ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
9 Haziran 2024, Pazar 09:23   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  frida2005> Forum Mesajları
    frida2005'e ait Toplam 401 Forum Mesajı var
<<1...910111213141516171819 20212223242526272829...41>>


frida2005

frida2005 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Svetlana İnaç ın yağlıboya resim galerisi...>
  3.Tem.2006 Pzt 21:48:07

Grafik tasarım çalışmaları benim üniversitedeki tasarımlarıma benziyor  ( Çok ukalayımdır )

 

Ellerine sağlı Hürrem



frida2005

frida2005 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >...:::Felsefe Alanları ::::....>
  3.Tem.2006 Pzt 21:45:20
fiogf49gjkf0d

   Bilgi Felsefesi başlığını görünce, sizinle paylaşmak istedim araştırma yazımı

 

Bilgiyi ve bilmeyi anlamak için bilginin en temel tanımlarından yola çıkılmalıdır. Bilgi nedir? Bilgi, tüm dilbilimcilerin ortak tanımıyla;  1- Öğrenme, araştırma veya gözlem yoluyla elde edilen gerçek, 2- İnsan aklının erişebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, 3- İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, 4- Zihnin kavradığı temel düşüncelerdir. Orhan Hançerlioğlu’na göre ise, “Bilgi, nesnel gerçekliğin insan beyninde yansımasıdır.” (Hançerlioğlu, 400)

İnsanoğlu dünyaya tamamen bilgisiz olarak gelir, ancak bilgisiz olarak yaşayamaz. Çünkü insan tamamen bilme isteğiyle donatılmıştır. Önce varlığını sürdürebilmek, sonra da kendin gerçekleştirmek için bilgiye ihtiyaç duyar. Bütün yaşantısı boyunca bilgi edinmek, elde ettiği, öğrendiği bilgileri kullanarak geliştirmek, bu bilgileri arttırmak, geliştirmek durumundadır. “Aristoteles e göre istisnasız ‘ bütün insanlar’ doğaları öyle gerektirdiği için bilmeyi arzu etmektedirler; bilmeye âşıktırlar; çünkü sadece bilgi onlara yetkince bir oluş sağlayabilmektedir, insanın kendisine yönelttiği niçin bilmek isteğim var? şeklindeki sorunun cevabı böylece aşk türünden metafizik bir temele indirgenmektedir. Nedeni ne olursa olsun bütün insanlar, hangi düzeyde ve nitelikte olursa olsunlar, bilmek isterler.” (Akyol, Sempozyum Bildirileri,  159) Belki de insan, dünyadaki diğer varlıkların arasında kendi varlığını sürdürebilmek için bilmeye ve bilgiye ihtiyaç duymaktadır.

İnsanla çevresi arasında kurulan ilişki, eşanlamda bilgi, ilk düşüncelerden bu yana çeşitli açılardan değerlendirilmiştir. Kimileri bu ilişkinin asla kurulamayacağını, kimileri kısmen kurulabileceğini, kimileri ancak tanrısal düzeyde kurulabileceğini, kimileri de bağıntılı olarak her an kurulmakta olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bilgi nin kaynağı, özü ve sınırı üstündeki araştırmalar çeşitli öğretiler doğurmuştur. Bunların araştırılması, bilgi felsefesini ortaya çıkaran en önemli gelişme olmuştur.

Bilgi felsefesi; bilgi kuramı (epistemoloji) ve mantık alanlarından oluşur. Bilgi kuramının konusu bilginin; kaynağı, yapısı, metodları, imkanı, sınırları ve değeri (doğruluğu) ile ilgili problemlerin eleştirici bir gözle araştırılmasıdır. Bilgi kuramının temel kavramlar ise “suje” ve ”obje” kavramlarının yanında; “doğruluk (hakikat)”, “gerçeklik (realite)”, “temellendirme” dir.

Tunalı suje ve obje ilgisini şöyle açıklamaktadır:

 

“İnsan, bir nesneler dünyası içinde yaşar ve insan süjesi ile ilgi içinde bu nesneler dünyası bir objeler dünyası halini alır. Masa, ağaç, portakal dediğimiz nesneler, ancak bir süje karşısında bir masa, bir ağaç ve bir portakaldır. O halde bu adı geçen nesneler, ancak bir süje aracılığıyla bir obje haline yükselebilir. Örneğin, portakalı ele alalım. Portakal nedir? Portakal dediğim zaman, benim dışımda, ben den bağımsız olan bir nesneyi düşünmeyip belli bir tasavvuru düşünüyorum. «Böyle bir portakal tasavvuru ise, son derece karmaşık bir şeydir: Biçim, tat, koku, sertlik, vb. gibi duyumlardan özel bir şekilde örülmüştür.»(Tunalı, 20)

 

Bilginin suje obje ilgisinde ortaya çıkması, sujenin bir varlığı yorumlamasıyla ortaya çıkmaktadır. Bu yorumlamasıyla da estetik objede yani sanat eserinde bilgi objesini var etmektedir. Sanatçı bilgi objesi olarak gördüğü bir nesneyi tuvale geçirir. Ancak yorumlanan ve sanat eserine konu olan bilgi ojesi artık bir bilgi objesi olmaktan öte estetik bir obje olmaktadır.

Bilgi kuramının temel kavramlarından bir diğerleri ise doğruluk yani hakikat, gerçeklik yani realite ve temellendirmedir. Doğruluk kavramı; algılar, kavramlar, bilimsel kuramlarla nesnel gerçek arasındaki uygunluktur. Yani bir ifadenin nesnesine uygunluğudur. Dünyadaki şeylerin ve olayların (olup bitenlerin)doğru ya da yanlış olması söz konusu değildir. Doğruluk, sadece düşüncelerin, yargıların, önermelerin özelliğidir. “Hakikat, bir şey olarak olanın gizlenmemişliğidir.” (Heidegger, 181) Gerçeklik kavramı; zamanda ve mekânda var olanların tümüdür. Gerçeklikle doğruluğu karıştırmamak gerekir. Çünkü gerçeklik, somut olarak var olanların bütünüdür. Doğruluk ise, var olana (ister gerçek var olana ister düşünsel var olana) ilişkin bilginin özelliğidir. Doğruluk ve gerçeklik arasındaki ince çizgiyi açıklayacak olursak; tahtanın sertliği bir gerçekliktir, yer çekimi kanunu ya da suyun yüz derecede kaynaması doğruluktur. Matematik ve mantık kuralları da doğruluktur. Temellendirme kavramı; bir düşüncenin, bir yargının, önermenin doğruluğunu gösterme, bu doğruluğun dayanaklarını gerekçelerini ortaya koyma demektir. Doğrulama daha çok deneysel bilimlerin, Temellendirme ise formel bilimler ile felsefenin başvurduğu bir yoldur. Felsefede önermelerin yargıların deney ve gözlem yoluyla doğrulanması söz konusu olmadığından gerekçe ve dayanak göstererek temellendirme yoluna gidilir. Bilgi kuramı temellendirmek istediği kavram ya da soruları derinliğine, genişliğine araştırır ve aydınlatmaya çalışır. Bunu da genellikle çözümleme ve betimleme yoluyla yapar. “Diyebiliriz ki, anlamlı olan her şey felsefenin konusudur.” (Turgut,1)  “…felsefenin yapması gereken şey, bilimin boş bıraktığı bölümleri uygun varsayımlarla doldurmaktır” (Hacıkadiroğlu,53)

Bilgi kuramının temel problemi doğru bilginin olasılığı problemidir. İlkçağ filozofları bilginin kaynağını sorgulamadan önce, bilginin değeri yani kesin doğru bilginin olup olmadığı üzerinde durmuşlardır. Doğru bilginin olup olmadığıyla ilgili birçok karşıt görüş, ilkçağdan beri tartışıla gelmiştir. Hala günümüzde de, bilginin değerinin yani gerçek bilginin varlığının ya da yokluğunun üzerine birçok tartışmalar yapılmaktadır.

İlkçağ felsefesinin ilk dönemi bir doğa felsefesi niteliği gösterir. O dönemin filozofları sadece duyularla evrenin açıklamasını yapmaya çalışmışlardır. Yani naif bir deneycilik ile evren hakkında kesin bilgilere varılabileceğini sanmışlardır. Evrenin oluşumu ve varlıkların kökeni ile ilgili sorulara cevap verilirken çelişkili görüşlerin ortaya çıkması, her filozofun kendi görüşlerinin doğru, diğerinin yanlış olduğunu iddia etmeleri, bu tür görüşleri şüphe (kuşku) ile karşılayan sofist denilen yeni bir grup düşünürün ortaya çıkmasına neden olmuştur. “… sofist Gorgias’ın ‘Aslında hiçbir şey gerçekte var değildir… Var olsa idi bunu kimse bilemezdi. Bilselerdi bile onun o olduğunu anlamazdı” (Kara, Sempozyum Bildirileri, 133) sözleri sofistlerin görüşlerinin bir yansımasıdır. Sofistler genel-geçer doğru bir bilginin varlığından ilk kez şüphe edenlerdir.

 

Sokrates ten önceki Grek felsefesi, felsefi düşünmenin içerik ve biçimine göre iki evreye ayrılmaktadır. Grek düşünüşünün ilk evresinde (M.Ö. 600-450) filozofların meteoroloji, astronomi, fizik sorunlarıyla birleştirerek metafiziğin sonuncu ve de karmaşık sorunlarına kattıkları doğa, yani evrenin doğası, makro-evren felsefesinin başat nesnesini oluştururken, ikinci evresinde, yani Sofistler döneminde (M.Ö. 450-590) düşünen, İsteyen, davranan bir varlık olarak, hem birey hem de toplum üyesi olarak insan tüm dikkatleri üzerinde topluyordu. (Capelle, 17)

 

            Daha sonra ise karşımıza sofizmin sistemleştirilmiş bir şekli olan septisizm çıkıyor. Septisizm, insan zihninin kesin bilgiye ulaşamayacağını, gerçeğin özünü bilemeyeceğini bu bakımdan herhangi bir konuda (ana varlık, ruh, tanrı gibi konularda) olumlu ya da olumsuz yargıda bulunmanın yersiz olduğunu ileri süren bir öğretidir

Ancak doğru bilginin mümkün olduğunu ileri sürenlerde vardır. Bilginin değeri ve kaynağı birleştirilmiştir. Bunlara dogmatikler de denilebilir. Dogmatizm: Bir takım ilkelerle insan bilgisinin mutlak hakikate ulaşabileceğini iddia eden anlayışa denir. Septisizmin tam zıddıdır.

Dogmatik akımları örneklendirecek olursak; rasyonalizm (genel geçerli doğru bilgi vardır ve kaynağı akıldır), empirizm (genel geçerli doğru bilginin kaynağı deneydir), kritisizm (hiçbir bilgiyi tartışmadan tenkit süzgecinden geçirmeden kabul etmek doğru değildir), entüisyonizm (sezgicilik) ( doğru bilgiye sezgilerimizle ulaşırız), pozitivizm (olguculuk) (bilgilerimiz olgulara dayanır), analitik felsefe (doğru bilgiye olayların bilgisini ifade ettiğimiz önermeleri çözümleyerek ulaşabiliriz, çünkü dilin yapısı mantıksaldır), pragmatizm (gerçekler insan yaşamında işe yarayan ve faydalı olan şeylerdir, doğru bilgi fayda sağlayan bilgidir) ve fenomenolojidir (olaylar ve nesneler bilincin kavradığı kadar vardır, bu nedenle nesnelerin bilgisine varlığın görünüşü (öz) ile ulaşırız).

Dogmatik akımlardan birkaçını açıklayacak olursak, rasyonalizm, felsefede dogmatik bir akılcılık olarak tanımlanırken; günlük dilde, önyargılardan ve duygusal saplantılardan arınmış bir akıl yürütme olarak tanımlanır. Rasyonalizme göre; genel-geçer bir bilgi vardır ve kaynağı akıl ve düşünmedir. Akıl doğuştandır.

 

Bu yaklaşıma göre bilgi formlarından ibaret olan değerler, hakikat sorununun çerçevesine dâhil olup, mutlak nitelikteki yargılardır. Şöyle ki adaletin ne olduğu bilindiği takdirde bundan çıkan sonuç, adil olunacağıdır. İyilik ya da kötülük, doğru ve yanlışla, yani akılla ölçülür. İyi insan, doğru gören; kötü insansa yanlış görendir. Sokratik deyişle, "hiç kimse bilerek isteyerek hata yapmaz, çünkü hiç kimse kendisi için iyi olanı bildiği halde kötü olanı isteyerek seçmez, insanlar yanlış şeyler yaparlarsa bunun nedeni bilgi eksikliğidir." (Toku, Sempozyum Bildirileri, 104)

 

Entüistyonist (sezgicilere) filozoflara göre, rasyonel bilgi nesnenin gerçek özünü veremez. Sezgiye önem veren düşünürler, rasyonel bilginin uygulama ve eylem için önem taşıdığını kabul eder. Fakat akla dayanan bilgi, onlara göre sezgisel bilginin tamlığından ve kesinliğinden yoksundur. Croce’ya göre “Sezgi bilgisi gerçek hayatın içinden doğan, gündelik yaşantılarımız içinde oluşan bir bilgidir.” (Tunalı, 21)

 

B. Croce ye göre, «bilginin iki şekli vardır: Bilgi ya sezgi bilgisidir veya mantık bilgisidir; ya fantaziden doğan bilgidir veya zihinden; ya bireysel olanın bilgisidir veya tümel olanın; ya tek tek nesnelerin bilgisidir veya onların birbirleri ile olan ilgilerinin bilgisidir; bilgi, bütünüyle ya imgeleri veya kavramları meydana getirir.» «Kavramlara dayanan bilgi, nesnelerin birbirleri ile olan ilgilerinin bilgisidir; fakat nesneler sezgilerdir. Sezgiler olmadan hiçbir kavram mümkün değildir» (Tunalı, 20-21)

 

Pozitivizm (olguculuk) ise; insan için bilgide önemli olanın yalnızca olguları araştırmak olduğunu savunan akımdır. Bu akıma göre insan; olgular arasında var olan değişmez ilişkileri ya da doğal yasaları bulmalıdır. Bu yanıyla da empirizme yaklaşır. “Pozitivizmde felsefenin sınırı, sadece doğa bilimlerinin bize verdikleriyle, yani deneysel bilgi ile sınırlanmış bulunmaktadır. Felsefenin işlevi, bu bilimlerin ötesine gitmek değil, doğa bilimlerinin bulguların bir senteze vardırmak ve bu sonuçları sistemleştirmektir.” (Turgut, 207)

Analitik felsefe pozitivizmin 20.y.y. da çağdaş bir görünüm almış şeklidir. Neopozitivizme göre, felsefenin asıl uğraş alanı dildir. Felsefenin görevi dildeki kavramları çözümlemektir. Bu felsefe anlayışına göre bilime dayanan bilgi doğru bilgidir. Bir bilginin doğru olup olmadığını anlamak için de bilginin analizi gerekir. Bu amaçla bilimin kullandığı önermelerin kuruluşu ve yapısı incelenir. Bu dil analizidir. Wittgenstein’ın Tractatus görüntü kuramına göre, “Görüntü kuramına girmeyen, analitik önermelerle ifade edilmeyen hiçbir ifade, ifade olarak tanınmıyordu.” (Turgut, 111)

Pragmatizm, doğruluğu ve gerçekliği tek taraflı olarak sadece eylemlerin sonuçlarıyla değerlendiren ve onlara yalnızca fayda açısından bakan akımdır. Dewey e göre “Felsefe, gündelik yaşamın dışında gelişen bir düşünce uğraşı değil, gündelik yaşam için çözümler üreten yararlı bir uğraş olmalı; ruh-beden, düşünce-eylem, bireysel toplumsal, dinsel-dünyevi gibi ikici ayrımlar yaparak gündelik yaşamı gereksiz yere karmaşıklaştırmamalıdır.” (Dewey, 48)

Fenomenoloji, fenomenleri ve bilincin verilerini inceleyerek fenomenin içindeki özü yakalamaya çalışır. Bu anlayışa göre öz fenomenin içindedir ve bilinç, bu özü sezgi yoluyla yakalayabilir ve kavrayabilir. O’na göre bir nesnenin özünü kavrayabilmek için; onun özüne ait olmayan tüm tesadüfî özelliklerin, ilgisiz görüşlerin bir kenara bırakılması “parantez içine alınması” gerekir. Varlıkları belirleyen, bir takım önemsiz özellikler değil de onları meydana getiren özelliklerdir. Bunları ise yalnızca bilinç ortaya çıkarabilir. “Varlığa ulaşamazsak, doğruluğa da ulaşamayız.” (Russell, 267)

“Bilginin sadece insanı ilgilendiren kısmı, insanın kendini bilmek etkinliğini gerçekleştirmesine yardımcı olan tecrübesiyle ilgili olanıdır.” (Akyol, Sempozyum Bildirileri,  162) İnsan ise bilmek zorundadır. Hazır olarak, doğada hiçbir zaman bilgi bulunamaz. İnsan, bilgi kuvvetinden yoksun olarak dünyaya gelir ve insanoğlunda var olan sadece bilme isteğidir. İşte insan bu bilme isteğiyle bilgiye ulaşmaya, bilginin kuvvetini aramaya çalışır. “Bilgi yalnızca doğanın insana karşı güçlerine direnebilmenin, doğadan daha iyi ve daha çok yararlanabilmenin, Bacon ın deyişiyle, doğaya egemen olabilmenin kuvveti değil, doğru yaşamanın, insanın kendi özüne göre yaşamasının, kendisini gerçekleştiren bir süreçte bulunmasının, özgürlüğün kuvvetidir.” (Erdemli, Sempozyum Bildirileri,  221) Buradan çıkarılacak olan aslında insan bu bilme isteğiyle belki daha rahat yaşamak için doğayı kontrol altına elbet almak ister fakat insanın özündeki asıl isteği özgürlüktür. İnsan ancak bilginin gücüyle kendini gerçekleştirir ve özgürlüğüne ulaşır. Bilginin bu anlamda değeri çok büyüktür.

Bilginin erdemi üzerine Sokrat’ın denemesinden şu anlamlar çıkartılabilir:

 

Sokrates in denemesi mutlak bilgi, mutlak erdem üstüne olur. Doğru , Hak’, ‘Cesaret’ Güzel, İyi’ gibi yaşamayı yöneten, yönlendiren değerlerin, yaşamanın bütününde geçerli olan tanımını yapmayı; değerlerin çekirdeğinde bulunan değişmez bilgiye ulaşmayı; kavramın özünü bilmeyi denemişti Sokrates. Bu yolda sanılar bir başlangıç noktasıdırlar: Onlarda kalınamaz; onları aşmak, daha yetkin olana doğru çabalamak gerekir ki, asıl bilgiye ulaşabilelim. Bu nedenle insansın sürekli bilgilenmesi gerekir. İnsan kendini daha yetkin bilgiyle donatırsa o kadar erdemli olur; erdemli yaşar. Bilgiden erdeme giden süreç, erdemden mutluluğa ulaşır ve bu hep böyle olur. Yaşamayı yücelten, değerli kılan bilgi-erdem-mutluluk çizgisinde gelişmektir. Yaşamayı yücelten bilgi, erdem ve mutluluğun yaşamanın üzerinde, yaşamayı kuşatacak kapsamda olması gerekir. (Erdemli, Sempozyum Bildirileri,  224)

 

Kişinin kendini gerçekleştirmesi ve özgürlüğe ulaşmak adına yapılan her deneme, her uğraş, her çaba; bilgide, değerlerde yani yaşamda yeni bir aydınlanmaya yol açar. İşte o zaman bilginin değeri ve erdeminden söz edebiliriz. Ancak bilginin sayesinde insan, insanca yaşama isteğiyle dolar ve bunu gerçekleştirmek adına bütün ulusça harekete geçer…

 



frida2005

frida2005 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >İBRAHİM ÇALLI>
  3.Tem.2006 Pzt 21:35:43

Yani İbrahim Çallı nın kemikleri sızlayacak

LOL Pranga sanat işleri mükemmel

 

LOLLOLLOL (koptummmmm)



frida2005

frida2005 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >İBRAHİM ÇALLI>
  30.Haz.2006 Cum 19:28:17

    1882 yılında Denizli de doğdu, 1960 yılında İstanbul da öldü. Dükkânlarının duvarlarında gördüğü Köroğlu-Ayvaz resimlerinden etkilenerek resim sanatına merak sardı. 1906 yılında Sanayi-i Nefise de üç yıl eğitim aldıktan sonra devlet bursuyla Paris e gitti. Çalışmalarında çevresinden kişilerin portrelerine ağırlık verdi. Özellikle İstanbul un ışıklı peyzajını izlenimci anlayışa yatkın bir çizgiyle resimlemiştir. Portre ve peyzajlarının yanında çıplak etüdleri onun ününü pekiştiren çalışmalardandır.



frida2005

frida2005 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >****Hacı Bektaş-ı Veli (1281 - 1338) ****>
  30.Haz.2006 Cum 19:22:52
Ellerine sağlık Roen


frida2005

frida2005 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >CC nin YENİ TİPLERİ KARŞINIZDA... HADİ GÖRÜŞLERİNİZİ BEKLİYORUM :)>
  28.Haz.2006 Çar 19:01:06
LOLLOLLOLLOLLOL


frida2005

frida2005 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >CHAT CİTY MAĞAZASINA HOŞ GELDİNİZ...:))>
  28.Haz.2006 Çar 00:38:20
Ellerine sağlık çok güzel olmuşlar Hürrem


frida2005

frida2005 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >CC nin YENİ TİPLERİ KARŞINIZDA... HADİ GÖRÜŞLERİNİZİ BEKLİYORUM :)>
  27.Haz.2006 Sal 20:23:25
fiogf49gjkf0d
O da olarrr yaparım Peeg  LOL


frida2005

frida2005 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >CC nin YENİ TİPLERİ KARŞINIZDA... HADİ GÖRÜŞLERİNİZİ BEKLİYORUM :)>
  27.Haz.2006 Sal 13:30:02

Cool Hemen cc leri biriktirin Cool

LOL



frida2005

frida2005 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >Mesleklere göre aşk ilanları :)>
  27.Haz.2006 Sal 01:13:15

Ayakkabıcı : ah sevdiceğim sensiz hayat bana bi numara küçük geldi, kalbimi vurdu, su toplattı hop hop hoplattı, canım yanıyor ne olur dön..

Bilgisayarcı: açtım kapadım kendimi yine de düzelemedim sensiz.. printerım ol yaz beni yarım yarım..

Kabzımal: mevsimlik sebzeler geldi, hormonsuz domates geldi, kütür kütür hıyar geldi sen gelmez oldunnn..

Modcu: senden kilitli bir topicim olsun istiyorum sevgilimm

Terzi : beli sıkıyorsa sevdanın, don lastiği gibi süneyim sana.. paçalarını kısaltma sevdiğim, selvi boylum al yazmalım benim..

Müzisyen : kalbimin sol anahtarı, yarımlık notam, bu porte var ya.. sana feda olsun

Kasap: senin o bakışların yarim, iki kere çekilmiş kıyma gibi lap diye yapıştırır tezgaha beni.. sinirlerim ayıklanır sesini duyunca.. ben seninim artık, ister inegöl köfte yap beni ister cızbız..

Minibüsçü:stepnemi kaybettim sen benden gittin gideli.......

Avukat:itiraz ediyorum sayın aşkım.....böğrüm müvekkil misali yanmakta sana tutulalı.....

Manav:domates yanaklım....patlıcan dudaklım......enginar kılıklım......3 kilosu bir milyonluk bir aşk değil benimki......

Milletvekili:bizim kasabaya yapılcak köprünün inşaatına başladık...15 sene sonra....beni ööle değiştirdin ki vaadettiklerimi yapmaya başladım.....

Doktor : öksür sevdiğim, ciğer filmin pırıl pırıl, gönlünce öksür sevdiğim... hapşur sevdiğim grip aşısı gibi senin aşkın, beni mikroplardan korur sevdiğim

Haber Spikeri:Iyi aksamlar..Evdeki telefondan bildiriyorum.Dun aksam beynime ulasan sinyale gore, sana asigim ve seviyorum.Bir dahaki konusmamiza kadar hoscakal

Çiftçi : buğday başağı gibi sarı saçların, rüzgarda mağrur boynunu büker güzeller güzeli.. gel de aşık olma

Benzinci:sulandırılmış mazot gibi motoru bozan adamlardan değilim ben.....petrol rafinerisine döndüm seni seveli.....

Bodyguard:seni çok pis döverim benim asabımı bozma.....seviyoz dedik ya.....şimdi kaybol.....

Lunaparkçı:gondoldan indim çarpışan otom arızalandı.....sigaralara denk gelmiyor kasnaklar......dönme dolap ettin beni peşinde.....yeter artık aşıkım uleee....

Yeni şovgörl semra hanım :dal..dal..daldan dala...ben aşıkım...ben aşıkım....vur...vur...vur tuşlara ben aşıkım.....

 

LOLLOL

<<1...910111213141516171819 20212223242526272829...41>>