ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
26 Nisan 2024, Cuma 21:07   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  Alleria> Forum Başlıkları
    Alleriatarafından açılmış Toplam 29 Forum Başlığı var
<<1 23>>


Alleria

Alleria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Düşünün!
  12.Ağu.2012 Pzr 14:47:46

Düşünün!
Kimsiniz? Ne kadar, nerede, ne zaman kendinizi kaybettiniz veya buldunuz?
Yeni bir sabah, doğan güneş, yeni umutlara kucak açmışken siz nerede, ne yapıyorsunuz? Yeni umuda koşuyor musunuz, sımsıkı sarılıp onun rüzgârında dans mı ediyorsunuz yoksa kucak açan umutların kanatlarını mı kırıyorsunuz?
Olası hayallerinizi kim, niçin çaldı? Nerede kaybettiniz güven duygunuzu? Ve aynada gördüğünüz yüz kimin?
Hangi hayalleriniz ulaşılamayacak kadar uzaktır size? Gerçekten uzak olan hayalleriniz mi, siz mi uzaksınız o hayallere? Pozitif hayatın frekanslarını mı bulamadınız? Negatif limanlara demirlediğiniz hayal ve güven duygunuz ne zaman yeni kıtalar keşfetmek için demir alacak, yelken açacak pozitif sulara doğru? Ne zaman? Ne zaman bugün de yaşıyorum diye gülümsediniz? Ne zaman gözlerinizde parlayan bir yıldız misafir oldu? Karamsarlığınıza bir kibrit çakacak kadar cesaretiniz kalmadı mı? Kalmadı mı sizin içinizde büyüttüğünüz bir umut? Olmadı mı hiç, bir uçurumdan düşerken size el uzatan?
Nasıl görmek istiyorsanız öyledir hayat! Ya attığınız adımlar sizindir, ya yürüdüğünüz yol! Adımlar sizinse yönünü değiştirmek kolaydır. Ama yol iseniz, yolun güzergâhı bellidir!
Mutluluk; satılmaz, alınmaz! Güven; gökten yağmur gibi yağıp sizi ıslatmaz! Mutluluk içinizde bir yerlerde, belki hiç kullanmadığınız bir odada saklıdır. Bulmazsan, aramazsan, o sana gelmez! Güven ise kendi içinizde büyütebileceğiniz çok narin bir çiçektir!
Kimi insan vardır, her rüzgâra kapılır, kimi insan vardır her rüzgârın önünde dimdik ayaktadır. İdeal insan ise rüzgârı kendi yönüne çevirmesini bilendir!
Bir şeyleri ispat etmek istiyorsanız, önce kendinizden başlayın. Hayat size gülmese de siz hayata gülümseyin. Anlık mutluluk ve anlık gülümseyişler peşinde koşmayı bırakın. Unutmayın ki gerçek ve kalıcı gülümseme, gerçek mutluluk zorluklardan sonra gelendir!
Bazen başarı ayrıntılarda saklıdır. ‘Ben de yapabilirim’ demek bir ayrıntıdır!
Sürekli virgüller koyarak tek düze yaşamaktansa nokta koyup yeni başlangıçlara adım atmak gereklidir.
Aşacağınız engelin büyüklüğü, ona bakışınıza bağlıdır. Ürkek gözlerle baktığınız sürece engel aşılmaz olacaktır. Güvenli, cesur baktığınızda ise engelin ayaklarınızın altında kalacağını göreceksiniz!
Şimdi bir söz verin kendinize! ‘Engelleri ben de aşarım’ diye.

Ve bir iyilik yapın kendinize!

‘Kendinize Güvenin, Cesur Olun’
Bir kelebeğin kanadında takılı kalmasın umudun, mutluluğun, cesaretin, hayallerin, özlemin ve sevgin. Limitsiz gülümse ve sonsuz ol…

Alıntı



Alleria

Alleria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >KALP KAPISI
  13.Ağu.2012 Pzt 21:59:01

RESSAMIN BU TABLODA ANLATMAK İSTEDİĞİ;

19`uncu yüzyılın büyük İngiliz ressamlarından William Holman Hunt`ın, bir bahçeyi anlatan tablosu Londra Kraliyet Akademisi`nde sergileniyordu. Hunt`ın "Evrenin Işığı" adını verdiği bu tabloda gece elinde fenerle bahçede duran Filozof görünüşlü bir adam vardı. Adam, tek eliyle bir kapıyı vuruyor ve içeriden bir yanıt bekliyormuşcasına duruyordu. Tabloyu inceleyen bir sanat eleştirmeni Hunt`a döndü: "Güzel tablo doğrusu, ama anlamını bir türlü kavrayamadım" dedi.
"Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı? Ona kapı kolu çizmeyi unutmuşunuz da..."
Hunt gülümsedi.
"Adam sıradan bir kapıya vurmuyor ki..." dedi ve tablosunun anlamını açıkladı.
"Bu kapı insan kalbini simgeliyor. Ancak içeriden açılabildiği için dışarıda kol olması gerekmiyor..."
O kapı size içerden açılmamışsa giremezsiniz...
 


Alleria

Alleria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >Kadir Geceniz Mübarek Olsun...
  14.Ağu.2012 Sal 13:35:10



Alleria

Alleria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >KARİKATÜR KÖŞESİ :)
  16.Ağu.2012 Per 16:18:14

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



Alleria

Alleria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >17 AĞUSTOS MARMARA DEPREMİ ANILDI
  17.Ağu.2012 Cum 18:23:29

 

 

 Tüm Marmara Bölgesi’ni etkileyen ve Ankara ile İzmir gibi uzak bölgelerde de hissedilen, sadece 45 saniye sürüp geçen yüzyılın en büyük felaketlerinden biri olarak kabul edilen Gölcük merkezli 17 Ağustos 1999 Depremi’nde hayatlarını kaybedenler, felaketin 13’üncü yıldönümünde anılıyor.

 Gölcük’te düzenlenen panel ve açılacak sergilerin ardından, her sene olduğu gibi depremin meydana geldiği an olan 17 ağustos saat 03.02’de protokol ve Gölcüklüler Deprem Anıtı’nda saygı duruşunda bulunarak denize çelenk bıraktı.

 13 YILDIR ACILAR UNUTULMADI, İZLERİ SİLİNMEDİ

 Her yıl yapılan açıklamalarda, "Depremin izlerini sildik" denilmesine rağmen, Kocaeli Valiliği’nin yeniden yaptırdığı tesbitlerde il genelinde halen orta hasarlı olup onarılmayan, bazı çevrelerin de "beton tabutlar" olarak adlandırdığı 3 bin 756 binada toplam 9 bin 971 bağımsız daire ve işyeri olduğu ortaya çıktı. Kocaeli Valiliği’nin tesbitlerinde, yıkım kararı alınan ve 4 bin 200’ünde kiracıların oturduğu belirlenen bu dairelerin boşaltılması için tebligatların gönderilmeye başlanması, depremin izlerinin hala silinemediğini ortaya koydu.

 Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan ve 17 Ağustos 1999 günü saat 03.02’de meydana gelen, Richter ölçeğine göre 7.4 büyüklüğünde olan deprem, Kocaeli’nin yanı sıra Sakarya, Yalova, İstanbul, Düzce illeri olmak üzere tüm Marmara bölgesini etkilemişti.

 17 BİN 480 KİŞİ ÖLDÜ

 Resmi kayıtlara göre Kocaeli’nde 9 bin 477, Sakarya’da 3 bin 891, Yalova’da 2 bin 504, İstanbul’da 981, Bolu’da 270, Bursa’da 268, Eskişehir’de 86 ve Zonguldak il sınırı içinde de 3 kişi olmak üzere toplam 17 bin 480 kişinin can verdiği büyük felakette yüz binin üzerinde insan da evsiz kalmış, yaklaşık 24 bin kişi yaralanırken, birçok kişi de sakat kalmıştı.

 Sadece Kocaeli bölgesinde 17 bin civarında bina depremin ilk dalgasında çökerken, 91 bin konut orta hasar, 102 bin 822 konut az hasar gördü. 14 bin 133 işyeri hasar gördü. Depremin ardından bölgede yaklaşık 45 bin prefabrik konut yaptırıldı. 150 binin üzerinde vatandaş kalıcı konutlar yapılana kadar prefabrik ve çadırlarda barındı.

 Bu büyük felaketin ardından yasal sorumluluk kargaşası da yaşanırken, binaların fenni sorumluları ile müteahhitlerin yasal sorumlulukları yıllarca tartışıldı. Açılan davalar sonuçlanmadı ve 7.5 yıllık yasal süre 2008 yılının Şubat ayında dolunca yüzlerce dava zamanaşımından düştü. Kocaeli’nde açılan 900 davadan sadece 60’ı mahkumiyetle sonuçlandı. Bunların büyük bölümü para cezasına çevrildi. Sadece 9 kişi de hapis cezasına çarptırıldı.


 03.02’DE DENİZE ÇELENK BIRAKILDI

 Kavaklı sahilinde yaptırılan Deprem Anıtı önünde saat 03.02’de saygı duruşunda bulunulup denize çelenk bırakıldı. Bu arada her yıl olduğu gibi burada deprem kurbanlarının adları ve içinde dilek notları bulunan ışıklı kağıt balonlar da gökyüzüne salındı.

 17 Ağustos sabahı Donanma Komutanlığı’nda da depremde yaşamını yitiren askerler için anma etkinliği yapıldı. Gölcük 17 ağustos Mezarlığı’nda ise saat 10.00’da deprem kurbanları için Kuran’ı Kerim okutuldu.

 Rakamlarla Marmara depremi

 -7.4 büyüklüğünde, 16 km. derinlikte.
 -17 bin 480 kişi yaşamını yitirdi.
 -43 bin 953 kişi yaralandı.
 -66 bin 444 bina ağır hasar gördü.
 -10 milyar dolarlık ekonomik kayıp.
 -Ülkede son 10 yılda 126 bin 430 deprem oldu.
 -Bölgede 13 yılda 4 bin 539 deprem oldu.

 --------------------------------------------------------

 Depremde ayaklarını yitirdi, sporla hayata tutundu

 MARMARA depreminde yıkılan evinin enkazından 3 gün sonra kurtarılan ancak iki bacağını da kaybeden Ufuk Koçak, değişik spor dallarına yönelerek hayata tutunmaya çalışıyor. Koçak “Şu anda dalış sporunda en üst seviyeye geldim. Engelli arkadaşların eğitimlerine yardımcı oluyorum. Yüzme, rüzgar sörfü, yelken, doğa yürüyüşleri ile off-road yapıyorum. 17 Ağustos Marmara Depremi sonucu sahip olduğum engel, spor yaparak hayata tutunmama engel olamadı” dedi. DHA

Betondan korkuyor prefabrikte yaşıyor

 MARMARA depreminde kızını kaybeden Firdevs Akgül, depremin ardından betonarme binalara girmeye korktuğu için 13 yıldır prefabrike evde yaşıyor. Deprem sonrasında psikolojik sorunlar yaşadığını ifade eden Akgül, betonarme binalara girmekten çekindiğini kaydetti. Akgül, “Betonarme binaya çocuğumu ya da eşimi kaybederim korkusuyla giremiyorum. 13 yıldır prefabriklerde yaşıyoruz. Oğlumuzun hayatta olması çok büyük bir destek. Eşimle de birbirimize kenetlendik. Bazı aileler depremden sonra yıkıldı, perişan oldu. Acımızı paylaştık, destek olduk birbirimize. Bayram da geliyor. Bayramlar da bizim için bayram gibi değil. Aşırı bir durgunluk oluşuyor üzerimizde” dedi.

 



Alleria

Alleria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Mühim Mevzular >Felsefe, Din, İçsel meseleler >Ramazan Bayramınız Mübarek Olsun...
  19.Ağu.2012 Pzr 01:34:50

 

Nerede o eski bayramlar demeyeceğimiz bayramları yaşayabilmek ve yaşatabilmek dileğiyle...

 



Alleria

Alleria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >O DEV ADIMIN SAHİBİ ÖLDÜ
  27.Ağu.2012 Pzt 14:21:05

 

 AY`A AYAK BASAN İLK İNSAN ÖLDÜ

 Dünya`nın uydusu Ay`a ilk ayak basan insan olarak tanınan ABD`li astronot ve bilim adamı Neil Armstrong, 82 yaşında hayata veda etti. Armstrong`un ailesi tarafından yapılan açıklamada ağustos ayı başında kalp ameliyatı geçiren astronotun bazı komplikasyonlar nedeniyle öldüğü belirtildi.

 Armstrong, Ay`a 20 Temmuz 1960`da giden Apollo 11 uzay aracının komutanıydı.

 Ay`a ilk ayak basışı sırasında Dünya`dan kendisini dinleyenlere telsizden söylediği "Benim için küçük, insanlık için dev bir adım" sözleriyle hatırlanan Armstrong, bu sözlerin ardından astronot arkadaşı Edvin Aldrin ile Ay yüzeyinde 3 saat dolaşmıştı. 1969`dan 1972 yılına kadar Ay`a 12 Amerikalı ayak bastı.

 KİMLİK KARTI

 Doğum tarihi: 5 Ağustos 1930 Wakaponeta-Ohio

 Eğitimi: Purdue Üniversitesi`nde havacılık ve uzay mühendisliği okudu.

 Medeni Hali: 1956 yılında evlendi, üç çocuğu oldu.

 Ay`a ayak bastığı tarih: 20 Temmuz 1969



Alleria

Alleria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> ChatCity ile ilgili her şey >Öneriler >CC FORUM ÖZGÜRLÜĞÜ
  3.Eyl.2012 Pzt 19:20:13

 Editörün kaleminden CC Forum...

 Forum: düşüncelerimizi, isteklerimizi ve konular üzerindeki bakış açılarımızı kuralına göre yansıtabileceğimiz; yapıcı olan çalışmalarımızı paylaşabileceğimiz bir platformdur... CC Forum`da da bu böyledir, aksi düşünülemez...  

 Forum özgürlüğü ise, herhangi bir konuda yorum yaparken istenilen amaca fayda sağlamak, konunun başlığını ilgilendiren yorumlarda bulunmak, rencide edici davranışlardan sakınmak ve en önemlisi yapıcı olmak için çalışmaktır. Forum`un diğer bir güzelliği ise, "Söz uçar, yazı kalır." felsefesidir. Yazıların birçok kişi tarafından okunuyor olması Forum`un cezbedici noktalarından birisidir. Böyle bir güzelliğe, yıkan döken yorumlarla yaklaşmak pek de akıllıca değildir...

 Forum`da en önemli diğer bir konu, düzendir. Forum`da konulara uygun başlık açılması, açılan başlıklara uygun olarak da mesaj yazılması gereklidir. Mesala: karikatür başlığı altında herhangi bir filmi tavsiye etmek ne kadar anlamsızsa, şarkı sözleri başlığı altında da x ajanı eleştirmek görsel anlamda o kadar anlamsız durur. Yapacağımız yorumlara uygun başlığı seçme konusunda titizlik göstermeliyiz...

 "Forum`da hep pozitif yorumlar mı olmak zorunda? Olumlu yorumlarda sesiniz çıkmıyor, olumsuz yazınca mı rahatsız oluyorsunuz? Benim özgürlüğüm var, istediğimi yazarım!" :)) Bu da zaman zaman karşılaştığımız tepkilerden birisi. Elbette yerine göre olumlu, yerine göre olumsuz eleştiriler olacaktır. Herhangi bir konuyu eleştirirken beraberinde alternatif bir fikir sunmak, yapıcı olma yolunda bir adım öne çıkmaktır ve teşekkür edilmesi gereken bir davranıştır. Kişiye eksiklerini görme şansını sağlamaktır. Fakat sırf eleştirmek için eleştirmek, ya da neden eleştirdiğini bilmemek, çoğu zaman eleştirilen kişi üzerinden prim sağlandığının fikrini uyandırır...

 Forum: enine boyuna tartışabileceğimiz en güzel yerdir. Dikkat etmemiz gereken ince nokta ise, tartışmayı kavga boyutuna sürüklememektir. Forum kuralları ihlal edilip, şahsı inciten mesajlar söz konusu olmuşsa, burada editör devreye girecektir. Editör uygun görmediği mesajları silerken birden fazla nedenleri de vardır. Önemli olan nokta; editörün mesajı neden sildiğine kulak vermektir. Söz konusu açıklamanın nereden yapıldığı değil de; yapılıp yapılmadığıdır...
 
 Forum`da paylaşım yapılırken, "Şahısların kişisel hayatına saygı göstermek" en önemli Forum kuralları arasında gelir. Herhangi bir şahsın geçmişiyle ilgili kişisel bir durumunu ortaya koymak, yine herhangi bir şahsın uygun olan ya da olmayan görselini yayınlamak, kişisel bilgilerini vermek kesinlikle forum kültürüne ters bir durumdur. Öncelikle kendimize yapılması durumunda rahatsız olacağımız bir davranışı, karşımızdaki kişi için hayata geçirirken bir kez daha düşünerek hareket etmeliyiz. Amacımız, CC Forum`un eğlenceli ve hareketli bir yapıda olmasını sağlamak. Üzerinde durduğumuz kuralların ana maddesi "Saygı"dan oluşmaktadır. Kalemimizde saygı olduğu sürece beraberinde sevgi de ona eşlik edecektir. Sevgiyle kalın... :)
 
 İyi eğlenceler...
 Alleria


Alleria

Alleria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >Bu yiyecekler yaşlandırıyor!
  7.Eyl.2012 Cum 16:09:29

 Faydalı sandığınız gıdalar belki de sizin yaşlanmanızda önemli bir pay sahibi olabilir.

 Sağlıklı yaş almak, ancak yaşının da altında göstermek genleriniz kadar beslenme tipinize de bağlı. `Arınma Kitabı`nın da yazarı Doç. Dr. Yaşar Yılmaz`dan yaşlanmayı hızlandıran besinleri öğrenelim.

 ŞEKER

 *Her türlü bedende aside neden olur.

 *Rafine şeker boş kaloridir.

 *Şeker ketçap, kahvaltılık gevrekler ve hazır çorbalarda da bulunur.

 *Şekere düşünkünlük bedendeki ve beyin kimyasındaki dengesizlikten kaynaklanır.

 *Alkol kadar sarhoş edicidir. Enerjiyi azaltır, bitkinliğe, hatta halüsinasyona bile neden olabilir.

 *Ne kadar çok şeker yerseniz, o kadar daha istersiniz.

 *Şeker bedende bir yiyecekten çok bir ilaç gibi etki gösterir. Kan şekeri düzeyini hızla arttırır ve aynı hızda da düşmesine neden olur. Bunun sonucu da yorgunluk, hassasiyet ve depresyondur.

 *Şeker, stresi azaltan etkileri olan endorfin salgısını arttırıyor. Dolayısıyla kilo ve yeme problemleri endorfin dengesizliğinden de kaynaklanır.

 *Şeker, bedenin B kompleks vitaminleri ve minerallerden yoksun bırakarak tansiyonu, gerginliği, negatif modu ve aşermeleri arttırır.

 *Fazla şeker yorgunluğa ve damarların daralmasına sebep olur.

 *Hastalık ve erken ölüme neden olur.

 *Şeker tüketimi 1700`lü yıllarda kişi başına yıllık ortalama 3,5 kiloyken bugün 75 kilodur.

 *Şeker sadece bildiğimiz rafine şeker değildir. Yediğimizde hızlı bir şekilde glikoza dönüşen tüm rafine karbonhidratlar da (unlu ve nişastalı yiyecekler) şekerdir.

 *Kandaki insülin seviyesi yükseldiğinde, bedende depolanan yağ miktarı da artar. Artan yağ da yerleşmiş yağların yakılmasını zorlaştırır.

 *Diyabetin en büyük nedeni rafine şekerdir. Diyabet de, gözlerinizi veya organlarınızı kaybetmek olabilir.

 *Şeker tüketimi protein ve mineral yoksunluğuna neden olur.

 *Mantar oluşumuna zemin hazırlar.

 *Hiperaktiviteye ve konsantrasyon sorunlarına yol açar.

 *Duygusal iniş-çkışlara, gerginliğe ve depreyona neden olur.

 YAPAY TATLANDIRICILAR!

 Suni tatlandırıcıların şekerden daha az zararlı olduğu yanlış! Etiketlerde aşağıdaki tatlandırıcılara rastlarsanız, bunlardan uzak durun:

 *Aspartam  *Sorbitol  *Sukraloz  *Mısır şurubu  *Sakaroz  *Dextrin  *Dextroze  * Früktoz  *Früktoz şurubu  *Invert şurubu  *Maltoz  *Şeker posası  *Melas  *Akçaağaç şurubu

 ALKOL

 *Kan basıncını yükseltir.

 *Depresan etkisi yaratır.

 *Beyin hücrelerini yok eder ve beyni küçültür.

 *Bedeninizin su kaybetmesine neden olur.

 *Alkol bedende yağa dönüştüğünden KİLO yapar. Üstelik en tehlikeli kilo şekli olan karın bölgesi yağlanmasına neden olur.

 *Karaciğer yağlanmasına ve karaciğer fonksiyon bozukluklarına neden olur.

 *Gastrit, ülser, karın ağrısı, yeme bozuklukları, sindirim enzimi yoksunluğu, pankreatit, varis, özofajit, safra kesesi taşı ve safra kesesi hastalıklarına neden olur.

 *Sinir sistemi rahatsızlıklarına ve kalp damar hastalıklarına neden olur.

 *Vitamin ve minerallerin emilimini engeller.

 *Alkolün depresan etkisi cinsel performansı azaltır.

 *Alkol doyma duyusunu ve leptini engellediği için kilo aldırır.

 *Horlamayı arttırır.

 RAFİNE YAĞLARI!

 Sıvı yağ olarak soğuk pres sızma zeytinyağı kullanın. Hindistancevizi yağı da yemeklerde güvenle kullanabileceğiniz bir yağdır. Rafinerizasyon, yani saflaştırma işleminden geçen mısırözü, ayçiçeği, riviera zeytinyağı ve aynı işlemden geçen diğer yağlardan uzak durunuz. Çünkü bu yağlar sıcak pres işlemiyle ve kimyasal yöntemlerle elde edilir. Yüksek ısıya, basınca ve başka kimyasal işlemlere maruz kalan yağların kimyasal yapısı bozulur. İşlenme esnasında antioksidanlar ölür, serbest radikaller açığa çıkar. Bu da pek çok kronik hastalığa davetiye çıkarır.

 MARGARİN!

 Bitkisel hidrojenize yağ olarak da adlandırılan margarinler, sıvı bitkisel yağların hidrojen bağlarına müdahale edilerek karıştırılmasıyla elde edilen suni yağlardır. Doğada bulunmadıkları için vücut bu yağları tanımıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu yağların diyetten çıkarılması yönünde uyarılar yapmıştır.

 ASPARTAM!

 *Sinirleri zehirleyen bir suni tatlandırıcıdır. Aspartam dünya genelinde diyet kola ve diğer diyet (light) içecekler, meyve suları, şekersiz sakızlar, bonbonlarda tatlandırıcı olarak kullanılır.

 *Aspartam kullanımı canınızın daha fazla karbonhidrat istemesine neden olur ve kilo aldırır.

 *Baş ağrısına, unutkanlığa, görme ve işitme duyularında zayıflamaya, depresyona, panik atağa, kalp ritim bozukluklarına, davranış bozukluklarına, felç ve beyin tümörlerine, kulak çınlamasına, solunum güçlüğüne, Parkinson, MS, kansere neden olabilir.

 EN İYİ KARBONHİDRAT KAYNAKLARI

 *Tüm sebzeler  *Tüm meyveler  *Sebze suları  *Kabuklu pirinç  *Tam buğday  *Kabuklu çiğ kuruyemişler

 KAFEİN!

 *Güçlü bir idrar söktürücüdür, vücudunuzu susuz bırakır. Beyninizin ve vücudunuzun suyunu çalar.

 *Kahve günde birkaç defa içildiğinde böbreküstü bezlerini uyarır kan basıncını yükseltir. Kahvenin düzenli uzun süre içilmesi adrenal sistemi yorar.

 *Huzursuz bacak sendromuna neden olur, aşırı sinirlilik, uykusuzluk yapar.

 *Baş dönmesi ve yorgunluk yapar.

 *Panik atağa ve mide ekşimesine neden olur.

 *Bağımlılık yapar, baş ağrısı ve kemik erimesine neden olur.

 *Hipertansiyona ve fibrokistik göğüs hastalığına neden olabilir.

 *Doğum defektlerine ve düşüklere neden olabilir.

 *Böbrek taşı yapar.

 *Mesane kanseri (özellikle sigarayla birlikte kullanımında), yumurtalık kanseri ve pankreas kanserine ortam hazırlar.

 *Prostat büyümesine neden olabilir.

 *Kafeinin vücuttan atılması 48-72 saat arası sürer.

 RAFİNE TUZ!

 Rafine tuz vücuda girdiğinde, böbreklerin onu atması için çok çalışmaları gerekir. Bu da çok daha fazla kanın böbreklere pompalanmasına ve sonuçta hipertansiyona ve ödeme yol açar. Doğal tuz ve sofra tuzu arsında büyük fark vardır. Bedenimizde yavaşça emilen, sebze ve meyvelerdeki organik sodyumdan farklı olarak sofra tuzu bedende hızla emilir ve bu tuz kana karıştığında, böbrekler bu tuzu filtre edebilecek duruma gelinceye kadar, beden tuzu hücrelerarası bağdokusuna depolar.

 GİZLİ DÜŞMAN TUZ

 Uzun vadede hücrelerin sıvı dengesi bozulur, kaslara ve tüm kalp-damar sistemine zarar verir ve bu durum kalp yetmezliğine kadar varabilir.

 İşlenmemiş doğal kaya tuzu ve deniz tuzu ise başta magnezyum, potasyum, kalsiyum ve demir olmak üzere doğadaki 84 minerali de içerir. Bu nedenle tuz ihtiyacının bu tuzlarla karşılanması önerilir.

 EN İYİ YAĞ KAYNAKLARI

 Yağ tüketmeye ihtiyacımız var, çünkü;

 *Konsantre enerji kaynağıdır.

 *Yağda çözünen A, D, E ve K vitaminlerinin emilim ve naklini sağlar.

 *İştahı düzenlemeye ve organları korumaya yardım eder.

 *Merkezi sinir sistemi, üreme organları, kalp ve damarlar, bağışıklık sistemini kontrol eden steroid hormonlarının temelini oluşturur.

 *Yağlar, hücre zarlarının önemli bir yapıcı maddesi olarak vücuttaki her bir siniri kaplamaya ve iyi bir şekilde izole etmeye yardımcı olur. Esansiyel yağ asitleri vücutta üretilmedikleri için beslenmeyle alınmaları gerekir. Esansiyel yağ asitlerinin en iyi kaynakları:

 *Zeytin, kenevir, keten tohumu yağı (soğuk pres), taze zeytin, kuruyemişler (tuzlanmamış ve kavrulmamış!), balık, çekirdekler, taze yoğurt, beyaz peynir.

 UN

 Beyaz unlu gıdaların, işlem görmüş, rafine edilmiş tüm yiyecekler gibi hiçbir besin değeri yoktur. Sindirimi ve atılımı zordur. Hele de az çiğnenerek yutulursa hem gastrit, ülser, reflü gibi mide hastalıklarını tetikler, hem de vücudu kronik asidoza sokar.



Alleria

Alleria resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >-KASIM AYI KÜLTÜR SANAT AJANDASI-
  9.Kas.2012 Cum 19:37:50

 

 Yorgunum! Önce gerçeğimi kendime kabul ettirirken yoruldum! Sonra gizlerken... Daha sonra yüzleşirken... Kendim olmaya hakkım olduğunu anladığımda... Kendimle barışırken... Gerçeğimi başkalarına kabul ettirmeye çalışırken... Benim gibi binlerce, on binlerce insanın var olduğunu öğrenirken... Yoruldum!"

 Acımasız günlerin gölgesinde geçen çocukluğunun yaralarını sarmak ve geçmişini silmek için İstanbul`a gelen genç bir adam: Bora. Tar hayatını değiştiren aşkı bulup umudu yeşerdiğinde, geçmişi yeniden karşısına çıkacak ve kendi öyküsünü anlattığı Bora`nın Kitabı onu bir girdabın içine sürükleyecek.

 Gizli Anların Yolcusu`ndan tanıdığımız Bora`nın hazin öyküsüyle Ayşe Kulin, sadece genç bir adamın kişisel varoluş mücadelesini değil, bu coğrafyanın zorlu koşullarında bir insan, bir âşık, bir birey olabilmenin imkânsızlığını da anlatıyor.

 Bora`nın Kitabı kabuğundan sıyrılmaya ant içmiş insanların büyük mücadelesinin romanı.

 Everest Yayınları, 249 Syf, 12.80 TL

 ------------------------------------------------

 

 COELHO`DAN HAYATA DAİR YANITLAR

 Düşman onlardan çok daha üstün, ertesi sabah saldırıya geçecekti.
 Halkın çoğunluğu, yenileceklerini bildiği halde, şehirde kalmayı seçti.
 O akşam, her yaştan kadınlı erkekli bir grup, Kıpti dedikleri Yunanlı`yı dinlemek için meydanda toplandı.
 Kıpti, hiçbir dine mensup değildi; sadece bütün duyduklarını, yarına aktarabilmek için aklında tutmuştu.
 Kıpti, yalnızca içinde bulunduğu âna ve Moira denen varlığa inanırdı.
 Yarından itibaren şu anda ahenk olarak gördüğümüz şey ahenksizliğe dönüşecek. Mutluluğun yerini matem alacak," dedi Kıpti.
 "Şehrimizi talan edebilirler, ama burada öğrendiklerimizi silemezler. İşte bu yüzden ilmimizin surlarımız, evlerimiz ve sokaklarımızla aynı kaderi paylaşmasına izin veremeyiz… Peki ilim derken neyi kastediyorum?
 İlimle, gündelik yaşamın karşımıza çıkardığı zorlukların üstesinden gelerek hayatta kalmamızı sağlayan şeyi kastediyorum.
 Yarın bize neler olacağını kimse bilemez... Çünkü her günün iyisi ve kötüsü aynı gün içinde olup biter. Öyleyse dışarıdaki askerleri ve içinizdeki korkuyu unutun...
 Bizler şimdi, gündelik yaşamımızdan, yüzleşmek zorunda kaldığımız güçlüklerden bahsedeceğiz," dedi Kıpti.
 Ve sevgiyi, kaybı, yenilgiyi, yalnızlığı sordular ona. Korkuyu, sadakati, cinselliği, geleceği ve kaderi; ona kendilerini nasıl bulacaklarını sordular. Hayatın içinden gelen, cevapları binyıllar boyu değişmeden kalan soruları sordular ona.
 Düşmanları beklerken, halk bir meydanda toplandı ve sordu.
 Ve Kıpti, onlara cevap verdi.

 Can Yayınları, 149 Syf, 19.50 TL

 -------------------------------------------------

 YAŞANMIŞLIKLARIN İZLERİ

 seray vural

 Eserlerinde yaşanmışlıklara, zaman içinde biriktirilenlere, üst üste gelen hayatlara, zamanın getirdiklerine dikkat çeken Seray Vural, dünya üzerinde zaman kavramını sorguluyor. Eserlerinde zamanın yaşamda bıraktığı tortuları, izleri ve hisleri vurgulayan sanatçı, bunu yaparken zamanın ve yaşanmışlıkların etkilerini sorguluyor.

 Tarih: 8 Kasım - 10 Ocak  /  Yer: Armaggan Art & Design Gallery

 ------------------------------------------------

 *Jennifer Lopez `Dance Again` turnesi kapsamında 16 Kasım`da Ülker Arena`da hayranlarıyla buluşacak. Bir başka dünya starının yolu da bu ay İstanbul`la kesişiyor. Sting, 26 Kasım`da ikinci kez geldiği İstanbul`da hayranlarına Ataköy Atletizm Arena`dan seslenecek.

 *Candan Erçetin severler sanatçının en beğenilen şarkılarını, 17 Kasım`da Bostancı Gösteri Merkezi`nde vereceği konserinde dinleyebilirler.

 -----------------------------------------

 

 BOL SÜRPRİZLİ BİR FİLM

 Dram türündeki `Killer Joe` 2 Kasım`da gösterime girdi. 22 yaşındaki (Emile Hirsch) kendisini bir uyuşturucu kralına borçlu şekilde bulunca, 50 bin dolarlık sigortasından kardeşi Dottie`nin (Juno Temple) yararlandığı annesini ortadan kaldırması için bir adam tutar. Chris, ikinci iş olarak kiralık katillik yapan garip ve çılgın Dallas polisi Joe Cooper`ı (Matthew McConaughey) bulur. Chris, kendisine ön ödeme yapamayınca Joe, bu iş için Dottie`yi teminat olarak alır. Kiralık katil ve esiri alışılmadık bir bağ geliştirirler. Eski masallardan dönüştürülmüş bir modern zaman hikayesi gibi Katil Joe Cooper, Dottie Sinderella`sının prensi olur.

<<1 23>>