ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
9 Mayıs 2024, Perşembe 03:13   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  loirena> Forum Mesajları
    loirena'e ait Toplam 4209 Forum Mesajı var
<<1...100...200...300...399400401402403404405406407408409 410411412413414415416417418419...421>>


loirena

loirena resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >ChatCity Dedikoduları >lucifer84(Kurabiemmmmmmm),Nice mutlu senelere...=)>
  27.Tem.2009 Pzt 22:27:11

Edacım  sevdiklerinle beraber nice güzel yıllara canım. Yeni yaşın kutlu olsun



loirena

loirena resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >Türk tarihinin önemli kişilerİ....>
  27.Tem.2009 Pzt 22:07:01

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

1881 yılında Selanik’te doğdu. İlk öğrenimini ve askerî öğrenci olarak orta öğreniminin bir kısmını Selanik’te yaptı. Manastır Askerî Lisesi’ni bitirdi.1902 yılında Kara Harp Okulu’ndan, 1905 yılında Harp Akademisi’nden mezun oldu.Orduda çeşitli vazifeler aldı. 1913 yılında Sofya’da Ataşe Militer olarak bulundu.
Birinci Dünya Harbi sırasında, Çanakkale Muharebelerinde, Tümen Komutanı olarak görev yapıı. 1916 yılından itibaren, Doğu ve Güney cephelerinde Kolordu ve Ordu Komutanlığı yaptı. Bitlis ve Muş’u düşman işgalinden kurtaran kuvvetlerin başındaydı. Filistin ve Suriye cephelerinde görev aldı.
Mondros Mütarekesi’nden sonra Sevr Anlaşması hükümlerine dayanılarak ülkenin yabancılar tarafından işgali üzerine, son Osmanlı padişahı Vahdettin Han tarafından Anadolu’ya gönderildi.19 Mayıs 1919′da Samsun’a çıkarak Türk millî mücadelesini başlattı.Amasya Genelgesi, Sivas ve Erzurum Kongrelerini topladı. Askerî görevlerinden istifa ederek 23 Nisan 1920′de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni topladı. Meclis Başkanı seçildi.5 Ağustos 1921′de Başkomutanlık görevini üstlenerek Anadolu’nun Yunan işgalinden kurtarılması için mücadeleye devam etti. Sakarya Meydan Savaşı’nı kazandı. 19 Eylül 1921′de Meclis tarafından kendisine Mareşal ve geleneksel Gazi ünvanı verildi.
26 Ağustos 1922′de işgalci Yunan kuvvetlerine karşı Büyük Taarruz’u başlattı. Beş gün sonra 30 Ağustos 1922′de de Başkomutanlık Meydan Savaşı’ nı kazanıldı.Lozan Barış Konferansı’ndan sonra, 11 Ağustos 1923′de toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yeniden Başkan olarak seçildi. 9 Eylül 1923′de kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanlığı’ na seçildi.
29 Ekim 1923′de Cumhuriyet’in ilân edildiği gün, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Dört dönem üst üste seçildi.10 Kasım 1938′de öldü.

 

 

FATİH SULTAN MEHMET 


Fatih Sultan Mehmed 29 Mart 1432 de Edirne de doğdu. Babası Sultan İkinci Murad, annesi Huma Hatun dur. Fatih Sultan Mehmed, uzun boylu, dolgun yanaklı, kıvrık burunlu, adaleli ve kuvvetli bir padişahtı. Devrinin en büyük ulemalarından birisiydi ve yedi yabancı dil bilirdi. Alim, şair ve sanatkarları sık sık toplar ve onlarla sohbet etmekten çok hoşlanırdı. İlginç ve bilinmedik konular hakkında makaleler yazdırır ve bunları incelerdi. Hocalığını da yapmış olan Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmed in en çok değer verdiği alimlerden biridir. Fatih Sultan Mehmed, gayet soğukkanlı ve cesurdu. Eşsiz bir komutan ve idareciydi. Yapacağı işlerle ilgili olarak en yakınlarına bile hiçbir şey söylemezdi. Fatih Sultan Mehmed okumayı çok severdi. Farsça ve Arapça ya çevrilmiş olan felsefi eserler okurdu. 1466 yılında Batlamyos Haritasını yeniden tercüme ettirip, haritadaki adları Arap harfleriyle yazdırdı. Bilimsel sorunlarda, hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun bilginleri korur onlara eserler yazdırırdı. Bilime büyük önem veren Fatih Sultan Mehmed yabancı ülkelerdeki büyük bilginleri İstanbul a getirtirdi. Nitekim Astronomi bilgini Ali Kuşçu kendi döneminde İstanbul a geldi. Ünlü Ressam Bellini yi de İstanbul a davet ederek kendi resmini yaptırdı. Şair ve açık görüşlüydü. Fatih Sultan Mehmed 1481 yılına kadar hükümdarlık yaptı ve bizzat 25 sefere katıldı. Azim ve irade sahibiydi. Temkinli ve verdiği kararları kesinlikle uygulayan bir kişiliği vardı. Devlet yönetiminde oldukça sertti. Savaşlarda çok cesur olur, bozgunu önlemek için ileri atılarak askerleri savaşa teşvik ederdi.

20 yaşında Osmanlı padişahı olan Sultan İkinci Mehmed, İstanbul u fethedip 1100 yıllık Doğu Roma İmparatorluğunu ortadan kaldırarak Fatih ünvanını aldı. Hz.Muhammed in (S.A.V) hadisi şerifinde müjdelediği İstanbul un fethini gerçekleştiren büyük komutan olmayı da başaran Fatih Sultan Mehmed, yüksek yeteneği ve dehasıyla dost ve düşmanlarına gücünü kabul ettirmiş bir Türk hükümdarıydı. Orta Çağ ı kapatıp, Yeniçağ ı açan Cihan İmparatoru Fatih Sultan Mehmed, Nikris hastalığından dolayı 3 Mayıs 1481 günü Maltepe de vefat etti ve Fatih Camii nin yanındaki Fatih Türbesi ne defnedildi.

 

GENÇ OSMAN (1604 - 1622)
Sultan Genç Osman, 3 Kasım 1604 yılında İstanbul da dünyaya geldi. Babası Birinci Ahmed, annesi Mahfiruz Haseki Sultandır. Mahfiruz Haseki Sultan Rum dur. Sultan Genç Osman 14 yaşında iken, amcası Sultan Birinci Mustafa nın tahttan indirilmesi üzerine Osmanlı tahtına oturdu. Annesi onun yetişmesi için çok titiz davrandı. Sultan Genç Osman iyi bir terbiye ve tahsil gördü. Arapça, Farşça, Latince, Yunanca ve İtalyanca gibi doğu ve batı dillerini klasiklerinden tercüme yapabilecek kadar güzel öğrendi. Çok güzel bir yüzü olan Genç Osman, zeki, enerjik, atılgan, cesur ve gözü pek bir padişahtı.

Sultan Genç Osman, Fatih Sultan Mehmed devrine kadar yapıldığı gibi saray dışından, Şeyhülislam Es ad Efendinin ve Pertev Paşa nın kızları ile evlendi. Yavuz Sultan Selim devrinden itibaren padişah saray dışından evlenmediği için bu davranış önemli bir değişiklik oldu. Kendisine planlarını uygulayacak bir sadrazam bulamadı.

Tarihte eşine az rastlanır bir şekilde tahtan indirilerek, Yedikule zindanlarında boğularak şehit edilen Sultan Genç Osman, babası Sultan Birinci Ahmed in Sultanahmed Camii nin yanındaki türbesine defnedildi. Tahta çıkar çıkmaz devlet erkanı içindeki üst düzey yetkilileri değiştiren, müderris ve kadıların atanma yetkilerini şeyhülislamdan alan Sultan Genç Osman çok yenilikçi bir padişahtı.

Padişah otağının Üsküdar a kurulacağı günden bir gün önce Yeniçeriler Süleymaniye de toplandılar. Ayaklanan yeniçeriler saraya girip bazı devlet adamlarını öldürdüler. Yeniçeri ve sipahileri ikna etmek isteyen Sultan Genç Osman, yeniçeri ağalarını merhamete getirmeye çalıştı. Ancak bunda başarılı olamadı. Yerine kardeşi Sultan Birinci Mustafa ikinci kez tahta çıkarıldı. İsyancılar o an için Sultan Genç Osman ı öldürülmesini düşünmüyorlardı. Ancak Sultan Genç Osman ın ne kadar dirayetli bir padişah olduğunu bilen isyanın elebaşları padişahın Yedikule zindanlarına götürülüp orada öldürülmesini istediler. Sultan Genç Osman sekiz tane cellata kahramanca karşı koymasına rağmen boğularak şehit edildi.

Sultan Genç Osman ın naaşı, ertesi gün Sultanahmed Camii nde kılınan cenaze namazında sonra Sultan Ahmed Camii nde babasının türbesine defnedildi. Sultan Genç Osman ın şehit edilmesi Anadolu da bazı isyanların çıkmasına sebep oldu. Osmanlı halkı padişahın şehit edilmesini hiçbir zaman hazmedemedi. Sultan Genç Osman, gençliğinin en güzel günlerinde tahta çıkmış ve hep milletinin iyiliği için çalışmış, azim ve irade sahibi bir padişahtı. Ancak gençliği ve tecrübesizliği kendisine bu hazin sonu hazırladı.


 

CENGİZHAN

1167 yılında doğdu. Moğol Kağanı ve Moğol Devleti nin kurucusudur. Asıl adı Temuçin’dir. Temuçin, 13 yaşlarında iken, babasını kaybetti. Henüz küçük olduğundan, kabilesi, onu bırakıp Tayciutlar’a katılmak istedi. Annesi Helün Hatun, binbir çaba ile kabilenin küçük bir bölümünü geri çevirebildi. Nice güçlük ve sıkıntıya rağmen, varlıklarını sürdürebildiler. Bütün bu olaylar sırasında, Temuçin’deki önderlik yetenekleri kendisini belli ediyordu.

Cengiz, han olduktan sonra Çin’deki Kitün/Chin Sülalesi nin, kuzey sınırlarında Tatarlar’a karşı giriştiği bir harekete katıldı ve Tatarlar ezildi. Ona göre Tatarlar, atalarına kötülük edip, ölümüne neden olmuşlardı. 1202’te Tatar kabileleri ile savaştı ve onları yendi.

Cengiz Han, Moğolistan’ın tek gücü durumuna gelmişti. 1206 İlkbaharı nda, Onon Irmağı boylarında bir kurultay toplandı. Bu kurultay, bütün kabilelerin temsilcileri Han Cengiz’i, bakanlığa (Kağan) getirdiler. Cengiz unvanı da bu sırada verilmiş olmalıdır.

Cengiz Kağan, Çin’den batıya giden ticaret yolunu denetimlerinde tutan Tangutlar’la savaştı. 1209’da kendisi de sefere katıldı. Başkent Ning-hia düşmediyse de, Tangutlar denetim altına alındı. Cengiz Kağan, Asya’nın doğusunda büyük bir güç olarak ortaya çıkarken, Orta Asya’nın kudretli devleti de Harezmşahlar’dı. İki ülke arasında birçok elçiler gidip gelmişti. Cengiz, iki ülke arasında özellikle ticaretin gelişmesinden yana olduğunu belirtmiş, Harezmşah tan gelen kervan mallarını uygun fiyatlarla satın almıştı.

Cengiz, 1218’de bir kaç elçisi dışında tamamı Müslüman olan tacirlerin yönettiği 450 kişilik bir kervan hazırlatıp gönderdi. Cengiz’in Moğollar’ı tek bir devlet altında toplaması sonucu, eski Göktürk topraklarındaki bazı Türk Boylarının Batı’ya doğru göçü başlamıştır.

Asya’daki dinler mücadelesinde, Cengiz’in Şaman inancında olmasına karşın, siyasal açıdan İslamiyet’e yakınlaşmasıyla İslamiyet’e destek sağlamıştır.

Cengiz’le birlikte Asya’nın iktisadi yaşamı da değişime uğramıştır. Ülkelerarası ticaret yeni boyutlar kazanmış, sınırlar ve gümrükler ortadan kalkmıştır. Asya’da tek bir devletin egemen olmasıyla, Asya’nın batısı ile doğusu arasındaki ticari ilişkiler gelişmiştir. Cengiz Han, 1227 yılında ölmüştür.

 

İSMET İNÖNÜ  

1884 yılında İzmir de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Sivas ta tamamladı. Bir yıl Sivas ta Mülkiye İdadisi nde okuduktan sonra, 1897 yılında İstanbul daki Mühendishane İdadisi ne gitti. 1901 de Mühendishane-i Berri-i Hümayun a (topçu okulu) giren İsmet İnönü, bu okulu 1903 te topçu teğmeni olarak bitirdi. 1906 da Erkân-ı Harbiye Mektebi ni birincilikle bitirerek kurmay yüzbaşı rütbesiyle Edirne deki 2. Ordu nun 8. Alay ında bölük komutanlığına atandı.

1908 de kolağası oldu ve 31 Mart Olayı (13 Nisan 1909) olarak bilinen ayaklanmayı Selanik ten gelerek bastıran Hareket Ordusu nda görev aldı.

1910-1913 yılları arasında Yemen İsyanı nın bastırılması harekâtına katıldı. Bu ve bundan önceki görevlerinde hudut problemleri ve asilerle yapılan anlaşmalarda başarılı hizmetleri ve meslekî özellikleriyle dikkati çekti. Birinci Dünya Savaşı sırasında Kafkas Cephesi nde Kolordu Komutanı olarak Atatürk le birlikte çalıştı ve yıllardır süren dostlukları ile devletin geleceği hakkında ortak fikirleri gelişti. Suriye Cephesi nde savaştı; Millî Mücadele sırasında Atatürk ün en yakın silâh arkadaşı olarak çalıştı.

23 Nisan 1920 de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi ne Edirne milletvekili olarak katılan İsmet Bey, 3 Mayıs ta İcra Vekilleri Heyeti nde Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Vekili oldu.

Albay İsmet Bey, mebusluk ve bakanlık da uhdesinde kalarak Garp Cephesi Komutanlığı görevine getirildi. Kuruluş aşamasındaki düzenli ordu ile Çerkes Ethem ayaklanmasının ve iç isyanların bastırılmasında etkin rol oynadı. Ocak ve Nisan 1921 de I. ve II. İnönü savaşlarında Yunan ilerlemesini durdurdu.

İnönü zaferleri, Ulusal Ordu ya güven duyulmasını sağladı, Ulusal Kurtuluş Hareketini yürütenlere moral ve güç verdi.

Birinci İnönü Savaşı sonunda tuğgeneral rütbesine yükseldi.

Sakarya Meydan Savaşı ve Büyük Taarruz dan sonra kazanılan zafer üzerine Mudanya Ateşkes toplantısında Büyük Millet Meclisi ni temsil etti. Lozan Barış Konferansı na Dışişleri Bakanı ve Türk heyeti başkanı olarak katıldı.

Görüşmeler sırasında Ulusumuzun çıkarlarını titizlikle savunan ve koruyan İsmet İnönü, 24 Temmuz 1923 te Türkiye Cumhuriyeti nin bağımsızlığının ve egemenliğinin tanınmasını sağlayan Lozan Antlaşması nı imzaladı.

Cumhuriyetin ilânından sonra 1923-1924 yıllarında ilk hükûmette Başbakan olarak görev aldı, aynı zamanda Halk Fırkası Genel Başkan Vekilliği ni üstlendi. 1934 te Soyadı Yasası çıktığında Atatürk ün verdiği İnönü soyadını alan İsmet Paşa, Başbakanlık görevini 1924-1937 yılları arasında da sürdürdü.

İnönü, Atatürk devrimlerinin gerçekleştirilmesinde ve Türkiye Cumhuriyeti nin sağlam temeller üzerine oturtulmasında Atatürk ün en yakın çalışma arkadaşıydı.

Atatürk ün ölümünden sonra 1938 yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye nin ikinci Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Cumhurbaşkanlığı nın yanı sıra CHP Genel Başkanlığı na da getirildi. CHP nin 26 Aralık 1938 de toplanan I. Olağanüstü Kurultay ında partinin "değişmez genel başkan"ı seçildi. Ayrıca kendisine "Milli Şef" sıfatı verildi.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye yi savaş felâketinin dışında tutmayı başardı. Savaştan sonra çok partili siyasî rejime geçilmesinde en büyük destek oldu.

1950 genel seçimlerinden sonra CHP iktidarı Demokrat Parti ye bırakırken, İsmet İnönü de Cumhurbaşkanlığı ndan ayrıldı ve 1960 yılına kadar Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı olarak siyasî yaşamını sürdürdü. 27 Mayıs harekâtından sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi ve 10 Kasım 1961 tarihinde Başbakanlığa atandı.

1965 yılında bu görevden ayrıldıktan sonra milletvekili olarak siyasî yaşamını sürdürdü. 1972 de Parti Genel Başkanlığı ve milletvekilliğinden istifa ederek, 25 Aralık 1973 de ölünceye kadar Anayasa gereğince Cumhuriyet Senatosu tabiî üyeliği görevinde bulundu.

1916 yılında Mevhibe Hanım la evlenen İsmet İnönü üç çocuk babasıydı.

 

CELAL BAYAR

1883 yılında Bursa nın Gemlik ilçesinin Umurbey köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimden sonra memuriyet yaş***** atıldı. Adalet, reji ve bankacılık alanında memuriyet görevlerinde bulundu. 1908 yılında İkinci Meşrutiyet in ilânından sonra İttihat ve Terakki çalışmalarına katıldı. Bu cemiyetin İzmir Şubesi Genel Sekreterliğini yaptı.

12 Ocak 1920 de toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi ne Saruhan Sancağı Milletvekili olarak katıldı. Millî Mücadele nin başlaması ile birlikte Anadolu ya geçerek bu hareketteki yerini aldı.

Millî Mücadele sırasında Batı Anadolu da etkinlik gösterdi. Aynı zamanda Birinci Büyük Millet Meclisi nde Bursa Milletvekili olarak görev aldı. 1921 de İktisat Bakanı oldu.

Lozan Barış Konferansı na danışman göreviyle katıldı. 1923 seçimlerinden sonra İkinci Büyük Millet Meclisi ne İzmir Milletvekili olarak girdi.

1924 yılında İş Bankası nın kurulmasında önemli rol oynadı. Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluşundaki savaşım çabalarında politikacı ve iktisatçı kimliği ile parladı. 1937-1939 yılları arasında Başbakanlık yaptı. Daha sonra siyasî yaşamını İzmir Milletvekili olarak sürdürdü.

Çok partili siyasî yaşama geçilmesi üzerine 1946 yılında arkadaşları ile birlikte Demokrat Parti yi kurdu ve başkanlığına getirildi. Partisinin 1950 seçimlerini kazanmasından sonra aynı yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi nce Türkiye nin üçüncü Cumhurbaşkanı seçildi. (22 Mayıs 1950)

10 yıl boyunca sürdürdüğü bu görevden 27 Mayıs harekâtı ile 1960 yılında uzaklaştırıldı.

Yassıada Mahkemesi tarafından idama mahkum edildi. (15 Eylül 1961)

Cezası daha sonra müebbet hapse çevrildi. Yassıada dan Kayseri Bölge Cezaevi ne nakledilen Bayar, 7 Kasım 1964 de rahatsızlığı nedeniyle serbest bırakıldı.

1903 yılında Reşide Hanım la evlenen ve üç çocuğu olan Celal Bayar, 22 Ağustos 1986 gününde İstanbul da vefat etti.

 

CEMAL GÜRSEL 

1895 yılında Erzurum da doğdu. İlk öğrenimini Ordu ilinde yaptı. Daha sonra öğrenimini Erzincan ve İstanbul da askerî öğrenci olarak sürdürdü.

1915-1917 yıllarında Topçu Subayı olarak Çanakkale Savaşlarına katıldı. Filistin ve Suriye cephesinde görev aldı.

Türk Kurtuluş Savaşı nın Batı cephesindeki bütün savaşlarına katıldı. 1929 yılında Harp Akademisi ni bitirdi.

1946 yılından başlayarak Orgenerallik rütbesi dahil çeşitli general rütbelerinde hizmet yaptı. 1958 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı na atandı. Bütün bu görevleri sırasında meslekî bilgi ve karakteri ile ordunun ve halkın sevgisini ve güvenini kazandı.

27 Mayıs 1960 gününde gerçekleştirilen askeri müdahalenin lideri olarak kabul edildi. Yeniden demokratik düzene dönülmesinde ve 1961 Anayasası nın hazırlanmasında önemli rol oynadı. Halk oyuna sunulan ve kabul edilen bu Anayasa gereğince, 10 Ekim 1961 de yapılan seçimlerden sonra oluşturulan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye nin dördüncü Cumhurbaşkanı olarak seçildi. 1966 yılında başlayan rahatsızlığının sürmesi ve görevini engellemesi üzerine, Anayasa uyarınca Cumhurbaşkanlığı görevi sona erdi.

1927 yılında Melahat Hanım la evlenen ve bir çocuğu olan Cemal Gürsel, 14 Eylül 1966 gününde vefat etti.

 

CEVDET SUNAY

1899 yılında Trabzon da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Erzurum, Kerkük, Edirne ve Kuleli Askerî Lisesi nde yaptı.

Birinci Dünya Savaşı sırasında, 1917 yılında subay adayı olarak eğitim kampına katıldı. Aynı yıl Filistin cephesinde görev aldı.

1918 yılında Mısır da İngilizlere esir düştü. Esaretten döndükten sonra, Kurtuluş Savaşı na katılarak, Güney cephesinde görev aldı. Sonradan Batı cephesinde görevini sürdürdü.

1927 yılında Harp Okulu öğrenimini tamamladı. 1930 yılında Harp Akademisi ni bitirdi. Silahlı Kuvvetlerde çeşitli görevler alarak 1949 dan sonra Generallik rütbelerinde hizmet verdi. 1960 yılında Genelkurmay Başkanlığı görevine atandı.

1966 yılında, bu görevinden ayrılarak Cumhurbaşkanlığı kontenjan senatörlüğüne seçildi. Cemal Gürsel in rahatsızlığı sebebiyle görevden ayrılması üzerine, 28 Mart 1966 da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye nin beşinci Cumhurbaşkanı seçildi. Yedi yıllık görev süresini tamamladıktan sonra 1973 yılında Cumhurbaşkanlığı ndan ayrıldı.

1929 yılında Atıfet Hanım la evlenen ve üç çocuğu olan Cevdet Sunay 22 Mayıs 1982 gününde vefat etti.


FAHRİ KORUTÜRK

1903 yılında İstanbul da doğdu. 1916 yılında Bahriye Mektebi ne girdi. 1923 yılında Deniz Harp Okulu nu, 1933 yılında Deniz Harp Akademisi ni bitirdi. Deniz Kuvvetleri nin çeşitli kademelerinde görev aldı. Roma, Berlin ve Stokholm de Deniz Ataşesi olarak hizmet verdi.

1936 da Montreux Boğazlar Konferansı na askerî uzman olarak katıldı. 1950 yılında Amiralliğe yükseldi. Oramiralliğe kadar çeşitli rütbelerde komuta görevleri yaptı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevinden 1960 yılında emekli olduktan sonra sırası ile Moskova ve Madrid Büyükelçisi olarak diplomatik görevler aldı.

1968 yılında Cumhuriyet Senatosu Üyesi oldu.

1973 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi nce Türkiye Cumhuriyeti nin altıncı Cumhurbaşkanı seçildi.

1980 yılında, yedi yıllık hizmet süresi tamamlandığından Cumhurbaşkanlığı görevinden ayrıldı.

1944 yılında Emel Hanım la evlenen ve üç çocuğu olan Fahri Korutürk, 12 Ekim 1987 gününde vefat etti.

 

KENAN EVREN

1918 yılında Manisa ilinin Alaşehir ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Alaşehir, Manisa, Balıkesir ve İstanbul da sürdürdü ve Maltepe Askerî Lisesi ni bitirdi.

1938 yılında Kara Harp Okulu nu, 1949 yılında Harp Akademisi ni bitirdi. Topçu subayı ve Kurmay subay olarak Silahlı Kuvvetler in çeşitli kademelerinde görev yaptı.

Dokuzuncu Kore Türk Tugayı nda, önce Harekât ve Eğitim Şube Müdürlüğü, sonra Kurmay Başkanlığı görevlerinde bulundu. Tuğgeneralliğe yükseldiği 30 Ağustos 1964 gününden başlayarak, Silahlı Kuvvetler in bütün komuta kademelerinde ve üst rütbelerde görevini sürdürerek, Ordu Komutanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı ndan sonra, 7 Mart 1978 de Genelkurmay Başkanlığı na atandı. Bu görevi sırasında, 12 Eylül 1980 de yapılan askeri müdahale ile, diğer görevleri yanında Devlet Başkanlığı görevini de üstlendi.

7 Kasım 1982 de halk oyuna sunulan ve kabul olunan Anayasa ile, Türkiye nin yedinci Cumhurbaşkanı olarak göreve başladı. 9 Kasım 1989 gününde, görev süresini tamamlayarak Cumhurbaşkanlığı ndan ayrıldı.

1944 yılında Sekine Hanım la evlenen Kenan Evren üç çocuk babasıdır.

 

TURGUT ÖZAL

1927 yılında Malatya da doğdu. 1950 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi ni Elektrik Mühendisi olarak bitirdi. 1952 yılında A.B.D ne giderek ekonomi tahsili gördü. Türkiye ye döndükten sonra Elektrik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdür Yardımcılığı na atandı.

1961-1962 yıllarında askerlik hizmetini, Milli Savunma Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu üyesi olarak yaptı ve Devlet Planlama Teşkilatı nın kurulmasına katkıda bulundu. Bu sırada, Ortadoğu Teknik Üniversitesi nde ders verdi.

Bir süre Başbakanlık Teknik Uzmanlar Kurulu Üyesi olarak çalıştı ve 1967-1971 yıllarında Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı görevini yürüttü. Ekonomik Koordinasyon Kurulu, Para ve Kredi Kurulu, RCD Koordinasyon Kurulu ve AET Koordinasyon Kurulu başkanlıklarında bulundu.

1971-1973 yıllarında Dünya Bankası nda danışman olarak görev yaptı. Türkiye ye döndükten sonra çeşitli sınai kuruluşlarında çalıştı ve 1979 yılı sonlarına doğru Başbakanlık Müsteşarı olarak atandı. Aynı dönemde Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı görevini de vekaleten yürüttü.

12 Eylül 1980 müdahalesinden sonra kurulan Hükümete ekonomik işlerden sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak atandı. 1982 yılında bu görevinden istifa etti. 1983 yılında Anavatan Partisi ni kurdu ve aynı yıl yapılan genel seçimlerde partisinin birinci gelmesi üzerine hükûmeti kurmakla görevlendirildi ve böylece Türkiye nin 19. Başbakanı oldu. 1987 seçimleri sonrasında tekrar hükümet kurdu ve başbakan olarak görev yaptı.

31 Ekim 1989 da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye Cumhuriyeti nin sekizinci Cumhurbaşkanı olarak seçildi ve 9 Kasım 1989 gününde bu görevine başladı.

17 Nisan 1993 gününde geçirdiği bir rahatsızlık sonucu görevi sırasında vefat etti.

1954 de Semra Hanım la evlenen Turgut Özal ın üç çocuğu bulunuyordu.

 

 

 

EKLEMEK İSTEDİKLERİNİZ VARSA  EKLEYİN  UNUTTUKLARIM OLABİLİR...



loirena

loirena resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Tüm zamanların sembol isimleri>
  27.Tem.2009 Pzt 21:17:33

Gerçekten mükemmel bir çalışma olmuş

emeğine sağlık ...

 




loirena

loirena resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >Tarihe geçmiş olaylar>
  27.Tem.2009 Pzt 21:08:44

KOPEK ISEDI, DIREK DEVRILDI.
Belcika nin Ostende kentinde bir aydinlatma direginin bir aracin
uzerine devrilmesi ve surucusunun rastlanti eseri kurtulmasi uzerine
sorusturma baslatildi. inceleme yapan uzmanlar, kazanin, kopeklerin
surekli olarak diregin dibine cis yapmalari sonucu curuyen diregin
devrilmesi ile meydana geldigini tespit ettiler.


BELA DOMUZUN SON LANETI.
Bulgaristan in baskenti Sofya yakinlarindaki Dupnitsa kasabasinda
yasayan bir koylu, bahcesine verdigi zararlar nedeniyle domuzundan
nefret ediyordu, sonunda domuzu dinamitle oldurmeye karar verdi.
Arkadaslariyla iddiaya giren koylu komsularinin saskin bakislarinin arasinda
dinamit lokumunu hayvanin agzina sokarak fitili atesledi. Bahce
duvarinin arkasina saklanip patlamanin sonucunu bekleyen "hain" sahip ve
arkadaslari, ummadiklari bir olayla karsilastilar. Domuzun, agzindaki dinamit
lokumuyla aniden evin acik unutulan kapisindan iceriye girmesiyle dinamitin
patlamasi bir oldu. Harabeye donen evine bakip bakip dertlenen koylu, "Bu domuz,
basima surekli dert oluyordu. Ancak, olumu en buyuk belayi basimiza acti"
dedi.


TAZI AVCIYI VURDU.
ABD nin Kentucky eyaletinde Inez kentinde avlanmaya cikan bir avci
yeni aldigi tazinin acemiligine kurban gitti. John Philip adli avci,
vurdugu kusu tazinin agzindan almak icin tufegini yere koydu. Ancak acemi tazi,
kusu birakmak istemeyince avci ile kopegi arasinda bir cekisme yasandi.
Kopek bu sirada yanlislikla yerdeki tufegin tetigine basti ve silahin
ates almasi sonucunda Philip, bacaklarindan yaralandi.


AYNI ANDA YARALANDILAR.
Londra nin guneyinde minibusune bir otomobil carpmasinin ardindan
Terry Connell in bir kolu ve bacagi kirildi. Talihsiz kazazede
ertisi gun The Sun Gazetesinde bir baska Terry Connell in fotografini gordu.
ikinci Terry, Londra nin kuzeyinde buzda kayarak dusmus ve onun da bir kolu
ile bacagi kirilmisti. Her iki Terry de 52 yasindaydi, ikisi de kasapti
ve ikisi de Noel i yatakta geciriyordu. Aralarindaki tek fark birinin sag,
digerinin ise sol kolunun kirilmasiydi.


FOSFORLU PATLAYAN FARE.
Ingiltere de Roger ve Sylvia Blindell cifti, evlerine musallat olan
farelerle savasmak icin belirli koselere cok guclu bir zehir yerlestirdi.
Fare, zehiri yedikten sonra beklenmedik birsey oldu. Zehirin icinde bulunan
fosfor, hayvanin vucut hucrelerinden disariya sizdi ve havayla temas ederek
reaksiyona gecti. Patlama sonucunda cikan yanginda ev tamamen
tahrip oldu.


SOFÖR AYNI KAZAZEDE AYNI.
Viyana da Anna Hascher a 1983 yilinda Milance Zivojinovic in
kullandigi bir minubus carpti. Tam 10 yil sonra 21 Mayis 1993 te
Bayan Hascher a bu kez de bir kamyon carpti. Kaza yeri 10 yil oncekinin
500 metre uzagindaydi. Kamyonun surucusu yine ayni kisiydi: Milance
Zivojinovic.

BABAYLA KIZIN ÖLÜMÜ.
Italya nin kuzeyinde Reggio Emilia da Vittorio Veroni adli bir adam,
hemzemin gecitte bir trenin otomobile carpmasi sonucunda hayata
veda etti. Veroni nin kizi Cristina da olaydan 4 yil once ayni gecitte ayni
makinistin kullandigi ayni trenin carpmasi sonucunda olmustu.


23 YIL ARAYLA AYNI KAZA.
Brezilya nin Salvador kentinde 1966 yilinda kamyonunun
denetimini kaybeden bir surucu, Cristina Costa nin evine girdi. Bu
olaydan 23 yil sonra ayni surucu, yine kamyonla Cristina Costa nin evine
carparak hane sakinlerini sok etti.

ANNE KIZ KAZADA BULUSTU.
Hollanda da yillardir birbirleriyle gorusmeyen 63
yasindaki anne ile 44 yasindaki kizi birbirlerine carptilar. Anne,
otomobiliyle bir kavsakta sola donus yapmak isterken, motosikletiyle oradan gecen
kizina vurdu. Hastaneye kaldirilan dargin ana kiz tedavi altina alindi.


LAZ FIKRASIMI? KAZA MI?
Rize nin Cayeli ilcesinin Yanikdag koyunde eski model
cakmakli dolma av tufegini temizlemek isteyen 15 yasindaki Mustafa
Safi, tufeğinin namlusuna su doldurarak sobaya soktu. Isinan namludaki
barutun ates almasi sonucu tufek birdenbire infilak etti ve sacmalar Mustafa yi
kasigindan yaraladi. Cayeli Devlet Hastanesine kaldirilan Mustafa Safi "Atesle
barutun yanyana gelmeyecegiini boylece anlamis oldum" dedi.



loirena

loirena resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >İşte çocuklu yaşama hazırlanmanın adımları>
  27.Tem.2009 Pzt 21:03:50

1-) Köşe başındaki süpermarkete gidin. Hiçbirşey satın almadan kasaya yönelin ve cebinizdeki bütün parayı kasiyere verin. Daha sonrada yandaki eczaneye gidin kredi kartınız ile ilaçlar alın.

2-) Akşam saat 17:00 ile 22:00 arasında elinizde yaklaşık 4 kg. Ağırlık taşıyarak sürekli ev içinde yürüyün. Saat 22:00 de ağırlığı yatağa bırakın, saati 24:00 e kurun ve yatın uyuyun. Saat tam 24:00 de kalkın 4 kg. ağırlığı tekrar elinize alın ve saat 01:00 e kadar evin içinde dolaşın. Ağırlığı tekrar yatağa koyun. Saatin alarmını da 03:00 e kurun. Yatın. Uyuyamayacağınız için tekrar kalkın ve bu kez elinizde ağırlık olmadan evin içinde dolanıp durun. Saat 02:45 de koltukta kendinizden geçin. 03:00 te çalan alarm ile fırlayın, 15 dakikalık uyku sersemliği ile yatağa yönelin ve ağırlığı elinize alın. Saat 04:00 e kadar karanlıkta elinizde ağırlık varken dolanın ve bu arada yüksek sesle de şarkılar söyleyin. Kendi kendinize konuşun. Saati 05:00 e kurun ve kendinizden geçerek bir süre daha uyuyun. Böylece toplam uyku miktarınız 45 dakikaya yükseltin. Kahvaltıyı hazırlayın. Güleryüzlü olun ve bu dediklerimi 5 yıl boyunca her gece tekrarlayın. 

3-) Eve bir ahtapot getirin... Ve 5 yıl boyunca onu her sabah düzenli bir şekilde giydirmeğe çalışın. Ayrıca ahtapotu bir çuvala, hiçbir kolu dışarda kalmıyacak şekilde, en kısa zamanda sokmanın provasını yapın. (Bu prova sonunda çocuğunuzu her sabah minimum hasarla giydirmeyi öğreneceksiniz.)

4-) Bir kavun satın alın. Kavunun bir bölümüne küçük bir delik açın. Sonra kavunu uzunca bir iple duvardan aşşağıya sallandırın. Ve kavunu iki yana sallayın. Kavun sağdan sola durmadan sallanırken, bir kaşık sıcak suyu alın. Durmadan sağdan sola sallanan kavunun üstünde daha önce açmış olduğunuz deliğe, bir tek damla yere dökmeden sokmağa çalışın. (Bunu başardığınızda o mini minnacık, sevimli mi sevimli yavrunuza en az hasarla yemek yedirmeyi öğrenmiş olacaksınız.)

5-) Ağzınızdan çıkan her cümleyi en az beş kere daha tekrarlıyarak konuşmaya alışın. Bunu bir yaşam biçimi haline getirin.

6-) Dışarıya çıkmak için giyinin. Banyonun kapısı önünde tam tamına yarım saat bekleyin. Aşağıya inin. Kapının önünde beş dakika bekleyin.
Sonra tekrar eve dönün. Tekrar dışarıya çıkın. Evin önündeki yolda yürümeye başlayın. Çok ama çok yavaş yürüyün. Yürürken de yerde gördüğünüz
her sigara izmaritini, cikleti, kirli kağıt ve mendili ve ölü karıncayı dikkatle ve uzun uzun seyredin. Aniden << yeter artık senden çektiğim diye avazınız çıktığı kadar bağırın. Eve geri dönün. ( Bu provayı yaptığınız zaman da küçük çocuğunuzla yürüyüşe çıkmaya hazır hale geleceksiniz.)

7-) Süpermarkete gidin ve yanınıza da orta büyüklükte bir keçi alın. Süpermarkete girince keçiyi serbest bırakın. Daha sonrada keçinin içerde kırdığı, tahrip ettiği herşeyin parasını sorgusuz sualsiz ödeyin. (Evet, bununla da çocuk ile birlikte alışverişe hazır duruma gelmiş bulunuyorsunuz.)

8-) Evdeki koltukların üzerine tereyağı sürün. Perdelere reçel bulaştırın. Mutfakta pişmekte olan bir adet balığı çalın ve onu misafir odasında bir yere saklayın. Balığın odada 5 ay kimse tarafından bulunmadan kalmasını sağlayın. Evdeki yeni sulanmış çiçeklere elinizi sokun ve aldığınız çamurlar ile temiz duvarlar üzerine figürler yaratın. (Evet, artık ev de çocuk için provalı hale geldi.)

Tamam mı ? Tamamsa, bütün bunları yaptıysanız, artık çocuklu yaşama
hazırsınız demektir.



loirena

loirena resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >Komik dilekçe örnekleri:))>
  27.Tem.2009 Pzt 20:59:43

Bir sigorta sirketine gelen dilekcelerden ornekler. Hepsi de gerçek....


- Alkollü arac kullanirken kaza yaptigi icin sigortadan para alamayan bir kisi yaziyor:

"Kanimda 2.10 miligram alkol buldular ve bu yüzden para vermiyorsunuz. Insaf edin. Soruyorum size; insanin 8 litre kaninda bu kadarcik alkol olsa, cok mu?"


- Temkinli ve ileri goruslu bir kisinin mektubu: "

Arabami birkac gun icin arkadasima odunc verecegim. Ancak arkadasim cok sakar ve beceriksizdir, buyuk bir ihtimalle kaza yapar. Boyle olursa bana odeme yapar misiniz?"

- Adam arabasiyla giderken bir bisikletliye carpmis. Sigorta sirketine yaziyor:

"Itiraf edeyim ki, kimsenin gelip gelmedigine bakmadan kavsaga girdim. Ama ne yapabilirdim, daha bir saat once de oradan gecmistim ve kimse yoktu."

- Bir kaza bildirim tutanagindan: "

Ileriye dogru cikmak isterken ondeki arabanin arka farlarina carpip kirdim. Tabii hemen geri cekildim. Ama geriye giderken bu defa arkamdaki arabanin on farlarina carpip onu da kirdim. Gecmis olsun demek icin kapiyi actigimda ise bu defa yandan gecen bisikletliye carpip yere devirdim." 

- Ehliyetinde "gozlukle kullanir" ibaresi yer almasina ragmen gozluksuz olarak arac kullanan ve kaza yapan surucu yaziyor:

"Ehliyetimde yazildigi uzere, kaza sirasinda gozluklerimi takmadigim icin bana odeme yapilmayacagini ogrenince cok sasirdim. Sizi temin ederim ki, o bisikletliye carpmamda hicbir kabahatim yok. Cunku onu gormedim."

 




loirena

loirena resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Mahkeme soruları :)))>
  27.Tem.2009 Pzt 20:54:44

Aşağıdakiler mahkemelerde avukatlar tarafindan sorulmuş gerçek sorulardan derlenmiştir. Avukatlarımız (özellikle de bizim tanıdıklarımız!!) hiç alınmasın lütfen çünkü bu sorular amerikan mahkemelerinde sorulmus ve yanıtlanmış, sadece türkçeye çevrilmiş..

1. "Uykusunda ölen bir insan, ertesi günün sabahina kadar bunun farkina varamaz, degil mi doktor?" 

2. "En genç olan oglunuz, hani su 20 yasinda olan, kaç yasindaydi?" 

3. "Resminiz çekilirken orada miydiniz?" 

4. "Yalniz miydiniz, yoksa kendi basiniza miydiniz?" 

5. "Savasta öldürülen kardesiniz miydi yoksa siz miydiniz?" 

6. "Sizi öldürdü mü?" 

7. "Çarpisma esnasinda araçlar arasinda ne kadar mesafe vardi?" 

8. "Oradan ayrilana kadar orada mi kaldiniz?" 

9. "Kaç kere intihar etmeyi basardiniz?" 

10. Soru: "8 agustosta mi hamile kaldiniz?"
_Cevap: "Evet."
_Soru: "peki o anda siz ne yapiyordunuz?" 

11. Soru: "Üç çocugunuz var, degil mi?"
_Cevap: "Evet."
_Soru: "Kaçi erkek?"
_Cevap: "Erkek yok."
_Soru: "Hiç kiziniz var mi?" 

12. Soru: "Merdivenler alt bodruma iniyor dediniz, degil mi?"
_Cevap: "Evet."
_Soru: "Peki bu merdivenler yukari da çikiyor muydu?" 

13. Soru: "Bay ___, geçen yaz kusursuz bir balayina çiktiniz, degil mi?"
_Cevap: "Evet, Avrupa ya..."
_Soru: "Esiniz de sizinle geldi mi?" 

14. Soru: "Ilk evliliginiz niçin sona ermisti?"
_Cevap: "Ölüm sebebiyle."



loirena

loirena resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Kıssadan hisse İŞTE TÜRKİYE>
  27.Tem.2009 Pzt 20:46:42

Iki kurbaga sut gugumune dusmusler. Birisi biraz cirpinmis ve bakmis ki
kurtulma umidi yok, kendini birakmis ve bogularak olmus.
Oburu cirpinmaya devam etmis. Cirpinmis, cirpinmis, cirpinmis...
Tam kollarindaki derman tukenecekken bir de bakmis ki sut, cirpinma nedeni
ile, tereyagina donusmus.
Tereyaginin ustune cikip, bir sicrayista gugumden disari atlarken de
dusunmus, ikimiz birlikte cirpinsa idik daha mi erken kurtulurduk .


**Cirpinan kurbaga hikayesinin pesimist versiyonu (Turkiye versiyonu): **

Iki kurbaga sut gugumune dusmusler.
Birisi biraz cirpinmis ve bakmis ki kurtulma umidi yok, kendini birakmis ve
bogularak olmus.
Oburu cirpinmaya devam etmis. Cirpinmis, cirpinmis, cirpinmis...
Tam kollarindaki derman tukenecekken bir de bakmis ki sut,cirpinma nedeni
ile, tereyagina donusmus.
Minik kurbagayi izlemekte olan ciftci, hmmm demis, yayik mayik icin
yatirim yapmaya ne gerek var, ustelik yayik icin kalifiye isci (insan)
lazim. Oysa kurbaga kullanarak biraz yavas da olsa iyi-kotu tereyag
elde ediyorum, hem de bedavaya...Bizim dermani tukenmek uzere olan
kurbagacik tereyaginin ustune cikip, bir sicrayista gugumden disari atlarken
de dusunmus, ikimiz birlikte cirpinsa idik daha mi erken kurtulurduk .
Oysa heyhaat, kendisini kotu bir surpriz bekliyormus. Uyanik ciftci,
daha once davranip gugumun cevresine bir yigin baska gugumler koymusmus.
Ustelik her birinin icine iki-uc kurbaga atmismis. Bizim tereyag deneyimli
kurbaga, az onceki deneyiminden hareketle, mecali tukenmek
uzere olmasina ragmen gugumdeki diger kurbagalara seslenmis: "Hey
arkadaslar, umudunuzu kaybetmeyin, hep birlikte cirpinirsak daha
erken kurtuluruz."
Artik ciftcinin keyfine diyecek yokmus. Pespese gugumleri siraliyor,
kurbagalar da bu arada hep birlikte cirpinmaya devam ediyormus.
Ciftcinin artik tek yapmasi gereken, gugumde olusan tereyagini bosaltip
gugume yeniden sut doldurmakmis.
Cirpinip duran kurbagaciklar yavas yavas, kurtulusun boyle sut gugumlerinin
icinde cirpinmakla olmadigi gibi birseyler dusunmeye
baslamislar ama bir yandan da cirpinmaya devam ediyorlarmis.

** Masal soyle devam eder.**

cirpinan kurbagalar sutu tereyag yapmayi basarirlar ve ziplayarak
kurtulacaklarini sanirlar- ama kazin ayagi oyle diildir- bunu onceden
dusunen uyanik ciftici etrafa yiginla sut dolu gugum koymustur- ziplayan
kurbagalar yandaki sut dolu gugume duserler ve cirpinmaya devam
ederler-dayanamayan kurbagalar ölür- dayananlar kole gibi cirpinmaya devam
ederler- cirpinmaya devam eden kurbagalardan ses seda alamayan disaridaki
kurbagalar bu isten killanirlar- yavas yavas ciftlikten ayrilmaya
baslarlar-ciftci bi sure
sonra yeni kurbaga da bulamaz- gugumlerdeki kurbaga sayisi gun gectikce
azalir- tereyagi satmaya calisan ciftcinin tereyaglarina, olu kurbaga kokusu
sindiginden malini satamamaya baslar. Kriz basgostermistir.
Ciftci IMF ve Dunya Bankasina bas vurarak yeni gugum,sut ve kurbaga ister.
Ayni senaryoya devam etmek icin:))




loirena

loirena resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Genel zeka testi (IQ TESTİ)>
  27.Tem.2009 Pzt 20:41:35

TIKLA !



loirena

loirena resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Sevgiliye açılmamış mektup>
  27.Tem.2009 Pzt 20:38:37

Varlığın, yokluğuna özdeş şimdi…
Yazıyorum birkaç dakika ağlamışlığın ve gözyaşının üstüne…

Sen bulanıklaşsan da, gözüm hep ufuktaki yalnız haberciyi gördü… Buğulanmış cama çarparken yağmur damlaları, ben çizdim bir kâlp içine iki bedeni…
Zamanın bilmem hangi köşesindeydik hatırlamıyorum. İşime gelmeyen buluşmalardan kaçmadım sen varsın diye… Çam diplerinde petunyaları kuruturken ellerimizde, sen bana SENİ SEVİYORUM derken bile bakamıyordum gözlerine. Utancımdan … alışık olmadığımdan belki … belki de o öpülesi dudaklarından ayıramam dudaklarımı diye, korkumdan.. Farkına varamadım gerçeklerin.. Gözlerine saklanmış hainliği sezseydim eğer; … eğer, denizlerden çaldığın dalganın, bir mühür gibi yüreğime leke yapacağını çözebilseydim, mayasız öperdim seni.. Özüm’süz …

Güzel kelimeler istiyordum senden … Ay ışıklarıyla yıkanmış, okuyunca en çirkin anlarımın anlamlaştığı, okuyunca dokunduğun gözlerimin mızmızlaştığı …

Kulağımın arkasına fısıldanmış güzel kelimeler biriktirmiştim ben sana oysa… terk edip gitmeseydin ansızın; duyacaktın … Ben çırpınırken bir kaşık suyun derinliğinde boğulmamak için, sen görünce beni böyle çaresiz, beni böyle çırılçıplak; tutup çıkarırsın diye uzatmıştım ellerimi..Sen, biraz yukardan ifrit dolu yüreğinle bakıp gülmüştün hâlime.Oysa ben susmanı bekliyordum.. birde ıslak bedenimi sarmanı… bir “NEYİN VAR SENİN” e öyle ihtiyaç duymuştum ki o an; anlatmak istedim, ama sen … yoktun..!

Yıllar geçti aradan.. ve farkında olmadan…
Adımlarım daha büyük, daha hızlı ve daha sağlam…
Yokluğunda büyüttüğüm acılarımı her gün tazelemek zoruma gitmeye başladı. Ve hasretinin bitime uğraması gerekti. Eylüldü.. hüzün mevsimiydi.. nasıl unuturdum seni? Yaprakların salına salına karıştığı toprağı öpüyordum, “Vatanım” diye değil! Sen dön diye…

-Köylü kız- büyüsü bozulduğunda ben öğretmen olmuştum.. Hani rüyalarımın en güzel sahnesinde seyrederken, göz yaşlarımı tutamadığım … hani en mateminde gecenin; üzerimde bir hamal gibi taşıdığım sensizlik yükünü atmak istediğimde, düşünüp de derinlere daldığım….
Hatırladın mı?
Saçlarım; senin bildiğin kadar sıradan değil artık..
Gözlerime durulmayı öğrettim..
Dudaklarıma kilit vurdum konuşmasın diye..
Yüreğimdeki seni her gece zindana attım bensizliğin acısını, sensizliğin acısını çektiğim gibi çek diye! !

Gitme Sevgili!
Sokak aralarında yitirdiğim aklımı geri ver bana.. yüreğim yüreğinde.. Böyle kuru bir beden ne işe yarar sensiz.. Ya dünümü ver, yada hakkımı! çok mu arzu ettiklerim?
Hayatının kısa film akropollerinde hiç mi karem yok? Senaryoda figüran olarak ölmek istemiyorum.. al beni de gözlerine…

Gözünle gördüğün her seksiyonda bir sahtekârlık, her parselinde acı ve göz yaşı… Güzel kelimelerinden duymak istiyordum bir ikindi çayı ertesinde.. Dudaklarından dökülmedikten sonra, adıma yazılan mektupların ne albenisi var ki?

Evlendim…Soğuk duvarlarında, gece lâmbasının aydınlattığı kadar görebildiğim dünyanın eşiğinde, bedenimi saran başka kolları sen zannedip doyasıya, hissedilmeyen kokunu sineye çektiğim günler aklıma geldi..

Evlendin…İkinci sayfa haber bültenlerinden öğrenmek istemezdim… Bilmek isterdim yerime koyduğun biblonu… Kim bilir hangi Can sırada bekliyordu Yanmak için… Farkında olmadan işlediğin günahın bedelini ödeyeceksin demiştim … Yüreğimi yüreğine koymuş olsaydın farkına varırdın süzülmemiş gerçeklerin… Arsız gönül kuşun konmuştu bir başka evin bir başka penceresine…Açar mıydı? …

Yıllar geçti aradan … farkında olmadan.
Cebimde kimsenin göremediği bir öfke saklı sevdiğim… Çıkardığımda dağ dayanmaz ki gönlün dayansın? Ben, kaybolmuşluğun sefasını sürerken, sen, bensizliğin nedametini çekiyorsun… Hissediyorum bunu…Ne ektin ki biçesin?

Beni arıyorsan;
Yokum! !
Sisle çevirdiğin bu evren, artık benim olmadığı kadar, seninde değil! !
Zaman hızla akıp gidiyor..
Yıllar sonra bugün, bakıp da halime gülmeyeceğim… Gözlerime durulmayı öğrettim…
Dudaklarım, dudaklarında güneşe selam çakmayacak artık..
Erkekçe, namusluca çekip gideceğim gözlerinin önünden;
Arkasına bile bakmadan…

Dur! !
Yaklaşma…
Yollarına toz olduğum sevgili! !
Dudak büktüğüm gidişine…
Yüz eskittiğim zamanla..
Ey Yüreğimi yüreğine bir kez olsun konuk edemediğim sevgili! ! !
Dokunma ellerime..
O eller ki, zamanın bir köşesinde, okul kaçışlarının heyecanıyla atan kâlpleri bir bedene dolduran; sonra Tek can ile kenetlenip kaderin vahametini inadıyla kıran eller…

Git..

Varlığın, yokluğuna özdeş şimdi…
Yazıyorum birkaç dakika ağlamışlığın ve gözyaşının üstüne…

Kaan Özer

Kaan Özer - 11 04 2004

Alıntıdır..

<<1...100...200...300...399400401402403404405406407408409 410411412413414415416417418419...421>>