaynaklardan da yararlandığına işaret eder.
Haritanın kaynakları hakkında diğer teoriler
Piri Reis haritası 1960 lı yıllarda bazı bilim ötesi teorilere ilham kaynağı olmuştur. Charles Hapgood, haritada Güney Amerika nın güney ucundan doğuya doğru olan uzantıyı, 16. yüzyılda henüz varlığı bilinmeyen Antarktika olarak yorumlamıştır. Bu kara parçasının haritada buzlu görünmemesi, Sahra çölünde ise göllerin görünmesi yüzünden Hapgood, Piri Reis in kullandığı kaynaklar arasındaki bir haritanın, dünyanın onbin yıl önceki, ikliminin günümüzden çok farklı olduğu, bir dönemine ait olduğunu öne sürmüştür. Bu iddiaya göre Piri Reis, tarih öncesi çağlarda yaşamış bir medeniyetten kalma bir haritadan yararlanmıştır. Erich von Daniken ise Tanrıların Arabaları adlı kitabında, Piri Reis haritasındaki bazı şekil bozukluklarını açıklamak için, uzaylı bir medeniyetin uzaydan çektiği dünya fotoğraflarından yararlanılmış olduğunu iddia etmiştir.
Ancak, bu görüşler bilimsel çevrelerderde destek bulmamışlardır. Örneğin, haritada gösterildiği biçimiyle Nijer nehrinin yatağı, Sahra da olmuş olabilecek göllerden beslenemeyecek kadar yüksek bir irtifadadır. Haritanın pek çok ayrıntısı dünyanın uzaydan görünümüne uymacak derecede hatalıdır. Üstelik, Antarktika teorisiyle çelişkili olarak, Piri Reis in kendisi, bir notunda haritanın alt kısmındaki kara parçası hakkındaki bilgileri rotalarından çıkıp kaybolmuş Portekizli denizcilerden aldığını, onların dediğine göre o yörenin çok sıcak olduğunu yazar.
Haritada Güney Amerika kıyılarının doğuya doğru dönmesinin bir açıklaması, Güney Amerika nın doğru çizilmesi halinde haritanın üzerine çizildiği kıymetli ceylan derisinde ona yer kalmayacağıdır. Bu görüşe göre Piri Reis, haritaya bir ekleme yapıp onun güzelliğini bozmaktansa Güney Amerika kıyılarını haritasının alt kısmına kaydırmıştır.
Sonuç
Piri Reis haritası, yapıldığı dönemdeki yirmi haritadaki coğrafya bilgilerini, yanlışları ve doğruları ile bütünleştirmiş tarihî bir belgedir. Bu haritaların bir kısmının düşman sırrı olması ve kenar notlarının tutsak edilmiş İspanyol ve Portekizli denizcilerin ifadelerini de içermesine bakılırsa, bu aynı zamanda değerli bir denizcilik istihbarat çalışmasıdır. Bunca malzemenin bir elde toplanabilmesi Osmanlı Bahriyesinin 16. yy daki askeri gücünün bir göstergesi olarak görülebilir.
Piri Reis Haritası günümüze kalan, Amerika kıtasını gösteren en eski haritalardan biridir. Osmanlı amirali Piri Reis tarafından 1513 de çizilmiş olup, Avrupa ve Afrika nın batı kıyılarını ve Güney Amerika nın doğu kıyılarını gösterir. Aralarında Kristof Kolomb a ait bir haritanın da bulunduğu yirmi kaynağı bütünleştirerek hazırlanmış, 16. yüzyıl Avrupa ve Müslüman denizcilerinin coğrafya bilgilerini içeren değerli bir tarihi belgedir.
Piri Reis 1528 de Amerika yı gösteren ikinci bir harita yapmıştır. Bu madde onun birinci haritasiyla ilişkilidir.
Tarihçesi
Piri Reis, kendisini yetiştirmiş olan amcası Kemal Reis in 1511 deki ölümünün ardından Gelibolu ya çekilip orada bir dünya haritası, bir de Kitab-ı Bahriye sini hazırlamıştır. Dünya haritasını 1513 de tamamlayıp, 1517 yılında, Mısır’ın fethinin hemen sonrasındaki günlerde Yavuz Sultan Selim’e takdim etmiştir. Piri Reis bunun ardından Kaptan-ı Derya (amiral) rütbesine getirilir. Harita 1929 da Topkapı Sarayı nın müzeye dönüştürülme çalışmaları sırasında keşfedilir ve hâlâ oradadır. 1954 yılında yayımlanan En Eski Amerika Haritası adlı kitabında Afet İnan haritanın kenar notlarınının, Osmanlı Türkçesinden yeni harflere çevirilerini yayımlamıştır.
Amerika yı gösteren günümüze kalmış antik haritalar arasında Piri Reis inkinden daha eski birkaç başka harita vardır. Bunlardan Cantino nun 1502 de, Nicolo Caveri (Nicolo de Canerio) nun, 1504-1505 de basılmış, Amerika yı Asya nın bir uzantısı olarak gösteren haritaları sayılabilir. Öbürü, 1507 de basılmış Martin Waldseemüller in haritasıdır. Bu harita Cannerio nun haritasından kaynaklanmıştır ama Amerika yı Asya dan ayrı bir kıta olarak gösterir ve onu ilk defa "Amerika" olarak adlandırır. Piri Reis kendi haritası için kullandığı kaynaklar arasında Kristof Kolomb un haritası olduğunu belirtir ki bu muhtemelen Kolomb un 1498 de çizdiği haritadır. Kolomb un 1498 haritasının ne aslı ne de kopyaları bulunamadığından dolayı Piri Reis in haritası onun tek kalıntısı sayılır.
İçeriği
Genel Görünüm
Harita ceylan derisi haritalarından sıkça rastlanan üzerine çizilmiş, 90 x 60 cm boyutlarındadır. Ortaçağportolan tarzında yapılmıştır, yani enlem ve boylam çizgileri yerine anahtar noktalarda yönleri gösteren pusula gülleri ve bunlardan ışınsal olarak yayılan yön çizgileri vardır.
Kenarlarda açıklayıcı nitelikte çeşitli notlar vardır. Notların bır kısmı tutsak edilmiş Portekiz ve İspanyol denizcilerin ifadelerine dayalıdır. Notlarda Yeni Dünya’nın yerlileri, hayvanları, bitkileri, madenî zenginlikleri ve diğer ilginç özelliklerine değinilir. Ayrıca, gösterilen yerlerde bulunduğu rivayet edilmiş hayvan veya hayalî yaratıkların resimlerini de gösteren harita, toplam dokuz renkle çizilmiştir.
Kenar notlarından birinde bu haritanın batıda Kristof Kolomb un keşfettiği yöreler, doğuda da "Çin, Hint ve Sint" bölgelerini gösterdiğini yazar. Sağ kenardaki notlarının bazıların yarım cümlelerden oluşması bu haritanın daha büyük bir dünya haritasının sol yarısı olduğunu gösterir; öbür yarısı kayıptır.
Notlardan bir diğerinde "İşbu haritayı Kemal Reisin biraderzadesi unvanile müştehir Piri ibni Hacı Mehmet 919 senesi muharreminde [yani 1513 senesi 9 Mart ile 7 Nisan arasında] Geliboluda tahrir eylemiştir" yazar. Kenar notlardaki bilgilerin bir kısmı Piri Reis in daha sonra yazdığı Kitab-ı Bahriye sinde de aynen yer alır.
Coğrafî Ayrıntılar
Çizimde Batı Avrupa, Batı Afrika ve Güney Amerika nın doğusu kolayca tanınabilir.
Atlas Okyanusu nda Kanarya Adaları, Kap Verde Adaları ve Azor adalarının konumları doğrudur ama biraz orantısızdırlar.

Avrupada Fransa ve İber Yarımadası iyi çizilmiştir. İber Yarımadası nda gösterilen dört nehirden üçü Tagus, Guadalkivir ve Ebro olarak tanınabilir, ancak bu nehirlerin yukarı kısımlarında hatalar vardır.
Afrika kıtasında Senegal, Gambia ve Guinea, ve Fildişi Sahili ndeki Sassandra nehirlerini tanımak mümkündür. Nijer nehrinin kaynağı olarak, Sahra Çölü nde görünen göller vardır.
Kuzey Amerikanın ayrıntıları, gerçek ayrıntılarına hiç uymamaktadır. Hispanyola olarak adlandırılan ada, kuzey-güney dogrultusunda çizilip, görünüm olarak Japonya nın 15. yy da bilinen şekline benzer.
Güney Amerika
da Brezilya nın kuzey kıyıları gerçekle oldukça uyumludurlar. Orinoko ve Amazon nehirleri, Trinidad adası kolaylıkla tanınabilir. Amazon un denize döküldüğü noktanın açıklarında çizilmiş olan büyük ada ise gerçekte yoktur. Güney Amerika nın iç bölgelerinde dağlar görünür. Rio de la Plata nehri olması muhtemel bir nehrin güneyindeki kıyı ayrıntıları Brezilya kıyılarıyla çeşitli noktalarda uymaktadır ama kıyı çizgisinin doğrultusu güney yerine doğuya doğru uzanır.
Haritanın kaynakları
Kenar notları bu haritanın, bir kısmı Akdeniz de ele geçirilmiş İspanyol ve Portekiz gemilerinde bulunmuş olan, yaklaşık 20 haritanın bir birleşimi olduğunu belirtmektedir. Bunların arasında sekiz Caferiye haritası, dört Portekiz haritası, güney Asya ya ait bir Arap haritası ve Kristof Kolomb a ait bir Amerika haritası vardır. Caferiye haritaları, çok eskiye dayanan, Abbasi halifelerinden Al-Me’mun Al-Ca’far zamanında kopyalanmış olan, Büyük İskender zamanına ait haritalardır.
Piri Reis, haritasının Orta Amerika kısmının kaynağının Kristof Kolomb olduguna bu satırlarla belirtir:
"Bu isimler ki mezbur cezairde ve kenarlarda kim vardır, Kolonbo komuştur ki anınla malûm oluna. Ve hem Kolonbo ulu müneccim imiş. Mezbur hartide olan bu kenarlar ve cezireler kim vardır, Kolonbonun hartisinden yazılmıştır."

Piri Reis haritasının Kristof Kolomb haritasından kaynaklandığının önemli bir delili, Küba nın yokluğudur. Kristof Kolomb seyahatnamelerinde Küba nın bir ada değil, kıtanın uzantısı oldugunu yazmıştır ve Piri Reis haritasında da Küba bu şekilde gösterilir.
Notlarda "Antilya" olarak değinilen Karayipler hakkında çeşitli bilgiler verilir. Bir kenar notunda adı geçen "Izle de Spanya", (günümüzde Dominik Cumhuriyeti ve Haiti nin bulunduğu) Hispanyola adasına karşılık geldiği anlaşılabilse de, bu kenar notunun yanındaki adanın şekli Japonya ya benzemektedir. Macellan ın seyahatlerinden önceki dönemde Atlas Okyanusu nun batı kıyısında Asya olduğu kanısı yaygındı. Çin e varmak amacıyla yola çıkan Kristof Kolomb un yanına Uzak Doğu Asya haritaları almış oldugu bilinir, bu Kolomb un Doğu Asya kıyılarını gösteren haritalara kendi keşfettiği yerleri eklemiş olması muhtemeldir. Haritanın bu bölgesindeki pek çok kıyı şekli Asya nın doğu kıyılarına karşılık gelmektedir.
Karayipler in çiziminde Piri Reisin iki haritadan yararlandığı anlaşılabilir. Sancuvano Batisdo adı iki farklı ada için (biri günümüz Porto Riko sunda bulunan San Juan Bautista, öbürü Küçük Antiller de yer alan Santa Maria de Guadalupe) kullanılmıştır, ayrıca Virgin Adaları iki kere çizilmiştir.
Güney Amerika nın içerlerinde görülen dağlar Caneiro haritasında da görüldüğünden dolayı, Piri Reis’in kaynaklarından biri muhtemelen onun türevlerindendir.
Brezilya kıyıları konusundaki kenar notunda bu kıyıları kazara keşfetmiş Portekiz kaşiflerin ayrıntılı anlatılarından yararlandığını belirtir. Söz konusu kaşif şüphesiz 1500’da Hindistan’a giderken Brezilya yı keşfeden Pedro Alvares Cabral dir.
Haritadaki bazı yörelerin kaşiflerin Ceneviz Cumhuriyetili olduğuna dair övücü ifadeler bulunması, ayrıca Kristof Kolomb dan onun İtalyanca da kullanılan adı olan Kolombo olarak bahsetmesi Piri Reis in Cenevizli kaynaklardan da yararlandığına işaret eder.
Haritanın kaynakları hakkında diğer teoriler
Piri Reis haritası 1960 lı yıllarda bazı bilim ötesi teorilere ilham kaynağı olmuştur. Charles Hapgood, haritada Güney Amerika nın güney ucundan doğuya doğru olan uzantıyı, 16. yüzyılda henüz varlığı bilinmeyen Antarktika olarak yorumlamıştır. Bu kara parçasının haritada buzlu görünmemesi, Sahra çölünde ise göllerin görünmesi yüzünden Hapgood, Piri Reis in kullandığı kaynaklar arasındaki bir haritanın, dünyanın onbin yıl önceki, ikliminin günümüzden çok farklı olduğu, bir dönemine ait olduğunu öne sürmüştür. Bu iddiaya göre Piri Reis, tarih öncesi çağlarda yaşamış bir medeniyetten kalma bir haritadan yararlanmıştır. Erich von Daniken ise Tanrıların Arabaları adlı kitabında, Piri Reis haritasındaki bazı şekil bozukluklarını açıklamak için, uzaylı bir medeniyetin uzaydan çektiği dünya fotoğraflarından yararlanılmış olduğunu iddia etmiştir.
Ancak, bu görüşler bilimsel çevrelerderde destek bulmamışlardır. Örneğin, haritada gösterildiği biçimiyle Nijer nehrinin yatağı, Sahra da olmuş olabilecek göllerden beslenemeyecek kadar yüksek bir irtifadadır. Haritanın pek çok ayrıntısı dünyanın uzaydan görünümüne uymacak derecede hatalıdır. Üstelik, Antarktika teorisiyle çelişkili olarak, Piri Reis in kendisi, bir notunda haritanın alt kısmındaki kara parçası hakkındaki bilgileri rotalarından çıkıp kaybolmuş Portekizli denizcilerden aldığını, onların dediğine göre o yörenin çok sıcak olduğunu yazar.
Haritada Güney Amerika kıyılarının doğuya doğru dönmesinin bir açıklaması, Güney Amerika nın doğru çizilmesi halinde haritanın üzerine çizildiği kıymetli ceylan derisinde ona yer kalmayacağıdır. Bu görüşe göre Piri Reis, haritaya bir ekleme yapıp onun güzelliğini bozmaktansa Güney Amerika kıyılarını haritasının alt kısmına kaydırmıştır.
Sonuç
Piri Reis haritası, yapıldığı dönemdeki yirmi haritadaki coğrafya bilgilerini, yanlışları ve doğruları ile bütünleştirmiş tarihî bir belgedir. Bu haritaların bir kısmının düşman sırrı olması ve kenar notlarının tutsak edilmiş İspanyol ve Portekizli denizcilerin ifadelerini de içermesine bakılırsa, bu aynı zamanda değerli bir denizcilik istihbarat çalışmasıdır. Bunca malzemenin bir elde toplanabilmesi Osmanlı Bahriyesinin 16. yy daki askeri gücünün bir göstergesi olarak görülebilir.


bileydin

bileydin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >OSMANLI DA BİLİM ve TEKNOLOJİ>
  10.Tem.2008 Per 21:49:36
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
     

     XVII.yy Osmanlı Devleti için temele inen büyük değişikliklerin yaşandığı önemli bir dönemeçtir.Diğer yandan bu yıllar arası Osmanlı Devleti için artık üstesinden gelinemeyen meselelerin yaşandığı dönemdir.
     1699 da yapılan Karlofça anlaşmasıyla,Osmanlı Devleti Batı nın üstünlüğünü kabul etmek zorunda kaldı.
     XVII.yy ın ortalarında Devlet-i Aliyye,bir yandan büyük bir ekonomik ve sosyal krizin içerisinde bocalarken.diğer yandanda geleceği için son derece tehlikeli olan önemli bir ilmi ve fikri bunalımla karşı karşıya bulunuyordu.Başta padişahlar olmak üzere önde gelen yöneticiler bu kötü gidişe dur demek için çareler arıyorlardı.Ne var ki asıl bu çareleri arayıp bulacak zümre olan İlmiyye sınıfı mensupları;yeni çözümler önereceklerine,çoğunluğu yeniçerilikten yetişme olan Seyfiyye ve daha çok saray erken ve usulünü öğrenen,Osmanlı Devlet bürokrasisini bilen,fakat derin bilgiden yoksun Kalemiyye erbabının;günübirlik şartları ön planda tutarak ortaya koydukları çözümlere meşruiyyet kisvesi geçirmekten öte bir çalışma yapmıyorlardı.Osmanlı aydını,birtakım günü birlik palyatif tedbirlerle sorunun üstesinden geleceğini sanıyordu.Onlara göre bu çıkmazdan kurtulabilmenin yolu,bir asır öncesine dönmekti.Kanun-ı Kadim uygulanırsa ve her işte detayları belirtilmemiş olan Şer i ahkam tam tatbik edilise,sorun kendiliğinden çözülecekti.Ama ne bir türlü Fatih-Kanuni döneminin ihtişamına dönülebiliyor,ne de Şeriat tam olarak uygulanabiliyordu.Aksine devlet her giden gün kan kaybına uğruyordu.

MATEMATİK

     Safevi hükümdarlarından Şah Tahmasb devri alimi olan Bahaeddin Muhammed b.Hüseyin el-Amili nin Hülasatu l-Hisab adlı eseri yalnız Osmanlı medreselerinde değil aynı zamanda bütün İslam dünyasında en çok rağbet gören bir aritmetik kitabıdır.Mühendishane de okutulan kitap ve mühendislik aletlerinin bir listesinin incelenmesinin sonucunda çok ilginç bilgiler elde edilmiştir.Burada bulunan kitapların bir kısmı da Avrupa kaynaklı eserdir.Kitap;İran da,Osmanlı Devleti nde,Hindistan ve Mısır da kullanılmıştır.
    Yine bu dönemde Sultan IV.Murad devri(1623-1640)teberdar ve bilginlerinden olan Hızır Halife, Cezire-i Erkam isimli bir aritmetik kitabı telif etmiştir.
    Bu eserin tertibinde:1.Kara cümle(toplama),2.Tefrik(çıkarma),3.Darb(çarpma),4.Tensif(yarı yarıya bölme),5.Taz if(en küçük ortak kat bulma),6.Taksim(bölme,parçalara ayırma),7.Taksim-i gurema(karı ve zararı ortaklar arasında,koydukları sermaye nispetinde taksim etme),8.Zekat,9.Gürmrük,10.Altını kuruşa tahvil,12.Siyakat-ı arabi(maliye,tapu ve evkaf dairelerinde resmi kayıtlarda kullanılan bir yazı çeşidi) ve erkam-ı hindi(İslam aleminde kullanılmış olan iki türlü sayı işaretlerinden birinin adıdır.F.Devellioğlu;Osmanlıca-Türkçe Lügat)bahisleri yer almaktadır.
Eşkalü t-Te sis mantık ve kelam ile ilgili eserleriyle tanınan Şemsüddin Muhammed b.Eşref es-Semerkandi el-Hüseyni nin olup Euclides in geometrik kaziyyeler ve üçgenlerin özelliklerine dairdir ve Kadızade-i Rumi tarafından yapılan Tuhfetü r-Re is veya Şerhu Eşkali t-Te sis şerhiyle birlikte Osmanlı medreselerinin vazgeçilmez temel ders kitabı olmuştur.

TIP ve ANATOMİ

     Tıpta Larendeli Siyahi-zade Derviş adında bir zat,Mısır da incelemeler yaptıktan sonra ilaçların Türkçe,Arapça,Farsça,Rumca adlarını veren bir lügat kitabı kaleme almıştır.Lügat ı Müşkilat-ı Ecza adlı eserdeki ilaçlar harf sırasına göre düzenlenmiş olmadığından 1708 yılında Üsküdarlı Mustafa tarafından yeniden tanzim edilerek Müfredat-ı Siyahi adı verilmiştir.Bunun yanında I.Ahmed zamanında Mecmuatü t-Tıbb adlı manzum bir tıp kitabı yazmıştır.Eser mevsimlerin tıbbi etkileriyle başlar.Kan alma,hacamat,nabız ve idrar bahisleri iyice yazılmıştır.Sonra hastalıkları ve ilaçları tarif eder.
    Bu dönemin en önemli tıbbi eseri,IV.Murat ın başhekimi,bedbaht Emir Çelebi tarafından yazılan Enmuzecü t-tıbb adlı kitaptır.Bu eserin birçok nüshası İstanbul kütüphanelerinde bulunmaktadır.
    Şirvanlı Şemseddin Itaki adlı bir yazarın Teşrihü l-ebdan ve terceman-ı kıbale-i feylesofan başlıklı kitabıdır.Kitabın en büyük özelliği bol resimli ve açıklamalı olmasıdır.

LALE DEVRİ-ÇEVİRİ HEYETİ

    XVII.yüzyılın son çeyreğiyle XVIII.yüzyılın ilk çeyreğini Osmanlı düşüncesi bakımından bir uyanış dönemi olarak nitelendirmek mümkündür.Nitekim bu dönemde bir yandan pozitif bilimlere doğru bir eğilim baş gösterirken,öte yandan halkın aydınlanmasını sağlamak üzere bir çok temel eserin çevirisine başlanır.Ayrıca aynı dönemde Osmanlı bilginlerinin ilgi alanınında genişlemiş olduğunu görüyoruz.Daha önceki asırda çoğunlukla dini ilimler ağırlıkta bulunurken XVII.asrın ortalarından itibaren fikri ve felsefi konuların ağırlık kazanmaya başladığı görülmektedir.


    XVIII.yüzyıl başlarında geride kalan Karlofça felaketi sonrası III.Ahmed döneminde,özellikle 1718 den itibaren Damat İbrahim Paşa ile bir gelişme ve atılım devri yaşanmıştı.Bu gelişmelerin en önemlisi ise,Nevşehirli İbrahim Paşa nın atılımı ile kurulan Tercüme Heyeti dir.Her ne kadar bu kuruluş tıp,matematik vd. ilimlerle ilgili bir eser hariç büyük bir faaliyet göstermemiş;ayrıca özellikle bu tür bir çalışma yapmayı ve Batı kaynaklı bilimsel eserleri çevirmeyi öngörmemiş olsa dahi mevcudiyeti bile zihniyet açısından çok önemli bir hareketi başlatmıştır.

İLK MATBAA ve ETKİSİ

     III.Ahmed in Sadrazamı Damat İbrahim Paşa,Yirmisekiz Mehmed Çelebi yi Fransa Kralı XV.Louis ye elçi olarak gönderdiği zaman babasıyla Paris e giden Said Çelebi oradayken matbaanın önemi hakkında bir fikir edinerek dönmüştür.
İlk defa açıkça değişimden bahseden ve bu konuda geniş bir layiha hazırlayan İbrahim Müteferrika olmuş ve Osmanlı Devleti nin ilgisini Batı dünyasına çekmiştir.Müteferrika bu konuyla ilgili olarak yazmış olduğu ve kendi matbaasında bastığı Usulü l-Hikem fi Nizamü l-Ümem adlı eserinde,Osmanlı idari zümresinde ve toplum katında yeniden yapılanmayı öngörmektedir.Osmanlı ordusunun düşman karşısındaki mağlubiyetlerinin,Avrupalıların harp tekniklerindeki ilerlemeleri ve akla dayalı idarelerinden kaynaklandığını belirtirken,Batı nın savaşlardaki üstünlüğünün sebeplerini göstermekte ve Avrupa medeniyetini Osmanlı yönetimine anlatmaktadır.
    İbrahim Müteferrika nın bastığı ilmi eserler arasında en önemlisi Katip Çelebi nin Cihannüma sıdır.
    İlk Türk matbaasının bastığı kitaplar ile özellikle tıp ve bilimsel yayınlar Batıda alaka uyandırmıştır.Şanizade nin 1820 de basılan Teşrih inin renkli bir nüshasının Paris e Kraliyet kitaplığına gönderilmesi dolayısıyla bu eseri inceleyen T.Bianchi küçük bir monografi içinde hem bu eser üzerinde açıklamalar yapmış,hem de Müteferrika nın matbaasında o tarihe kadar basılan kitapların bir listesini vermiştir.
    Müteferrika 1745 de vefat ettikten sonra matbaası bir süre kapanmış ancak istenmeyen atılım gerçekleşmiş ve yeniden açılmıştır.Adıvar,Osmanlı Türklerinde İlim de İbrahim Müteferrika ya gerektiği şekilde önem vermiş ve bir bölüm başlığını XVIII.yüzyıl ve Matbaa olarak belirlemiştir.O bahsin sonundaki değerlendirmesini aşağıya aktarıyoruz:
Türk matbaasının kuruluşunda mevkii ve nüfuzuyla işe katılan Sait Çelebi nin yanında ilmi,sanatıyla onu meydana getirip basan,yayınlayan,yazan ve çeviren olarak görev alan İbrahim Müteferrika nın hizmeti,görüldüğü gibi,yalnız matbaaya münhasır kalmamış,belki bizim için pek yeni sayılacak ilimlerin temel bilgilerini verecek eserler,ekler yazmış ve bu suretle memleketimize Avrupa Rönesansından ilk haberleri vermiştir.Bundan dolayı,bu ilk tabiin adını burada saygıyla anmaya mecburuz.

ASKERLİKTE ATILIM- HENDESEHANE                                                               

       Osmanlı Türkiye sinde modern Batı biliminin askerlik yoluyla girmeye başladığına hiç şüphe yoktur.Devletin bozuk düzenden kurtulması için sunulan teklif ve raporların büyük bir ekseriyeti öncelikle askeriyenin düzeltilmesi üzerine olmuştur.Dolayısıyla askeriye teknik donanım ve düzen bakımından olduğu kadar modern bilimin,daha doğrusu Batı biliminin Türkiye ye taşınmasında en uygun zemin olmuştur.
      XVIII.yüzyılın başlarından itibaren tüm dünyanın önünde,Avrupa dan başka bir model yoktu.Osmanlı dahil bütün İslam dünyası kendi içinde öneri üretme mekanizmasını çoktan kaybetmişti.
     Osmanlıların askeri sahadaki Avrupa tarzı ilk yenilik uygulaması,müslüman olduktan sonra Humbaracı Ahmed Paşa adını alan Fransız general Claude Alexandre Comte de Bonneval in 1735 yılında yeniden düzenlediği Humbaracı Ocağı ile başlatılmıştır.
1735 tarihli ferman ile Humbaracı Ocağı nın kuruluşu tasdik edilerek ocağın esaslarını belirten nizamnamesi çıkmıştır.Bu nizamname ile Osmanlı İmparatorluğu nda humbaracı sınıfına yeniden nizam verilip 300 adet tımarlı humbaracı yanında 300 adet ulufeli humbaracı bir ocak itibar edilmiş ve mirimiran rütbesiyle kendisine paşalık verilen Bonneval Ahmed,Humbaracıbaşı olarak bu ocağın başına getirilmiştir.
     Osmanlı vakanüvis tarihlerinde,gerek Subhi Tarihi nde gerekse Ata Tarihi nde Üsküdar da kurulan Humbaracı Ocağı nda bir de Hendesehane nin kurulduğu yazılıdır.Adnan Adıvar,pratik amaçlarla yardımcı olmak için kurulan bu Hendesehane ye Avrupalıların Corps des Mathematiciens dediklerini belirttikten sonra, bu matematik ve geometri okulunun ömrü pek kısa olmuş ve humbaracıların yeni talimlerden bunalmaları ve isyan çıkaracakları korkusundan bu heyet dağılmıştır demektedir.
     Tarih-i Ata,Hendesehane nin ilk hocasının Yenişehir Müftüsü Hacı Mehmed Efendizade Said Efendi olduğu ve hendese öğrettiğini belirtmektedir.
Said Efendi,Humbaracı Ocağı ndaki hendese hocalığı zamanında top atışlarında mesafe ölçmeye yarayan Avrupalılar tarafından icad edilmiş bazı aletlerin kullanılması ve özellikleri hakkında humbaracıların atış sırasında mesafe tayinleri için icad edilmiş bir alet olan dürbünlü rubu müceyyebi zü l-kasveyn in kullanılmasından bahseden Rubu Müceyyeb Zü l-kasveyn Aleti ve İstimali Risalesi adlı Türkçe bir eseri de vardır.
     Konuyu değerlendiren Mustafa Kaçar,bir pozitif bilim kurumunun mevcudiyetini bu bulguları ile teyit etmektedir.Buna göre her ne kadar Osmanlı arşivlerinde Humbaracı Ocağı içinde bir hendesehane veya mühendislik eğitimi veren bir müessesenin kurulmuş olduğunu açıkça belirten bir belge veya bilgiye rastlanmamışsada;Ocağın zabit kadrosunda Hoca-yı mühendis,Muallim-i resim,Hoca-yı oda gibi ders verenzabitlerin bulunması,bu ocak dahilinde matematik,geometri ve pratik mühendislik derslerinin verilmiş olduğuna delil teşkil eder.

                                                                     

 

İlk Mekteb-i Bahriye

 

 

 



bileydin

bileydin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Osmanlı Arması..>
  10.Tem.2008 Per 19:59:38
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

OSMANLI DEVLET ARMASINDA BULUNANA REMZ VE ALAMETLERİN ANLAMI

              Güneş halifeliği, ay padişahlığı, silahlar devlet gücünü, çiçekler sevgi ve muhabbeti, terazi adaleti, kitap hukuku ve Allahın kanunlarına bağlılığı en alttaki yuvarlak şekiller başarılı kişilere verilen  devlet nişanlarını ifade eder.

             En üstteki yuvarlak içindeki tuğra devrin padişahının tuğrasıdır.Ayın içindeki yazı:

Osmanlı Devletinin Padişahları Allah-u Taalâ nın  muaffak kılması ve yardım etmesine dayanırlar

Sen Torunlarınla Yaşa  



bileydin

bileydin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Yaşadığımız Şehirler Neleri İle Meşhur?>
  10.Tem.2008 Per 17:02:07
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d

SİNOP KALESİ:

M.Ö. 7. y.y. da şehri korumak amacıyla yarımadanın üzerine kurulmuştur. Roma, Bizans ve Selçuklular döneminde onarılarak kullanılmıştır. Günümüzde hâlâ özelliğini koruyan kalenin 2050 m. uzunluğu, 25 m. yüksekliği, 3 m. genişliği olup, iki ana giriş kapısı bulunmaktadır. Kale duvarı şehri çevrelemektedir.

sinop kalesi

Sinop Kalesi

Sinop Kalesi

SİNOP CEZAEVİ:

Tersane alanında iç kalenin ortasında etrafı yüksek kale bedenleriyle çevrili alandır. Bu özelliğinden dolayı mahkumların kaçışını imkansız kılmıştır. Cezaevi Osmanlılar döneminde 1877 yılında kullanılmaya başlanmıştır.

Sinop Cezaevi

PAŞA TABYASI:

Yarım adanın güney doğusunda 19. y.y. da Osmanlı Rus savaşları sırasında denizden gelen tehlikeleri önlemek amacıyla yapılmıştır. Yarım ay şeklindedir. 11 top yatağı bulunan cephanelik ve mahzenlerden oluşmaktadır.

SİNOP MÜZESİ:

Şehir merkezinde bulunmaktadır. Sinop kazılarında ve çevresinde bulunan eserler sergilenmektedir. Müze bünyesinde Prehistorik, Helenistik, Roma, Bizans, Etnoğrafik eserler ile, Sinop çevresinden toplanmış ikonalar bulunmaktadır.

Sinop Müzesi

İKONALAR:

Sinop Müzesi”nde teşhir edilen eserler arasında ayrı bir yeri ve önemi bulunan, sanat tarihi bakımından seçkin bir örnek teşkil eden ikona koleksiyonudur. Koleksiyonda yer alan ikonalar; İkona Aziz Minas, Melek Mihail, İkona İsa, İkona Meleklerin Düşmanlarla Savaşı, İkona İsa ve Meryem, İkona Büyük Ruh, İsa ve Azizler yer almaktadır.

İsa

İkona

AKLİMAN:

Şehre 9 km. uzaklıktadır. Kilometrelerce uzanan ince beyaz kumu, ormanla denizin adeta kucaklaştığı orman içi piknik ve mesire yerleriyle ünlüdür. Kumsal boyunca plajlar, kamp-çadır yerleriyle moteller bulunmaktadır.

Akliman

akliman

HAMSİLOS:

Akliman piknik alanına 1 km. uzaklıktadır. Denizin kara içine bir ırmak gibi girdiği, çevresi çam ağaçlarıyla kaplı, güzelliğine doyum olmayan Hamsilos Fiyordu, Türkiye”nin tek fiyordudur.

hamsilos

hamsilos

KARAKUM YÖRESİ:

Kente 2 km. uzaklıktadır. Sinop yarım adasını çevreleyen yol üzerindedir. Mevcut plajları harika simsiyah kuma sahiptir. Kamu ve özel kişilere ait oteller, tatil köyü, kafe, restoran, bungalov tipi evler, kamp, çadır yerleri bulunmaktadır. Sinop halkının yürüyüş parkurudur.

BAHÇELER MEVKİİ:

Şehrin girişinde iç limana bakan kısımda ağaçlarla kaplı kumsalı ve plajı bulunan mesire, piknik, kamp ve çadır alanıdır. Yanında kamu kuruluşlarının sosyal tesisleri bulunmaktadır.

MOBİL MEVKİİ:

Gelincik mahallesinin devamıdır. Plajları, otel, motel ve restaurantlarıyla güzel bir tatil yeridir.
Diogenes

Cumhuriyet Dönemi

Atatürk ün Sinop a Gelişi

Cumhuriyet’in ilanından sonra yapılan idari düzenlemede sancakların kaldırılması ile il oldu. Sinop, Cumhuriyet çağında da bir gelişme göstermiştir. Sinop ili, dar alan, az nüfusu, tabiat, turistik ve tarihi zenginlikleri ile değerini korumaktadır.

Merkez, Ayancık ve Boyabat ilçelerine, 1920′de Gerze, 1955′te Durağan, 1957′de Türkeli, 1961′de Erfelek ve yakın geçmişte de Saraydüzü ve Dikmen eklenerek ilçe sayısı 9′a çıkmıştır. (Merkezle birlikte)

Cumhuriyet dönemi Sinop tarihinin en önemli olaylarından biri de Mustafa Kemal Atatürk’ün 15 Eylül 1928′de şehre gelmeleri ve harf inkılabıyla ilgili ilk işareti ve dersi burada vermeleridir

Sinop Yemekleri

Yöredeki kültürel çeşitlilik beslenme biçimini de etkilemiştir. Beslenmede tahıl ürünleri ağırlıktadır. Kış sebzelerinin çokluğu da mutfağı zenginleştiren bir etmendir. Kestane, ayva gibi meyvelerden yemeklik olarak da yararlanılır.

Yörenin yemekleri; nokul (üzümlü cevizli, kıymalı, yoğurtlu), pilaki, mısır pastası, kaşık çıkartması (mamalika), keşkek yemeği, içi etli hamur (kulak hamuru), ıslama, mısır çorbası, mısır tarhanası, sirkeli pırasa, içli tava, katlama, kabak millesi, hamursuz tatlısıdır.

Akgöl

Gerze

erfelek şelaleleri

erfelek şelaleleri

Boyabat Kalesi

Boyabat Kalesi



bileydin

bileydin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Lale Devri Çocukları İçin..>
  9.Tem.2008 Çar 12:24:19
fiogf49gjkf0d

Lale resimi

Vallahi Billahi Tillahi Ben Huylanmadım Ellerine Sağlık Güzel Bir Çalışma Olmuş Birde TÜRK laleleri hakkında bir çalışma yaparsan sevinirim      

kamuoyunu bilgilendirme amaclıdır

yazının tamamında kişi yadakişileri

rencide amaclı bir saldırı bulunmamaktadır orginal mesage Bileydin®

copyright 2008



bileydin

bileydin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >TÜRK HAT SANATI>
  9.Tem.2008 Çar 12:12:54
fiogf49gjkf0d

Hat sanatı, Arap harfleri çevresinde oluşmuş güzel yazı sanatıdır. Bu sanat Arap harflerinin 6. yüzyıl ve 10. yüzyıl arasında geçirdiği bir gelişme döneminden sonra ortaya çıkmıştır. Hat, Arapça çizgi demektir.

Bir hat sanatı örneği olarak Sultan Mahmud Han ın Tuğra sı

Türkler, Müslüman olduktan ve Arap alfabesini benimsedikten sonra uzun bir süre hat sanatına herhangi bir katkıda bulunmamışlardır, bu dönemde Hat sanatının Mükemmel örneklerine Rastlamak mümkün değildir.Bu dönemdeki biçim ve üslup var olan gelişmiş Türk Hat Sanat ına benzememektedir. Türkler hat sanatıyla Anadolu ya geldikten sonra ilgilenmeye başladığı tahmin edilmektedir. Bu alanda en parlak dönemlerini de Osmanlılar zamanında yaşadılar. Yakut-ı Mustasımi nin Anadolu daki etkisi 13. yüzyıl ortalarından başlayıp 15. yüzyıl ortalarına kadar sürdü. Bu yüzyılda yetişen Şeyh Hamdullah (1429-1520) Yakut-ı Mustasımi nin koyduğu kurallarda bazı değişiklikler yaparak Arap yazısına daha sıcak, daha yumuşak bir görünüm kazandırdı. Türk hat sanatının kurucusu sayılan Şeyh Hamdullah ın üslup ve anlayışı 17. yüzyıla kadar sürdü. Hafız Osman (1642-98) Arap yazısına estetik bakımdan en olgun biçimini kazandırdı. Bu tarihten sonra yetişen hattatların hepsi Hafız Osman ı izlemişlerdir.

Türkler altı tür yazı (aklâm-ı sitte) dışında, İranlılar ın bulduğu tâlik yazıda da yeni bir üslup yarattılar. Önceleri İran etkisinde olan tâlik yazı 18. yüzyılda Mehmed Esad Yesari (ölümü 1798) ile oğlu Yesarizade Mustafa İzzet in (ölümü 1849) elinde yepyeni bir görünüm kazandı. Türk hat sanatı 19. yüzyılda ve 20. yüzyıl başlarında da parlaklığını sürdürdü, ama 1928 de Arap alfabesinden Latin alfabesine geçilince yaygın bir sanat olmaktan çıkıp yalnızca belirli eğitim kurumlarında öğretilen geleneksel bir sanat durumuna geldi.

Türk hat Sanatı denilince, Türklerin İslamiyeti kabul edişlerinden sonra okuma yazma vasıtası olarak seçtikleri Arap asıllı harflerle vücuda getirilen sanat yazıları anlaşılır. Ancak şunu hemen belirtelim ki Arap harfleri İslamiyetin zuhurundan sonra yavaş yavaş estetik unsurlar kazanarak, bu hal VIII. Yüzyılın ortalarından süratlenmiş; Türklerin İslam aleminde oldukları çağda zaten mühim bir sanat dalı haline gelmişti. Bu sebeple evvela Arap asıllı harflerin bünyesi ve İslam ın ilk asırlarında gelişmesi hakkında kısa bir bilgi vermek gerekecektir.

Yazı sanatının İslam kaynaklarında en özlü tarifi "Hat, cismani aletlerle meydan getirilen ruhani bir bendesedir." cümlesiyle yapılmıştır ve hat sanatı, bu tarife uygun bir anlayış çerçevesinde asırlardır süregelmiştir. Çünkü bu yazı sisteminde harflerin çoğu kelimenin başına, ortasına ve sonuna gelişlerine göre bünye değişikliğine uğrar. Sanat haline dönüşüyle pek kıvrak bir şekle bürünen harflerin, birbirleriyle bitiştiklerinde kazandıkları görünüş zenginliği, hele aynı kelime veya cümlenin

muhtelif terkiplerle yazılabilme imkanı, bu yazılara, sanatta arannılan sonsuzluk ve yenilik kapısını açık tutmuştur.

Arap hattı, muhtelif devrelerde en fazla işlendiği bölgeye nisbetle, İslam öncesi anbari, hiri, mekki ve Hicret ten sonrada medeni isimlerini alarak gelişti. İslam ın kitap haline getirilen ilk metni olan Kur an, işte bu mekki medeni hatla deri(parşomen) üstüne siyah mürekkeple, noktasız ve hareketsiz biçimde yazılmıştı ki, bu ilk örneklerde, elbette sanat mülahazası aranılmamıştır. Zamanla bu yazı iki tarza ayrıldı: Sert köşeli olanı mushaflara ve kalıcı yazışmalara tahsis edilerek, en ziyade Küfe de işlendiği için küfi adıyla anılmaya başlandı.süratli yazılabilen ve sert köşeli olmayan diğer tarz ise günlük işlerde kullanıldı; yuvarlak ve yumuşak karakterinden dolayı sanat icrasına uygun bir hal aldı. Yeni yazı cinslerinin bazıları, nisbet ifade eden isimlerinden de anlaşılacağı gibi, tomar hattı esas alınarak onun muayyen nisbette (yarımi üçte bir, üçte iki) küçültülmüş kalemiyle yazılıyor, bu küçülmede yazılar yeni hususiyetler kazanırken, yazma aletinin adı olan kalem bu nisbete dayanılarak hat manasına da kullanılıyordu.

Abbasiler devrinde gittikçe gelişen ilim ve sanat hareketleri sayesinde büyük merkezlerde ve bilhassa Bağdad da kitap merakı ve bunları yazarak çoğaltan "verrak"lar artmıştı. İşte bunların kitap istinsahında kullandıkları yazıya verraki, muhakkak veya ıraki deniliyordu.VIII. asır sonlarından itibaren hat sanatkarlarının güzeli arama gayreti neticesi ölçülü olarak şekillenen yazılar asli ve mevzun hat ismiylede anılmaya başlandı. Bu yazıları ileri bir merhale ye eriştirenler arasında, ayrı bir mevkii olan İbn Mukle(? - 328/940), hattın nizam ve ahengini kaidelere bağladı " bu yazılara "nisbetli yazı" manasına mensub hattı denildi.

Bu gelişmeler olurken küfi hattı da bilhassa mushaf yazılmasında parlak devrini sürüyordu. Yayıldığı nisbette farklılıklar gösteren küfi, şimali Afrika ülkelerinde daha yuvarlaklaşarak bilhassa Endülüs te ve Mahrip te mağribi adıyla hükümranlığını korudu. Daha çok abidelerde görünen iri küfi hattı da, bazı tezyini unsurlarla birlikte, dekoratif bir mahiyet kazandı. Mensub hattının yukarıda verraki adıyla geçen ve umumiyetle kitap istinsahına mahsus olup bu sebeple neshi de denilen şeklinden, XI. Asrın başlarında muhakkak, reyhani, ve nesih hatları doğdu. Bu devrin parlak ismi olan İbnü l-Bevvab (? - 413/1022), İbn Mukle yolunu değiştirdi ve XIII. Asır ortalarına kadar da uslüb sürdü. O zamana kadar düz kesilen kamış kalemin ağzını eğri kesmekte onun buluşudur ve bu hal yazıya büyük letafet kazandırmıştır. Aklam-ı Sittenin bütün kaideleriyle hat sanatındaki mevkiini alışıyla yukarıda tanıtılanlar dışında bugüne sadece isimleri kalmış bulunan birçok hat cinside unutulmaya terkedilmiş oldu. (mesela; sicillat, dibac, zenbur, mufattab, harem, lului, muallak, mürsel vb)

 

TÜRK HAT SANATI - Prof. M. Uğur Derman

kamuoyunu bilgilendirme amaclıdır

yazının tamamında kişi yadakişileri

rencide amaclı bir saldırı bulunmamaktadır orginal mesage Bileydin®

copyright 2008



bileydin

bileydin resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >Muhteremler ve DİĞERLERİ>
  9.Tem.2008 Çar 11:24:28
fiogf49gjkf0d

Muhterem kelime manasıyla Sayın anlamını ifade etmek tedir.Toplum içerisinde,

herhangi bir sohbet ortamında bir bilinç çerçevesinde entellektüel birikimi kişilik

yapısı oturmuş bütünsel biryapıya(kişilik,etik,özgüven)karşı kullanılan saygı

ifadesi olarak algılanmalıdır.Salt bazdadüşünüldüğünde daha basit birazdaha

içgüdüsel ve samimiyetten uzakçeşitli nedenlerden dolayı ikilemde kalmış

kişilik türlerinederastlanmaktadır.Zaten bu bilgilendirme yazısının gayeside

İnsanlarımızı diğerlerine karşı birazdaha nazik ve anlayışlıolmaları yönünde

dikkatetmeleri mevzusunda uyarmaktırşimdiden kolaygelsin muhterem arkadaşlar :)

 

 

 

kamuoyunu bilgilendirme amaclıdır

yazının tamamında kişi yadakişileri

rencide amaclı bir saldırı bulunmamaktadır orginal mesage Bileydin®

copyright 2008

<<1234567 891011>>